bugün

(bkz: meme ucu)
ing. meme ucu.
(bkz: nipple piercing)
(bkz: nipple tweaker)
(bkz: jeff murdock)
hoş gelmiş yeni bir yazar.
(bkz: #5466611)
okşamak, sıvazlamak, çimdirmek, emmek, yalamak ve dahası için bir alkışta kendisi hak ediyor.

hoşgelmiş. * *

edit : olum 1000. entryimmiş.
6 temmuzda interneti* bitecek olan, yazarlığı kısa sürecek olan yazar.. yani ben.* *
(bkz: nipple slip)
((#6084385)yazıma dair yazdıklarından sonra):
Anlama kabiliyeti hakkında şüphe duyduğum, Ankara'dan habersiz, g.tten sebepsiz, ne üdüğü belirsiz bir arkadaş, kendisi ile nesildaş olmanın verdiği utancı yaşamaktayım.
dünün beğenilen entrylerine 1. sıradan girmiş, ancak başlık silindiği için entrysi de bok yoluna gitmiş yazar... yine...
(bkz: lan ben neyse bir şey demiyorum)
destiny dixon ındünya çapında sahip oldugu hede.
(#34919787) hahahahaa yaaarmıştır.
ilk görüşte yarmış gibi görünse de içten içe hüzne boğmuştur.

Yazıktır günahtır ya. Allahını seven şu adamın üzerine şampuan atsın.
şu görsel 5 senedir peşimi bırakmadı amk.
kün fe yekün yazsam hepiniz okurdunuz.
Güzel yazan yazar.

Hoş 1-2 entarisine denk geldim onları da güzel yazmıştı o nedenle bu kanıya vardım.*
Nickaltındaki fotoğraf yüzünden bir türlü ısınamadığım yazar.

Oğlum uplamayın şu nickaltını yeter artık görmek istemiyoruz şu fotoğrafı.
Elti diyene kadar galeriyi merak etmemistim. Iyi halt ettin elti. Hakkaten iğrenç. Söyleyin de kaldırsınlar stoya falan koysunlar hahjk
bana varlığıyla çok şey katacağını iddia eden yazar.

geyik bir yazar olmasından dolayı şimdilik tuttum kendisini.

ilerde kafamı bozarsa çok fena şeyler de söylerim.
görselinizi sikeyim allah belanızı versin.
sözlüğü kızıl deniz gibi ikiye bölüyorum.

görsel
yılmaz özdil'i okumadan önce okunması gereken bir yazı. aslında herhangi birşey yapmadan önce okunması gereken yazı.

beyne giriş

güne nasıl başladık bugün? böyle girişleri seviyorsunuz. çevrenizde beğeni alan şeyleri beğeniyorsunuz. yazar, müzik, kıyafet, ev, insan...

şu kamuoyu oluşturma lafı var, meşhur yıllardır. kamuoyunun ne olduğunu biliyo musunuz? sizin gibi insanların oluşturamayacağı bir şey. ilk defa karşılaşılan bir olay karşısında kurala, kitaba bakmadan bir tepki yaratma. yaratabilir misin? y.rrağımı yaratırsın.

bir yazar var; sabahattin ali. tabi ki tanıyosunuz instagram filtreleyiciler. kitabı var; kürk mantolu madonna. off süper dimi?

bundan yaklaşık x sene evvel bana fatih sultan mehmed'i anlattılar. şuan bu kitabı anlattıkları gibi. ilk defa adını duyuyorum fatih'in. bana çağ açıp çağ kapatan hükümdar dediler, hem de türk. vay be dedim, nasıl yapmış? ayrıntıya girilince konunun özü şu oldu, asıl önemli nokta şu dediler; "seferden önce tüm ordu namaza durmuş."

daha bir çok şey anlattılar ve ben sevmedim bu fatih'i. yani savaşı o değil, ilahi güç kazanmış. onun insani katkısı yok. hani ne bileyim peygamber, peygamber olduğu için peygamberdir. iyi olduğu için "ya bunu peygamber yapalım, hakediyor" denilmez. onun gibi geldi. kader gibi.

