bugün

Amerikan modernitesinin yorduğu bünyeleri anlatan film Dustin Hoffman'ı bir üst lige taşımış, meryl Streep'i de topa sokmuştur. iki oyuncunun ayrı ayrı devleştiği Yağmur Adam ve Ruhlar Evi ise başlı başına entry konusudur.
1979 oscar'larini silip supuren film. en iyi film secilmistir, hoffman en iyi aktor odulunu almistir, ayrica en iyi yonetmen ve en iyi yardimci kadin oyuncu da bu filme gitmistir.
bana kalırsa bu film 'heyy babayı sevin, anneden nefret edin' diye bas bas bağırmaktadır. ben de bu feryatlara uydum izlerken herkese dustin hofmın gibi baba diledim.
kramer kramer'e karsi olarak turkceye cevrilmis film.
1979 yapımı 5 oscar'lı çok çok güzel bir baba - oğul filmi. aldığı oscarlar da eften püften değil hani, en babalarıdır. en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi erkek oyuncu * en iyi yardımcı kadın oyuncu *, en iyi uyarlama senaryo.

meryl streep bu filmde çok az zamanda büyük işler yapmıştır. filmde aldığı süre yardımcı rollerin bile ortalamasının altındadır bana göre. ama dibine kadar haketmiştir oscar'ı. dustin hoffman'ın buluştukları cafede bardağı duvara fırlattığı an ürktüğü bir sahne vardır. bunun adı "oyunculuk" değil. başka birşey.
ilk seyrettiğim film.

sene 1982 filandı sanırım o zamanlar küçük bir çocuğum, nasıl bir gereksizlikse artık annem beni ve arkadaşımı almış bu filme götürmüştü. küçücük çocuksun, o zamanlar sinemaya gitmek olay, nasıl sevinçle gidiyoruz sinemaya iki küçücük çocuk. filmin başladığını anımsıyorum şimdilerde ve bir park sahnesi. sanırım baba çocuğu parka götürüyordu ve anne de parka geliyordu, ve sonrasında artık kaç dakikaysa o film o kadar dakika hıçkıra hıçkıra ağladığımı anımsıyorum bir de filmle ilgili. o çocuk kafasıyla artık olayı neresinden aldımsa, o zamanlar bizleri hiç aramamış, sormamış, kadının biriyle çekip gitmiş babamı özlüyor ve de "ne güzel başka çocuklar babalarından ayrı değil" diye düşünüp hıçkırıklara boğuluyordum. annem de artık nasıl bir ruh hali içindeyse "şş sus ayıp ağlama film bitince çıkarız" filan diyor. yanımdaki arkadaşım durumu anlamıyor neden ağladığımı filan. zira o zamanlar benim için anne-baba ayrı bir ailenin çocuğu olmak utanç verici ve kimseye söyleyemiyorum. zaten 7 yaşındayım kiminle ne paylaşıcam ki.

anne-baba ayrı bir çocuğa izletilmesi gereken en son filmdir zannımca. aradan geçmiş 30 sene, filmin başlığını görünce yine içimi sıkıntılar aldı derin derin nefes almaya çalışıyorum şu an yazarken bile. artık nasıl etkilemişse. üstte hatırladığım şeylerden başka bir şey anımsamazken filmle alakalı olarak, hala en sevdiğim filmler arasında ilk beşe rahat rahat girer. sonrasında bir daha ne izledim, ne olduğum yerde izlenmesine izin verdim, sanırım iyi bir filmdi diyeceğim ama zaten 3-5 oscar kazanmış filme kötü demek de olmaz.

diyeceğim şudur ki; eğer eşinizden ayrı bir ebeveynseniz asla çocuğunuza izlettirmeyin, çocuğunuzun ruh sağlığı ile oynamayın.

edit: sabah sabah amma yazdırdı, iç döktürdü be.
an itibariyle digitürk stars hd de oynayan beni yıllar öncesine götüren, günün an be an içine eden film. ayrıntısı için (#14769060)
izlememek olmaz.
zamanında memduh ün'ü hayli etkilemiş ve garip filmini ortaya çıkarmış kendince velayet sorununa keyifli ve duygusal bir şekilde el atan son derece başarılı bir başyapıt. dustin hoffman'ın büyük oyunculuğu kadar anne rolünde meryl streep'ten de söz etmemek olmaz o da döktürmüş.

bu filmin ciddi bir yan etkisi var eşimle biz de bu dertten muzdarip olduk izler izlemez. yumurtalı ekmek olayı... ertesi gün uyandık ve bilmem kaç dilim yumurtalı ekmek götürdük o derece.

film içinde anneden yana mı olunacak yoksa babadan mı? bu da keyifli başka bir sorun... cevap elbet babaydı. zira ilişkisine ve hayatına dair öz eleştiri yapabilmiş ve hakikaten sağlam bir baba olabilmeyi geçte olsa başarmıştı.artık oğlu da onu fazlasıyla seviyordu ve ona bağlıydı.. son tahlilde, anne dahi evinde babasıyla harikulade mutlu olan ufaklığı ortamından ayırmak istemedi.

kanımca öz eleştirinin ve kendini sorgulamanın daha da önemlisi yalandan değiştim demekle hakikaten değişmenin farkını yansıtan filmdir bu. oturup tekrar tekrar izlenmeli gayet erkeksi bir duyguyla hoffman haklı çıkarılmalıdır. ne varsa sen de ve yumurtalı ekmeklerinde var üstat. ben böyle film eleştirisini yerim yumurtalı ekmekleri yediğim gibi.

10 üzerinden 8,5.
Kemal kılıçdaroğlu'nun zamanında rte için sarf ettiği bir benzetmedir.
Dustin hoffmanın ne kadar büyük bir oyuncu olacağını gösterdiği filmdir.

ilk entrydeki amca gerçekten çok güzel anlatmış.

Arda nasıl vestel manisada arda olduysa dustin abimiz de bu filmde dustin olmuştur.
Duygusal bir film. Bu filmi izleyen yetkili bir kişi olsam çocuğu olan evli çiftlerin boşanmasını yasaklardım.
1979 yapımı 5 oscar ödüllü unutulmaz film.
Ablamla sinemada izlediğim tek film. (bkz: orduevi sineması)
Çok geç izlediğim eski bir film olmasına rağmen hatırlıyorum da uzun bir süre etkisinden kurtulamamıştım. Bunu özellikle belirtiyorum ki; ben eski filmleri çok konsantre olamadan izlerim ve bazı oyunculara karşı istemsiz önyargılarım ( meryl streep) vardır.

Bir boşanmanın ne demek olduğunu bu filmden daha iyi anlatabilen ne bir terapist, ne bir avukat, ne de bir boşanan görmedim ben henüz.

Her iki oyuncunun da oyunculuklarının kusursuz olduğu epeyce dramatik bir film.