bugün

antidepresanlar ve psikoterapi ile tedavi edilmeye calisilan hastalik. kompulsiyon yani zorlanti, kafaya takilan ( genellikle sacma ) duygu ve dusuncelerin aksiyona yansimasidir. ornegin obsesyon kapiyi 3 kere kontrol etme istegi ise, kompulsiyon bu dusunceyi hayata gecirme yani pratige yansitma hadisesidir.
(#6185086)
saplantı bozuklukları olarak da adlandırılan psikolojik rahatsızlık. kısaca bahsetmek gerekirse; Günlük hayatta batıl inancı olan, en ufak şeylerden kaygı duyan veya şüphelenen insanlar çoktur. Bu gibi belirtileri gösteren herkes hasta olarak kabul edilemez, ancak bu düşünce ve davranışlar aşırıya kaçtığında obsesif kompulsif bozukluktan söz edilir.
sanıldığı gibi yalnızca "ocağın altını kapadım mı?", "ütünün fişini çektim mi?", "tokalaştım, mikrop kaptım mı acaba?" gibi yüzeysel soru(n)lardan ibaret değildir, çok daha geniş obsesyonlar barındırır bu anksiyete bozukluğu.

başlarda, sayılarla kafayı bozmaya başlarsınız yavaş yavaş. çok şekilde karşınıza gelebilir bu durum, ama obsesif kompulsif bozukluk yaşayıp da sayılarla sorun yaşamayan insan yok denecek kadar azdır. örnek vermek gerekirse, çift sayı ya da tek sayı takıntıları. test sınavlarında en basit bir işlemi bile sırf emin olabilmek için defalarca yazarak kendince teyit etme isteği. bir işi belirlediğiniz bir sayı kadar yapmazsanız, size ya da yakınlarınızdan birine kötü bir şeyler olacağı hissiyatı...

ilerleyen evrelerde sol-sağ takıntılarının başlaması muhtemeldir. her şeyi sağ elinizle yapmak istemek, sol eli uğursuz kabul etmek vs...

daha da ilerleyen evrelerde hayatınızın verimini de azaltacak rahatsızlıklar ortaya çıkar. doğru olduğunu bildiğiniz şeyleri defalarca kontrol etmek ve bu nedenle bolca zaman kaybetmek, tabii ki temizlik hastalığı, elleri defalarca koklayıp yıkamak, dokunulan her
şeyden huylanmak, dolayısıyla insan içine karışmak istememek... işin özü, illet bir hastalıktır. kurtulmak için esaslı bir psikoterapi şarttır. ki, tamamen kurtulabileceğiniz bir bozukluk değildir, hayatınızda ufak da olsa izler bırakacaktır.
(bkz: )http://www.psikolojikdani....net/obsesif_bozukluk.htm
obsesif düşünce; zihnimizden uzaklaştıramadığımız, istenmeden oluşan, kişiye ters gelen, ısrarlı, genellikle kötü düşünceler, dürtüler, hayal ya da tasavvurlardır (örn; simetri, mikrop kapma, kirlenme, aykırı cinsel, saldırganca, küfürlü dini düşünceler). kişi, bu düşünce, dürtü ve hayallerini zihninden atmaya ya da önemsizleştirmeye çalışır. bu düşünceler, dürtüler ya da hayaller, sadece gerçek yaşam sorunları hakkında duyulan günlük üzüntüler şeklinde değildir.
kompulsif davranışlar ise; bu düşüncelerı, etkisizleştirmek için yapılan davranış ve hareketlerdir.
kişide obsesyonlar nedeniyle oluşan kaygı ve gerilimi atma amacıyla kompülsiflere yönelmesidir. sadece kompülsiflerin ya da obsesyonların olduğu çeşitleri de vardır.

