atsız türk kökenlidir, nazım polonya kökenlidir.
(bkz: kan ve bahar)
saçma bir karşılaştırmadır bu tür karşılaştırmalar bir sonuç vermez.**
(bkz: kızıl ve kırmızı)
(bkz: benim doğrum en baba doğru ulean)
(bkz: subjektivitenin yobazlığı)
karşılaştırılması bile gereksiz iki kişinin kıyaslanmasıdır. Zira Nazım Hiroşima'ya şiir adayacak kadar çocukları seven ve ''medeniyetler barışı'' yanlısı bir düşünce ve edebiyat adamı; Nihal atsız ise askerliğinde bir askere sırf Arap olduğu için selam vermemiş, üniversitedeyken hocasıyla beraber milletin kafatasını pergellerle ölçtürmüş kafatasçı bir kişidir. Bütün bu faktörlerden mütevelli sırf bunlara bakılırsa bile ikisinin bir tutulması zaten abesle iştigaldir.
nazım vatanı sovyetler'e peşkeş çekmek ister,atsız ata türklüğünün bilincinde cihana hakim bir turan ister.**

büdüt:sizi gidi gomanistler.
"kara maça bey" şiiri mustafa kemal atatürk'e değil, peyami safa'ya karşı yazılmıştır. mustafa kemal'e yazdığı şiir burjuva kemal'dir fakat daha sonra nazım hikmet kurtuluş savaşı destanında mustafa kemal'i över. bu nedenle nazım hikmet kimi zaman politik görüşlerinde yalpalama olmuştur, fakat bu onun komünist duruşunu değiştirmez.

evet nazım hikmet bir komünisttir, fakat öyle sanıldığı gibi sovyetler birliğine peşkeş çekmeyecekti, fakat o dönem dünya devrimine inanmış bir komünist gibi sovyetlere destek çıkıyordu fakat amacı türkiye'de sosyalist bir düzen kurulmasıydı. nihal atsız ise bir faşisttir. eli kanlı bir rejimin savunucusudur aynı zamanda kanlı fikirleri olan bir zattır. öyle sanıldığı gibi yurtseverliğide yoktur, zira onun düşüncesindekilerin iktidarını hepimiz gördük, ülke a.b.d'ye peşkeş çekildi falan filan. zaten bunları görüyor olsaydık, burada bu konuları tartışıyor olmazdık.
atatürk'ün ilkelerinden ikisi, milliyetçilik ve inkılapçılıktır.

milliyetçilik ırkçılık ile, inkılapçılık devrim ile karıştırılmaktadır.

sonuç ?

sağ-sol çatışması. senin atsız'ın kötüdür, benim nazım'ım iyidir.

kazanan ?

votka ile hamburger.
sap ve saman gibidir. ne alaka diyeceksiniz valla bende bilmiyorum. kurtuluş savaşında herkes cepheye koşarken nazım moskovaya kaçmıştır, bu kadar.
(bkz: uç noktaları tartışmaya açmak)
Nazım Hikmet kemalizm ile stalinizmi ideolojisinde harmanlayarak , Nihal Atsız da Nazizm ile kemalizmi ideolojisinde harmanlayarak milliyetçiliği inandıkları ideolojiler üzerinde ve eserlerinde uygulayarak bilimsel sosyalizme kesinlikle fayda getirmeyecek düşünceler ve eserler üretmişlerdir .
nazım hikmet' in stalinizmle alakası yoktur, olmamıştır. leninizmdir ideolojisi ve kemalizme de karşıdır. nihat atsız ise bildiğin faşisttir, atatürk milliyetçisi ya da herhangi bir milliyetçi değildir, direk kafatasçıdır. kendi kafatası türk ırkı ölçülerinde değil diye reha oğuz türkkan' a bile bozulmuşluğu vardır.
(bkz: anot)
(bkz: katot)
birinden biri olmasaydı türk edebiyat tarihinde elektrik başka türlü akardı/ya da akamazdı. kısa devre yaptırmaya çalışmak beyhudedir.
görüşleri bir yana ikisi de atatürk'ten daha güçlü fikir adamlarıdır(bu atatürk adına bir eksiklik değildir tabi). "kemalizm" gibi kuramsal yanı olmayan bir ideolojiyle onları sınırlamak ikisine de haksızlık olur.
NAZIM HiKMET, YANAR DÖNER, VATANSIZ BiR HERiFTiR. NiHAL ATSIZ iSE, en uçlarda yaşadığı görüşlerini mertçe dile getiren bir dava adamıdır. zaten nazım hikmet gibi, Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi isimli varlığı yokluğu bilinmeyen kıytırık bir üniversite mezunu olan sahktekarın edebi yönünü, bir edebiyat öğretmeniyle karşılaştırmak saygısızlık olur.

