bugün
- amca diyen kasiyer kız8
- anın görüntüsü26
- otobüste uyuyamamak8
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı73
- metin arolat27
- ctrlx9
- neden sürekli kabız oluyorum14
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri11
- narin güran17
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın12
- bel çevreniz kaç cm12
- bimde çalışanda akıl var mı13
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- siber güvenlik başkanlığı9
- sudekiray12
- sağ yan ağrıması8
- menuet13
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
- derbi sonrası mourinho'nun istifaya davet edilmesi11
- zafer partisi8
- uludağ sözlük discord grubu12
- sahilde eğlenen suriyeli genç erkek kardeşlerimiz14
- sözlükte tek destekçimin true olması8
- kuresel ikinma'nın ne biçim yetkili olması11
- çekrekliğe bi vursak yüzde 75i boşa gider10
- türk sevmeyip afgan ve suriyeli seven yazarlar17
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- bana aşık yazarlar15
- kuresel ikinma'ya yetkili diyen zavallılar10
- gocu silik yesin kampanyası15
- doritoslu çiğ köfte16
- menuet'in çok gergin ve sinirli olması9
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna9
- gocu isimli küfürbazın çaylak olması10
- eve çağıran erko21
- umut halil icardi9
- türkiyede neden herşey pahalı8
- bir kadın sizi takip etmeden storynize bakıyorsa12
- cennetteki köşklerin 70000 odası olması11
- clara heidi'nin halası mı teyzesi miydi9
- ilk buluşmada erkekten istenecek belgeler9
- sözlük erkeklerinin mesleği ve maaşı23
- evlenmelik sözlük erkekleri18
"hepimiz biliyoruz ki: dostlarımız, biz cadde kenarında alevler içince yanarken, karşıya geçip üstümüze işemeye üşenen insanlardır."
http://yenisafak.com.tr/y...-guc-film-festivali/35388 yeni yazısında çok harika film listesi yapan kişidir.
onun ''korkma ben varım'' romanında aşk ve aşka dair karakterlerinin konuşmaları hislenmeleri, kelime bombardımanıdır. şüphesiz ki aşka dair yüreğe kibrit çakan bu tespitler aşık bir adamdan değil aşık olamamış bir adamdan çıkmıştır.
''Cool'luk adı altında kibir
Başarı adı altında bencillik
işbilirlik adı altında cimrilik
Ciddiyet adı altında somurtkanlık
Espritüellik veya tavizsizlik adı altında aşağılama
Bağımsızlık adı altında vefasızlık
meşrulaştı, prestijli hale geldi''
sözleri ile bende haklı bir takdir kazanmış insan.
sözleri ile bende haklı bir takdir kazanmış insan.
dublörün dilemması kitabı sayesinde kendisini belki de en güzel şekilde tanıtmıştır bana. kelime oyunları kurgusu ve anlatımının canlılığıyla gerçekten güzel bir kitaptı. devamını bekleriz.
Hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini anladığın zaman, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını istersin.
Murat Menteş, Dublörün Dilemması
Murat Menteş, Dublörün Dilemması
kendisi en sevdiğim yazar olur. onunki gibi yazarlar daha da çoğalır inşaallah. şu an çok poüler olan bir sürü yazar menteşin eline su dökmez bence. birazda hakkında somut bilgiler verilim. iletişimle bağlarını koparıp april yayıncılağa geçmiş. şubatta ruhi mücerret adında yeni kitabı çıkacakmış. sabırsızlıkla bekliyorum...
bugünkü yazısında metin kaçan'dan söz etmiş kişi.
"insanları en iyi yaptıkları iş üzerinden tanımlamak gerekir." demiş. Bu ne demektir? hitler'i tanımlamak için çok başaralı bir lider demek ya da başarılı bir seri katil için, zeki, idealist tanımlarını kullanmak demektir. süslü kelimeler kullanıyor, bunu çok iyi de yapıyor, ki romanlarını sevme nedenim de bu. ama bazen sadece kulağa hoş gelsin diye yazıyor gibi.
şimdi metin kaçan konusuna gelirsek, hakkında tam olarak bir şey diyemem. kitabını okumadım ama filmi izledim ve tabi ki çok beğendim. tecavüz konusunda ise bir şey bilmemiz artık imkansız, işin gerçekliği tartışılır. bir insan ağır roman gibi bir kitap yazınca, insanlar ister istemez, bu kişi böyle bir şey yapmış olabilir diye düşünüyor. ama ortada kesin bir şey yok, bahsedilen suçu işlemiş de olabilir, suçsuz da olabilir. tek bildiğim; bir insan intihar ediyorsa vicdanı var demektir. genel olarak intiharın bencilce bir şey olduğunu düşünüyorum ama bu durum farklı. iki seçenek var gibi gözüküyor; ya vicdan azabından, ya da bahsedilen olay olmadıysa bu yakıştırmalarla daha fazla yaşamak istemediğinden.
