bugün

(bkz: içerdekiler)
yamulmuyorsam anday soyadını fransa yalkınlarındaki bir köyden esinlenerek almış şair.
annabel lee ve atli gibi iki saheseri dilimize cevirmis usta yazar, cevirmen.
kendi içimde bişeyler sorgularken tokat gibi çarpan bir şiiri..

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.
Kendisine sorulan 'evlilik nedir' sorusuna:

Eskiden, kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi biraraya gelir,
yeni çiftin kuracağı yuva için beraber hazırlık yapılır,
beraberce yeni ev düzülürdü. Tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. O yüzden buna 'evlenmek' denirdi.
Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar,
bu yüzden artık evlilik 'katlanmaktır'

diyen türk sair ve yazardır.
"Troya Önünde Atlar" başlıklı şiirinde; 'Anlatma bana atları, yüreğim kaldırmıyor düşündükçe vurulup vurulup yerlerde yattıklarını," diyen ozanın defnedilmesinden hemen sonra nereden geldiği belli olmayan bir at sürüsü mezarının üzerinden dörtnala geçerek kendisine olan vefa borçlarını ödemiştir. Olağanüstü yetkinlikteki şiirlerinin yanı sıra oyun, deneme ve romanlarıyla da gelmiş geçmiş en önemli birkaç edebiyat insanımızdan biri, belki de birincisidir. Yaşamının son yıllarında geçim sıkıntısı çekmesi Türkiye'nin bir ayıbıdır.
FOTOĞRAF

Dört kişi parkta çektirmişiz,
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi...
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar...
Babası daha ölmemiş Oktay'ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.

Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz.
anladık ölüme çare yok,
kazaya belaya, saç dökülmesine,
yüz buruşukluğuna çare yok.
anladık çare yok.
işsizliğe de mi yok,
açlğa da mı yok,
anlamadık gitti çare yok.
maviyi anlarsın,
denizi anlarsın,
mavi denizi
zor anlarsın

dizelerinin sahibidir.
" Louis Aragon'un: "sizdeki klasikler nelerdir ?" sorusunu "bizde klasik yoktur" diye cevaplamış şair.
demiş ki:

"Eksik bırakacağım şiirimi! Onu sen tamamla"
"bilerek gezenin duyduğu coşkunluk, dünyayı taş toprak sayanın anlayabileceği bir şey değildir. taşın toprağın dilini çözmek ise, bakabilmenin eğitimini gerektirir."
aynı zamanda sezen aksu'nun hoş şarkısı şinanay'ın sözleri de bu şairimize aittir.
(bkz: şinanay)
melih cevdet'e sormuşlar 'evlilik' nedir? diye..' eskiden' demiş ' kız tarafının ve oğlan tarafının ailesi bir araya gelir yeni çiftin kuracağı beraberlik için hazırlık yapılır beraberce yeni ev dizilirdi. tabi o zamanlar evler genelde bahçe içinde müstakil evlerdi. o yüzden buna 'evlenmek' denirdi. şimdi ise yeni evlenenler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar bu yüzden artık evlilik 'katlanmaktır' demiş.
yabancılaşmayı çok güzel anlatabilen bir şair:

ah olacağı buydu oldu,
duygularla öyle çok uğraştım ki
artık aramızda ne bir sır
ne güven, ne inan, ne uyum...
sonunda tükettim ruhumu:
sevinirken sevincimi seyrediyorum
korkumla korkmuyorum şimdi.
madem bir kapı aralıktır,
sen sonuna kadar aç onu.
artık bendeki insandan kurtuldum
sevgisiz yaşayacağım sevgiyi.

kıpısızca yörüngenin ortasında söz
devinisiz gelişim ne ki
this is the mythology of modern death
biçimden ayrı düzen, kalıptan ayrı biçim
bir yanda uygunluk, bir yanda uyum
varlık değil, ölüm değil, öteki.
sesle sessizlik arasındaki ses
bilgisiz inanım, insansız bilim
töz bir yerde, bir yerde öz
duyumsuz duygu, duyusuz duyum
gerçekle ülkü arasındaki.
"hayvanların en büyük korkusu insan olmaktır."

demiş üstad.
seni düşünüyorum...

çocukluğunu düşünüyorum emilia
deniz boyundaki ıssız yolu sabahleyin
hani saçların, atkın uçuşurdu rüzgarda
kokusunu duyuyorum bembeyaz gömleğinin
seni kucağıma alıyorum emilia

ben büyüttüm seni, ben yetiştirdim
bugüne bu sevdaya
toprağım ekmeğim kitabım şiirim
sen ne varsa iyiden doğrudan yana
gözümün nuru, başımın tacı, efendim
"küçük bir inanç yeter bana,
ve güze inanabilirdim,
ama biter mevsim, öteki başlar,
saf değil doğa, oyalandım
ama kanmadım, bana ne isli yağmurdan,
çinko sesinden, hem güvenemem ağaca,
düşünemem oluklardan akıp gideni,
de ki, benim zamanım başka."
akan zaman duran zamanda şöyle der:

"yakup kadri'yi bir gün ankara'da, ulus alanı'nda gökyüzüne bakarken görmüştüm. neydi bunun anlamı? hep merak etmişimdir. belki anahtarını kaybetmişti de onu düşünüyordu. Çünkü gökyüzüne bakmak kolay değildir."
büyük türk şairlerindendir fakat ne hikmetse pek bilinmemektedir ama sanırım böylesi daha iyidir.
edebiyat derslerinde sürekli adı geçer ve çoğu kişi için orda kalır. eğer merak edip şiirlerini okursanız, derinliklere gömülmüş bir hazineyi bulmuş gibi hissedersiniz.
şiir, deneme ve romanlarıyla nobel ödülünü orhan pamuk'tan çok daha fazla hak eden, yaşam boyu şiir, felsefe, tarih, siyaset hatta ekonomi ve doğa bilimlerine, çoksesli müziğe kafa patlatmış cumhuriyet aydını, ozan.
çok güzel şey

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu

Melih Cevdet ANDAY

UNESCO'nun bir dergisi, Melih Cevdet ANDAY'ı Cervantes, Dante, Tolstoy, Unamuno, Seferis ve Kawabata düzeyinde bir edebiyat adamı olarak gördüğünü açıklamıştır. türk edebiyatı için çok büyük bir değerdir. bana şiir okumayı sevdiren yegane insandır.
"birden serçelerle indi yağmur
hangisi serçe
hangisi yağmur"
Telgrafhane

Uyuyamayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o eski sen değilsin
Sen şimdi ıssız bir telgrafhane gibisin,
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketinin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku girmez ki
Uyumayacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.