bugün

insanın kendisinden ve yaşadığı şehirden nefret etmesi yardımıyla tual oluşturulur, karmakarışık duyguların tuale işlenir ve yalnızlıkla rutuş edilmesiyle yapılır.

edit: imla
her şekilde vuku bulabilir:
-sevgiliden ayrıldıktan sonra,
-sınavdan alınan berbat sonuçla,
-açken yiyeek bir şeyler almak için elini cebine attığında paranın olmadığını fark ettiğin an,
-çok sevdiğin insanların cenazesinde olduğunda kaybetmenin ne demek olduğu dank edince kafaya al sana mutsuzluğun resmi.
görsel
Umut Sarıkaya'nın çiziktirdikleridir.

http://www.youtube.com/watch?v=iJMcKtwqxyk
mutsuzluğun resmini çiz bana. mutsuzluğun evet, hadi yap bunu!
fırça darbeleriyle kana bula en temiz sayfaları.
yapabiliyorsan akıt kanını.

ya da dur..
çaresizliğin en saf halini koy kadehine.
dibini görene kadar iç.
tüket çaresizliğimi! tüket ki yarım kalmaktansa yitivereyim.

bas hadi tuşlara, her notada es geçtiğin doğrularımı, inançlarımı haykır. durma çal hadi!
ıslak piyanonun tuşlarında hisset acıyı.
al aşağı ettiğin ruhumdan dökülen damlalarda yüz şimdi.
şimdi kes şu gürültüyü ve sadece sus!

sessizliğe boya yalnızlığımı.
ya siyah ya beyaz olsun rengi. gök kuşağını çaldın ufuktan.
sen hep yağmurdun.
yağmurun ardından açan güneşe damlattın mürekkebini.
şimdi senin sevdiğin gibi gökyüzü
siyah - beyaz…

hadi tut ellerinde güneşi! getir koy maviliğe.
yakala gölgeleri, sustur susturabilirsen geceleri

kaldır çıkmazları. alt üst et bu gri şehri.

söyle şimdi;
bana ne yaptın?
yıldırım demirören'in herhangi bir fotoğraf ya da resmi. tam anlamıyla mutsuzluğun ifadesidir.
daha da kötüsü mutsuz bile olamamaktır garip bir hissizlik.
http://imgim.com/screenshot_2013-08-30-00-42-09.png
Eve dondugunde evinin kesildigini goren koalanin resmidir.
görsel
*
renkleri ve çizgileri olmayandır. Mutsuzluğun nasıl bir görünümü ve sureti olabilir ki? Zaten olmayışın bir tasviri olan mutsuzluk, yani bir eksikliği, noksanlığı belirten mutsuzluk, nasıl bir şekille ifade edilebilir ki? Kırmızıyla çizilse, insanın aklına mendilimde kan sesleri gelir. Veya sarının hüznü içinde düşünülse, hüzün huzur verir, diyebilir biri pekâlâ! Mutsuzluğun resmi çizilmesi için beklenmeyendir.
Bir sonbahar resmidir. Altın rengi yaprakların süzülerek yere indiği.
(bkz: cihangir) dün herkes renkli haliyle mutluyken bugün mutsuzluğun resmidir.
üzgün ve çökük gözlerle entry girerken ki resmimdir.
mutsuz olduğun anda çekilen resimdir. https://twitter.com/ynr41...88377773523873792/photo/1
not: twitter adreside şahsıma aittir, takip edebilirsiniz.
Edit: resim açılmıyodu. düzeltildi.
açmayın.

--spoiler--

Üzgünüz, böyle bir sayfa yok!
Fark ettiğin için teşekkürler, bunu yakında düzelteceğiz ve her şeyi eski haline getireceğiz.

--spoiler--
bazen kaybolan çorabın tekinin kayıp olmasının resmidir.

http://r1309.hizliresim.com/1f/1/s4qlq.jpg
atılan hiçbir simidi yakalayamamış martıyı yakalamışım.
mutluluğun resmi çekilmez, mutluluğun fotoğrafı çekilirken bunu başarabilene alkış yapmak şarttır. evet.