"insanları en iyi yaptıkları iş üzerinden tanımlamak gerekir." demiş. Bu ne demektir? hitler'i tanımlamak için çok başaralı bir lider demek ya da başarılı bir seri katil için, zeki, idealist tanımlarını kullanmak demektir. süslü kelimeler kullanıyor, bunu çok iyi de yapıyor, ki romanlarını sevme nedenim de bu. ama bazen sadece kulağa hoş gelsin diye yazıyor gibi.
şimdi metin kaçan konusuna gelirsek, hakkında tam olarak bir şey diyemem. kitabını okumadım ama filmi izledim ve tabi ki çok beğendim. tecavüz konusunda ise bir şey bilmemiz artık imkansız, işin gerçekliği tartışılır. bir insan ağır roman gibi bir kitap yazınca, insanlar ister istemez, bu kişi böyle bir şey yapmış olabilir diye düşünüyor. ama ortada kesin bir şey yok, bahsedilen suçu işlemiş de olabilir, suçsuz da olabilir. tek bildiğim; bir insan intihar ediyorsa vicdanı var demektir. genel olarak intiharın bencilce bir şey olduğunu düşünüyorum ama bu durum farklı. iki seçenek var gibi gözüküyor; ya vicdan azabından, ya da bahsedilen olay olmadıysa bu yakıştırmalarla daha fazla yaşamak istemediğinden.
yavan üslubuyla bir şeyler çiziktiren kağıt karalayıcısı.
sadece beyzadem için arada bir yeni şafak'ın sitesine bakıp islami kitaplar satan kitapçılara dalıyorum öyle bir adamdır. hoş , naif , kibar bir üslubu ve farklı bir düşünme tarzı var gelse uludağ'da yazsa.
dücane cindioğlu'na fena sarmış yazar kişisi.
en hos uslupla yazan, dili en guzel sekilde kullanan, okurken sarhos eden, kelimelerle oyun oynayan, 2 roman kitabini bitmesin diye bir solukta bitiremedigim, afili filintalara mensup yazar.
(bkz: okuyun okutturun)
(bkz: okuyun okutturun)
müthiş bir beyni vardır. klark programında çok sağlamdı. daha sonra dublörün dilemmasını okuyunca dehşete kapıldım.2 gün önce son sayfasını gördüğüm korkma ben varım isimli şaheserle beraber "Tamam." dedim.kayıtsız şartsız destekleyeceğim artık
bir zamanlar gerçek hayat dergisinde yaptığı röportajları kitaplaştırsa veya bir şekilde bir araya getirse ne de güzel olur.
kaleminden hafif onur ünlü tadı aldığım yazar.
deplasmanda plasebo
allah'ım kaderimde anarşi ve protesto
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino
yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop.
allah'ım kaderim bu sentimental ambargo:
alternatif referans potansiyel salvo yok,
sadece klostrofobi, hicran türbülans ve şok;
cariyeler çekilmiş yeraltına cumburlop.
allah'ım kaderimi sen yazdın sen bilirsin
kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor?
"deplasmandır bu dünya" diyor albino şeyhim
plasebo yutturuyor bana depresif doktor.
allah'ım kaderimden şikayetçi değilim
aksine bahtiyarım evrende bana da rol
verdiğin için şahsen, allah'ım bizler senin
falsolu kullarınız, n'olur bizden razı ol.
deplasmanda plasebo
allah'ım kaderimde anarşi ve protesto
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino
yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop.
allah'ım kaderim bu sentimental ambargo:
alternatif referans potansiyel salvo yok,
sadece klostrofobi, hicran türbülans ve şok;
cariyeler çekilmiş yeraltına cumburlop.
allah'ım kaderimi sen yazdın sen bilirsin
kalbim oyuncak mı ne, ne kolay kırılıyor?
"deplasmandır bu dünya" diyor albino şeyhim
plasebo yutturuyor bana depresif doktor.
allah'ım kaderimden şikayetçi değilim
aksine bahtiyarım evrende bana da rol
verdiğin için şahsen, allah'ım bizler senin
falsolu kullarınız, n'olur bizden razı ol.
Cüneyt Arkın film çevirir, orhan Gencebay şarkı söyler ve ben roman yazarım. diye bir söylemi olan kişi. bilemeyiz artık...
garanti karantina ve dublorün dilemması kitaplarından ayrıca diğer münferit yazılarından anladığım kadarıyla kelimeleri gayet yakışıklı dizen ve müthiş bir kafası olan yazar.
iki cümlesiyle kalbime ayrı ayrı iki ok saplamış olan, yeni romanını beklediğim yazardır.
