bugün

bizden olması, sıcak, içten bir o kadar da muazzam senaryolu olmasıdır.
mecnun'un deli olması tabi ki.
ütopik olması.
gösterileni gördüğün bir yer olan televizyonda görmek istediğini gördüğün nadir yerlerden biridir.
"neyin kafası bu?" sorusunu çok sık sordurması.
3 saniye önce kahkaha atarken bir anda susturması derin düşüncelere daldırması gözlerini doldurması ve sonra tekrar kahkahalara boğması. hayatta böyle değil mi zaten. beni, bizi, bizleri bize gösteriyor bizde bu yüzden seviyoruz bu diziyi iyi ki varsın l&m.
ismail abidir.
içimizden olan insanların hayalimizdeki gibi davranmaları. herşeyin mümkün ve çayın eksik olmadığı bir dizi. daha ne isteriz ki?
sahne çekilirken arkada tezahürat yapan Kireçburnusporlular.
absurd sanat, sanat dallari arasinda zor olan tarzlardan biridir. sacma ve abese guldurmek zordur.basarisi biraz da buradadir.
hem güldürüsü hem duygusala bağlaması. her şeyi barındırıyor olması.
90lı yıllarda çocuk olan grubun teknolojiden önceki yaşamında, mahalle kültürü olduğu dönemde kendi yaşadıklarını dizide görüyor olmasındandır.
–ekibi toplamak –plastik top vb.
senaristin sosyal medyayı çok iyi takip edip ilgili espriler yapması
küfür etmede çığır açmış olmaları
ordaki dostlukların gerçekte olmadığı ama istenmesi
ellerinde para bulundurmamaları bir çok bölümde deste deste para savurdular
klişelerin çok komik bir şekilde eleştirilmesi
erdal bakkalı
mecnun çınarı
herşeyiyle fenomen olmayı sonsuza kadar hak ediyor.
kaç yıldır dizi izlerim bu kadar cana yakın samimi dizi görmedim. birde ekmek teknesi vardı o da güzeldi ama sonra bozdu.
diğer dizilere benzememesi.
halden anlaması, aşkı aşk gibi yaşatıp esprileri otantik yapması.
dizi hiç beklenmedik bir anda hüzünlendirip, hiç beklemediğin bir anda güldürüyor. tıpkı hayat gibi.. daha ne olsun.
doğal olup absürd olmasıdır en belirgin özellik olarak.
az bütçeyle büyük işler cıkarılabilineceğini göstermesidir.
Genel itibari ile evet baya bir ütopik, uçarı ama öte yandan gayet doğal, samimi, özlenilen. Fenomen yapan da zaten bu sentezi başarıyla sunabilmesi.
"Bu hikaye kendi çölünde kaybolanların hikâyesidir. Umudunu yitirmeden bekleyenlerin, hüznün olduğu yerde kahkahayı eksik etmeyenlerin, hala sevdiği kızın gözlerine bakıp “seni seviyorum” demekte zorlananların hikâyesidir.

Bu hikaye, hayatı boyunca hep yedek kalmışların hikâyesidir. Beethoven’ın 9. Senfoniyi bestelediğinde sağır olduğunu bilenlerin ama arabeskten de vazgeçemeyenlerin, başka hikâyelere dâhil olamadığı için kendi hikâyelerini yazanların, bazen küfürlü konuşup, aşkla susanların, kafası hayli karışık olanların hikâyesidir.

Bu hikaye, güçlü olmak istemeyenlerin hikâyesidir. Daha çok deneyen, daha çok yenilen, hep deneyen ve hep yenilenlerin hikâyesidir. "

yanılmıyorsam diziyi Burak Aksak böyle tanımlamıştı, nedeni bu olabilir.
bazen mecnunun şizofren olup bunları uydurduğu üzerine kurgulandığını düşünmekteyim.
ama sonra geçiyor.
evdeki koltuklar 3000 liralık değil, tv 55 ekran, süpermarket yerine bakkal var, karakterlerin cebinde iphone değil nokia 6300 var.
Oyuncuların çok sıcak, çok samimi ve içten olmalarının yanı sıra dizinin senaryosunu yazan Burak Aksak'ın da katkısı azımsanamaz. Gelmiş geçmiş en iyi absürt komedi dizisidir.