Hakkında bu kadar entry girilince dirildi sandım. Neyse ki Sonra 10 kasım olduğunu hatırladım.
Yerinin asla doldurulamayacağını her sene bir kez daha anlıyorum. izindeyiz, huzur içinde yat Atam.
Atatürk sevgisi çok farklı bir sevgidir.

Anne - Baba sevgisine benzemez.
Çocuk sevgisine benzemez.
Eş/Sevgili sevgisine benzemez.
Torun sevgisine benzemez.

Ne bunlardan büyük ne de bunlardan küçüktür.

Atatürk sevgisi öğrenilmez.

Atatürk'ün hayatını öğrenirsin, fikirlerini öğrenirsin, ideallerini öğrenirsin, öğütlerini öğrenirsin,
Sevgisini öğrenemezsin.

Atatürk sevgisi bir insanın içinde vardır ya da yoktur.

Atatürk sevgisi yarıştırılmaz.

Ben daha çok seviyorum sen daha az seviyorsun kavgası yapılmaz.

Bu coğrafyada yaşıyorsan ona layık olmaya çalışırsın.

10 Kasım 1938 öldüğü gün değildir.

Koyduğu hedefi gösterip o zamanki ve daha sonra gelecek herkese aynı anda " Hadi çocuk! ben artık yoruldum. Bundan sonra o hedefe hep beraber gidin" dediği gündür.

Sana oyuncak alan, çikolata alan, çeşitli ucuz/pahalı maddi/manevi hediyeler veren birini pek tabi seversin.

Atatürk sevgisi sana en zor görevi veren kişiyi sevmektir.

Bu sevgiyi öğrenemezsin, kıyaslayamazsın, yarıştıramazsın. Bu sevgi sende ya vardır ya yoktur.

O yorulduğu yerde dinlenirken sana-bana-hepimize düşen görev, dinlendiği mesafeden hedefine olan uzaklığı açabildiğince açmaktır.

Huzur içinde dinlen Atam.

Seni sevenler olarak farkı açmaya çalıyoruz. Açacak kişilere yol göstermeye çalışıyoruz.
görsel
Üzülme çocuk herkes ölür, kimi toprağa kimi kalplere gömülür…
saygı ve minnetle anıyoruz.
sizin kurduğunuz, çabaladığınız, uğraştığınız, yoğun mesailer harcadığınız her emeğinizin izindeyiz ve ayrılmayacağız. yobaza, haine teslim etmeyeceğiz öyle usulca.

bizler, sizin ışığınızla aydınlanmış genç nesiliz.

bir gün değil her gün, her zaman izindeyim ata'm.
görsel
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Atatürk öldüğü gün, Asaf ilbay italya’dadır.
italyan radyolarından ölüm haberini alır almaz ilk trenle istanbul’a gitmek için bilet alır. Tren istasyonunda yanında olan bir Türk arkadaşı, sabah çıkan gazetelelerden birinde, bir italyan profesörün Atatürk’e dair yazdığı bir yazıyı Asaf’a çevirir.

Yazı şöyle başlığı şöyledir :

“Sezar, iskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor…”
Saygı ve özlemle anıyoruz.
ACI BiR RÜYA

Gün ağarmadan az önce Gazi, Ali'yi çağırmış;

".. Bir haber var mı?" diye sormuştu. Ali'de

".. Şifre geldi ama çözülmedi." demişti. Mustafa Kemal emir Çavuşu Ali'ye hüzünle baktı:

".. Annemin öldüğünü biliyorum." dedi. "Bir rüya gördüm, yeşil tarlalarla annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı, Anamı alıp götürdü."

Deşifre edilmiş telgraf eline verildiği zaman onu okudu gözlerini kapadı, bir an düşündü ve:

".. izmir'e gitmiyoruz." dedi. "Treni izmit'e çevirsinler."

16 Ocak 1923 günü akşamı için izmir'e istanbul gazeteleri başyazarlarını çağırmıştı. Çok önemli bir basın toplantısı yapacaktı.

Başyaver Salih Bozok tarafından çekilen telgrafta annesinin ölümü üzüntüyle bildiriliyordu. Atatürk, üzüntüsünü telgraf üzerine düşen, ama belli etmemeye çalışan iki damla göz yaşıyla belli etmemeye çalışıyordu...

Zübeyde Hanım, 15 Ocak 1923 günü akşamı hayata gözlerini yummuştu.

O yedi yıl süreyle cepheden cepheye koşan, en güzel günleri karargahlarda, çadırlarda geçen Mustafa Kemal anasının ölüm haberini bir trenin vagonunda almıştı. Onu seven kadın artık arkasında yoktu.

Acılarla, özlemle süren, mutlulukla biten koca bir ömür böyle geçmiş, böyle tükenmişti...

O gün izmir'de Başkumandanlık Başyaveri Salih Bey'e şu telgrafı yazdırmıştı O:

"Dakika teahhuru

Mucib-i Mes'uliyettir.