tabi ben sizce fatih bok gibi hükümdar diyebilir miydim sağda solda? muhabbeti geçince ben sevmiyorum dersen, "deli misin" oluyor. başarıları sayılıyor. haklılar. ama mehmed değil ahmet olsa da aynı olacaktı. bu sefer onu övecektik. o "mehmed" olduğu için mi kazandı sanki? peygamber bile müjdelemiş.

siz de böyle düşündünüz mü ii. mehmed'i ilk öğrendiğinizde? veya şu an düşünüyor musunuz? muhtemelen hayır. çünkü bakıyosun; herkes aşık. sen kötü diyebilir misin? bence içinden bile geçiremezsin.

gün oldu devran döndü. ben fatih sultan mehmed'i benim ilkokul hocamın bilgisiyle değil, amcamın aşkıyla değil, dedemin imrenmesiyle değil, arkadaşlarımın bakışıyla değil, duygusuz öğrenmek istedim. şunun farkındasınız sanırım; fatih çok mu önemli? fatih önemli değil ama benim öğrenme şeklim önemli. birşeyi ya öğrenmeyin ya da doğru öğrenin.

bu araştırmalarımdan sonra fatih sultan mehmed konusunda şu duyguya kapıldım. şu an yaşasa ve bu övgüleri duysa "sizi sikeyim" derdi. "ne namazı, ne duası, ne müjdesi, ne ilahi gücü? benim uyguladığım stratejiler, okuduğum kitaplar, öğrendiğim diller, aklım, zekam, ileri görüşlülüğüm, liderliğim, gücüm, kudretim olmasa bu başarıyı nasıl kazanacaktım? ben dünyadaki sayılı bilginlerdenim, sayılı hükümdarlardanım, sayılı alimlerdenim, sayılı insanlarındanım. bana söylediklerinizle hakaret ediyorsunuz." derdi. eminim, derdi.

aptal olduğunu düşündüğünüz, sevmediğiniz birinin beğendiği şeyi siz beğenir misiniz? onun dahil olduğu bir gruba dahil olmak ister misiniz? ben istemem. bununla birlikte, daha önce doğru bir iş yaptı diye ya da doğru bir tepki verdi diye bundan sonra onun yaptığı şeyleri doğru da kabul etmem. her olaya her seferinde sıfırdan başlamayı, öyle yorumlamayı tercih ederim. siz de böyle yapıyo musunuz? yoksa siz instagramda arkadaşlarından görüp sabahattin ali mi okuyorsunuz?

sabahattin ali bir kitap yazıyor. o dönemde çok fazla kitap yazılıyor. inanamayacağınız kadar güzel eserler. eski türk edebiyatında kötü denecek eser yok. mesela şu dizileri çekilince izleyip de öğrendiğiniz, bir de üstüne dalga geçtiğiniz eserler. mesela onları niye sevmediniz? ben hiç görmedim o kitapların fotoğraflarını instagramda kahvenin yanında. e tabi millet dalga geçti okunur mu?

hepimiz popüler kültürün içinde hapsolduk, kabul. fakat popüler kültürü takip bile edemeyecek kişiler, bu kültüre yön vermeye başladı. bunun ne kadar boktan olduğunu farkediyo musunuz? cevabını snap atın. ya da dur dur. yolda görseniz tanımayacağınız çiçero'dan bir sözle gönderme yapın. hani şu feysbuktan sayfasını takip ettiğiniz, açıktan lise bitiren çiçero. can yücel sevdalıları filan.

eğer sen elindeki imkanlara rağmen hayatının zirvesinde yaşayan köydeki ali dayından tarih öğrenip, siyaset öğrenip, gelip osmanlı torunuyum diyorsan sana lanet olsun. o ali dayının egosu olmasa sana "bunları ne gelip bana soruyosun? benim senin yanında ilmim mi var? imkanın var git öğren. gel bana da öğret" der. ama ali dayın bu işte. onun da bi şekilde penisine kan yürümesi gerek.