hayali bir dikdirtgen çizip tam köşesine gelecek şekilde nokta koyduğunu düşünmek, kafasının içinde çalan melodiye parmaklarını şaklatarak aynı notadan girmeye çalışmak gibi anlamsız, düşünsel olabileceği gibi sobada yanan sol eliyle eşit olsun diye sağ elini yakmak, üç dişli çatalla asla ve kata birşey yememek gibi davranışsal, kişiyi zor durumda bırakacak takıntılardır. bu rahatsızlığa sahip insanların bazılarında bir ayin yapar gibi yerine getirdiği ritüel ler nedeniyle obsesif yavaşlık gelişebilir. her yaptığını defalarca kontrol edebilirler. yazdıkları entryleri 50 defa silip yeniden yazabilirler.her işi mükemmel yapıcam diye en ince ayrıntısına kadar didikledikeri için hiçbir şeyi tam olarak yapamazlar. ya da yapsalar da bir şeye benzemez. tek iyi yönleri varsa o da asla ama asla randevularına geç kalmazlar.kalanları da sevmezler
iletişim ile ilgili 2 üniversite bitirdiği için bel fıtığını amele hastalığı olarak gören ve kendine yakıştırmayan cem yılmaz'ın sahip olmak için delireceği rahatsızlıktır.
sanıldığının aksine karizmatik bir hastalık değildir.
burada söylemek istediğim birşey var. bu hastalığı çoğu insanın jack nicholson'un filmini** izledikten sonra duyduğunu ve adamın müthiş performansından dolayı hastalığın kendini zeki, karizmatik, seksi yaptığını düşündüğünü söylemek isterim. söylüyorum da. bundan eminim ..
akıl oyunlarından sonra şizofreniyi güzel hastalık zannetmek de bunun gibidir.
filmin bu şekilde etkisi altında kalacaksanız izlemeyin kardeşim .. zorla mı izletiyorlar size!
eğer bu hastalıkların karizmatik göründüğünü düşünen varsa hastaneye gitsin, görsün hallerini.

hatırla sevgili izleyip devrimci takılan adam gibi olmayalım .. işi önce doğru düzgün öğrenin!

şizofreni ve obsesif-kompulsif bozukluk; karizmatik, seksi hastalıklar değildir!.. çoğu zaman insana hayatı dar edebilir. ediyor da zaten ..

ayrıca bunu sadece basit obsesyonlar şeklinde düşünmeyip, çok derin obsesyonlar olduğu da bilinmelidir.
**
namı diğer takıntı hastalığıdır. envai çeşidi mevcuttur. taka taka neyi taktığınızı unutursunuz zamanla. biri biter diğeri başlar. hep bi kısır döngü halindedir. depresyonla muhabbetleri çok eskiye dayanır. ayrılmaz dostturlar. bildiğim kadarıyla psikolojik rahatsızlıklar içerisinde en fazla ızdırap verenidir. son yıllarda çeşitli tedavi teknikleri geliştirilmekte olup en yaygın olanı ilaç + psikoterapidir. çok meşakkatli bir illettir. insanı delirsem de kurtulsam dedirtecek noktaya getirir. Allah kimsenin başına vermesin.
tekrarlama hastalığı.
Psikologların şişirdikçe şişirdiği durumdur. Obsesif kompulsif bozukluk sık görülen bir hastalıktır. Aklınıza gelen herhangi bir obzesyonunuzu arkadaşınıza sorup " aa bu benim lan " cevabı alma olasılığınız çok yüksektir. Doktor arkadaşların mübalağa kokan laflarından bıktım arkadaş. Evet obsesyonum var ama kafam rahat *
yok yani anlam veremiyorum paşam " ağır okb " diyerek elinize ne geçiyor am.na koyim ya! ben bunlar para tuzağı dediğim zaman " hadi lan oradan bende obsesifim, ben bilirim. " falan demeyin paşam kendimden biliyorum. para tuzağı bunlar. 3000 - 5000 için beyin ameliyatı yapan doktorların, 100-200 lira kazanmak için formatlık bilgisayara ram takan bilgisayarcıların ülkesi burası.* olmaz mı? nah olmaz... *

gödüt : asosyalliğin piri nasıl bir terimdir onuda anlayabilmiş değilim. tanıdığım hiçbir obsesyonu olan arkadaş asosyal değil.
saçma olduğunu bile bile kopamadığın takıntı durumlarıdır. evlerin kaç katlı olduğunu saymak, kaldırımların çizgilerine düzenli olarak basmak, önde giden aracın plakasının sonundaki sayının karesinin küpünü almak***gibi örnekleri vardır.
muzdarip olduğum talihsizlik. 7. sınıfta başladı. kurtuluşu yok psikolojik işkence.
özellikle cami hocalarının muzdarip olduğu durumdur. abdest aldım mı abdestim bozuldu mu vs.. kafalarını çok takıyorlar o yüzden antidepresan kullanıyorlar. yılların hocaları da antipsikotiğe geçiyorlar.*
mesela;