(bkz: fotoğraf ile resim arasında ki farkı bilmeyen mal)
http://galeri.uludagsozlu...-eden-%C5%9Feyler-347119/
bir yatak var üstünde çıplak bir adam
düşünceli,
sigarasını tellendiriyor,
yanına oturmak üzre olan bir kadın,
çıplak;
umduğunu bulamamış, teselli veren çehresi..
Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer; mutsuz ailelerin her biri kendi tarzında, mutsuzdur.
bu yüzden mutluluğun bir resmi , mutsuzluğun binlerce resmi yapılır.
nasıl yaşamak istediğini bilmemek, ne yapmak istediğini, nerede olduğunu, ne yaptığını.
neden olduğunu, nereye gittiğini bilmemek.
gece 4'de yanıp sönen sokak lambasına bakıp külü silkelerken küllüğe, birini ya da bir şeyi düşünmemek, ya da düşünmek.
aslında hiçbir şeyi tam manasıyla düşünemiyor oluş, duyguların, fikirlerin bir yere bakıp dalarken kayboluveriyor olması.
hep çok düşünceli olmakla bağdaştırmaktan mutsuzluğu, sanki düşünemiyor olmanın ondan bir parça alıp gidecekmiş gibi, hatta onu yok edecekmiş gibi gelmesi.
o kadar çok şarkı dinlemişlik ki, normal bir günde normal bir şekilde dinlenecek şarkılar gibi gelmemekle birlikte, artık neyi dinleyeceğini de bilmiyor olmaktan mütevellit, daha tecrübeli bir mutsuzun playlist'ine bırakıvermek kendini.
biraz daha kül sallamak.
biraz daha.
birden akla bugün doğum günü olan eski sevgilinin gelmesi.
aslında demek, belki buydu mutsuzluğun nedeni, belki sadece içten içe hatırlıyor olmak da bu günü, sadece hatırlamıyor gibi görünmenin kendine bile yalan söylemekten öte daha rahatlatıcı olduğunu düşünmek.
düşünmek, belki de bir şeyi düşünebiliyor olmanın verdiği anlık garip his.
sahi, ne yapıyor ki şimdi, muhtemelen mışıl mışıl uyuyor, yıllar geçmiş, hayatlar geçmiş, insanlar geçmiş olmasına rağmen, bu saatte klavyede bu kombinasyonu oluşturmak, sanki dünmüş de gidişi, bugün de doğum günüymüş gibi, sanki biraz gerçek biraz uyanmışlık gibi, sanki sabah doğum günümü kutlamadın diye tartışacakmışsınız gibi.
aklına bile gelmedin doğum gününde sen, kim bilir kiminle, kim bilir nerede geçti bu günü, bilmiyorsun ki?
biliyor musun?
takip etmiyorsun ki, ne yapıyor nerde kimle, cevapsız sorulardan fazlası değil uzun zamandan beri, çünkü canın yandı, değmeyeceğini düşündün, değdi mi?
o da cevapsız işte, değdi mi? değmedi muhtemelen, değmiş olsaydı bu saatte hala bir kombinasyon tutturmak yerine, hala tecrübeli mutsuzdan yürümek yerine, farklı bir dünyan olmaz mıydı?
daha da kül, sonra hala titreyen sokak lambası.
ev o kadar sessiz ki müzik ve tik tak dışında, bir de tütünün çıkardığı ses, kimseyi rahatsız etmemek için hiçbir şey yapmıyorsun.
rahatsız etmemek için hiçbir şey yapmadığın birileri bile yok, bir tek sokak lambası belki.
artık düşünebiliyor musun, yoksa sadece gelip giden kelimeler silsilesini öylece kombinasyonlamak mı yaptığın, onun da farkında olmamak biraz.
umutsuz olmak değil, hayal kırıklığı değil, huzursuzluk sadece, hiçbir şey yapmamanın, yapamamanın ya da, getirdiği huzursuzluk.
yine böyle bir şubatta, saat daha erkendi, terk edilmiş olmak mı acaba bütün mesele?
sonra haftalarca nefret ettiğin siyah kabanı çıkarmamak da şubatın getirisi mi?
almak istediğin cevaplar, duymak istediklerin, söylemek istediklerin, hepsinin kafanın içinde dönüp durması, ama sanki onlardan birini bile alıp tutmak, getirmek bu küllüğün yanına, diğerlerini de mi çıkaracak oldukları yerden, yoksa sen sadece yalnızlığına lamba ve küllükten başka bir de soru işaretli cümle mi bırakacaksın?
o cümle titremeyecek, sallanmayacak da küllüğe, ellerin yine buz gibi kalacak, ne işine yarayacak?
ne yapıyor acaba diye düşünmek yine, kendini geçip bir fotoğrafını bile görmüyor oluşun getirdiği hissizlik, bu cevabı biliyor olsan nasıl bir boyut alacak, neye dönüşecek?
mutsuzluğun resmi değişecek mi?
tecrübeli mutsuzun listesi bitti.
sigara bitti.
lamba hala yanıp sönüyor.
işaretli cümleler uçmakta devamcı.
ama mutsuzluğun bir resmi yok sanırım, tanımı yok, öyle ya da böyle bir anlatımı bu kombinasyonlarla yok, fikri yok, anısı yok, cümlesi yok, yazısı yok, şarkısı yok, saati yok.
mutsuzluğun hiçbir şeyi mi yok?
senin neyin var?
var mı?
Çekip gönderiyorum fotomu.
aynada görülendir.