bugün

yaşadığı çoğu şeyden bir mutsuzluk ibaresi çıkarmaya çalişmaktır kronik mutsuzluk, belkide son kez mutlu olduğunu düşünmektir mutlu olsa bile.
(bkz: minör depresif)
en önemli nedenlerinden biri belirsizliktir. o bulanıklık geçip önünü görmeye başlayınca geçecektir. yani umarım...
mutluyken bile mutluluğun verdiği ''her an kaybetme'' veya ''mutululuğu sahiplenememe'' takıntılarını fazlasıyla sorgulamak suretiyle ortaya çıkan sendromdur. genellikle aşırı yorgunluk ve uykusuzluk hali verir. ruhun bedene dar geldiği falan sanılır. sıkıcı ve kasvetli bir ruh halidir. fakat kronik mutsuzluğun insana cevher gibi kazandırdığı mücevherler vardır. mutluluğa tersten bakarak daha çok mutlu olmayı başarabilirler bu insanlar. duyguları fazlasıyla yoğun yaşarlar. bilhassa kadınlarda bu sendrom bariz bir şekilde kendini hissettirir. kadınlarda bu sendromun yaşanması çok seksidir. ki bu tip kadınlardan herhangi biriyle karşılaştığımda bir defa olsun hayranlık duymayayım efendim. harika insanlardır...
bir hedefiniz, bir amacınız, bir hayaliniz varsa ona ulaşana kadar asla hissetmeyeceğiniz; ulaşmanızın akabinde hayatınızın sürüklediği boşluğa doğru kayıp giderken içinizde son damlanıza kadar hissedebileceğiniz duygu.

kronik mutsuzluk; bazı bünyeler için biri bitip diğeri başlayan iki hayal ve/veya hedef arasındaki geçiş süresini kapsayan bir nevi ruhun başıboşluk anı belki de. hele bir de bütünleştiğinizi, her daim beraber yürüdüğünüzü sandığınız kişi veya kişilerin maske altındaki ifadeleriyle yüzleştiyseniz bu iki hedef arasındaki zaman diliminde; her uyandığınız sabahın zehir olması suretiyle kronik mutsuzluk dönemini en diplerde geçireceğinizden hiç şüpheniz olmasın.

en güzel makyajlarla kamufle etmekte arayacaksınız mutlu görünmenin çözümünü bir süre. yetmeyecek. mekanik bir gülümseme konduracaksınız suratınıza her daim. yeri gelecek, kulağa delice gelse bile, elinize kağıt kalemi alıp elde ettiklerinizi, başarılarınızı, herşeye rağmen yanınızda olan insanları yazacaksınız birer birer. kendinize yapay mutluluklar elde etmek adına ne gerekiyorsa yapacaksınız. ama bulamayacaksınız ne o sizi mutsuzluğunuzdan kurtaracak bır etkeni, ne de mutsuzluğunuzun asıl sebebini...

güvenip kimseye açamayacaksınız derdinizi. sonrasında 'güçsüz' etiketi yapıştırılmaması için arkanızdan; susacaksınız. gittikçe suskunlaşacak, gittikçe ana rahmindeki o pozisyonda geçireceksiniz o uzayan uyku periyotlarınızı. dertop olup kaskatı dalacaksınız her uykuya. bir çıt sesiyle yerinizden zıplayacak kadar dalacaksınız yeri gelecek, her ses sonrası sanki yanıbaşınızda bomba patlamışçasına bir yudum sudan kalp atışlarınızı dindirmesi medetini umacaksınız.

daha sık hatırlayacaksınız hayatın adil olmadığını, mutlu olma fırsatlarının eşit dağılıma tabii olmadığını. yolda kimsenin dönüp ikinci kez bakmadığı bir dilenci için yol boyu ağlayacak kadar sinirlerinizin yerle bir olduğunu farkedecek, omzunda ağlayabileceğiniz bir insana bile sahip olmadığınızı getireceksiniz aklınıza gayri ihtiyari.

işte bu zaman diliminde ya biyolojik saatiniz aşık olmanız gerektiği sinyallerini verecek ya da kendinize bir diğer kronik mutsuzluk periyoduna kadar oyalanacak bir hedef belirleyeceksiniz.

