bugün

efsanevi kürk mantolu madonna kitabının yazarı. o kadar kara çerçeveli bir realistik yapısı var ki yazı dilinin. sükunet kaplıyor insanı okurken, bitirip kitap elde ağız açık kalırken.
1 kitap daha bırakmalıydı geriye olmadı bir cümle...

bu kadar değerli bir insanın kalleşçe öldürülmesi ne şerefsizce!
" Sen aklıma gelince her şey gülümserdi. "
tüm romanlarını keyifle okuduğum üstad. kürk mantolu madonnanın yeri tabiki ayrıdır.
'dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı.'
firsat buldukca okudugum romanlarin sahibi. oyle naif, oyle sessiz ama bir o kadar da etkili.
volkan konak'ın güzel bir yorum kattığı, "Göklerde kartal gibiydim " şiirinin de yazarı olan naif insan.
kitaplarını okurken öyle cümleler ile karşılaşırsınız ki işaret parmağınızı kitabın arasına koyup kaldığınız yeri unutmadan kitabı kapatıp böylesi cümleleri sindirmeniz, bi' yutkunup kendi hayatınızı bu cümlenin süzgecinden geçirip kendi yaşadıklarınızla mukayese edesiniz gelir. içinizi dağlar, genellikle. depresif zamanlarınızın yazarı olmasın bir tokat da o vurur çünkü.
önceleri romanlarıyla tanıyıp sevdiğim, biraz araştırınca çok güzel şiirlerin sahibi olduğunu öğrendiğim aramızdan erken ayrılan yazardır.
kim vurduya giden büyüleyici yetenek.

(bkz: kürk mantolu madonna)
atatürk'e hakaretten dolayı ceza almış ve 1944'de atsız'a karşı dava açmıştır. sabahattin ali insanlara kızıl ordunun geleceği günleri beklediğini açıkca dile getirmiştir. hatta beğenmediği birini kızıl ordu gelince onu ağaçta sallandıracağını söylediği bazı kitaplarda yer almaktadır.
--spoiler--
sen bana; şu hayatta yüzüne tükürülmeyecek bir tane bile insan olmadığını kanıtladın.
--spoiler--
"fıkara" bir yazardı kendisi.
kitaplarının bi ara askeriye de yasaklandığı yazar.
halikarnas balıkçısı cevat şakirin de yakın arkadaşı olan hayatı, kadınları, daha iyi ve güzel bir dünya fikrini seven başarılı yazardır. rivayete göre bir grup tarafından öldürülmemek için kaçarken başka bir grup tarafından öldürülmüştür. gel de böyle saçma ve kötü bir dünyaya "aldırma gönül aldırma."
rüzgar şiiri muhteşemdir.

--spoiler--
Arzularım muayyen bir haddi aşınca
Ve sözler kulaklarıma sağırlaşınca
Bir ihtiras duyup vahşi maceralara
Çıkıyorum bulutları aşan dağlara.
Tanrıların başı gibi başları diktir,
Bu dağları saran sonsuz bir genişliktir,
Ben de katıp vücudumu bu genişliğe,
Bakıyorum aşağlarda kalan hiçliğe.

Bu dağların bir rakibi varsa rüzgârdır.
Rüzgâr burda tek başına bir hükümdardır.
Burda insan duman gibi genişler, büyür,
Bu dağlarda ıstıraplar, sevinçler büyür.
Buralarda her düşünce sona yakındır,
Burda her şey bizden uzak, «o»na yakındır.
Burda yoktur insanların düşündükleri,
Rüzgâr siler kafalardan küçüklükleri.
Yanağıma çarpar kanatlarını,
Ve anlatır mâbutların hayatlarını.
Arasıra kulağını bana verdi mi,
Ben de ona anlatırım kendi derdimi.

«Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgâr!
Benim arık yalnız sana itimadım var.
Gelmiş gibi uzaktaki bir seyyareden
Yabancıyım bu gürültü dünyasına ben.
Etrafımın sözlerine asla aklım ermedi,
Etrafımda bana asla kulak vermedi.
Senelerden beri hâlâ anlaşamadık,
Bende kestim anlaşmaktan ümidi artık.
Gözlerimde hakikati sezen bir nurla
Etrafımı süzüyorum biraz gururla.

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asîl şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık bir gösteriştir.
Kimi coşar din uğruna geberir, yalan!
Kimi gider vatan için can verir, yalan!
Bir filozof yetmiş eser yazar, yalandır;
Bir kahraman istibdadı ezer, yalandır.
Şairlerin büyük aşkı fânî bir kızdır,
Bu dünyada herkes sinsi herkes cılızdır.
Ne hakikî aşktan burda bir çakan vardır,
Ne de onu görse dönüp bir bakan vardır,
Her büyüklük bir cüzzam gibi dökülür burda,
En muazzam ölüm bile küçülür burda.

Benim kafam acayip bir dimağ taşıyor,
Her dakika insanlardan uzaklaşıyor.
Zaman zaman mağlûp olsam bile etime,
insan olmak dokunuyor haysiyetime.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
işte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum!
Asaletin yeri yoktur gerçi hayatta,
En asîl şey seni buldum bu kâinatta,
Güneş gibi ne bin türlü ışığın vardır,
Ne süse, gösterişe bir baktığın vardır.
Deniz gibi muamma yok derinliğinde,
Bir ferahlık, bir saflık var serinliğinde.
Bir dev gibi küçük mızmız sesleri yersin,
Allah gibi görünmeden hüküm sürersin.

Düşmanıyım ben de cılız güzelliklerin,
Rüzgâr! Bu dağ başlarında çırpınan serin
Kanatların gökyüzünde akan bir seldir,
Bana kudret ve cesaret veren bir eldir.
Beşerlikten uzaktayım senin ülkende,
Senin gibi azamete âşıkım ben de.
işte rüzgâr! Senin gibi ben de deliyim.

Islıklarım senin gibi inlemelidir,
Herkes beni ürpererek dinlemelidir.
Rüzgâr! Sana, yalnız sana benzemeliyim
--spoiler--
(bkz: kürk mantolu madonna)
kürk mantolu madonna adlı eserine hayran kaldığım üstad.
gözlerimden öptü, ellerimden öptü,ellerimden.
avuç içlerimden öptü.
unutabilir misin şimdi?
ben, ölsem unutamam.
http://m.antoloji.com/oyle-gunler-gordum-ki-siiri/
"sen aklıma gelince her şey gülümserdi. "
okuduğum romanlar arasında beni en etkileyen roman olan kürk mantolu madonna'nın yaratıcısıdır.
faili meçhul şekilde kafasına darbe alarak vefat etmiş büyük yazardır.
(bkz: ben gene sana vurgunum)
http://m.youtube.com/watc...&client=mv-google
kurtuluş savaşı döneminde denizlide geçen bir olayı anlattığı kuyucaklı yusuf isimli eseriyle tanınan yazardır.
keşke bu kadar erken aramızdan ayrılmasaydın dedirten yazar. daha yazılacak çok eserin vardı be usta.
güncel Önemli Başlıklar