bugün

tak tak tak fularları, yuvarlak çerçeveli john lennon gözlüklerini hemen.
batı romayı attila doğu romayı fatih sultan mehmet yıkıyor. hangisi barbar? ayrıca barbarians dizisini izledim germenlerin falan oyunculuklar rezil. hiç tavsiye etmem. bir de thusnelda diye bir kadın koymuşlar kendisini lagertha sanıyor ama olmamış.
görsel
yularımı pardon fularımı taktım bekliyorum.

ayy yobaz sana bu aralar çok yükleniyolar şekerim.

entelektüel olalım derken ibne olduk sanki.
Hegel'in diyalektik düşünce tarzı, onun filozofluğunun temel taşlarından biridir ve genellikle Hegelci diyalektik olarak anılır. Diyalektik, tez-antitez-sentez gibi aşamalardan oluşan bir düşünce yöntemidir...
Gelem de ortamı bozam.
(bkz: kudurmayacak mıyık niloya)
Marx ve engels'in "doğu sorunu (Türkiye)" adıyla yayımlanmış bir kitabı vardır.
kızlar uyanıkken daha entellektüel oluyoruz bence ama sen bilirsin.
az önce entelektüelleştik de... bir daha mı, entelektüelleşmesek olmaz mı?

https://www.uludagsozluk.com/e/46670555/
arkadaş terliğimi giymişti o gece uyuyamadım. ayağımda kanser çıkabilir.
ayak sirozu.
kes at.
Ben o zaman birer duble kruvaze konyak koyuyorum sözlük.
herbert spencer.
bu sosyal antropolog kişi (19yy ingiliz) günümüzde aysun kayacı desek yanlış yapmayız. idare sistem insan düzleminde haklar özgürlükler açısından binlerce yıldır tartışılan konuları günümüz insanının gündeminde olmasına neden olan "alooo! uyumayın" diyen insanlardır.

h. spencer bir hükümete karşı bireyci (antigovernmental individualism) anarşist diyebileceğimiz biri olup en önemli sözlerinden biri "insanları aptalca davranışlarının nihai sonuçlarından korumanın sonucu dünyayı aptallarla doldurmak olacaktır" der.

sanıldığı gibi sadece vahşi kapitalizmi kutsamak isteyen biri değildir. hele ki bırakın fakiri aç kalsın, hasta olanı ölsün anlayışında güçlü olanın hayatta kalmasını savunmuyordu. o fakir düşkün yoksul yetersiz olana ne olduğunu neden olduğunu anlatıyordu. dün krallara kiliseye karşı yapılan savaş bugün kilisenin kontrolünü ele almış ve halkı din ile baskı ile yoksulluk ile uyutan hükümetlere karşı yapıldığını anlatıyordu.
19 yy kadar olan toplum kalitesi üzerine yoğunlaşan, toplumun ahlak etik değerleri ve hakları özgürlükleri idaresi üzerine yapılan sosyolojik felsefe ekonomik tartışmalarını toplum değil de artık birey üzerinden yapılması yaklaşılması gerektiğine dikkat çekmek istemiştir.
onun düşünceleri bugün liberteryen görüşün temelini oluşturmuştur.
kaliteli bir toplum tartışması değil kaliteli birey tartışması yapmalı, kaliteli toplum için değil kaliteli birey için çalışılmalı. haklar ve özgürlükler bir topluma, zümreye, yapıya değil bir bireye verilmeli. dünya artık güçlünün ayakta kalacağı, azalan dünya nimetlerinin kontrolü artık güçlünün elinde olacağından toplumu değil de bireyi güçlü yapmak gerekliliğine dikkat çekmek istiyordu.

oy kullanmak seçme seçilme hakkı edinmek her vatandaşın hakkı olamaz. olursa sosyal sorumluluğu olmayan bir arada yaşama kültürü olmayan bırakın vatandaşlığı-yurttaşlığı insanlık gerekliliğini yerine getirmeyen insan kimi seçecek sanıyorsunuz?

eğitimde fırsat eşitliği her vatandaşın hakkı olamaz.
bırakın eğitimde zeka akıl yetenek yeterlilik kıyasına girmeyi, gerekli bütçenin kısıtlığı belirli imkanların olması nedeniyle eğitim hizmetini yetiştireceğiniz gençlerin zekalarına göre değil de toplum ihtiyacına önümüzde ki 50-100 yıl içinde yok olacak-popüler olacak mesleklere göre belirlemeniz gerek, bunun için öncelikle altyapı oluşturmanız gerek. herkes üniversite okursa evinizde patlayan su tesisatı veya tıkanan tuvaleti kim tamir edecek?

insan hakları (yaşam, barınma, beslenme, ticaret, seyahat vb) gibi bir olgu her insanın yararlanacağı bir hak değildir. özellikle insanlığa karşı suç işleyenler insan haklarından yararlanamaz.
genetik olarak bir rahatsızlığı olan, yeterli dengeli beslenemeyen, gıda işleme saklama sırasında ve tarımda kullanılan kimyasallar yüzünden doğacak bebeğinde de bu yürüme veya organ kaybı-eksikliği, omurilik gelişimi bozukluğu (Meningomyelosel ) vb durumlarda bir anne baba ille de doğuracağım hamile kalacağım dememeli, hele ki hilkat garibesi gibi çocuk doğurmak bir insanın hakkı olamaz. akıl zeka fizik-yaş, sağlık vb sorunları olanlar evlenme özgürlükleri olamaz.
akli melekesi yetersiz olanlar kredi alamaz, mülk satışı-alışı-ticari işletme hak-devir işleri vb fayalite dahil olamaz.
köyden şehre gelip gecekondu yapamaz, idareci ona tapu iskan imar affı veremez ve bu insan hakları barınma hakkı diye savunulamaz.

h. spenser gibi insanlar bize kim olduğumuzu ve neden bu durumda olduğumuzu açıklar.
Evrim bir doğa yasasıdır. Bu doğa yasasının neden ve nasıl çalıştığını açıklayan bilgiler bütününe Evrim Teorisi adı verilir.

