sayid jarrah üzerine kurulu bir senaryo oluşturulurdu. sawyer ailelere kötü örnek oluyor diye, black smoke' un içinde kalır, ney sesleri eşliğinde ebediyete yol alırdı.

aeron: kate teyze hayırlı akşamlar, müsaitseniz annemler akşam size oturmaya gelcekler?
kate: buyursunlar yavrum, gelin tabi. allah' ın misafirinin başımız üzerinde yeri vardır. jack amcan da saat 7' de gelir, babanla beraber teravihe giderler hem. selam söyle annene.
aeron: söylerim kate teyze. hayırlı günler..

.........................

hurley: hey sayid! bak domuz avladım allah' ın izniyle!

sayid: kanıma girmeye çalışma iblis! ben domuz eti yemem arkadaş! ''allah' ın izniyle'' deyu beni hak yolundan çıkaracaksın..

john locke: hurley! bu yaptığın güzel ahlakımızla uyuşmuyor. insanları zorlamamalısın!

jack: evet ben de farkettim hacı amca john' un söylediklerini hurley! bu ada benim doğru yolu, hak yolunu bulmamı sağladı. bu adadan ayrılmak istemiyorum..

hurley: ulan o denizaltıyı da sen yaktın de mi lan jack!

jack: ne denizaltısı hurley! çıldırdın mı!

hurley: adadan kaçmak için son şansımızdı bu ama dude!

desmond: ne adası brada*!

hurley: olm biz lost' ta değil miyiz?

desmond: lost ne lan?...

..........................

tanım: lost dizisi samanyolu televizyonu' nda yayınlansaydı, eski ile yeni halleri arasında oluşacak farklardır.
mr eko imam, kardesi haci olabilirdi.
adanın garip bir yerinden ezan sesleri gelir..
benjamin ve the othersın tamamı, lostieleri dinden çıkarmaya çalışan misyonerler olabilirdi.
finale yakın büyük buluşma hesabı teraziye çıkarılır.
--spoiler--
kate, sawyer' a vermez, jack ile evlenip ona verirdi.
--spoiler--
uçak dustugunde, ve bizimkiler sag kaldıklarında imana gelip namaza baslarlardı.
dini içeriklerin ön planda olmasıyla sonuçlanan bir $eylerdir.
(bkz: hatch in içinde türbe bulunması)
adada yaban domuzları yerine koyunlar, koçlar olurdu.
jacob yerine; ak sakallı, kendi halinde, her şeyi bilen bir dede olurdu. girerken ışığı mışığı kapatırdık ama içeri girdiğimizde onu görürdük. o da gel yavrum gel derdi. öyle konuşurdu locke imamla.
''nolcak bu adanın hali'' diye. bünyamin in dine yöneleceği hakkında tartışırlardı. teeyy tey.
hacım süleyman amca diye bir karakter olurdu ve zevüşen gençlere "bre densizler koca uçak düştü sizin yüzünüzden akıllanmadınız" veya "batınım kültürünü almayalım demiştim zamanında" gibi repliklerle heyecan katardı diziye.
(bkz: john locke un kalp gözü açık olurdu)
plaja büyük bir bez çekmek suretiyle haremlik selamlık uygulaması başlatılır, kate bacımızın, claire anamızın denize rahat girmeleri sağlanırdı. aaron'sa 9 yaşına kadar fasulyecikten sayılır, daha sonra o da yan tarafa transfer olurdu.
hatchdeki duş hamam haline getirilir, 1 2 yaşı geçkin ablamız jack tarafından hayırlı bir iş için oraya yollanır ve kate bacımızın bir kusuru var mı diye bakarlar, icabında kısırlı dolmalı gün düzenlerlerdi.
-nereye gidiyorsun?
-ormana
-delirdin mi canavar var orda
-öldrmeye gidiyorum zati onu,gelirken de iki yaban domuzu haklarım şu covurlar yesin sevaptır.
-nasıl öldüreceksin hacı?!
-kurbanı yere yatırıp alla'hın izniyle sağ elimle kesmeye başlayacağımdır.
-gazan mübarek ola o vakıt
-allahuekber!!
adaya ak sakallı dede iner. ortalığı basan kara isin içinden jack çıkar ve amcanın elini öper. jack kate'e 40 tas su döküp yanına alır. yeni bir tarikat, yeni bir şeyh doğar.

