bugün

görsel
Bu filmi de izleyebilirsin kanka konusu aynı gibi.
uzun zaman sonra tekrar izlediğim 'kitap'. https://www.imdb.com/title/tt0107653/

filmden bazı alıntılar:

-nasıl ki dinozorların nesli tükendiyse aynısı bizim de başımıza gelecek. hiçbir önemimiz yok. biz bir fikiriz sadece.

-kimse gelmemiş bir gelecekle fazlaca uğraştığını söylemedi mi brian? vazifem değil ama senin bir geleceğin bile yok. benim bir geleceğim yok. kimsenin geleceği yok. parti bitti. etrafına bak. her şey dağılıyor.

-sen aslında var olmuş ve var olacak herkessin ya da her şeysin.

-tanrı, nefret dolu bir tanrıdır. tanrı iyi olsaydı, kötülüğün dünyada ne işi olurdu? acı, nefret, açgözlülük ve savaşlar neden var? hiç mantıklı değil. fakat eğer tanrı nefret doluysa dünyada iyilik neden var diye sorabilirsin. aşk, umut ve zevk neden var? kabul edelim; iyi, kötü tarafından ezilmek için vardır. iyinin yadsınamaz varlığı kötünün ortaya çıkmasını sağlar. bu yüzden tanrı kötüdür. kaç tane geçmiş ya da gelecek varlığın olursa olsun tümü acı, ızdırap, hastalık ve ölüm tarafından delik deşik edilecek. görüyorsun brian, tanrı senii sevmiyor. tanrı seni küçümsüyor. yani hiç umut yok. ve insanoğlu sadece şeytanın kendi kendini yarattığı cihazın bir bileşeni.

-herkes sıkılıyor. doğa size açıklandı ve sıkıldınız. yaşayan beden size açıklandı ve sıkıldınız. evren size açıklandı ve siz bundan da sıkıldınız. şimdi sadece ucuz heyecanlar istiyorsunuz. bunlardan bol bol istiyorsunuz ve yeni oldukları sürece ne kadar adi, saçma oldukları fark etmiyor.
Hiç düşündün mü, sen hiç bilmesen farkına varmasan bile, yaşamayı hayal ettiğin en mutlu gününü, şu berbat hayatının en mutlu anını çoktan yaşamış olabilirsin ve geleceğinde hastalık ve acılardan başka bir şey olmayabilir.
Enrique iglesias ve DEV'in harika şarkısı.
okumaktan aydınlanmış bi abimizin çok okuyarak nasıl karı düşürebilirsinizi anlattığı aralarına da din, bilim, felsefe, tarih gibi tatlandırıcılar serpiştirilen hard porn tadında film.
bu filmi çoluk çocuk anlayamaz. bir ya da iki bira alın yanına da fıstık açın izleyin.
1993 yapimi bir mike leigh filmi. basindan sonuna karamsar bir tablo cizer. ama zaten hayat boyle degil midir?
(bkz: cıbıldak)
" Buradan anlaşılıyor ki kaç tane kitap okumuş olursan ol, bu dünyada asla, asla ama asla anlayamayacağın bazı şeyler vardır. "

görsel
Üçü, beşi, elli altısı bulunan far paleti.
david thewlis in depresif ve melankolik bir adamı gayet başarılı bir performans göstererek canlandırdığı yaşam şeklinizi ve hayatı sorgulamaya yol açan bir film.
Urban decay far paleti.
Bayaga güzeldir.
1993 yapımı 132 dakikalık komedi/dram kategorili mike leigh filmi. izlenmesi gerekenlerden, imdb notu 7.9 görsel
efsane ötesinde bir film. tekrar izleyeceğim çok derin replikler var.

-hiç düşündün mü hiç bilmesen de şu berbat hayatının en mutlu anını çoktan yaşamış olabilirsin, ve geleceğinde hastalık ve acılardan başka bir şey olmayabilir.

reisin kız tavlama tekniği:

-sana bir şey sorayım, memeli türünün manchesterlı x,y kromozomlu, ağzından salyalar akan, azgın ortalama bir erkek üyesi üzerinde yarattığı etkinin farkında mısın?
Urban decay'ın şahane far paleti.
efsane bir film. çok dikkat etmeden, bazen de geri sarıp tekrar dinlemeden, anlam derinliği yüksek olan bu diyaloglardan bir şey çıkaramazsınız.
bu cumartesi gecesinde ne izlesem diye düşünenlere tavsiyemdir. eğer felsefe seviyorsan sıkılmadan izleyebileceğin güzel bir mike leigh filmi. tek izleme yetmez bence. tekrarı izlenebilir fikrimce.
"well, basically, there was this little dot, right? and the dot went bang and the bang expanded. energy formed into matter, matter cooled, matter lived, the amoeba to fish, to fish to fowl, to fowl to frog, to frog to mammal, the mammal to monkey, to monkey to man, amo amas amat, quid pro quo, memento mori, ad infinitum, sprinkle on a little bit of grated cheese and leave under the grill till doomsday"
Akıl, en zayıf olduğu gecelerin sabahında, hiç olmadığı kadar güçlüdür.
avril lavigne'in amatör ama ahengi güzel şarkısı.
hakkında çok şey söylemek isteyip bir türlü cümleleri toparlayamadığım bir film. johnny'nin felsefesi, fikirleri hoşuma gitse de yaşam tarzını, diyalog şeklini falan antipatik buldum. film boyunca üstüme bi sıkıntı çöktü böyle, filmin başından sonuna kadar johnny'nin sürekli birileriyle bi şeyler tartışmasına, bir sürü insanla münakaşaya girmesine falan anlam veremedim. filmin en sonunda gelen evin düzenli tertipli elemanı hemşire kız gibi ben de her şeye yabancı kaldım film boyunca. izlerken sıkıldım da diyemeyeceğim ama çok da derinden etkilemedi beni. filmle ilgili bir kaç yazı da okudum, içindeki mesajları anlamlandırmak adına falan. ama sembolist filmlerle ilgili genel düşüncem, filmin kendisinin de senaryo, kurgu, oyunculuk, sinematografi vs adına çok iyi olup da bunun üzerine sembolleri giydirince çok daha müthiş oluyor bence. bu filmde bu bahsettiğim etmenler bi hayli zayıf kaldı benim gözümde ve sembolleri okuduğumda da çok bi şey ifade etmedi. bu açıdan en beğendiğim iki film de el laberinto del fauno ve mulholland drive'dır. yine de bu değerli filmi bilmemi ve izlememi sağlayan değerli dostuma teşekkürü borç bilirim*.
Bu efsane sahneyi hatırlatır.
https://m.youtube.com/watch?v=7t9heX0YE7M
benim için en iyi filmlerdendir. pek az bilinir ama müziğine aşık olup izlediğim farklılık ve güzellikte filmdir. filmde enfes sözler geçmektedir, anlam dolu sözler teoriler vardır.
final sahnesi ve bahsettiğim müziği:
https://www.youtube.com/watch?v=9U8y0L-9DI4
Far paleti.
Avril lavigne in güzel şarkısı. Sevilir dinlenir. Çıplak demektir. Pek bilinmez ama siz yine de dinleyin şarkısı dır. Rock ve romantikliği karma yapmışlar acı ve masumiyet sosunu eklemişler şarkı oluşmuş.