bugün

kurduğun sarayda üzerine yıkılıp da ölürsün inşallah.

bir insanın ölmesini bu kadar isteyeceğim aklıma gelmezdi.
(bkz: inna lillahi ve inna ileyhi raciun)

o gün geldiğinde ailem, memleketim ve tüm şehitlerim adına senden davacıyım reis bey.

sana vesile olan herkesten de davacıyım.

havalem allah' a.

ıslah etsin inşallah.
tarihi çok çabuk unutuyorsunuz! bu ülke ne aciz başbakanlar ne cumhurbaşkanları gördü o zaman neden bu kadar kin gütmüyordunuz? nedenini ben söyleyeyim onlarda sizin gibi imansız olduğu için sorun yoktu. uzun adam dininde imanında olduğu için adamı hazmedemiyorsunuz. siz kıymetini bilmesenizde tarih onun kıymetini bilecek merak etmeyin.

allah ömrümden alsın onun ömrüne versin.
Gorevini yapmayan insan 400 milletvekili ne de biz sana vercez koalisyon bile yapamıyorsunuz ya da pardon yapmıyorsunuz.
bir doktor ve sanat insanı kendisi için şöyle bir savunma ve tanımlamada bulunmuş.

--spoiler--
Ben bugün burada bir hakaret davasından yargılanırken savunmamı DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ kavramı üzerine kurmayacağım. HAYIR… Ben aslında bugün burada bir SAVUNMA YAPMAYACAĞIM… Bugün ben burada sizlere bana daha 24 yaşındayken verdiğiniz resmi bir görevi hatırlatacağım ve TÜRKiYE CUMHURiYETi ANAYASASI’nın 27.maddesinden bahsedeceğim.

ANAYASAMIZ’ın 27.maddesi; “ Herkes, bilimi serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma hakkına sahiptir.” Demektedir.

Bendeniz, 1984 yılında istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, bir hekimim. (BELGE 1). Mezuniyetimi takip eden hafta hekim olarak mesleki kariyerime başladım. Henüz 24 yaşındayken sizler gibi hâkimler ya da savcılar karara bağlayacakları dosyaları tarafıma göndererek davalarıyla ilgili şahısların akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair raporlar talep ettiler. Benim ve benim gibi pratisyen hekimlerin, dikkatinizi çekerim psikiyatri uzmanları değil, pratisyen hekimlerin verdikleri kanaat raporları doğrultusunda adaletin gereğini yerine getirdiler. Bizler o akıl sağlığı raporlarını vermeyecek olsak kanun önünde suçlu sayılabilirdik. Özetle şahsımın verdiği kanaat raporları sizlere ışık tuttuğu için yargıya varabildiniz. Şimdi ise o günlerin üzerinden tam otuz yıl geçti ve değirmende değil, hekimliğimin yanı sıra yazar ve yönetmen olarak iştigal ettiğim karakter analizleriyle ağarmış saçlarımla, artık epeyce tecrübeli bir hekim olarak vardığım Narsisistik Kişilik Bozukluğu kanaatimden dolayı “şüpheli” sıfatıyla karşınızdayım. Söz konusu şüphe ise hakaret ettiğimdir. Savcılık makamı iddianamesinde “Akıl hastalığına vurgu yapılması, eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarını aşarak hakaret suçu teşkil etmektedir.” Demektedir. Her şeyden önce akıl hastalığına hakaret demek, akıl hastalarına hakarettir. Ben sözlerimde hakaret unsuru bulmamaktayım, eleştirmeye niyet dahi etmedim, hele hakaret yoluyla suç işlemeye kastım hiç olmadı. Çünkü ben teşbih yapmadım, teşhis koydum. Müştekide Narsisistik Kişilik Bozukluğu olduğunu söylerken ne bir benzetme, ne bir yakıştırma, ne bir aşağılama düşüncem olmadı. Hekimlik etiği hastalarının durumlarını alay konusu yapmaz, aşağılamaz, hele hakaret amaçlı asla kullanmaz. Biz hekimler tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı icrasına ehliyet almadan önce bu madde üzerine de and içeriz ve içtik. Davaya söz konusu olan açıklamamda ise aynen meslektaşlarım olan Türk Tabipler Birliği mensubu hekimlerin duyduğu kaygıyı kamuoyuyla paylaştım.

