bugün

Otobüste imam gazali'nin telalatif'ul felasefie adlı kitabını okumuştum.
Benim eskiden gerçekleştirdiğim fiildir. Ben eskiden bırak otobüste okumayı vapurda bile okuyordum. Ama koronadan dolayı gezemediğim için okuyamıyorum. Ben kadıköy'de ve üsküdar'da kütüphaneye gidip oralardan kitaplar alıyordum. Şu korona bitse de hayat eskisi gibi olsa. Öğrenmek için veya zaman boş geçmesin diye, vaktini değerlendirsin diye Allah rızası için yapılabilir.
metroda okuyana göre daha az konforludur.
Birak bu ayaklari amk demek istedigim tiptir. Şov peşindedir harbiden kendini kitaba vermek isteyen insan o atmosferde kitap okumaz geçsin o ayaklari.
kültürlü tiptir. nesli günden güne tükenmektedir. yerine telefon gelmiştir.
Hiç midesi bulanmıyor mu diye hep düşünmüşümdür.
görsel
uzun şehirler arası yolculuğu faydalı değerlendiren kişidir.
Yaz, alpertunna.

Gerci toplu tasima kullanmayali uzun sure gecti.
herkes bana baksın kitap okuyorum ben .
Bizzat benimdir. Etrafa boş boş bakmaktansa yeni şeyler öğrenmek istenildiğinde açılır bir kitap okunur. Aynı zamanda iki saatlik yolu yarım saate indirir bu durum.
Anlıyorsa saygı duyarım. Ama diğerleri sadece gösteriş budalasidir. Ben gördüğüm olaylara anlam veremiyorum adamlar okuduğunu anlıyormuş. Citroen.
okuduğundan emin olamadığım insandır kendileri.ders çalışanlara lafım yok belli son rütuşları atıyor olabilir sınavı için ama kitap okumak koca bir boyadan ibaret inanmam bizim ülke o kadar okumaz ya.
anlayabiliyorsa bravo denilir kendisine. şahsen ben kendi sesimi duyamiyorum.
okurken midesi bulanmayan tiptir.
çok şanslılar.
"ya napacağıdı?!" diye cevap verilesidir. sen de her gün işyerine iki saat yolculuk yapıyor olsan elin mahkum okuyacaksın bir şeyler.
kitap okumak öyle bir aktivite ki, zengin olmadan yapılmıyor ve bu sebeple insan içinde kitap okumak görgüsüzlük, 'hava atmaca' olarak algılanıyormuş. vay ya, vay!

okuyamayanın, okuyanı asla anlayamayacağı bu yüzden de dünyanın hiçbir zaman çok güzel olamayacağı gerçeğini yüzümüze vuran tespitlerin yapılmasına sebep olan eylemdir.
oturarak okuyanlar çakaldır. sırf başkaları kaldırmasın diye okumuyorlarsa neyim. zaten gün içinde o kadar yorgunlukta hemen uyuyakalırsın ama gelmişsin tam da akşam, otobus kalabalıkken okuyorsun.
uyuz insandır. hani okusun okusun da abe kardeşim gecenin 2'sinde de ışık açıp okunmaz ki.

not: gündüz okuyanları tenzih ve tebrik ederim. ben özellikle halk otobüsün de iki kelime okusam midem bulanır.
ayakta kitabı tek elle tutup okuyanlara hayranım. birisini vaftiz ediyormuş gibi duruyorlar.
işten dönüyorsa takriben 12. dakikanın sonunda gözlerini dinlendirmek için kapatacak ve uyuyacak kişiyle aynı tipdir. yemeyelim birbirimizi. otobüste ben de deniyorum bu eylemi. gözlemlediğim kadarıyla akşam üstü yolculuk eden insanların yüzde küsürü (dikkat edersen küsürlü rakam verdim) 12. dakikadan sonra göz yorgunluğundan uykuya dalıyor.

kime artistlik yapıyorsun aga. o gözler her insanın gözleri gibi yoruluyor işte.
kıskandığım kentsel yaşam yeteneğidir. beyin denge sensörünün saÇmalaması nedeniyle ben ve benim gibi zilyon tane insan bırakın yolculuk esnasında kitap okumayı gelen sms'i okusa midesi ağzına gelmekte.
toplum içinde değer kargaşası yaşatıp gideceği yere oturarak gitmeye çalışan ve bu emeline her daim ulaşan sözde kültürlü ve örnek alınası sözde çakal mı çakal uyanık kişidir. şöyle ki otobuste kitap okurken kimseye yer vermese bile, birisi de gidip demez evladım teyzene yer ver, çünkü o kitap okuyor, çünkü o kültürlü. hani bizde okuyana değer verilir ya o hesapla iş görüyor böyleleri. yoksa kitabı gerçekten okumak için yanında taşıyan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
gözleri bozulabilir.
* *
kişisel gelişim kitaplarının gazına gelen tiptir. sanki yol 10 saat sürüyo amcık herif. ölürsün dimi o kitabı okumazsan.