bugün

yunanistan'dan çıkıp, yunanlıya koyduğu için yunanlıların bugün bile hem nefretle hem de tırsarak bahsettikleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, büyük devlet adamı...
şimdi burada görünce bir an atatürk aslında barcelonalıydı gibi bir entry göreceğimi sandım.
kötü bir siyasetçi denilmemesi gereken ulu önderdir. bir halkı yeni bir düzene adapte etmek 10 küsur yılda meydana gelemez. ömrü yetmedi atamın bazı şeyler için, örneğin hatay'ın anavatana bağlandığını göremedi.
her dinden kimselerin ibadetini özgürce yapabilmesi için laikliği getirdiğinden dolayı bu kadar küfür yiceğini bilseydi;

milli mücadeleyi örgütlemek için yırtınmaz, türk halkını birlikte mücadele etmek için yüreklendirip bir araya getirmezdi.

ve bunları yapmasaydı şuan hiç biriniz* müslüman olmazdınız! büyük ihtimalle hristiyan olup müslümanlığı yok sayardınız diğer hristiyanlar gibi.
kafalarında saf irinli cehalet bulunan kul beyinliler mütemadiyen gelip pislik saçıyor arkadaş.

adam niye mi laikliği getirdi?

din kurallarıyla devlet yönetilmesin diye laikliği getirdi.

din adına menfaat sağlayan insanlar gördüğü için laikliği getirdi.

halk canını verirken, kuvay-i milliye'den kim öldürülürse cennetliktir diye fetvalar çıkaran şerefsizler olduğu için laikliği getirdi.

bir taraf canını dişine takarken, diğer taraftan hilafet ordusu kurup kardeşi kardeşe kırdırmasın diye, dini kirli emellerine alet eden alçaklar olmasın diye laikliği getirdi.

bağımsızlığını eline alan halk, kendisini özgürce seçsin, şeyhlerin, şıhların, padişahların kulu olmasın diye laikliği getirdi.

çağdaşlığı ve bilimi yakalayalım diye laikliği getirdi.

evet, din ile dünya işleri bir arada yürütülmesin, asıl yeri olan vicdanlara yerleşsin diye laikliği getirdi.

dedesi şeriat ayaklanması çıkardığı için asılanlar gelmiş burada aslan parçası olmuş. beğenmiyorsanız siktir olun gidin şeriatla yönetilen bir ülkeye.
atatürk'ün samsun'a çıktığında ingilizler tarafından vurulacağı bilgisi rauf orbay tarafından mustafa kemal'e iletilmiştir. sonrasında rauf orbay da bunu söylediğini, istihbarat olarak çanakkale'de tokadı yiyen ingilizlerin denizde mustafa kemal'i indireceğini duyduğunu onayladı. mustafa kemal'in buradaki rolü ne anlayamadım. adama bir duyum geliyor, o da ölüm korkusuna rağmen samsun'a yola çıkıyor. duyum gerçek veya değil, çıkıyor.

ama tabiidir ki, kaynağı önceden atatürk'ün taşşaklarını yalayıp öldükten sonra arkasından söven kumarbaz necip olunca, dedesi şeriattan ayaklanan torunların burnu boktan çıkmıyor, çıkamıyor.
hüzünlü siluetiyle gözleri dolduran, özlenen..

http://www.meb.gov.tr/bel...ataturk/Foto/013/2i17.htm
çok büyük bir devrimcidir. dini ülkeden silmek için harcadığı çaba takdire şayandır. tebrik edilmeli yani.
peygamberimizden sonra kadına en güzel hakları tanıyan, ufuklar ötesine bakabilen, atamız. mekanın cennet olsun.
türk devrim tarihini yalnızca mustafa kemal'e devreden yokken, kendi kendine gelin güvey olan torunlar görüyoruz.

yavrularım, kimse size bir tane superman var demiyor. fevzi çakmak, kazım karabekir, ismet inönü, mahmut esat... hepsi gönlümüzde hakettiği yerde rahat uyuyun siz merak etmeyin. mustafa kemal'i yalnızlaştırarak değerini azaltan çabalarınız gülmeye değer, cidden.