“ Bizler hekimiz. insanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz. Başbakan Erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz. Fevkâlâde endişe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz. Endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

(BELGE 2)
Bakın ben sadece altı yıllık tıp fakültesi eğitimi almakla kalmamış, 1987-1991 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak akademik kariyer yapmış uzman bir bilim adamıyım. (BELGE 3). Bu belgeyle ve Anayasa’nın 27.maddesine göre “bilimi serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma hakkı”na fazlasıyla sahibim. Yayma hakkıma sahip olduğumu ben değil sizlere kılavuzluk eden T.C. Anayasası söylemektedir. Bu kanun maddesinden açıkça anlaşılabileceği gibi, doktor kimliğimle tıbbi kanaatlerimi açıklarken, örneğin; ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün sol göğsünde, Çanakkale’de aldığı şarapnel yarası nedeniyle ömrü boyunca yanık skarı taşıdığını, ikinci Cumhurbaşkanımız ismet inönü’nün sağır olduğunu, yine Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel’in obes olduğunu, Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit'in parkinson olduğunu söylememle veya Şafak Pavey'de extremite yoksunluğu; Meclis Başkanvekili Sadık Yakut'ta vitiligo varlığı ya da sabık Başbakan'ın uzaktan gördüğüm kadarıyla omurga sorunundan bahsetmem hakaret sayılmazken; bir psikiyatrik kanaat teşhisimin hakaretten sayılması esas itibariyle ikirciklidir. Müşteki vekilleri; “müvekkilimiz Altıoklar’a sormamıştır ki kendi akıl sağlığını. Bu nedenle açıklamaları hakarettir demektedir.” Oysa Recep Tayyip Erdoğan yolda düşse, ilk müdahale edenlerden biri ben olurum. Doğru tedaviyi uygulamadan önce de kalp krizi nedeniyle mi, inme indiği için mi yoksa sara nöbetinden dolayı mı düşüp düşmediğini teşhis etmem gerekir,.Ve bu teşhisi koyarken hastanın bana sormasını da beklemem. Beklersem suç sayabilirsiniz. Çünkü durum acildir. Davamız konusu olan teşhisim de acil bir durumun önlemi olarak kamuoyuyla paylamıştır. Bununla birlikte içinde bulduğum çevrede kuduz hastalığı taşıyan bir vaka teşhis etsem, hem müdahale etmek, hem de kamuoyuna bildirmekle yükümlü olduğumu yasalar söylemektedir. Çünkü burada kamuoyunun sağlığı söz konusudur. Davamızda da kamuoyunun akıl ve bedensel sağlığı tehlike altında olduğu için yetkili kuruluşları uyarmak üzere teşhisimi açıkladım. Teşhisim koruyucu hekimliğin gereğidir. Bunlarla birlikte bir doktorun kamuoyuna mal olmuş, her gün defalarca televizyon başta tüm medya organlarında karşılaştığı şahsiyetlerle ilgili fiziksel hastalık teşhisinin olağan ama psikiyatrik hastalık teşhisinin suç unsuru sayıldığını yazan bir kanun maddesine yazılmamış Magna Carta dâhil hiçbir kanun kitabında rastlayamazsınız. Fiziksel hastalıklarla ilgili teşhis koymam ve rapor vermem suç teşkil etmezken, akıl hastalığıyla ilgili teşhis koymam suç olamaz. Müştekinin doktor yorumu yapmamı hakaret sayarak şikâyet etmesi , narsisistik kişilik bozukluğu teşhisini doğrulamaktadır. Çünkü narsisistik kişilik bozukluğunun en temel teşhis kriterlerinden birisi de eleştiriye tahammülsüzlüktür.

NARSiSiSTiK KiŞiLiK BOZUKLUĞU
Bu noktada Sayın mahkemenin müsadesiyle şikayetçi tarafından hakaret olarak addedilen narsisisistik kişilik bozukluğu hakkında özet bir bilgi vermek isterim. Karar yüce Türk adaletinindir. Narsisistik kişilik bozukluğunun temel özelliği büyüklenmecilik ve üstünlük duygusudur. Tüm dünya Psikiyatristlerinin kabul ettiği DSM-IV tanı ölçütlerine göre, bir kişiye narsisistik kişilik bozukluğu denebilmesi için aşağıda verilen kişilik özelliklerinin beşinin bulunması yeterlidir: (BELGE 4)