nazım hikmet'in çürük ciğerine, vatansever nihal atsız'ın, türkiye'ye saldırmayı düşünen mussoloni'ye yazdığı şiirle cevap verelim,

DAVETiYE

Ey Benito Mussolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Duçe!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? Birer oyuncak!
Şaheserler süngülerle yazılır ancak!
Çağrı Beğle Tuğrul Beğin kurduğu devlet
italyalı melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşakları al da yanına
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
Fakat zafer, sizin için söz ve masaldır...
Dirilerek başınıza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanıyoruz Atilla'dan beri Cermeni,
Farklı mıdır Prusyalı yahut Ermeni?
Senin dostun Cermanya ya biz Nemse deriz,
Bir gün yine Beç(*) önünde düğün ederiz.
Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaşımız bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hızla aşmalı,
Gök Türkler'le Romalılar karşılaşmalı!
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmaya görsün!
Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavut'u yendim diye kendini avut,
Yiğit Türk'le bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk'ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşısında olmasaydı şanlı "Türk Budun"
Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,
insanoğlu ümitlerle dolup taşmalı,
Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.
Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
Hız verecek biricik şey ona savaştır!
Keskin olur likörlerden ayranla kımız,
Karnera'yı yere serer Tekirdağlımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
Biz güleriz Façyoların felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin Danteniz!
Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!
"General"ler "Paşa" larla atamaz aşık!
Ey italyan başvekili! Ey Musolini!
iki ırkın kabarmalı asırlık kini...
Hesabını göreceğiz elbette yarın
Yedi yüzlü, yedi dilli italyanların!
Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa...
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kafirindir... ilkönce sen gel
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burada tanklar yürümezse etme çok tasa;
Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa.
Olma öyle sinsi çakal yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi dövüşmek gerek!
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atilla'nın ateşi var içimizde!
Kanije'nin gazileri daha dipdiri!
Sınırdadır Plevne'nin kırk bir askeri!
Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!
nazım hikmet bırakın türkiye'yi dünya'nın gördüğü en iyi şairlerden biridir. kurtuluş savaşında o da anadoluya geçip savaşmak istemiştir ama ona öğretmenlik görevi verilmiştir. cehalete karşı savaş düşmana karşı savaş kadar mühim değil midir? resmi ideoloji yanlısı olmadığı için öldürülmek istenmiştir, o da canını kurtarmak için çok sevdiği vatanından uzaklaşmak zorunda kalmıştır. hatta her zaman bu konudan duyduğu üzgünlüğü dile getirmiştir. otobiyografisinde eserlerinin türkiye'de türkçe'yle yasak olmasını büyük bir üzüntüyle dile getirir. tabii şu an resmi ideolojinin ve devletin kollarına kendini bırakıp nazım şöyle kötüydü, böyle kötüydü demek çok basit canlar.

atsız'a gelirsek, ''yüzde yüz türk olduğun gün cihan senindir.'' gibi zırvalıkları bulunan vasiyetinde afganlar dahil bir çok milleti kendine düşman ilan eden kısacası, faşist, ırkçı, kafatasçı bir insandır.

