bugün

Olağandır efenim. Zira ben senin sivil polis olduğunu bilemem. Göstereceksin. Yoksa ciddi ciddi kale almam.
Teoride olan gercek hayatta olmasi gereken fakat pek fazla kullanilmayan hakkimizdir.
Kullanilmama sebebi bazen polislerin kendine olan ozguveni bazen bizom ozguvensizligimiz bazende bu hakkimizi bilmememezdir. Dikkat edilmesi gereken husus bunu sivil polislere sormamiz cok daha mantikli
Vatandaşın en doğal hakkıdır. POlis olup olmadığını nereden bilelim?
sivil polisse elbette sorulması gerekir, her önüne gelene kimlik mi göstercez.
Her zaman yaptıgımdır.

Beni sorgulayacak polisten isteklerim;

Nüfus çüzdan fotokopi örneği,
2 adet fotograf(hatıra amaçlı),
Geçtiğimiz akşam yemekte ne yediği,
Beton çivisi tahtaya çakılır mı sorusunun cevabı,
Arka sokaklarda baba adı ile anılan komserin ismi nedir?

Arkadaşlar bunları söylemek zorundalar, gözünüzü açın biraz amk ya!
devamında kimliğini gösteren polise "alkol var mı gençler" diye sorulmalıdır.
gümüşhane trabzon arası bi çevirmeye denk geldik. sivil hepsi tabi neyse bunlar kimlik gbt falan bizim arkadaşlardan biri bizde sizin kimliğinize bakabilir miyiz memur bey dedi. herif çıldırdı biz fantezi olsun diye gecenin yarısı soğukta çevirme yapıyoruz falan bağırdı çağırdı gitti. ulan siz demiyor musunuz sahte polis olayları oluyor sorun diyen. yoksa böyle bir hakkımız mı yok.
art niyet sezdiğim an yaptığım şeylerden biridir.

mesela bir gece kafam bir milyon olduğu halde, arabamı parketmek üzereyken yanımdan geçen ekip arabasını kovalamaya başladım. yani kovaladım derken olay bir anda kovalamacaya dönüştü.

şöyle ki;

kafama takılan bir soruyu sormak üzere arkalarından selektör yaptım dursunlar diye. baktım ufak ufak gidiyorlar, korna çaldım, yine tınlamadılar aksine daha da hızlanmaya başladılar. alkolün de etkisiyle iyice sinir olup hem kornaya hem de selektöre abandım ama yaklaşık 10 dakikalık bir kovalamacanın ardından tenha bir sokağa girip durduktan sonra elleri silahlarının üstüde, tedirgin bir şekilde arabadan indiler. biraz da onlardan çekineceğimi düşünerek bana doğru tehditkar adımlarla gelmeye başlamışlardı ki;
- durun orda!
dememle mal mal birbirlerine baktılar.
- siz polis değilsiniz, vatandaştan kaçan polis olmaz, polis çağırıyorum şimdi. dedim.
- yaw kardeş korktuk biz de öyle gelince, gece gece it kopukla uğraşmayak diye, yürüdük.
dedi biri yüzsüz yüzsüz.
- kimliğinizi gösterin yoksa 155 i arıyorum
dediğimde birisi diğerine "çattık ha" der gibi bakıp kuzu kuzu kimliğini çıkardı.

tabii ben alkolün kokusunu almasınlar diye şöyle az uzaktan bakar gibi yaptım. bir de fırça attım üstüne.

- lan arkanızdan yaralı geliyor olsam, siz durana kadar geberip gitmiştim. siz bizim arkamızdan bi anons çaktınızmı anında duruyoruz. bir soru soracaktım alt tarafı ondan da vazgeçtim hadi yürüyün gidin dedim. neye uğradıklarını şaşırdılar, söylene söylene ekip arabasına binip gittiler.

