bugün

nesnelcilik. Nesnel gerçekliğe, değerlendirmeden, eleştirmeden ve yansızlıkla bakılmasını öneren dünya görüşüdür. Bilimi de bu anlamda yansız sayar. Metafizik düşünce sisteminin ürünü olan bu tek yanlı ve bilim dışı yansızlık anlayışı gerçekte düşünceciliği destekler ve bilinemezciliğe varır. Bilim gerçekte, eleştirmeler ve değerlendirmelerle gelişmiştir ve felsefi taraflı yorumlarla biçimlenmiştir.
asubjektif
nasubjektif
(bkz: ayn rand)
http://www.objektivist.net
(bkz: objektivist)
Objektivizm felsefenin bir dalına ait açıklamalarda bulunan (epistemoloji, etik vs.) bir bakış açısı değildir. Aksine felsefenin her alanını değiştirmeye yönelik bir harekettir. Öncelikle objektivizm 20. yüzyılın ilk yarısında esen altruizm rüzgarına direnebilmek için kurulmuş bir felsefedir. Objektivizm bugün hala özellikle postmodern diye tabir edilen ideolojilerde görülen hemen herşeyin subjektif oldugu, herkesin kendi hikayesi dahilinde haklı oldugu, doğru ile yanlışın ve objektif ile subjektifin insanlar tarafından ayırt edilemeyeceği gibi düşüncelerine savaş açan bir ideolojidir. Bu ideolojinin ana alt başlıkları "Objektif doğrusallık", "Mantık", "Bireysel çıkar" ve "Kapitalizm" olarak sıralanabilir. Bu başlıklar sırasıyla felsefenin metafizik, epistemoloji, etik ve politik alanlarda karşılaşılan temel sorunlara verilen cevaplardır.

Kurucusu Ayn Rand'a göre insan doğadaki varlıklar arasında oldukça farklı ve üstün özelliklere sahiptir. insanın elinde tuttuğu bu kudret onun doğayı baştan başa değiştirmesine ve insanoğlunun tüm evrene hükmetmesine aracı olabilecek kadar büyüktür. Ancak birçok zincirinden(din, monarşi vs.) kurtulmayı başarabilmiş insan bütün zincirlerini kırıp mevcudiyetinin, aidiyetinin ve bilincinin tamamen farkına varmalıdır. işte bu farkına varma ve mevcudiyet-aidiyet-bilinç üçlüsünün insan tarafından aksiyomlar, yani her türlü üst bilginin sorgulanamaz kaynağı, olarak kabul etme işlemine objektif doğrusallık denmektedir. Bu aksiyomları kabul eden insanların bu aksiyomlar üzerine inşa edeceği üst bilgi yapısı belirli bir metodoloji kullanılarak oluşturulmalı; böylece insan kendini yeniden zincirlere vurmamalıdır. işte bu metodoloji yani epistemoloji mantığın ve nedenselliğin ta kendisidir. Dışarıdan gelen veri bombardımanı sınanmadan, gözlenmeden ve mantıkla ve nedensellikle açıklanmadan içeri alınmamalıdır. Tüm bu bireysel işlemler gerçekleşirken toplum halinde yaşayan insanları düzenleyecek olan kuralların temeli ise bireysel çıkar ilkesi olmalıdır. Bu ilkeye göre insanlar kendilerinin kendi başlangıçları ve kendi sonları olduğunun farkına varıp bu ilkenin herkes için de doğru olduğu düsturuyla hareket etmelidirler. Ve son olarak da tamamen serbest piyasayı ve liberteryen bir anlayışla bireysel özgürlükler savunan bir kapitalizm bu ideolojiye en uygun işletim sistemidir. Kendi ideolojisi bağlamında bir önceki cümlede belirtilen tarzda kapitalizm(ki bu tarz bir kapitalizm maalesef kapitalizmin beşiği denen ülkelerde dahi mevcut değildir) insana en yakışan, en onurlu sistemdir.

Objektivizm'i tek başına sadece Ayn Rand okuyarak yorumlamak oldukça yüzeysel ve soyut bir durum yaratacaktır ki objektivizmin özü felsefenin tamamiyle somut olup insana hizmet etmesi anlayışıdır. Bu yüzden ilgilenenlerin daha yeni olaylara karşı tutumlar ve yeni açılımlarla ilgili olarak geçtiğimiz yaz vefat eden Richard Rorty'i ve http://www.aynrand.org 'daki makaleleri okumalarını tavsiye ederim.
ayn rand 'a göre objektivizm, kendisinin belirttiği üzere şöyledir.


Objektivizm, felsefi bir akımdır. Politika, felsefenin bir dalı olduğuna göre, objektivizm de belirli politik ilkeleri savunur. Özellikle " laissez-faire kapitalizm ", objektivizmin temel felsefi ilkesidir.
Felsefe, insanın doğasına ve varlığına ilişkin ; üç ayrı felsefi disipline dayalıdır. Metafizik, Epistemoloji ve Ahlak...
Objektivistler, " muhafazakar " değil, kapitalizmin radikal savunucularıdır ve asıl amaçları politika veya ekonomi değil,insanın doğasını ve varlık nedenini incelemektir.
insanların duygularını, hayallerini, taleplerini, çıkarlarını görmezlikten gelen bir felsefe akımı olduğu için yokolup gitmiş ve tarih olmuştur. ama bunca anlamsızlığına rağmen, şu an bu akımın izlerini pekçok ülkenin yönetim kademelerinde görebilirsiniz, özellikle de güney amerikada.
iktisadi yöntem açısından, friedrich august von hayek'e göre, insan düşüncesinin ürünü olan kategorilerin gerçekler olarak ele alınmasıdır.
1940'lı yıllardan itibaren ABD sağlık çevrelerinde gelişmeye başlamış bir psiko-terapi yöntemi.
ahlak objektif bir gerçeklik midir yoksa subjektif bir lüks müdür sorusunu soran felsefi akımdır.
(bkz: atlas shrugged)