bugün

ruhumuzdaki tahteravallinin iki oyuncusu. kimi zaman mutluluk, kimi zaman mutsuzluk üste çıkar ruhumuzda. biz de arada debelenir dururuz işte. bir de demişler ki;

birisi mutsuzluğundan söz ediyorsa uzağında birisi vardır, mutluluğundan söz ediyorsa yakınında...
Benliğe olan katkılarıyla duygular arasında önemli yeri olan ve aslında birbirinden hiç ama hiç farkı olmayan iki benzer kavramdır. Aslına bakılırsa ikisininde zıt kavramlar olduğu söylenir ama öncesinde duyguları nelerin oluşturduğunu tam olarak anlarsak ikisi arasındaki ortak noktaları görmüş oluruz.

Duygular... Ruhun birleşimidir. Ruh kavramını yaratandır duygular. Bencillik duygusu sonucunda doğan kavramlardır duygular...

iki farklı durum göz önüne gelir bu noktada. Benlik ve duygular. Farklı bir görüş olabilir ama aslında duygular sadece benlikte ki bir basamaktır. Benliğe küçükte olsa katkıları olur ama onu oluşturmaz. insanı ve benliğini hiçbir şey oluşturmaz aslında. Sadece bedenine hisleri katan bencillik ve hayaller var eder onu. Aslında hiçbir insan farklı değildir. Farklılaşmıştır. Düşünceler aynıdır. Yaşama nedeni aynıdır. Kurduğu hayalleri gerçekleştirmektir herkesin ki.

Mutluluğu da var eden mutsuzluğu da var eder. Asla engellenemez ve değiştirilemez bir ruha sahiptir insanoğlu.
eküridir kendileri çok da severler birbirlerini yarışlarında iltimas geçerler o kadar ki ne zaman mutlu olsanız diğeri centilmenlik adına diğerine öne geçme şansı verir.
mutluluk ve mutsuzluk, insanın düşünce ve inanışlarına bağlıdır.
arasında kıldan ince, kılıçtan keskince bir çizgi olan iki ayrı ruh hali.
"Unutmayın, mutluluk sizin kim olduğunuz veya nelerinizin olduğu ile ilgili değildir; o tamamen ne düşündüğünüze bağlıdır."
dale carnegie
kim istemez mutlu olmayı
ama mutsuzluğa da var mısın?

cemal süreya
günümüz koşullarında ikisininde anlamını yitirdiği duygu.
ne mutluyuz ne de mutsuz en acısıda bu olsa gerek.
mutluluk ve mutsuzluk vardiyalı çalışan işçilerdir.
"mutsuzluğu perdeleyen bir ilüzyondur mutluluk."
apathy mani.
hayatın insanlara yaşatmaktan vazgeçemedikleridir.
'mutluluk bile acı veriyor çünkü sonu var biliyorum' sözlerini akıllara getiren kelimelerdir.
o kadar ince bir çizgi var ki arada, deli çıkarsınız.

uykuya sevgilinizin o huzurlu sesiyle dalıp, sadece 3 saat sonra uyanıp hüngür hüngür ağlayabilirsiniz.

Güven nasıldır bilir misiniz? Sanki o gittiğinde, yürüyemeyecek olduğunu hissetmektir, ayağının takılıp düşeceğini, düştükten sonra kalkamayacağını zannetmektir. nefes nefese kalmak pahasına da olsa, ayakların birbirine de dolansa, koşmaktır arkasından. yetişemeyeceğini bile bile...

Alevler içinde kalmaktan farksızdır umutsuzluk. Ve en kötüsü de, teselli ederken teselli ediliyor olmaktır bir anda. tepetaklak düşmektir bir binanın tepesinden yere çakılmak gibi. ne olduğunu bile anlayamadan...

Bazen en kötüsü de bile bile uyumaktır belki...
Bazen 36 saat ayakta kalsan bile uyuyamadığın zamanlar olur, uyuma sakın. Uykun olduğu halde uyumaman gerektiğini hissediyorsan sakın uyuma.

Çünkü sen uyursan herkes ölür..
mutluluklar çok hafif, mutsuzluk çok ağır. bunun için insan kendi terazisinde, bu ikisini tarttığında mutsuzluk ağır basıyor. mutsuzuz.
mutluluk, belkide sadece nefes almak, mutsuzluk, nefes almakta bile zorluk çekmek.
Hakiki bir mutsuzluğun tarafını tuttuğum karşılaşmadır. Eğer insanlara yapmacıktan mutlu gözükür ve bunun böyle olmadığını içlerinden birisi bile anlamazsa vay senin haline. Aslında bazen mutsuzluk yalancı mutluluğu doğurur. Etraftaki insanlara mutlu görünmek zorundasınızdır.

Nedense sigara içesim geldi.

Not: hiç içmedim.
Aslında mutluluklarımız, mutsuzluklarımız dan beslenir, bizi biz yapan da işte budur. Her mutluluğun altında bir mutsuzluk, her mutsuzluğun altında da bir mutluluk yatar.
ikisinin de ve daha bir çok şey gibi nedenlerin, insanlar; yani bizler için olduğunu düşününce, size gelen bütün olayların normal olabileceğini düşünebileceğiniz durum. düşünüyorum, herkes herkese benzemek zorunda değil, tek tip olarak, herkesin istediğini yapması da güzel bir şey değil. çok vahim olaylar dışında, her şey geçiyor bir şekilde. alışıyorsun. kimseye bir zararın dokunmadıktan sonra, insanların ne dediğine göre yaşarsan bile bir zaman sonra bitiyor. çünkü, yoruluyorlar sizle ilgilenmekten, çekiştirmekten vs artık. swh. sizde keyfinize bakıyorsunuz falan.
(bkz: yumurta mı tavuktan çıkar tavuk mu yumurtadan)
Eğer insanlar olmasaydı;

Kimliğimiz tek gerçeklik olurdu.

Bu da mutluluk ya da mutsuzlugun yok oluşu demekti.

Mutlu olmaya çalışmazdik. Mutsuz da olmazdık.

insan toplumsal bir varlık.

Ve diğerinin mutluluğunu sürekli tartan bir varlık.