ama yarı şeriatla yönetilen bir ülkeyi laik hale getirmeyi müslümanlardan temizlenme olarak alıyorsanız, "o sizin oksijen ziyanı beyninize tüküreyim" derim.
dünyanın en yakışıklı lideri.
şık diktatör.
babası öldü.
yetim büyüdü.
üvey evlat oldu.
tutuklandı.
hapse atıldı.
sürüldü.
işsiz kaldı.
şöyle yazıyordu o sıkıntılı günlerde kaleme aldığı günlüğüne: ''harcamalarım fazla değil, zira gelirim hep az.''
hastalandı böbreklerinden.
vuruldu göğsünden.
mesleğinden atıldı.
idama çarptırıldı.
kardeşleri öldü.
çocuğu olmadı.
boşandı.
karaciğeri iflas etti.

evet...
mustafa kemal bu.

sen; büyük adam, iyi bir asker ve karizmatik bir insan...

emanetin olan türkiye cumhuriyeti'nin omuzlarımızdaki ağırlığını gün geçtikçe daha çok hissediyoruz.

izindeyiz.
türkiye cumhuriyetinde eskisinden daha az itibar gören paşa .çünkü hakkında tek taraflı kitaplar çıkmıyor artık .resmi tarihin dışında da bir tarih yazımı var .bu gelişmeler insanı mutlu ediyor .bazı sözlük yazarlarının gözünün korktuğu gibi iğrenç bi yönetim demek değil islam yönetimi .bunu en iyi bilmesi gereken milletin (çünkü tarihinde görmüş islam devletinin dünyada nasıl nizam sağladığını veya görmüş olması gerekir) islam yönetiminden korkması enteresan (!)
tanıdıkça daha çok sevdiğim milli önderimiz . osmanlı gibi çöplük monarşik utancı bitirip cumhuriyeti kurduran büyük türk.
şu devirde kasıtlı/kasıtsız zihni zehir saçan osmanlı hayranı, şeriatçı, bölücü, cemaatçi bir sürü insana rağmen fener gibi aydınlık duran siluet.

ben bu akılsızların özgürlüğünü başkalarına vermesini neden bu kadar çok istiyor anlamış değilim. araştırmacı kişiliğini yediğim adamlardan birisi çıkıp anlatsın arkadaş. yahu monarşi diyorum... osmanlı döneminde siz bir hiçsiniz. anlayın artık, saltanat süren topraklarda, padişahın topraklarını süren kul, teba olmaktan öteye gidemezsiniz.

sonunda canınıza tak eder, açlıktan, savaşlardan, cahillikten, padişahın ajanlarından kan kusarsınız ve özgürlüğünüzü eline almak için örgütlenirsiniz...

ve örgütlendiler de zaten, jön türk akımı bu yüzden doğdu. acemiydiler, çok yanlış yaptılar, sendelediler, belki uzun süre bir tırnak boyu yol kat ettiler ama o yolu tırnaklarını kazıya kazıya kat etmeyi başardılar. bu sayede meşrutiyetle halka bir parça özgürlük kazandırdılar...

bu akım içinden bir çocuk doğdu, mustafa kemal diye. gerçeği görün artık, sadece mustafa kemal değil, osmanlı'nın bu kokuşmuş düzenini düzeltmek ve yeniden dünya üzerinde itibarlı hale getirmek tüm genç subayların hayallerindeydi. osmanlı çökmüştü. ingiltere'nin, fransa'nın tek lafına bakıyordu yıkılması.

yıkmıyorlardı, moskof tehlikesine karşı denge unsuru olarak tutuyorlardı. ama elbette bu kokuşmuş sistem yıkılacaktı. ahilik, enderun vs osmanlı'yı ayakta tutan mükemmel kültür yok olmuştu.

uzun yıllar savaştı türkler. özgürlüğünü tüm bu şartlar altında savaşlarla ne fransızlara, ne ingilizlere, ne ruslara kaptırmadı.

