bugün

o zamanlar ilkyardım kolu, sivil ve savunma kolu, spor kolu tarzında bir gruplaşma söz konusuydu hala bu tür girişimler var mı bilmiyorum. ben bu kolların hangisindeydim onu da hatırlamıyorum aslına bakılırsa ancak şöyle bir anım var ki yardırmıştır.

okulda yangın tatbikatı yapılacaktır. okul müdür yardımcısı bu toplulukta olanları çağırır ve yapılması gerekeni anlatır.

-bakın gençler biz dışarıda kağıt, çöp v.s topladık cemil abiniz (bekçi) onu yakacak siz de onu söndüreceksiniz. bunu yapabilcek biri var mı.
+ ben hallederim hocam!

okulda herkesin tatbikattan haberi vardır ve o ders tatbikatı beklemekle geçer. dersle alakan yoktur, hocam "hiç başlamayın şimdi siren çalar" sınıfın haylazlarının ağzını süsleyen ortak cümledir. an gelir ve siren çalar.

herkes bir heyecanla kendini dışarıya atar ve bildiğiniz istiklal marşı söyleyecek duruşla - bu diziliş neden gereklidir hala anlamış değilim- tatbikatı izlemeye koyulur. "ben hallederim diyen zat" gider yangın tüpünü alır. kibrit alev alır, toplanan çalı çırpı alevle tanışmamışken yangın tüpü görevini icra etmeye başlar. tutuşmamış çalı çırpı, benim ayakkabılar ve cemil abinin kibrit tutan kolu bembayazdır.

tatbikat raporu: bir tatbikat daha başarıyla tamamlandı. okul zamanında tahliye edildi. ekip çalışması iyiydi. alet ekiptman kullanımı orta düzeyde. yangın tüpünü emanet ettiklerinizi psiko-teknik analizinden geçirilmesi gerekmektedir.
gökdeleniz sandık, yıkıldık, enkaz olduk. bitti.
tuvalette sigara içmeye çalışırken "çabuk yak ilker hoca gelirse belamızı siker" demek, akabinde ilker hoca'nın kapıyı açıp "geldim canım" demesi.
çoğu yalandır, abartıdır, yaşanmadıkça da komik olmaz efenim.
lise yıllarında okuldan kaçmaya hiç cesareti olmayan ben ıskaladığım bir anıyı anlatmak isterim size..efendim sevgili sınıf arkadaslarımın okuldan kacmak ve benı kandıramamak suretiyle aksiyon dolu anlara yelken acmalarından bahsedıcegım sıze.
arkadaslarım kızlı erkeklı bır grup halinde okuldan kacıp, gıdelım bır kayık kıralayalım ızmıt korfezınde bıraları alıp sarkılar soyleyelm dıyerek bır kayık kıralayıp korfeze acılmıslardır. sarkıya turkuye oldukca kaptırıp korfezın dıger yarısında almıslardır solugu aksam saatlerının yaklasmasıyla panıge kapılıp ulan kurek cek cek bıtmiyor ne halt yıcez bız en ıyısı hazır yaklasmısken gölcüğede hazır gelmişken , suralarda kayıgı parkedip otobuse bınmek suretıyle eve donelım dıyerek kureklere asılmıs kayıgı oracıkta bırakıp evlerıne donmuslerdır.aksıyon ve korku had safhadadır. kayıgı kıraladıkları adamcagız korkudan ölmüş dönmediklerini görünce alabora olduklarını sanmış polisleri çağırmış körfezin sularında didik didik aramış ve okul defterlerını orda bıraktıklarından ertesı sabah polislerle okula gelip arkadasları bulmuştur. dersın ortasında kayıkcı amcayı polislerle sınıfta goren saf arkadaslarımız korkudan ne yapıcaklaırnı bılememıs bense ıyı kı gıtmemısım be ohhh dıyerek durumundan yırtmanın keyfını ıcten ıce yasamısımdır.
ıfadelerı alınmak uzere polisler tarafından karakola gıden arkadaslarımızın kayıkcının ıyı nıyetıyle kurtulmaları sonucu hepımızın lıse anılarına damgasını vurmustur bu olay komedı fılmı gıbıdır ,trajikomiktir.
okulun en nefret edilen hocası yatakhanede belletmen kalıyor.kapısında sodyum patlatılır ve bütün yatakhane uyanır.
lise 2 kimya dersine girmeden evvel, sekreter gibi hızlı yazım ustası kız ögrencilerden binbir dil ve cukulata yardımıyla biyoloji notları istenir.

eksikler giderilirken farkında olmadan hocanın derse girer. yoklama anında ismimi soylediğimi bile hatırlamıyorum. ama eksikler arasında adımın anılmadıgına emindim.

tabi o arada eksikler giderilmeye devam ediyor, hatta 2 sayfa not hazırlanmıstır.

bir ara hocanın yoklama snasında kıkır kıkır gülenleri ayaga kaldırıp kimya sorgusuna cktiğini yakaladım. ama hala masasında yzılarını bitirmeye çalısıyordu. gönül rahatlıgı ile işleme devam edebilirdim.

hersy guzel giderken sanki bir ruzgar sintisi duydum, bir de başıma vuran karaltıyı. sanki omzumun üstünden biri yazdıklarıma bakıyor gibiydi. arka sırada oturan kişi zannedip biyoloji diye söylendim.

demez olaydım.

ismim bir anda sınıfta yankılandı. tabii kulagımdaki cınlamanın ölçümü yapılamaz.