bu karşılaştırma nazım hikmet'i karalama kampanyasından öte değildir, olamaz da.
nihal atsız gürcü kökenlidir.Ki bunu öğrendiğinde yıllardır faşizanlığını yaptığı türk milletinine ait olmadığını ölüm döşeğinde öğrenmiştir.yanan dumuru varın siz bulun gürcü olsa hristiyanlıktan yırtacaktı belki de şamanizmle zor şimdi.

nazım(lık) (bkz: )hikmet'e gelince şimdi çok sevdiği haraşolarla davay davay yapıyodur mezarda..
bazıları cehaletlerini ya da art niyetlerini ortaya çıkarmakta. kim atatürk'ün arkasına sığınmıştır konusunda kafa karışıklığı mevcut. nazım hikmet'in kuvayi milliye destanı ile atsız'ın dalkavuklar gecesi'ni karışlaştırmalarını salık veririm. o zaman görebilirsiniz kim kimin arkasına sığınmıştır. atsız üzerinden atatürk'e çamur atmaya çalışmayın.
nazım hikmet, vatan haini:

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

hakikaten adam tam bir vatan haini. sağcıların ve kapitalistlerin yönettiği ülkem ne bahtiyar durumda. herkes mutlu mesut. insanlar 17 yaşındaki kız çocuklarını ağalara pazarlamak zorunda değil. 14 yaşındaki kızını bir anne hüseyinliği batasıca bir azgının altına yatırmamış. işçiler, emekçiler hakkını alıyor. eğitim hakkı, sağlık hakkı ücretsiz ve eşit bir şekilde paylaşılıyor. savaş çığırtkanlığı yapıp ülkeyi kan gölüne çeviren abd yanlıları hapislerde çürüyor. aynı zamanda ülkede katliamlar yapan milliyetçi ve dinciler hiç yok. sivas katliamı bu ülkede gerçekleşmedi çünkü. dedik ya her kes mutlu ve mesut...

bu iki şairden biri ülkesinde kalmış ve milliyetçi, sağcı, dinci kadın tüccarlarının çanağından yemlenmiştir. biri ise o kız çocuğu satıcıları tarafından bu ülkeden sürülmüştür. biri vatan haini, biri vatan perver ilan edilmiştir. ama içinde yaşadığımız ve neresinden tutsanız elinizde kalan ülkede nazım vatan haini ise, sağcı, milliyetçi ve dinci sömürgeçler vatan perverdir. keselerini şişiren ağaların yardakçısı ve milliyetçi paçavralar ulu şiir, nazım'ınkiler tu kaka...

bu ülkede her şey atsız'ın istediği gibi olmuştur. sonuç, ülkenin minik kızlarının ağaların altına peşkeş çekilmesidir. nazım'ın tek eksik yanı şiirlerini ölçüsüz yazmasıdır. ancak kelimeleri işleyişi ve uyak kullanması bu peşine takıldığı moder akımın etkisi oldukça iyi kapatmıştır. şiir ve sanatta ölçü, uyak ve oran çok önemlidir. atsız bunun farkında ancak şiirlerinin büyük bir kısmı habis ve kötü niyetli. e halkı ağalara, hanlara nasıl peşkeş çekecek ki. kötü şeyleri iyi yazarak. nitekim atısız başarmıştır, kazanmıştır. nazım ise kaybetmiştir. her şey ortada. ülke amerika'nın, sermayenin, kapitalizmin, bankaların altında inim inim inlemektedir.