onca yokluğu, çileyi, üzüntüyü çekip özgürlüğünü kazanan halk, savaş bitince tekrar, neredeyse ingilizlerin altına giren vahdettin'e mi verecekti? barış konferans'larında yalakalığından ötürü kovulan damat ferit'e mi verecekti? ege'de efeler yunanlılarla, maraş'ta sütçü imamlar fransızlarla çarpışırken saltanatını koruyan vahdettin'e mi verecekti?

cumhuriyet kurulduğu için hain denilmesi zorunluymuş... allah hepinizin belasını versin. utanmanız için sadece kurtuluş savaşı yıllarında gazete başlıklarını okumanız yeter. bir parça haysiyetiniz varsa tabi...

anlamıyorum birisi bana gerçekten anlatsın? bu kadar mı başkası olmadan kendinizi yönetemiyorsunuz?

atatürk cumhurun tırnaklarıyla kazıya kazıya kazandığı özgürlüğü ona vermekten bir an çekinmedi. aynı şimdiki gibi, saltanatın devam etmesini isteyen aşağılık insanlara gereken devrimci cevabı tam da meclisin ortasında, meclisteki gericilere rağmen, tüm halk adına demedi mi zaten;

--spoiler--
hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. osmanoğulları zorla türk milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. şimdi de, türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. bu bir emrivakidir. mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. bu behemehal olacaktır. burada içtima edenler meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.
--spoiler--

görmek istemediğiniz gerçek budur işte

evet, atatürk demokratikti...

ve evet, atatürk halkın kendi özgürlüğünü eline almasını karşısındaki onca insana rağmen istiyordu.

ama laikliğe, halkın özgürlüğüne kast edenlerin gözüne acımayan bir kabus olmasını da iyi bilirdi. kokuşmuş döneme özlem duyanlarla, bölücülerle savaştı. eğer demokrasi geldiyse, atatürk sayesindedir, ismet inönü, fevzi çakmak, kazım karabekir ve diğer arkadaşları sayesindedir...

laikliği getirmeyecekti de ne yapacaktı? canını dişine takmış yunanlılarla savaşan bir nesle "kafir" deyip, "katli vaciptir" diye fetva veren halifenin eteğini mi öpecekti?

özgürce dininizi yaşamak bu kadar mı zor?

ama anlıyorum... başkaları emri altında olalım diyen insanlar için halifeliğin, şeriatın bir özlem olması çok iyi anlaşılıyor... özgürce dinini yaşaması yerine, kuran'ı ters tarafından anlayıp yazarını öven risaleler okuması hiçbir çelişki barındırmıyor.

ve ekonomi konusunda da biraz konuşmak gerekir. her şeyi "atatürk'e bırakmayın, çevresindeki insanları da görün" diyerek, atatürk'ün değerini düşürmeye çalışan gericiler, bu konuda yalnızca atatürk'e abanıyor.

ama bir gerçek var ki, atatürk bu konuda yalnızca 6 yıllığına yanlış bir politika izlemiştir, doğrudur.

halk padişahın poposunu yalamaya gönüllü bir sürü insana rağmen, özgürlüğünü eline aldıktan sonra, tüm meclis ve bürokrat takımı, yabancı sermaye sınıfının (halk yararı gözettiği sürece) yatırımlar yapacağını, ülkenin bu şekilde kalkınacağını öngörüyordu ve bekliyordu.

ama 6 sene geçmesine rağmen hiçbir halt olmadı. bu süre içerisinde fakirlik devam ediyordu, halk bitini kırıyordu. tüm o yokluk yıllarında hükümetin en büyük başarısı, "yurdu dört bir yandan demir ağlarla örmek" oldu. ister kabullenin, ister kabullenmeyin ama gerçek budur.