- evden çıkarken duvara 3 kere vurmazsam dışarda başıma kötü bir şey gelicek diye düşünmek.
- arkandan birisi geliyormuş gibi hissetme, evin içinde yalnızken örneğin..
- sınav kağıdı ters dağıtılmışsa ne tarafını şanslı hissediyorsa o tarafdan açmak..
gibi örnekleri vardır.
(bkz: kendimden biliyorum)
çeşit çeşit takıntıları içinde barındıran hastalıktır.
örneğin;
- bir türlü temizlenmediğini düşünerek çeşitli ilaçları kulllanarak, deriye zarar vererek elleri defalarca yıkamak,
-kapıyı kapatmadığını düşünüp, dönüp dönüp tekrar tekrar kontrol etmek
bu hastalıktan muzdarip olanlara ve yakınlarına hayatı zehir eden takıntılarıdır.
hastalara psikoterapi ile birlikte ilaç tedavisi uygulanır.
bana biraz abartılan bir rahatsızlık gibi geliyor. hele bir de facebook'ta dolaşan bir video var, ona hiç girmeyeceğim.
yani hepimizin takıntıları var. çoğu zaman ben de çizgilere basmadan yürüyorum, iki işaret parmağımda nasır var, anlamsızca tırnaklarımı ovuşturuyorum, çay bardağın altığına peçete koyuyorum, her arabaya dokunma gereksinimi hisseden bir insanla arkadaşlık yapıyorum. ama bunları yapmadığım/yapmadığı zaman ateş basmıyor, aklım orada kalmıyor veya gece rüyama girmiyor unutup devam ediyoruz hayata.
bilmiyorum belki de ben nicolas cage'in filmindeki gibi biriyle karşılaşmadığım için böyle geliyor bana...
(bkz: obsesif kompulsif bozukluk #8079764)
obsesif bölümü neysede en çok kompülsif bölümünün insanı bitirdiği hastalıktır.
Charlize theron'un da sahibi olduğu takıntılı olma durumu.
daha iyi anlaşılması için mükemmel bi kısa film;

http://www.facebook.com/home.php?#!/video/video.php?v=383642044868&ref=nf
tedavisinde genelde cipralex, yahut prozac kullanılan rahatsızlık. prozac'ı tavsiye ederim.
dsm'nin ayrıntılı tanımını yaptığı bir kaygı bozukluğu.

bu bozuklukta kişi saplantılı bir düşüncesinden* çıkamamakta ve tekrarlayan şekilde bu obsesyonlar aklına girmekte, tabiri caizse eğer aklının içine etmektedir.

bu durumdan kurtulmanın bir çaresi olarak da kişi bu aklına giren, içine eden imgelerin, istenmeyen düşüncelerin verdiği rahatsızlıktan kurtulmak için bir eylem geliştirir*.

zihne giren imgeler ve istenmeyen düşünceler, devamlı olduğu için kişi de devamlı şekilde kompulsiyon üretir. bu kompulsif hareket sonucunda kişi haz duymaz veya rahatlamaz. aksine yorgun ve bitkin düşer.

evet bu çoğu kişide biraz da olsa vardır. örneğin, elimiz pislenirse gidip yıkarız veya kendi kızının kendi kocasından olup olmadığından şüphe eden anne gidip dna testi yaptırır.

ama bozukluk da buradan sonra başlar işte, gidip 1 kere değil de 4-5 kez yıkarsa devamlı şekilde veya belirlediği süre içinde yıkamaya (yarım saat- bir saat) özen gösterirse bu kişinin günlük işlevini olumsuz etkileyeceği için artık bozukluk olur. dsm bu konuda "günde en az 1 saat kompulsif hareket" tanımında bulunur.

veya dediğimiz gibi, anne 1 kez dna testinden olumlu sonucu görür sonra da hala aklına şüpheler girmeye devam ediyor ve devamlı bir şekilde test yaptırıyorsa bu da bir bozukluktur artık.

en ironik kısmı da bu bozukluğun, kişi obsesyona bir tepki olarak, tekrarladığı davranışlarının mantıksız olduğunu bilir.
öyle farkedilmesi kolay olmayan bir hastalıktır. birileri söyleyip de farkedilen an kadar da laneti yoktur şu hayatta. sonra her seferinde tekrarladığınızı görmek içten bir ha .iktir çekmeye sebeptir.
örneğin dışarı da biri size elma ikram eder yiyemezsiniz çünkü önce onu parlatmanız lazımdır, hadi parlattınız diyelim etraftakilerin size manav gözüyle bakmasına sebep olabilir. sayılarla ilgili bir takıntı varsa hele fenadır. örneğin size birisi bir telefon numarası verir onu not edecekken birden başlarsınız rakamlarını toplamaya istediğiniz sayının katlarını elde etmeye çalışırsınız, tek olan çift olanlar, asal sayılar derken kısa süreli boş bir bakış atarsınız karşınızdakine falan. sonra sınavlara başlamadan önce kalemi yere atmak gibi örnekleri de vardır sınav esnasında düşmesindense önce düşürüp o tersliğin giderileceği düşünülür, sonra sonra derken.. doktor iyileşecek miyim?