bugün

ne kadar can acıtırsa acıtsın yine de bazı vazgeçilemez şeyler uğrunda çekilen işkencedir. * * * * * *

--spoiler--
Umut...Yaşama içgüdüsünü körükleyen en büyük olgu. Onun kaybolmasını düşünmek bile yeterince korkutucu. Ama ya kaybolursa...

Aslında demek istemezsin hiçbir zaman ama bu kez demek zorundasın galiba. Aslında hissetmiştin. Bir anda içine bir sıkıntı düşer, hayatın anlamsızlığı daha çok görünür gözüne tüm çıplaklığıyla. Kötü bir şeyler olacağını hissedersin. Olacakları hissetmekle kalmamış, aslında çok başından tahmin etmiştin. Ama her şeye rağmen a olursa diyerek...Bir umutla...
Umut dedin ya...Hayatın tüm olumsuzluklarına aldırmadan...Ya olursa diyerek...Aslında olmayacağını çok iyi bilmene ve her şeye rağmen...Bir umutla sarılırsın ona...

Geriye bakıyorsun da...Çok eski değil. Sadece birkaç ay öncesine. işte o halini özlüyorsun. Okulu kazandığında havalara zıplamıştın, en mutlu olduğun anlardan birisiydi. O mutluluğun bedelini ödüyorsun belki de şimdi. Bu mutluluğun bedelini ödeyeceğini bilsen, acaba bu kadar sevinir miydin? Hiç sanmıyorum. Hatta elinin tersiyle iterdin bu mutluluğu. Ama bilmiyordun ve şimdi sadece keşke demekle kalıyorsun. Şimdi geçmişe dönmek imkansız, burada bu gerçekle yüzleşmek daha da zor ama zorundasın. Çıkmaz sokak...

Biliyorsun ki bu hayatın gerçeklerinden birisi ve senin gibi insanlar için var. Ne kadar olgun karşılamaya çalışsan da olmayacak biliyorsun. Bir tarafın zamana bırak, her şeyin ilacıdır. diye düşünmüyor da değil. Evet bu doğru olabilir, zamanla geçebilir bu sıkıntı ama o sıkıntı geçesiye kadar zaman sanki duracak gözlerinde. Hiç geçmeyecek gibi gelecek. Ve sen dayanmaya çalışacaksın. Ya da fazla dayanamadan...

Yazdıkça rahatlıyorsun. Ama sadece bir süreliğine. Kalemi bırakıp, gözlerini uzaklara diktiğinde yine aynı hayal. Bu hayal çok daha uzun zaman seninle olacak. Bundan kurtulmak istiyorsun ama sen de biliyorsun ki bu pekte mümkün değil. Zaman demiştin ya işte onla mümkün sadece.

Alışmaya çalışmak diye bir şey olmadığını gayet iyi biliyorsun. Çünkü buna alışmak zorundasın. Ne kadar acı çeksen de, zor olsa da...

Yine aslında diyorsun ve buda çare olmayacak. Aşık olmayacağım demiştin daha önceden tekrar olacağını bilerek. Bu senin elinde olan bir şey değil. Zamansız gelir ve karşı koyamazsın. Karşı koymaya çalışsan da olmayacak ve seni esiri altına alacak. Yine esir oldun işte ve ne kadar yazıp dursan da bu da çare olmayacak.

Neden bu kadar duygusal ve iyisin? Biraz daha taş kalpli olamaz mıydın? Olmaya çalışsan da olamıyorsun zaten...iyice saçmalamaya başladın sanki. Sadece yazıp rahatlamak istiyorsun. Bir anlık rahatlık evet. Daha sonra tam baş ucunda bekliyor yine seni...

Bazen düşünüyorsun yanlışı nerede yapıyorsun diye. Ama cevapsız kalıyorsun. Cevabın olsaydı düşünmene gerek kalmazdı zaten.

Ne yaparsan yap hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Kader hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Nasıl istendiyse her şey sonsuza dek o şekilde kusursuzsa işleyecek. Ve sen de bu kusursuzluğun sayısız parçalarından sadece birisi olacaksın. Her şeyi zamanın kollarına bırakacaksın. Ya geçecek ya da...

Belki yarın her şeyi değiştirebilir ama önce bugünün yarını mahvetmesine izin vermemen gerek. Şimdiden ne olacağını düşünerek hareket edersen belki de yarın her şeyi değiştirecek.

Yine bir umutla kalemi bırakıyorsun...Kusursuz işkenceye devam...
--spoiler--
işte budur.

http://www.vidivodo.com/311710/sagir-oda-iskence
öldürmeyendir.
mazoşiste işkence yapmamaktır.