ve sonra anlayacaksınız ki tek sorun sahip olduğunuz hislerin hafiften anarşist davranıp ruhunuzu zamansız yere çöküşe geçirmesi. ne çevre, ne insanlar, ne başka birşey... sizi asıl mutsuz edenin gerçek hayatın belleğinize olan iz düşümüyle arasındaki uçurum olacak. celladınızın; umulan ve bulunan döngüsü olduğu gerçeğini farkedeceksiniz.

kopmak üzere olan bir ipin üzerinde tek tekerlekli bisikletle ilerleyen akrobatın pedallara asılması gibi siz de insanların arasına karışmaya çalışacaksınız son bir umutla. ama hışımla hızlanan tekerleğin aşındırdığı ipi hesaba katmadığınızı farketmeniz de geç olmayacak... ip kopacak... seyircilerin salya akıtarak izlediği akrobat aşağıda bekleyen aslanlara yem olacak...

ve buna insanlar ''hayat'' diyecek...
mikrofonu ünlü türk üzülürü teomana bırakınca "sorma neden niçin her şey yalnızlıktan" cevabından da anlaşılacağı üzre yalnızlıktan yahut işsizlikten veya olduğu yerle olmak istediği yer arasındaki mesafelerden hasıl olan; bir yerden sonra bağımlılık yaratan ömür törpüsü.
hastalık tarzı bişey. insanı hayattan tiksindirir. örn: bir müzik dinliyosunuz içindeki en dramatik adam oluyosunuz sonraki bir buçuk saat bu olayın etkisinden kurtulamıyorsunuz. taki diğer bi müzikteki boynuzlanan hor görülen adam olana kadar. garip bişey allah kurtarsın durumları
depresyon belirtisi olabilir. dikkat etmek gerekir.
(bkz: travma)
en büyük sebebi kötü bi çocukluktur bence.
artık mutlu olmak için sebebi kalmadığı düşünen insanların yaşadığı ruh halidir. artık mutsuzluk huy haline getirilmiştir. değiştirilemez. aslında mutlu olmaktan kaçılır, heyecandan korkulur, yeni girişimlere cesaret edilemez. böyle bi parça daha huzurludur. tedavisi zordur antidepresanlara abanmak pek bişey değiştirmez.
her daim içte bulunan melankoliden kaynaklanan bir durum.

nedense bir türlü geçmek bilmez. geçmişteki acılardan beslenir durur. bu sayede kişi hem gelecek hemde geçmiş zamandan beslenerek çift karakterli olmaya başlar.
Yaşadığı büyük şehirden küçücük bir yere calismaya Gelen benim içinde bulunduğu şey. Geldim geleli yüzüm bir kere gülmedi. En kötüsü kimseyi görmek konuşmak istemiyorum. Burda yaşayan kimseye tahammülüm yok. Çıkış yolunu bilen varsa seve seve dinlerim.
beyindeki mutluluk hormonlarının işlevini yitirmesidir.
genellikle bu insanlarda psikonörotik rahatsızlıklar vardır. kişi bilmese bile.
amına koduğumun çocuğu.
psikolojik bir rahatlıksızlıktır. kişi gündelik yaşamda başına gelen iyi yada kötü olayları, kötü yönleri ağır basacak şekilde yorumlar ve mutsuz olur. hayatında herşey tam olsa bile onu mutlu olmaktan alıkoyan bir sebep mevcuttur hep. genellikle mutlu aile ortamından uzak geçirilen bir çocukluğa sahip insanlarda daha yüksek oranda olması mümkündür. ailesinde huzur olmayan insanlar depresyona daha yatkındır çünkü.
Bulundugunuz ortami hatta sehri terk etmeniz gerekir

kurtulmak için sosyal medya hesaplarini da dondurmaniz lazim bir süreligine.
Mevsim geçişlerinde iyice kudurup ayyuka çıkan lanetli duygu durumu.
Bünyeyi bu sürece kaptırmamak gerekir, yoksa kamyon gibi ezer geçer.
Bol egzersiz, hobi, dostlarla Zaman geçirme ve bol sıvı... Evet!
Mutluyken bile saniyeler içerisinde modunuzun düşmesi durumu. Mutlu olmak ya da mutsuz olmak sizin için çok önemli olmadığında, mutlu olmaya çalışmak gibi bi sorununuz da olmayacaktır.
Inanın hayatında yarım kalan huzur
zamanında yaşanmamış bir anıdır
Bir parça ukte dir kendisi.
boğucu kapalı hava ve evden çıkmamak üst üste gelince insana çökendir.
regl haftasının vazgeçilmezi.
kronikleşmeden "bu da geçer" e başlayın.