lost----> cennette bir ada. *
--çok fena spoiler içerebilir--

mr eko: inşa ettiği cami ile gönüllerin imamı olurdu. her cuma ada şenlenirdi, o da vaaz verirdi.
kate: evinin kadını, çocuklarının anası olurdu. zaten başörtüsü bile çok yakışırdı ona.
jack: yaptıkları sünnet olarak algılanırdı, müminler de arkasından giderdi.
sawyer: hayati tehlike atlatıp secdeye varırdı. takabileceği lakaplar da kuran' da geçen kelimeler olurdu. allahın izniyle...
sayid: cihad kaçınılmazsa adam öldürmek günah değildir diyerek bir grup müslümanı korurdu. elbette öncelik namaz kılmanın 5 adımı dersini vermek.
locke: adanın ilahi gücüne kendisini kaptırır, allahın varlığı ile içine nur dolardı. artık ada değil, allah böyle istiyor...
claire: veled-i zina sahibi olsa da cennet anaların ayakları altındadır diyerek, cinsel hayattan vezgeçer kendini aaron'a adardı.
hurley: bedeninin allah'ın verdiği bir emanet olduğuna ve öncelikli görevinin ona iyi bakması gerektiğine inanır ve acilen kilo vermeye başlardı. peygamberin sünneti olan uzun saç ve sakal ise onu iyi bir müslüman yapmakta.
charlie: 7 kat ötede olduğundan stv bile onun için birşeyler yapamaz. takdiri ilahi...
jin: karısı zina yapmasına rağmen onu affederek allah katında yerinin rezervasyonunu yaptırmıştır. bundan sonra mühim olan karısına çocuğuna yan gözle bakanları...
sun: allah onu bildiği gibi yapsın. vurun kahpeye!

--spoiler--
(bkz: Sawyer du bi şu yatsının kazasını kılayım be gülüm)
john locke, ada böyle istiyor, demezdi. zira allah'ın dediği olur.
öncelikle dizinin adı allah ın lost kulları olurdu

ön yargılı birçok kesim dizinin yüzüne bile bakmazdı..
sawyer/ jack, silaha ihtiyacım var..
jack/ silahlar hiç bir şey için çözüm değildir sawyer.. kalp temizliği en önemli silahımızdır.. kalbi temiz olanın, allah da yanında olur..
sawyer/ ta tamam haklısın da.. dün gece bir rüya gördüm.. rüyamda nurlar içinnden gelen, temiz pak yüzlü bir dede var idi.. bana ''cihad yakındır.. bütün yabandomuzlarını yakalayıp yakın.. adayı mundar ediyorlar.. korkmayın, allah yanımızdayken zafer bizimdir..'' dedi..
jack/ hmm.. o zaman işler değişir.. nur yüzlü dede bu, boru değil.. kateee!!...
kate/ söyle yiğidim.. selamınaleyküm sawyer, hoşgelmişsin..
sawyer/ aleyküm selam bacım..
jack/ silahları sakladığın yer hatırında mı?..
kate/ allah büyük, buluruz. ananas ister misin biraz?..
jack/ yok iki gözüm orucum ben..
sawyer/ allah allah ne orucu mayıs mayıs?..
jack/ kaza ya.. kaçırdık geçen ramazan..
sawyer/ skerler böyle işi lan çıkıyorum ben diziden..
yönetmen/ keeeess..
- sawyer ahbap çabuk shannon'un astım ilaçlarını ver..
+ buyur güzel kardeşim..
- oh ya dile benden ne dilersen..
+ iki güzel duan kardeşim, başka ne isterim.
uçağın düştüğü gün locke kendi kendine konuşmaktadır..

''allah'ım.. ayaklarım tutuyor artık..yürüyebiliyorum..sana şükürler olsun ya rabbim..kalkayım da bir namaz kılayım..''
her gizli olayın altında bir risale çıkardı. risaledeki matematiksel şifreler (yoktur ama devşirilir elbette - kürdi ne anlar matematikten yoksa) dizideki sayısal fenomenlere devşirilirdi... başka ne olurdu? demeyin başka ne olurdu! fetullah jacob olurdu, ne olacak?!
john locke: hey kim var orada?
.
john locke: eşşedüüüü! hey sen de kimsin? ayakların da ters zaten! üç harli misin sen?
michael: sakin ol adamım, walt' u ararken ayıyı gördüm. kaçayım derken bileğim burkuldu!
john locke: yalan söyleme, üç kulhuvallah bi elham okuyacam yoksa. allah rızası için zarar verme bana!
michael: hacı abi saçmalama ya benim ben!
john locke: bismill... kulhuvallahü...
her bolumde aksakalli amca ve asistani salih (bkz: besinci boyut) icinde feto' yu sevme potansiyeli gordukleri karakterleri* kurtarir, diger "umutsuz vaka"' lari* ise olume terkederlerdi.