(bkz: kapitalizmin bilancosu)
(bkz: bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz)

ek yazı: karşılaştırma her iki kişinin savunduğu şeyler üzerinden yapılmıştır. öznel olarak atsız ya da nazım bunları yapmıştır denmemiştir. sadece sonuçlar açısından "sağ kazanmış(bu ülkede bunu inkar etmek komiktir), sol kaybetmiştir" denmiştir. kazancın sonucu da ortadadır. sanırım sonuç bir çok sağcıyı rahatsız etmişe benziyor. elbette aklı selim birisi kadınların ve çocukların, halkın bu denli aşağılanmasına gönlü elvermez. sonuç içlerler acısı, yürek parçalayıcıdır. bu vahim durumu ancak gözlerine allah perdesi örtülmüş bir halk görmemezlikten gelebilir. ki durum tam da böyledir. bu atsız'ın yandaşları amerikan donanmasını taşlayanların arkasından taş atmışlardı. şimdi amerikan donanmasının hançeri ülkenin incirliğine saplanmıştır. hadi yüreğimiz yetiyorsa çıkartalım.
(bkz: ırkçılık)
ikincisi hitler parodisidir. saçıyla başıyla ona benzemeye çalışan bir komedyendir. ilki öncelikle normal insandır.
Nazım Hikmet Borjenski

Polonya kökenli, Türkiye doğumlu, kendini pazarlayan, paçavra şiirler yazan bir şairdir. Atatürk'ün

"Sovyetler Birliği bugün dostumuzdur, müttefikimizdir. Onun bu dostluğuna bugün ihtiyarcımız vardır. Ama bir gün Sovyetler Birliği de Osmanlı gibi Avusturya-Macaristan imparatorluğu gibi parçalanacaktır. Sovyetler Birliği içinden dini bir, dili bir, tarihi bir olan kardeşlerimiz vardır. Biz, o günlere hazır olmalıyız! Hazır olmak oturup beklemek değildir. Onlar bize gelemezler, biz onlara gitmeliyiz. Köprüler kurmak gerekir. Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, kültür bir köprüdür"

sözünden sonra anasına küfredenlere söyleyemediği şeyler deme cür'et ve cesaretini göstermiştir. Tıpkı sahibi arkasındayken havlayan fifilerin terrier köpekleri gibi.

iŞTE O PAÇAVRA ŞiiR:

Trabzondan bir motor açılıyor
Sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
Motoru taşlıyorlar
Son perdeye başlıyorlar!
Burjuva Kemal'in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordonuna
Kumandan kahyanın cebine inmiş
Kahya adamlarının donuna
Uluyorlar

Hav... hav... hak... tü

H.Nihal Atsız, edebi olarak Nazım hikmet borjenski yi ve borjenski nin tüm hocalarını üst üste koyarak ders verecek derecede üstün, insan olarak ondan bin kere daha dürüst, vatansever milliyetçilik??? lütfen susunuz.

Saçıyla başıyla oynayarak hitler'e benzemeye çalıştığını söyleyen andavallara ise gülmekten başka bir şey yapamıyorum. Kendilerini götleriyle değil kafalarıyla düşünmeye davet ediyorum. Ulan düşünemiyorsanız bir iki şiirini okuyun sizin o hitler için mussolini için neler düşünüyor bir anlayın. Edebi karşılaştırma için bir de şiirini yazıyorum. 3-4. satırlar da adresini bulmuş mitralyöz mermisi gibidir zaten.

Yolların Sonu

Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize

Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.

ister düşün... Kendini ister hayale kaptır...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.

Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.
Düştüğü yer uzakta DiLEK adlı bir saray.

O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da Kür şad uzatarak elini;
"Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun!" diyecek.
Nazım hikmet edebiyaçıdır. atsız ise edebiyatçı, dil bilimci, tarihçi ve türkologdur.
--spoiler--
Hikmetof Yoldaş bu hızını ve cesaretini Moskova`nın orak ve çekicinden aldığı halde ben damarlarımdaki Türk kanından başka hiçbir yerden almıyorum. (H. N. Atsız)
--spoiler--
nazım hikmet balinadır, nihal atsız pirana.
nazım hikmet; evrensel, büyük, halkcı bir yazardır. nihal atsız ise bir ırkın üstünlüğüne kendisini inandırarak, faşistlik yapan isimdir.