Başkumandanlık Seryaveri Salih Bey'e

Verdiğiniz elim haber, beni çok müteessir etti. Merhumenin munasip bir tarzda merasim-i tedfiniyesini ifa ettiriniz. Cenab-ı Hak millete hayat ve selamet versin."

BaşKumandan

Gazi Mustafa Kemal

Kaynak: Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk'ün Annesi Zübeyde Hanım, Cemil Sönmez, 2. Baskı Ankara 1998
Yaşadığı zamanın çok ilerisinde, zeki, korkusuz, lider kişilik. Maalesef emanetini koruyamadık, sana dil uzatan insanlar iktidarda.
Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin,
Sen memleketimin yaz geceleri gibisin...
Çok güzelsin adam.
Güneşsin...
emperyalizmi dize getirip sıfırdan bir millet kuran adam...

allah gani gani rahmet eylesin...

yolundayız...
Servisteki kızlar kutlamalarla hangi dersin ne kadar kaynayacağını konuşuyorlar. utanıyorum.
Hindistan ghandi ile, küba castro ile, filistin arafat ile yüzleştiği gün eminim türkiye de bu kişi ile yüzleşecektir. 

bir coğrafyanın kurtuluş mücadelesi ile o coğrafyayı köleleştirme mücadelesini ayırt edemeyenlerin; atatürk'ü savunanların hepsini totaliter sayıp kendini insan hakları ve demokrasi neferi saymaları ironiktir. 

tamam atatürk'ü her eleştiren "islamcı" ya da "şeriatçı" değil. bunu kabul ediyoruz. ama atatürk'ü her savunan da "totaliter" değil. 

atatürk eleştirilemez bir mit değildir, olmamalıdır. tarihi tarafsız okumayı bilen herkes atatürk'ün de hatalar yaptığını görebilir. bunun aksini iddia eden yok. bir gün bununla yüzleşmeyi isteyen de var. ama bu, koca bir kurtuluş mücadelesini ve devrimleri küçümseme yanılgısına düşürmemelidir tarihi okuyanı. 

atatürk ile yüzleşebilmek için öncelikle insanların kendi kafalarında devrim yapmaları gerekmektedir. kendi kafasında bunu başarabilen herkesin böyle bir hakkı vardır ve olmalıdır. (işbu entrynin yazarı da kendini bu konuda geliştirmeye çalışmaktadır)
sadece 10 kasımlarda değil yılın her günü sevgi saygı ve minnettarlık ile anılmakta olan bu topraklara gelmiş ve gelecek olan en büyük liderdir, askerdir, siyasidir. kısacası güzel olan hangi sıfat hangi kelime hangi cümle varsa onları en başta hak eden özlem ile andığım atamdır.

seversin sevmessin kendi bileceğin iş zaten hiç kimseye kendisi dahil hiç bir takipçisi zorla seveceksin demez, dememiştir. insanların kendi kendilerine havalara girmesi ve sanki üzerilerine baskı kuruluyor gibi lanse ettirmeleri saçmalıktan başka bir şey değil. hayatım boyunca canlı olarak görmediğim ve asla göremeyeceğim halde kendimden çok sevdiğim mustafa"lar"dan bir tanesidir.
Ezeli ve ebedi liderimiz.
Ülkenin her yeri işgal altındayken kurtarmak için öne çıkacak kadar cesur, bitik bir düzen olan saltanatı kaldırıp cumhuriyeti getirecek kadar zeki, konuştuğu ve yazdığı dil birbirinden alakasız bir millete kolaylık sağlayacak harf inkılabını yapacak kadar yenilikçi, tüm ayrımları kaldırarak kadın ve erkeğe aynı hakları tanıyacak kadar eşitlikçi ve en önemlisi içimizdeki o. Çocuklarını o zamandan görüp, gençliğe hitabe ile bizi uyaracak kadar ileri görüşlü bir insan. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Aramızdan ayrılışının 78. Yılında saygı ve minnetle anıyoruz.
(bkz: daima).

Saygı, Sevgi ve minnetarlıkla anıyoruz.
Ölümünün 78. Yılında saygı ve rahmetle anılan büyük lider.

Mekanı cennet olsun.
Vefatının, aramızdan ayrılışının 78. yıl dönümünde özlemle, minnetle ve rahmetle andığım büyük türk lideri.

Türk milletinin son başbuğu.. Mekanın cennet ruhun şad olsun.
Minnettarız..

Saygıyla anıyoruz..
Allah rahmet etsin iyi adamdı.
saygıyla ve sevgiyle...
Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum.

Aristide Briand, Fransa Başbakanı, 1921.

Yeni Türk Devleti ile Ankara Antlaşması’nın imzalanması nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla, Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının Mecliste verdiği cevap.
Ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım . Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal’de büyük bir ruh kuvvetinin esrarı var.

Charles Townssend, ingiliz Generali, 1922