1. Kendisinin özel, eşi bulunmaz ve herkesten çok daha önemli olduğunu düşünür.
2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ve yetenekleri olduğunu sürekli deklare eder.
3. Üstün, seçilmiş ve ilahi kuvvetlerce vazifelendirilmiş olarak bilinmeyi bekler.
4. Kendilerine hayrandır. Çok beğenilmek ve sürekli dışardan onay görmek ister.
5. Herşeyi yapmaya hak kazanmış ve özellikle kayırılacak bir kişi olduğunu düşünür.
6. Kendi çıkarları için, amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanır.
7. Empati yapamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanımaz.
8. Her başarılıyı kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.
9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler.

Narsisist kişi her yaptığının mükemmel olduğunu düşünür. Eleştiriye duyarlılık ve kırılganlık narsisitik kişilik yapısının en belirgin özelliklerindendir. Narsisistik kişi kendini aşırı değerli hissettiği için eleştirilmeye karşı çok duyarlı ve kırılgandır. Şikayetçi Erdoğan da kırılgandır. Bir doktor teşhisini şikayet ederek dava açtığına göre, belli ki epeyce kırılmıştır. işte kendisi için de, yakın çevresi için de, ülkemiz için de, içinde yaşadığımız coğrafyamız ve hatta dünya için de endişelerimiz bu noktadan kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede şikayetçi Erdoğan’ın bir sonraki celseye teşrif etmesini, sizlerin huzurunda, sizlere ve şikayetçi olduğu bendenizin gözetiminde şikayetinin derinindeki dinamikleri, nereden rencide olduğunu anlatmasını talep ederim. Bununla birlikte şikayetçinin şikayetlerini ve dinamiklerini dinlemek ve bilirkişi heyet raporu vermek üzere, tarafsız bir üst kurum olan Türk Tabipler Birliği’ni temsilen bir psikiatristler heyetinin yüce mahkemenize gelerek gözlem ve inceleme yapmasını talep ederim. Böylelikle şikayetçi için kullandığım “narsisistik kişilik bozukluğu” kavramının bir teşhis mi, yoksa teşbih mi olduğu konusunda yüce mahkemenizin karara varmasının da daha adil olacağını düşünmekte olduğumu bildiririm. Hal böyle olunca özetle şikayetçi Recep Erdoğan’ın bu mahkemeye gelmeyecek olursa, tam teşekküllü bir hastanede söz konusu belirti ve bulgulara sahip olmadığının belgelenmesini, aksi halde hatalı teşhis ve beyanda bulunduğumu kabul edeceğimi açıkça beyan ederim. Kısaca, Recep Erdoğan’ın akıl sağlığı durumunun bilirkişilerce rapor edilmesini talep ederim.

SON SÖZ:

Yüce mahkemenizin, hekim olan şahsımı, bu davayla suçlu bulması halinde tarihe geçeceğini düşünmekteyim. Şöyle ki; “hakaret davası” olarak anılan bu davada, dava konusu olan bir hakaret söz konusu değildir. Çünkü ben bir teşbih yapmadım, teşhis koydum. Teşhis koyan bir hekimi yargılayan bu mahkeme, hakaret davasına baktığı için değil, teşhis koyan tıp bilimini yargıladığı için tarihe geçecektir. Saygılarımla… mustafa altıoklar
--spoiler--
insanları düşürdüğü duruma kendisinin de düşmesini canı gönülden istediğim zat.

ayrıca, siyaseti farklı bir yerinden anlayan, bize türkiye'de yaşamayı dar eden adam.

seçmeninin geri zekalılığına güvenerek yaptığı, düşündüğü tüm çirkin şeyleri açık açık söylemekten çekinmeyen insan (!) evladı.