"şebnem, her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım."
"onca yoksulluklar varken tertemiz aşklar yaşandıysa, bunda neşet ertaş'ın payı var."
"şebnem, her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım."
"onca yoksulluklar varken tertemiz aşklar yaşandıysa, bunda neşet ertaş'ın payı var."
Ölmemiş birinin ardından iyi konuşmak zordur.
"Kitapçı yoksa, mimari uyumsuzsa, herkes klaksona abanıyorsa...zor. Barışı bozan, güveni zedeleyen, ruhu karartan şeylerle çevriliyken arkadaşlığa yer açamayız." sözünün sahibi, kelime cambazı, laf ebesi ve elbette okunası yazar.
ebediyete intikal etmiş ve halen eser veren yazarlar listemde 13816. sırada bulunan gözlüklü. koştursun bakalım.
yeni şafak' ta zaman zaman kesip saklanmaya değecek akar harika yazılar yazan yazar.
edebiyatçı kimliğine gelirsek; kötü yazıyor diyemem ama abartıldığı kadar iyi değil. yani orhan pamuk, oğuz atay, hasan ali toptaş hayranı birisi bu adamı ve kitaplarını ciddiye almaz ama yine de göz atar.
edebiyatçı kimliğine gelirsek; kötü yazıyor diyemem ama abartıldığı kadar iyi değil. yani orhan pamuk, oğuz atay, hasan ali toptaş hayranı birisi bu adamı ve kitaplarını ciddiye almaz ama yine de göz atar.
bugün bir söyleşisine katıldıgım yazar.
'romandan uyarlanmış hayat' başlıklı bir konuşma yaptı söyleşinin başında. tarihten örnekler vererek romanların gerçek dünyaya büyük etkilerde bulundugu hatta avrupanın bugünlere gelmesinde büyük bir pay sahibi oldugu tezini ortaya attı saglam kanıtlar öne sürerek. örnegin charles dickens dedi, ingilterenin karakterini belirleyen yazardır, toplumu şekillendirmiştir dedi. o an aklıma dickens'ın oliver twist'i yazdıktan sonra bu romanı okuyan halkın romandan cok etkilenmesi, ve sokak cocuklarına daha cok sadaka vermeye başlaması, devletin de romanın itici gücüyle cocuklar için sıgınma evleri açması geldi. o aslında biraz daha genel bir şeyden bahsediyordu sanırım, tüm halkı tüm milleti kalkındırdıgını kendine getirdigini karakterlerinin farkına vardıklarından ve bir vizyon edindiklerinden dem vuruyodu heralde. aynı şekilde balzac'tan, victor hugo'dan da bahsetti. bu aydınlar sayesinde o korkunç karanlık geçmişi bir kenara bırakıp yepyeni aydınlık bir gelecege tasıdıgını söyledi hemen hemen. (tabi sadece yazarlar sayesinde olmadıgının da altını çizdi.) geçmişte çocukları haçlı seferine göndermeye kalkan çılgınca zihniyetten de söz etti laf arasında. çok dogru bir örnekti.
kısacası konuşması her zamanki dağınık üslubunun tekrarı da olsa onu kendisi yapan bu düzensiz anlatım şekliyle bence çok güzel ve enterasan bir konuya değindi, kafa açtı akşam akşam.
hatta kendisi de zaten o kadar iyi konuşamadıgını ve sanıldıgı kadar zeki olmadıgı milen kundera'nın "romanlar daima yazarlarından daha zekidir" sözüyle ifade ederek mütevazi karakterinden taviz vermedi yine.
gelelim izleyen kitlesine;
o kadar ahmakça, seviyesizce, magazinel sorular sordular ki adama, onların adına ben utandım, oturdugum koltukta eridim resmen, "hangi politikacıyla dost olmak istersiniz?", "farklı olmak için özel bir çaba harcıyor musunuz?", "çoraplarınız neden renkli?", "götünüzde kıl var mı?*" gibi saçma sapan, ipe sapa gelmez sorular sordular. lan yazar o yazar, adam gibi soru sor, zaten konu belli, 'romandan uyarlanmış hayat' adamın konuşmasının teması, onun hakkında sorsana ahmak, hadi olmadı biraz derin cevap verilebilecek sorular sor, ölümden gir, yalnızlıktan çık, aşk nedir diye sor da yapıştırsın güzel bi cevap kendimizi bulalım be kardeşim, o ne mına koyim, çorabınız neden renkliymiş, lan böyle soru mu olur be, adam kitap yazmış, sordugun soruya bak.