siz siz olun onların görevini yaptığı gibi siz de vatandaşlık görevinizi yapın. karşı gelemezler, kimlik göstermek zorundalar ve inandırıcılığı yoksa başka bir ekip çağırabilirsiniz.
Ister sivil ister resmi kıyafetli olsun sizinle konuşmak isteyen, kimlik soran polislere ilk önce sizin kimlik sorma hakkınız var. nereden bileceksiniz belki karşınızdaki kişi resmi kıyafetli olsa da bir sahtekar. istanbul'da bir gece kulübüne gelen polis yelekli kimselere kimsenin gıkı çıkmamıştı. hatta şüphe oluşturan şeyler yapıyorsa polisi arayın. polislerin içinde de çürük domatesler var. beşiktaş-kayseri maçında bir taraftar bıçaklanarak öldürülmüştü. olayın içinde sponsorlardan gelen hediye biletlerin satış işi olduğu anlaşıldı. bu biletler polislerin elinde de vardı. polis demek her zaman haklıdır anlamına gelmez.
eğer herhangi bi tepki alamayıp 'tamam hadi şuna bi üfle bari' diye ardından alkolmetreyi uzatırsan boku kesinlikle yiyeceğin eylemdir.
bir üst versiyonu için:

(bkz: zirveyi basan polise nick sormak)

-kimliğinizi görebilir miyim?
-ya yemişim kimliğini, senin nick ne hacı?
-?
-ya mala yatma biliyorum polis olmadığını, nick ne nick?
-ne diyorsunuz beyfendi?
-bak bi de beyfendi falan diyo ahahaha, kaçıncı nesilsin sen?
-alın bunu
-lan?

(bkz: istanbul gelmeyen bitlensin zirvesi)
anlamsız bir muhabbet..

polis: n'olüyör öyle arabada içki içmek?
ben: o ne demek?
polis: ne demek ne demek? polis demek asayiş demek! asayiş demek kontrol demek!
ben: ben de vatandaş olmak ve polise kimlik sormak!
polis: günah benden gitmek.
ben: lütfen fazla acıtmamak.
polis: susmak!
istanbul padişahı cellatlettin cerrahu'nun buyruğuyla avcılar'daki kadın kaçırma vakasından sonra polise kimlik soran ve avukat olan bir vatandaşın 2 ay konuşamayacak şekilde dövülüp hastanelik olması ile sonuçlanan eylemdir...
>iyi aksamlar memur bey kimliginize bakabilirmiyim? malum olaylardan tedirginlik var yanlis anlamazsaniz?
<yanlış anladım.
>eyvah ne yapacağız?
<sen kaç ben kendimi oyalarım.
-iyi aksamlar memur bey kimliginize bakabilirmiyim? malum olaylardan tedirginlik var yanlis anlamazsaniz?
+hay hay hic bir sorun yok buyrun. (nah işareti yapar)
celalettin cerrah bir bardan sahte polisler tarafından çıkarılarak tecavüz edilen kızın olayı üzerine söyledi ''mutlaka sorun''. zamanında sorulmuşluğu var anlatayım da tecrübesizlik kurbanı olmayın.

yazın, gece saat 2 gibi mahallede dört erkek arkadaş oturup çekirdek çitleyerek muhabbet ediyorduk. ''geç oldu hadi evlere'' diyerek kalktık. evlerimizin olduğu sokağın başında şahin marka sivil bir araç yanımıza yaklaşıp durdu. adres falan soracak heralde diye düşündüm. araçtan iki iri yarı sivil adam indi. hiçbir şey söylemeden bellerindeki silahı çıkarıp bize doğrulttu. ''ellerinizi başınızın üstüne koyun ve arabaya yaslanın, polis'' dedi. hayatımda ilk kez o gün biri bana silah çekmişti. şaşırdım, gerçekten ilginç bir duygu.
adamın dediklerini yapacaktım ama olayı ve söylenenleri idrak etmem birkaç saniye mi alınca ''çabuk laayn'' dedi anında diğer arkadaşlardan kopya çekerek kafamı arabaya yasladım, ellerimi de kafamın üstüne koydum. adamlardan biri pozisyonumu beğenmemiş olacak ki kafamı iyice bastırıp arabanın şeklini almamı sağladı. benim aklıma sadece salavat getirmek gelmişken, arkadaşlarımdan biri ''biz sizin kimliğinizi görebilir miyiz'' dedi kibarca. o an arkadaşa küfredesin geldi. adamlar sinirlenip silahı bunun münasip bir yerine sokarlar heralde diye düşündüm ama sokmadılar. gör bakalım dediler. kafam arabayla bütün oluşturduğu için ben göremedim.
bu sırada üstümüzü aradılar. birkaç çekirdek dışında bir şey bulamayınca kimliklerimizi toplayıp gbt sorgulatması yaptılar. o da temiz çıkınca bu saatte ne yaptığımızı falan sordular, anlattık. hadi hemen evlerinize dağılın lan dediler, darmadağıldık.
eve girerken arkadaşlarla olay hakkında sen daha çok tırstın, ben daha az tırstım muhabbeti yaptık.