hasta olan ama hastalığını kabul etmeyen, kendini obamanın kankası sanan, tüm müslamanların tek elinde olduğuna inanan zararlı şahıs.
Söylediği sözlerin doğan medyası tarafından çarpıtıldığı aktrollerce iddia edilen şahıs.ulan sesi örttünüz de kokuyu ne yapacaksınız?
(bkz: Karakteri bozuk şehit babaları)
(bkz: Sn Öcalan aldığı kellelerin hesabını veriyor)
(bkz: Güzel şeyler olacak)
(bkz: Ananı da al git)
(bkz: Senin abin de o mesleği seçmeseymiş)
(bkz: Ayaklar baş olmuş)
(bkz: Sıfırladık bıbıcım)
(bkz: Sümeyye geldi mi)
(bkz: Öcalan 5 vakit kılardı)
(bkz: Ben olsam ben de dağa çıkardım)
kardeşim dediği kim varsa mutlaka sırtına bir bıçak yedi. esad kaddafi mübarek vs. aciz başbakan kim yahu? ecevit mi? adam ırak tezkeresine onay vermediği için akp şişirildi. unuttunuzmu tezkere geçsin diye bir tarafını yırtanları. akp ve doğan medyası tezkere geçsin diye götlerini yırttılar. tezkereye hayır oyu veren akpli vekiler 2007 seçimlerinde aday gösterilmedi unuttunuz mu akpliler?
büyük konuşmayı sevmem lakin ömrüm boyunca sana ve senin bulunduğun, desteklediğin oluşuma oy atarsam cümle alem silksin beni.*
at kafalı ak trollerin farkına varamadığı şahıs.

görsel
https://www.youtube.com/watch?v=YzV1rvu6p8Y
(bkz: ulu önder erdoğan dır)
hala 400 verseydiniz diyor! biz biliyorduk zaten ne işler karıştırdığını. sadece ot beyinler anlamaz.
tarihi bilen her hangi biri bu adamı desteklemez. osmanlı açılım diye tanzimat ıslahat derken, makedonya'ya yabancı gözlemciler sokarken yunanistan da denetçi sokarken ne oldu? sizin tarih dediğiniz şeyler pehlivan palavraları.
Onun da sonu iyi olmayacak.
Allah bir gün sana da karakteri bozuk şehit babası olmayı nasip etsin inşallah. Emine Erdoğan'ın da dediği gibi meyvesi tatlı deriz. Geber artık be adam mezarını taşlasınlar orda bile rahat edeme
Bütün şeytani sıfatları üzerinde toplamış ancak en bilineni ile katil.
http://youtu.be/7nAw3ZDCV8w bu olayı bilmeyen var mı ki acaba. Zamanında çok güldürmüştür.
Türkiye'nin tek kurtuluş ismi.

Allah uzun ömür versin reis.
kendi hırsları yüzünden ülkeyi iç savaşa sürükleyen şahıs. kanlı siyaset hesaplarıyla bir yere varamayacak. şehit babalarına karakteri bozuk deyip tehdit yoluyla 400 mv isteyecek 'umarım bu olaylar sandığa yansır' diyerek amacını açıkça belirtecek bir karaktere sahip. ve evet demirin tuncuna insanın piçine kaldık.
yaptığı kötü bir şey olmayan adam. adam açık açık söylüyor her şeyi.
vermediniz diyor. böyle oldu diyor. daha da olabilir diyor. dolandırmadan etmeden.
yani hiç mecaz yapmadan söylüyor. buna rağmen bu adamı destekleyen insanımsı arkadaşlar var aramız da yazık.
adam hiç bir şeyi inkar etmiyor ki.
şaka gibi bile diyemiyor insan artık.
yüzsüzlük, utanma sıkılma falan yok.
her şey net.
bilale anlatır gibi itiraf etti adam. daha ne yapsın.
askere yollamadığı 2 evladına rağmen vatana feda olsun diyebilen insan.
evlat başkasının olunca ne de kolay feda ediliyor değil mi?
kendini de feda etmeye razısın ya hani, hadi bir gidiver oralara, mayınlı yollardan bir de sen geçiver.
düş bu milletin yakasından da nasıl düşersen düş.

yetti be.
Nefret objesi yapılmaya çalışılsa da her platformda, güneş balçıkla sıvanmaz..

Memleketin onuru bi yiğit adam..adı tayyip erdoğan..
sabahtan askama kadar agza alinmayacak hakaretlere ugrayan, turkiye nin cumhurbaskani.

o yazdiklariniz yuzunden kim yargilanacak gorecegiz. usenmeyip tek tek gerekli yerlere iletecegim hic merak etmeyin.
Baskomutan.
Bak sehitlerin cenazesini bile alamiyoruz. Bolge pkk kontrolunde.
Kendi vatanimizda sehit ediliyoruz.
Kendi topragimizdan sehidi koyluler topluyor.
Bu mu dunya lideri. O sarayi birazdaha buyut pkklilar etkilenmemis.


görsel