6 sene sonra büyük buhran olduğunda işlerin bu şekilde gitmeyeceğini anladılar. ve ziya gökalp'in başkanlığında bir komisyon kuruldu.

atatürk'ün emriyle. evet...

işte bu komisyondan çıkmıştır devletçilik.

bu karardan sonra, kısa sürede devlet eliyle bir sürü fabrika açıldı. sovyet rusya gibi ağır sanayi değil, kendi ihtiyacımızı karşılayabileceğimiz temel sanayi maddeleri üretilmeye başlandı.

çünkü sanayinin s'si yoktu. o yalaya yalaya bitiremediğiniz kokuşmuş osmanlı düzeni yerüstü, yer altı kaynaklarını diğer ülkelere kelepir fiyatına sattığı için yoktu. kapütilasyonlar nedeniyle yoktu. o yüzdendir ki yahudiler mal varlıklarını katlarken, müslümanlar perişan haldeydi. o yüzden şeriatçıların ve bölücülerin nefret ettiği lozan'da kapitülasyon taviz verilmez şekilde savunuldu...

aslında diyeceğim pek bir şey yok. bunları bile yazmak için vakit ayırmaya değmez. bugün akı savunan ak diyecek, karayı savunan kara. yazmak istedim, yazmazsam atama karşı suçluluk duyacağım belki de. ya da ortalıkta tarih profesörü kesilen, hayata adam gibi tek bir şey vermeyip burada belden aşağı vurarak provokatörlük yapanlara sessiz kalmak istemedim.

her şeye, herkese rağmen şu devirde kasıtlı/kasıtsız zihni zehir bir sürü insana rağmen fener gibi aydınlık duran siluettir mustafa kemal...

rahat uyu.
akıllarınca kendisine laf atanlara karşı duracak gençleri yetiştirmiş kişidir.
disko kralında beni bir hayli üzen bir konuşma vardı. gökhan özen okullarda yapılan anketlerde ilerde kim olmak istersiniz sorusuna öğrencilerin justin bieber, gökhan özen, arda turan gibi cevaplar verdiğini ve atatürk ün bu sıralamada oldukça aşağılardada olduğunu söylemişti. eğerki bu sözler doğruysa, böyle eğitim sistemine yazıklar olsun... ygs yi şifrelemekle uğraşanlar, mustafa kemal sevgisi aşılamakla uğraşsınlar... gelmiş geçmiş en büyük devrimcidir atatürk; onun değerlerine, düşüncelerine, bize bıraktığı vatana sahip çıkmak ise hepimizin görevidir...
bugün 1 mayıs kutlamalarında millet tırmanmasın diye heykeli yağlanacak olan ulu önder.

edit: sırf kendini göstermek adına heykele tırmanıp, zarar verenlere tepkidir.
Şuan burda olabilmemiz için atalarımıza içlerindeki ışığı çıkarttıran önder. Herkes lider olabilir, ama Mustafa Kemal Atatürk gibi olamaz. Zekası, planları ve vatanına milletine olan sevgisi yüzlerce devlet adamını kendisine hayran bıraktırmıştır. Ayrıca yaptıklarına baktığımızda Türkiye adına tarih yazmıştır. Herkesin yapabileceği şeyler değildir.
türkiye cumhuriyeti'nin gerçek tek lideridir. dehası hep hayran bırakacak, hep özletecektir.
görsel
özlenen, yaşatılan adam. adam gibi adam, hep yaşayacaksın.
dahi değildir.
Kanalları dolaşırken Ulusal kanal'da 5 saniye durulur, Kurtuluş dizisi reklamının sonlarına doğru denk gelinmiştir o 5 saniyede dizide çalan Senfonik izmir marşının birkaç notasıyla özlenir, sevilir, ülkenin durumuna üzülünür, milletin durumuna üzülünür, Elden birşey gelmemesine üzülünür, yeterince Millet için çalışamadığı için üzülür kişi...

5 saniyede adının geçtiği bir marş bile insana, Türk! insanına bur sorgulamaları yaptırır. O kadar büyük adamdır, Türk olmayanlar bu büyüklüğü anlayamaz, o 5 saniyeyi anlayamaz.