instagramdaki pelinsu paylaştı diye bir romana sevdalanıyorsan, edebiyatla ilgilendiğini sanıyorsan, bilgi, kültür satıyorsan sana lanet olsun. sabahattin ali bugün gelip kitlesini görse ağlar. ama görmüyor çok şükür.

hepinizi düşünmeye ve aklına gelebilecek herşeyi sorgulamaya davet ediyorum.

not: yazımın uzun versiyonu instagramlarda, twitterlarda.
yolda görseniz tanımayacağınız çiçero ne lan ? ahhaaha

Algı farklılığı ve kültürel değişkenlerin kimlik üzerindeki etkisini irdeleyen bir yazı diyecektim ama demiyorum ..
yılmaz özdil denen gazeteci müsveddesine bak sen, bi anamıza küfür etmediği kalmış. ülkedeki herkesi akpli sanıyor herhalde.
(#38922940)

nefis bir tespit mizahına imza atmış, pek kıymetli yazar arkadaşım.
tam 10 yıldır buradayım. 16 yaşında kayıt olmuşum siteye.

uyku tutmadı bir şeyler yazmak istedim.

eski mesajları okudum şimdi. bir kız arkadaş edinmiştim buradan 2011 senesinde. o istanbul'daydı ben başka şehirde. hemen kaynaşmıştık. mezun olmuş liseden, bir sene daha hazırlanıyordu sınava. ben ise lise son sınıftaydım. tabi o zamanlar her olayda tribe girdiğim için ben de mezunum demiştim.

hemen hergün konuşuyorduk. facebook yeniydi o zamanlar, zamanla konuşmalar oraya kaydı. fotoğraflardan filan beğenmiştik birbirimizi. hız kesmeden devam ediyoruz. araşıyoruz filan. evleniyoruz, çocuklara isim buluyoruz. babası vermiyor ben kaçırıyorum. hemen de kaçıyor bana iki gözümün çiçeği, gönlümü hep hoş tutuyor.

çalışıyordu söylediğine göre, harçlığını çıkartıyordu. imreniyordum da ona. benden olgundu. çok hoşuma gidiyordu. ben de ağır takılıyordum ki altta kalmayayım. o yaşlar harbiden çok zor.

sonra sınavlar açıklandı. güya aynı yeri kazanacaktık da buluşacaktık, kavuşacaktık. o edirne'yi kazandı ben gaziantep'i. anasını sikeyim sanki mahsun kırmızıgül filmi. yani ülkede birbirine daha uzak iki vilayet yok. bu kadar amatörlük olur mu? oldu işte. kopuverdik evimin kadınıyla.

kopuverdik diyorum ama kopamıyoruz. hergün telefonda saatlerce konuşuyoruz, yazışıyoruz. gülüyoruz, gülüşüyoruz, anlatıyoruz, özlüyoruz. ulan nasıl olacak bu işler bilmiyoruz da. kavuşmamız imkansız. hayır bari bir kez nur cemalini görebilsem, öpebilsem tatlı yanacıklarını...

yurtta kalıyorum ikinci senem olmuş. basketbolda bok gibi olmama rağmen yurt takımına girmişim. bilen vardır şehirlerarası turnuvaları var kyk'nın. bir önceki sene eskişehir'de yapılmış, tüm şehirlerin takımları gelmiş harika ortammış vs. anlatıyorlar takımda olanlar. peki bu sene nerede olacak dedim. cevap; edirne...

geliyorum gönlümün sultanı! seni almağa geliyorum. bu haberi duyan ben, majesteleri michael jordan'ın özel antrenmanını uyguluyorum. kafada oyun yazıp oyun bozuyorum. boyum yetişse posterlik smaç filan vuracağım yani o şekle geldim 2 haftada. neyse hocam gün geldi çattı ve biz edirne topraklarına ayak bastık.