- olum yalnız ne cesur adamsın. götüne silah dayamış adama kimlik sordun. ben o an sokacak adam sana silahı diye düşündüm.
- ahahaaha ben de düşündüm ha aslında
- peki neymiş bu adamlar, komiser falan mıymış
- deli misin olum ne biliim ben
- e kimliğini gösterdi ya
- olum adam ''al gör'' dedi, kafam arabaya yaslanmış neremle göreyim bakamadım ki...

siz siz olun kimliğini sorduğunuz polisin kimliğine bakın, inceleyin. hatta ismini aklınızda tutun. tabii yerse.
yeni demir copları denemek isteyen vatandaşın yapması gereken eylemdir.
yapmaya göt isteyen bir başka hakkımızdır.
potansiyel dayak yeme sebebi.
pvsk md.4 te yer alan bir hükümdür.. kanunda su sekilde yer almaktadır : '' polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir.. '' teoride '' ulan ne guzel şey, ne haklarımız var'' gibi gozukse de ulkemiz polislerinin yetersiz bir egitim neticesinde yetersiz bir donanımla meslege adım atıyor olması nedeniyle bi yerlerimizde patlayan haktır.. beline silahı taktıktan sonra, sanki onu kullanması kanunun belirttiği sınırlar olcusunde degil de kendi insiyatifindeymişcesine davranan ve kasabanın serifi gibi ortalarda dolaşan polis memurlarına ''kimliğinizi sorabilir miyim'' demek gelecek bir tokatı veya kufuru onde karsılamak demektir.. kimlik sormak gibi bir hakkımız oldugu halde yukarıdaki satırları yazmış olmaya sebep olan ne peki? pek tabi ki polisimizin toplum üzerinde bırakmış oldugu kotu imaj.. 1 mayıslarda allah yarattı demeden vuran, cafede yemek yiyeni durduk yere tokatlayan, eylemciyi etkisiz hale getirdikten sonra bile orantısız guc kullanan, hatta ve hatta polis merkezine alınan suphelinin bilmem kacıncı kattan intihar! etmesine goz yuman da bizim polisimiz.. eger hukuk tam anlamıyla uygulanmış olsa ve polis teskilatı da ''suc '' işleyen personelini de korumayıp adli organlara teslim ederse belki biraz daha ilerleme kaydedilebilir..

-insan Hakları izleme Örgütü (Human Rights Watch), Türkiye' de polis şiddetinin artışında polislerin ceza almamasının etkili olduğunu belirterek, ''polis kendisini dokunulmaz hissediyor ve fiili olarak da öyle'' dedi
(bkz: cami duvarına işemek)
var mısın, yok musun? eylemidir. bir deli cesareti varım derseniz, karakolda yok olma serüveniniz başlamış demektir.
güven, özveri ve tecrübe ister.
hastanede uyanmak yada hiç uyanamamak şeklinde devam etmesi muhtemel eylem.
büyük risktir.

eğer polis değilse şahan kesilebilirsiniz.

ama polis ise, sçtığınızın resmidir. sorduğuna soracağına pişman edebilir..

sözün özü modern zamanlarda kahramanlık nasıl olur, nasıl "sahiden" kahraman olunur diye soran gençlere kurulabilecek en basit cümledir.

ama kendine güvenmek; ve denemek lazımdır.. kezâ demokratik bir toplumda yaşamanın en büyük gereklerinden birisidir..