üniversite seviyesindeki gençlerden oluşan bir toplulugun düşünce seviyesini, entellektüel birikimini, konuşabilme potansiyelini, iletişim becerisini ve 'söyleşi'de soru sorma adabını bilmedigini cok net gösterdi bana bu söyleşi.
menteş kızmakta haklı, adam kalkmış gelmiş ayağına kadar elle tutulur bir şeyler konuşabilmek için, senin yaptığına bak. yine iyi, salonu terketmedi adam, oturdu konuştu olabildigince, gülerek eğlenerek biraz da kendini zorlayarak, hikaye falan anlatarak zamanı doldurdu. lakin bu söyleşiden hiç memnun kaldığını sanmıyorum.
menteş, gözlerinden anladım, "ne aptal bir gençliksiniz!" dediğini.
haklısın.
'romandan uyarlanmış hayat' başlıklı bir konuşma yaptı söyleşinin başında. tarihten örnekler vererek romanların gerçek dünyaya büyük etkilerde bulundugu hatta avrupanın bugünlere gelmesinde büyük bir pay sahibi oldugu tezini ortaya attı saglam kanıtlar öne sürerek. örnegin charles dickens dedi, ingilterenin karakterini belirleyen yazardır, toplumu şekillendirmiştir dedi. o an aklıma dickens'ın oliver twist'i yazdıktan sonra bu romanı okuyan halkın romandan cok etkilenmesi, ve sokak cocuklarına daha cok sadaka vermeye başlaması, devletin de romanın itici gücüyle cocuklar için sıgınma evleri açması geldi. o aslında biraz daha genel bir şeyden bahsediyordu sanırım, tüm halkı tüm milleti kalkındırdıgını kendine getirdigini karakterlerinin farkına vardıklarından ve bir vizyon edindiklerinden dem vuruyodu heralde. aynı şekilde balzac'tan, victor hugo'dan da bahsetti. bu aydınlar sayesinde o korkunç karanlık geçmişi bir kenara bırakıp yepyeni aydınlık bir gelecege tasıdıgını söyledi hemen hemen. (tabi sadece yazarlar sayesinde olmadıgının da altını çizdi.) geçmişte çocukları haçlı seferine göndermeye kalkan çılgınca zihniyetten de söz etti laf arasında. çok dogru bir örnekti.
kısacası konuşması her zamanki dağınık üslubunun tekrarı da olsa onu kendisi yapan bu düzensiz anlatım şekliyle bence çok güzel ve enterasan bir konuya değindi, kafa açtı akşam akşam.
hatta kendisi de zaten o kadar iyi konuşamadıgını ve sanıldıgı kadar zeki olmadıgı milen kundera'nın "romanlar daima yazarlarından daha zekidir" sözüyle ifade ederek mütevazi karakterinden taviz vermedi yine.
gelelim izleyen kitlesine;
o kadar ahmakça, seviyesizce, magazinel sorular sordular ki adama, onların adına ben utandım, oturdugum koltukta eridim resmen, "hangi politikacıyla dost olmak istersiniz?", "farklı olmak için özel bir çaba harcıyor musunuz?", "çoraplarınız neden renkli?", "götünüzde kıl var mı?*" gibi saçma sapan, ipe sapa gelmez sorular sordular. lan yazar o yazar, adam gibi soru sor, zaten konu belli, 'romandan uyarlanmış hayat' adamın konuşmasının teması, onun hakkında sorsana ahmak, hadi olmadı biraz derin cevap verilebilecek sorular sor, ölümden gir, yalnızlıktan çık, aşk nedir diye sor da yapıştırsın güzel bi cevap kendimizi bulalım be kardeşim, o ne mına koyim, çorabınız neden renkliymiş, lan böyle soru mu olur be, adam kitap yazmış, sordugun soruya bak.
üniversite seviyesindeki gençlerden oluşan bir toplulugun düşünce seviyesini, entellektüel birikimini, konuşabilme potansiyelini, iletişim becerisini ve 'söyleşi'de soru sorma adabını bilmedigini cok net gösterdi bana bu söyleşi.
menteş kızmakta haklı, adam kalkmış gelmiş ayağına kadar elle tutulur bir şeyler konuşabilmek için, senin yaptığına bak. yine iyi, salonu terketmedi adam, oturdu konuştu olabildigince, gülerek eğlenerek biraz da kendini zorlayarak, hikaye falan anlatarak zamanı doldurdu. lakin bu söyleşiden hiç memnun kaldığını sanmıyorum.
menteş, gözlerinden anladım, "ne aptal bir gençliksiniz!" dediğini.
haklısın.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25429624/ son romanı ruhi mücerret hakkında bir röportaj vermiş şurada.
güncel Önemli Başlıklar