sabah indik öğleye kadar uyudum. öğlen yemek ve takımların karşılama zımbırtısı için kaldırdılar. aklım ne topta ne takımda. ilk kez göreceğim bu akşam çocuklarımın anasını. kareli gömlek içine baskılı gri tişörtümü giyip uzattığım saçlarımı arkadan topladım. aile reisinden uzak, tam bir sikiş makinesiydim. sahi ben niye öyleydim.

akşam arkadaşımla çıktık. o da bir arkadaşıyla geleceği için tek gitmedim. efes'in bir sokağı vardı "hayat bu sokakta" mı öyle bir şey. zaten bi tane caddesi var edirne'nin. neyse orada buluşacaktık, gittik. aradım bunu. aa lan baktım karşımda bana doğru geliyor. saniyenin milyarda biriyle süzdüm yetişmeden, baktım, normal güzel lan kız. ben acaba fena oltaya mı geliriz diye düşünüyordum arada bir ama yoo hiç de öyle değildi. boyu da kısa bir şey böyle minyon. koştu boynuma sarıldı manita. allah allah nasıl oldu yav bu olay. ısındım bende hemen. tuttum elinden öyle gittik bir yere oturduk.

konuştuk, güldük, eğlendik tüm akşam. her şeyiyle çok hoşuma gitmişti. uymuştuk sanki. tamamdı yani belki kaçırma işini biraz abartmış olabilirdik ama babası insan gibi isteyipte verirse pembe panjurlu bir evimiz, içinde hunharca dans eden bebelerimiz olabilirdi. ben okeydim en azından. o da tamam derdi bence.

onun da benim de gitme vaktimiz geldi. doyamamıştık ama yarın tekrar buluşabilecek olmamız teselli ediyordu bizi. yanağına bir buse kondurdum, ayrıldık. arkadaşımla takımdakilerin yanına geçtik. onlar da bir yerde içiyorlarmış 10 erkek aq. neyse vardık birer bira da biz içtik filan bindik servise dönüyoruz.

camdan dışarıya bakıyorum, hayallere dalıyorum. çok mutluyum. geçtiğimiz evlere, arabalara, insanlara bakıyorum. bakıyorum ama görmüyorum. ta ki çok tanıdık bir simâyı yanında bir erkekle el ele farkedene kadar!

amını avradını sikiyim yandım allah diye bağırdım! herkes noluyor aq demeden arabayı durdur dedim şoföre. durduk. ama geçtik tabi orospu çocuklarını. geri gidelim dedim. niye ne oluyor filan soruyorlar. ya sormayın işte avradını siktiklerim sadece dediğimi yapın! ağlıycam amk. karımı sikiyorlar!

söyleyemiyorum da ibnelere daha yeni geldik dakika bir gol bir ne ara kız arkadaş yaptın da ne ara aldatılıyorsun diyecekler. ben bunları ikna edene kadar 15 dakika geçti zaten. onları gördüğüm yerde durduk tekrar. indim aşağıya, kimse yok. ulan var ya, yıkıldım be. bindim arabaya. sür dedim abi, kredi ve yurtlar kurumu'na sür!

hastayı yatağında sikeceksin diye bir söz vardır, o hesap oldu bizimkisi de. buluştuğumuz gün yanındaki arkadaşının telefonu vardı bende. ona sordum. doğrudur, olabilir dedi. inkar da etmiyor orospular. kızın kendisine de "anlamlı" bir mesaj çektim 895 karakter. işte bir iki maç, bir kaç turnike derken ayrıldık edirne'den. yol boyunca edirne'de sikilmenin acısını yaşadım. sabaha karşı 4 gibi gaziantep'in soğuğunda yurda indiğimizde ise bir dönemi kapatmış bulunuyordum.

kendisiyle bir daha kontak kurmadık hiç. sosyal medya vs. o da ben de kullanmıyoruz, bulamadım onu. ama babası vefat etmiş galiba bir kaç sene önce. annesinin facebook'undaki paylaşımlardan anladım. anasını stalkladığımın kızı...

zaman çok çabuk geçiyor.