-ayaga kalkıyorsun, tepkime nedir anlatıyorsun
+ tepkime...

bir soru bir soru daha derken taramalı tüfekten çıkan kursunlar misali soru bombardımanına tutuldum. bir yanlıs cevap taşın yerini oynatması gibi bir anda domino taslarım yıkılmaya basladı aklımda. sonrasını hatırlamıyorum. bant koptu.

sonrasında 2 eksi derste baska bir dersle alakalı işlem yaptıgımdan bir eksi de hocanın sevgisinden oturduk aşağıya.

yıl sonu en yuksek notu aldıgımı özel olarak hatırlatayım.
en eğlenceyle hatırladığım anılardır.

bir gün dersten çıkmışım, yatakhaneye geldim. odaya girdim baktım biri kapıyı menteşelerden çıkarıp oraya koyuvermiş. acaip sinirlendim, hışımla çapraz odaya girdim.

d: lan anasını sikicem böyle işin
u-v: noldu lan?
d: orospu çocuğunun teki kapıyı çıkarmış. lan kapı çıkarılır mı lan orospu çocuğu? götüne mi sokmaya çıkardın amını siktimin. onu bi bulıyım amına koyacam. bi insan kapıyı neden çıkarır arkadaş? amacı ne bunun, neyi hedefliyosun? amına kodumun çocuğu
.
.
v:..öyle deme lan belki iyi birisidir
tanım : insanın en deli çağlarında(ergenlik), lise hayatında yaşadığı olayların tümüne verilen isim.
bir gün böyle almanca sınavı oluyoruz. ben de fiilleri küçük kağıda yazdım , kağıdı eteğime iliştirdim ( teşekkürler etek bugün mezun olduysam hep kamufle özelliğinden canım benim) . gözetmen olarakta her okulda bulunan karizmatik beden eğitimi hocalarından birisi var. bilirsiniz işte kas yığını dinamik adamlar.

neyse , sınav başladı tabi ben ölümüne kopya çekiyorum , fiilleri ard arda yazıyorum falan . gözetmen hoca da arkalarda geziniyor. sınav bitti , hocaya kağıdımı verdim , '' diğer kağıdı da ver canım '' dedi . ne kağıdı ya kimin kağıdı diyorum (bkz: (kağıdın icadından haberi olmamak).

eteğindeki kağıdı dedi gayet pis bi gülüşle. almanca hocamızı severdim , kopya çektiğimi öğrense beni gözünde bitirirdi sözlü notunu düşünemiyorum bile. birden ağlamaya başladım . siz tüm sınav boyunca benim bacaklarıma mı baktınız hocam size inanamıyorum çok kötüyüm diyip krizleri giriyo numarası yaptım titreyerek ağladım falan .