Halk arasında yaygın olarak kullanılanın aksine "teori" sözcüğü bilimde "ispatlanmamış veya asılsız düşünce" anlamına gelmez. Tam tersine, uzun süreli, çok açılı, çok disiplinli gözlemler ve incelemeler sonucunda elde edilen verilerin "neden" ve "nasıl" o şekilde olduğunu açıklayabilen bilgi bütünleri anlamına gelir. Bilimde bir "yasa/kanun", doğal bir olguya/fenomene yönelik gözlemdir. Bir şeyin "ne" olduğunu belirlememize yarar: örneğin "bütün cisimler yere düşer", "bütün canlılar farklılaşır" gibi. Bir önceki cümlemizdeki örneklerimizden ilki bilimde "kütleçekim yasası" olarak bildiğimiz konuyu, ikincisi ise basitçe "evrim yasası" olarak bildiğimiz konuyu basitçe izah eder. Bunlar yasalardır ve Evren'imizin yapısı/dokusu değişmediği müddetçe bu şekilde var olurlar.
sizi okuyunca fark ettim de nasıl bir hayvansam ben entellektüelleşemiyorum beyler ne yapmam lazım.
Nihilizm, hiççilik ya da yokçuluk; Latince'de 'hiç' anlamına gelen nihil sözcüğünden türetilen Nihilizm, günümüzde birçok spesifik alt dala ayrılmakla beraber, en popüler tanımıyla; her şeyin anlamdan ve değerden yoksun olduğunu savunan felsefi görüştür. Nihilistler Tanrı'nın varlığını, iradenin özgürlüğünü, bilginin imkânını, ahlakı ve tarihin mutlu sonunu reddederler.
Kızlar daha uyumamistir. Tavuk mu bunlar.
Ekim 1492'de Kolomb'a Kızılderililer ilk defa kurutulmuş tütün ve meyve hediye ettiler. O gün aslında tütünün dünyaya yayılma hikayesinin başlangıcıdır demek çok da yanlış olmayacaktır. Her ne kadar günlüklerinden aktarıldığı kadarıyla Kristof Kolomb kendisine sunulan tütünü pek sevmese de, sonradan değerini anlayacağı bir hediye olduğu ortaya çıkacaktı.

Avrupalılar, Kızılderililerden öğrendikleri tütün içme alışkanlığını tüm Avrupa kıtasına taşıdılar. Nitekim, tütünün Avrupa’da hızla yayılmasının en büyük sebebi, “Tıbbi mucize” olduğuna olan inançtı. ispanyol doktor Nicolas Monardes, 1571 senesinde kaleme aldığı kitabında, tütünün 36 tane şifasının olduğunu iddia etmiş. Dönemin araştırmacılarından Thomas Harriet ise sağlıklı bir yaşam için her gün tütün içmeyi önermiş. Ancak, kayıtlar Harriet'in burun kanseri benzeri bir hastalıktan öldüğünü gösteriyor. Ölüm sebebiyle ilgisi var mı kesin bilmiyoruz ama bildiğimiz şu ki, 16’ncı yüzyıl Virginia’sında tütün içerken dumanı burundan çıkarmak çok yaygın bir tiryaki adetiymiş.

Dünyadaki ticari amaç ile ilk sigara 1843 yılında Fransa 'da devlet tekelinin Française des Tabacs adlı kuruluş tarafından üretilmiştir. ilk başlarda 20,000 adet sigara, Paris 'te düzenlenen bir kermeste Kraliçe Marie-Amelie tarafından satılmıştır.

Tütün, Osmanlı topraklarına 17. yüzyıl sonlarında Cenovalı denizciler tarafından getirilmiştir. Bir zaman sonra iskeçe ve Selanik'te üretimi başlamıştır. Yangınlara neden olduğu gerekçesiyle IV. Murat yasak getirmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştır.

Osmanlı Devleti'nin anlaştığı Fransız Reji şirketi izmir, istanbul ve Samsun'da sigara fabrikaları kurmuştur. TBMM Hükûmeti istiklal Harbi başlarında anlaşmayı feshetmiş, yerine Tekel kurulmuştur. Tekel kurumu 1984'te çıkan yasa ile yabancı sigaraları ithal ederek satışına başlamıştır. 1986'da devletin tütün tekeline son verilmiştir.

1991'de yabancı sigara firmalarına Türkiye'de sigara fabrikası kurma hakkı verilmiştir. Bu süreçte Best, Camel, Salem, Winston, Philip Morris & Marlboro fabrika kurarak Türkiye piyasasına girmiştir. Günümüzde Türkiye sigara piyasasının %90'ı yabancı markaların kontrolündedir.