sonra siz beni idareye verin bende sizi şikayet edicem zaten hocam dedim. ve sonrası malumunuz tırsak hocamızla ateşkes yaptık ve o yazılıdan 96 aldım . şimdi onu her gördüğümde fatmagül gibi davranıp boynumu büküyorum . ama içten içe çok keyifleniyorum.
sabahın saat 7'sinde okula gidilmektedir. kadıköy'den haydarpaşa lisesine doğru yürünür. * yürürken de bir adet sigara yakılır, zaten sabahın 7'sinde okula mı gidilir bilader? bu nasıl sistem lan? neyse, dalgınlık vardır. sigarayı elinde unutan ben, okula elimde sigara ile girerim. güvenlik fark etmez, a binasının ikinci katına kadar çıkarım. 5 dakika geç kalmıştım ama ders boştu. kapıyı açtığımda arkadaşlarımın bana bakışından anlamıştım her şeyi.
merdivenlerde tanıdık birini bulup üç katı sırtında inmek.
tuvalette sigara içerken içeri müdür yardımcısı dalmıştı, koku almasın diye ağzını sıvı sabunla dolduran arkadaş vardı. sonra mutasyon geçirdi.
Lisede okumuş olan kişilerin, unutulmayan lise hatıralarıdır. Okuldan kaçmak, kız peşinde koşmak, tuvalette sigara içmek bunlar bazılarıdır.
Liselilerin yaşadığı anılardır. Ergen hareketler ve liseli ergenlere toplumun verdiği reaksiyonları içerir.
Lise her şeyin başladığı ve çoğu şeyin bittiği yerdir. Anıları ise size acı verir. O günlere bir daha dönemeyeceğinizi bilirsiniz çünkü. Hele bir de yatılı bir lise ise. Çünkü hayattır öğrendiğiniz. Hademeler bile bir rehberdir orada. Öğretmen sadece öğretme görevini yerine getirmez, sizlere ana-baba olur. Gider yerine göre para alır, borç alırsınız.
Ekmek arası ekmek yersiniz. Cebinizde 2 milyar olsa neye yarar ki yemekhane ve yatakhane kapıları kapandıktan sonra. Anca ertesi sabah kahvaltı için hazırlık yapar nöbetçi öğrenciler, siz de ordan 2 3 ekmek vs. kaptınız kaptınız. Kapamadınız açsınız. işte o açlık ki tadı hiçbir yerde yok. O açlık ki tekrar tekrar yaşınılasıca.
Maceralar. Evet lise maceralarını başka nerde yaşayacaksınız ? Ben yıllar oldu bitireli liseyi ama hala hiçbir şeyde o maceraların,korkuların, yaramazlıkların tadını bulamıyorum. Şimdi herkes liseli biri görünce ergen diye takılır. Ya da birine hakaret için "bırak şu liseliyi" der. Ancak o liseli ki duyguları en saf yaşayan. O liseli ki hayatının baharında olan.
her sınıftan en az bir kızın aşık olduğu öğretmen, her ders mutlaka gittiği bir yerden örnek verirdi. ben bursa da, ben yalova da iken falan bu böyke gider. en ön sırada oturan ben sonunda dayanamadım. ben izmir e gittiğim de deyince , Hocam sizde amma geziyorsunuz! demiş bulundum. o sırada da ne hikmetse bütün sınıf sustu benim sözüm çınladı. tam karşımda bir an bana bakıp döndü. jetonu düşünce tekrar baktı ve tabi ki, sana ne? dedi. o an sınıfta bir kahkaha koptu ki... o surat ifadesi, o an ki morarmışlığım ve tabii komik dakikalar. hala hatırladıkça hem utanır hem krize girerim. ama hiç unutmam eminim...
liseyi yatılı okuduğumun için dışarı hayatımız yoktu (şehir merkezine uzak bir yerleşke de okuduk liseyi) bu yüzden, okey, kağıt, tavla gibi eğlencelerden hep mahrum kalıyorduk. bir gün arkadaşlarla oturduk, bu böyle olmayacak artık son sınıf olduk kağıt oynayalım diye karar verdik. temin etmek kolaydı oynamak g.t isterdi. neyse saat gece 2 suları, herkes uyuyor yurtta, kapının altına da havlu sıkıştırdık ki dışarıdan kimse görmesin ışığın açık olduğunu, sessiz sessiz oynamaya başladık. her şey güzel gidiyor, batak oynuyorduk ki, kapının açılmasıyla (sesi nasıl duyduysa!) belletmen içeri bir girdi. dedik ki biz şimdi gerçekten s.çtık. yatılı okulda kumar oynamak okuldan atılma sebebiydi. hemen kumar diye adlandırılıyordu !. ailelerimiz bizi bin bir emekle okutup, gurbete gönderiyorlar, bizler de öğretmen lisesinden çıkıp, vatana millete hayırlı birer öğretmen olacağız diye geldik, eğer atılırsak ailelerimize ne derdik ! korku bütün vücudu sarmaya başlamıştı. belletmen sakin bir şekilde bütün kağıtları aldı ve dedi ki:

-1 deste de kaç kağıt var ?
-52 kağıt var hocam.
- aferin sana 493 ( okul numarası) Osman, peki bunun suçunu biliyor musunuz ?
- evet hocam (başlar aşağıda),
daha sonra bize benimle gelin dedi, bütün kağıtları alıp odasının yolunu tuttuk. odasına girdiğimizde bir arkadaşa kağıtların hepsini vererek, kendi isminin ve mertebesinin yazılı olduğu damgayı uzatarak bütün kağıtları tam ortasından damgalamasını istedi, o da denileni harfiyen yerine getirdi. daha sonra şunları söyledi;
-15 dakika için de destedeki her kağıt çok ince detaylarla 8 eşit parçaya bölünüp, toplam : 416 adet eşit kağıt parçalarıyla odama getirilecek dedi ve bize odadan çıkmamazı söyledi.
bizde yaparsak bizi affeder diye hızlı bir şekilde istenileni yapmaya koyulduk. odasına gittiğimiz de tam 14. dakika da odaya girdik. hiç bir şey demeden elinde ki kağıt parçalarını aldı ve beraber pansiyonun en son katına çıktık. pencereyi açıp bize hayatımız boyunca unutamayacağımız o bakışı yapıp, bütün kağıt parçalarını karlı bir samsun gecesinde (ladik) dışarıya attı. biz anlam veremedik ilk başta. daha sonra şunları söyleyince işin rengi belli oldu;
- sabah saat 8 e kadar, bütün kağıt parçalarını tek tek birleştirilip(bantla yapıştırılıp) odama getirilecek, eğer bir tek parça bile eksik olursa hakkınızda işlem yapıp tasdiknamenizi elinize veririm. şok olduk, bir yandan uçuşan kağıt parçaları gözümüzde ayrılmıyor bir yandan şiddetli kar yağışı, ne yapacağımız bilmiyorduk. gündüzlü okuyan arkadaşlara söyleyip, bize bir deste kağıt getirin diyemezdik, çünkü damgalanmıştı. yapacak tek bir şey kalmıştı, tek tek kağıtları bulmaktı geriye kalan. saat gecenin 3üydü. tam 5 saatimiz vardı, imkansız değildi. 4 batak arkadaşı ve dışarıdan 8 koğuş arkadaşını da yanımıza alarak gecenin tipisinde dışarıda kağıt aramaya başladık. sabah saat 8 de odasına gittiğimizde toplam 7 parça eksiğimiz vardı(aklımda kalanlar maça 8, kupa kızı, karo 4 ve maça 5 lisi). gösterdik, sabaha kadar uyumadığımızı söyledik, sonra dedi ki belletmen;
-1 hafta boyunca kömür taşıma cezası veriyorum size, şimdi odadan çıkın.
belki sizlere komik gelecek ama o an yaşadığım mutluluğu ve bu anımı ömür boyu unutmayacağım.

yer: (bkz: ladik akpınar anadolu öğretmen lisesi)
bir kış günü okulun arka girişindeki yokuş buzlanma etkisiyle jilet gibi olmuştu. müdür yardımcısı da ufak tefek çok kafa bir adamdı. aldık adamı ortamıza, 3 kişi koşa koşa yokuştan kaydık fişek gibi. nasıl da eğlendik, adam hadi bir daha kayalım dediğindeyse gülme krizine girmiştik.
tarih dersinden sınavımız vardı. ön sırada oturuyorduk. yanımdaki kız arkadaşım figen bacağıma kopya yazmıştı. öğretmenin gördüğünü gördüm fakat sesini çıkarmadı. geçti masasına oturdu ve yazılı bitene kadar figen'e baktı. figen 90 aldı sınavdan ben 55,
Okulun dört bir yanı kamera ve jiletli tellerle çevrili olduğundan bir türlü kaçamıyorduk. Bir süre düşündükten sonra aklımıza über bir plan geldi. Bahçe makasıyla çubuklu demirleri kesip arasından kaçacaktık. *

Bir grup arkadaş sağolsun gece gelip kesmiş. Biz de yangın merdivenindeki ışıklı ''exit'' yazısını söküp demirleri kesilen yere monte ettik. (Yakalanmasak tesisat döşeyip ışığı da yakacaktım da olmadı). 1-2 gün her tenefüste bim'e gidip araba araba abur cubur aldık. Tavuk döneri, midyesi de cabası.
coğrafya hocasının sinirden krize girip 2 ders azarladığı sınıfa "Sizin göreviniz sessiz durmak" demek yerine "Sizin göreviniz sexsi durmak" demesi. ve bütün fiyakasının sönmesi.
4 sene boyunca matematik'ten 2 düşüreceğim diye söz veren hocanın sözünü tutmaması ve mezuniyet günü dayak yemesi.
Yıl 2006, lisenin başlarındayım. Adanalı bir ingilizce hocamız var. Arkasından konuşmak gibi olmasın ama amına koyim ben onun.

ingilizce karneye 2 geliyor. ''Ulan çakal, yap bir iddaa da yolumuzu bulalım'' dedi, ben de yaptım ne bileyim. Oynadığım takım 2-1 öndeyken 3-2 yenilince sözlüme 35-35 verip dersten bıraktı yavşak. Euro 2008 türkiye-almanya maçı'na kadar aramız düzelmedi. Sonrası malum, 85-85..
bir zamanlar sınıfımızın kapı arkasında yiyişen kaşar sınıf arkadaşımız var diye bütün okulun öğle arası okula girmesi yasaklanmıştı. konya'da bir anadolu lisesi.
memleketteki herkesin kendi sınıfını hababam sınıfı gibi gördüğünü anlamamzı sağlayan anılardır.

kim lise anısı anlatsa cümleye "yhaa biz çok şeydik eee tam hababam sınıfı hee gerçek bak" diye başlar. memleket hep güdük necmi'lerle inek şaban'larla dolu da bi tane mahmut hoca yok.