bugün

nerden esti bilemenko, kendimi uçak bileti almış vaziyette bulduğum danimarka başkentidir. gidenler yeşillendirsin diyeyim de unutmadan, adet yerini bulsun.

gerçi sonra dediler ki, "çok baaalı bi şeher, mayışını bırakır gelirsin. hem de çok soğuk, sümüğün donar." ben de döndüm ve dedim ki, jamiryo. kaç kere gelicez dünyaya. iki gün istasyonlarda terminallerde yatarız, noolabilir yani.

bir de mazi kokuyor oralar. alınmış tertemiz uefa'dan, müzede duruyor, bir kupa uğruna ya rab, ne goller oluyor. arkamızdan ecdad tarih yazmış, evlat gidip görmekten aciz demesinler.
(bkz: 17 mayıs 2000)
Gittim gördüm bisiklet kiraladım. Dolaştım. Artık onedio listelist gibi sitelerin ballandıra ballandıra "dünyanın en üff mükemmel ötesi böyle kocaman gelişmiş şehrinde yaşamak için 10 sebep" gibi sikko yazılarını okurken ülkeme sövmüycem. Siz siz olun memlekete sahip çıkın. Gidecek yerimiz yok olm.
danimarka'nın başkenti... yerel halkın söylemiyle koopınhaagın...

ayrıca benim de "vay arkadaş, uçak biletleri ne kadar da ucuzmuş" diyerek görme şansına eriştiğim ve büyük beklentilerle gitmememe rağmen kendisine aşık etmiş şehir. ha ucuz uçak bileti falan dedim ama akıllara düşük bütçeli bir seyahat gelmesin. zira bir şişe suyun yaklaşık 10 TL olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. evet, kopenhag açık ara gördüğüm en pahalı şehir. yine de gezmeye görmeye değer.

kopenhag'ı seyhat etmeyi planlayanlarınız varsa ilk iş bir copenhagen card almanızı öneririm. bu kartla hem toplu taşıma araçlarından ücretsiz olarak yararlanabiliyorsunuz hem kanal turlarından şehrin önemli müzelerine kadar bir çok aktiviteyi bedavaya getirebiliyorsunuz.

toplu taşımaya alternatif olarak bisiklet de kiralayabilirsiniz. zira bisiklet zaten şehrin temel ulaşım araçlarından biri. yerel halk arabadan çok bisiklet kullanıyor zaten. ayrıca yollar çok geniş ve bisikletler için ayrı bir şerit var.

gezilecek görülecek yerlere gelince. malum kopenhag carlsberg'in ana vatanı, hal böyle olunca carlsberg'in eski bira fabrikası olan ve bugün bir müze haline getirilen visit carlsberg'i görün. dünyanın en büyük bira şişesi koleksiyonuna bir göz gezdirin, tur ücretine dahil olan biranızı alıp bir faytona atlayın ve etrafa baka baka biranızı yudumlayın falan...

visit carlsberg'i ziyaret ederken carlsberg markasının kurucusu jacobsen ailesinin şehrin gelişiminde büyük bir etkisi olduğunu fark edeceksiniz. hatta aileye ait sanat eserleri koleksiyonu "ny carlsberg glyptotek" diye ayrı bir müzede sergilenmekte. tabi müzenin içeriği böyle anlatılınca kulağa biraz tırt geliyor. fakat açık ara ziyaret ettiğim en iyi sanat müzelerinden biriydi. özellikle roma döneminden kalma heykeller bir hayli etkileyici...

kopenhag'a gitmişken, nyhawn'a yani, limana uğramadan olmaz. burada ince bir boğaz tadı var. limana demir atmış yelkenliler, limanın etrafında restoranlar falan... size biraz tuzluya patlasa da küçük bir bütçe ayırıp nyhawn'da, limanın kenarındaki restoranlarda bir yemek yiyip manzaranın tadını çıkarın derim...

bu arada ne yenir, ne içilir diye merak edenler için; diğer iskandinav ülkelerinde de olduğu üzere danimarka mutfağında da deniz mahsülleri ön planda. özellikle karidesli salatayı ve ıstakozu bir deneyin derim...

çok övülen bir deniz kızı heykeli var açıkçası bir numarası yok gibi geldi bana.

ha bir de mutlaka ziyaret edilesi bir christiania town var. burası kopenhag'ın tam merkezinde bir mahalle. 70'lerde bizdeki gezi parkı direnişi tadında bir toplu protesto sonucunda polis bu bölgeden çekilmiş ve zamanla bu mahalle evsizlerin konakladığı bir yer olmuş. içerideki yıkık dökük evler hala hobo hobo tipler yaşıyor. polis mecbur kalmadıkça buraya bulaşmadığından burası özerk bölge tadında. hal böyle olunca içeride marijuana ve bilimum soft drug satışı serbest. küçük küçük külübelerden alıp semtim tam ortasında pub'larla çevirili alanlarda oturup tüttürülüyor. karışan eden yok. zaten içerisi ana baba günü...

ancak chiristiana town'ın paspal görüntüsü kopenhag için büyük bir istisna. zira şehir pahalı olduğu gibi, hayat standartlarının da bir hayli yüksek olduğu kolaylıkla fark ediliyor. insanlar çok şık, ve giyimlerine kuşamlarına bir hayli dikkat ediyorlar. bunun altını neden çiziyorum ? çünkü kopenhag'da gece hayatına bulaşıp şehrin gözde klüplerine girmek istiyorsanız kılığınız kıyafetiniz önemli. yoksa tipinize bakıp almıyorlar. bu duruma türkiye'den alışkınız ancak özellikle gece hayatının patladığı orta avrupa ülkelerinde sıkça görülen bir şey olmadığı için beni bir hayli şaşırttı...

aslında yazılacak daha çok şey var, ama hem anlatmakla bitmez hem de ben yazmaktan sıkıldım. velhasıl mini minnacık brugge'e gidip anlata anlata bitiremiyenler kopenhag'ın mimarisini görünce ağlarlar, o yüzden avrupanın popüler tatil noktalarından biri olmadan gidip görün derim...
fatih terimin orda, bizim ekran başında ağladığımız şehirdir.*
danimarka'nın başkenti. kuzey başkentleri arasında güzellik konusunda stockholm ile çekişmektedir. yollarda onlarca bisiklet görebilmek mümkün. küçük deniz kızının doğduğu şehir.

ayrıca 2000 yılında aslanların tarih yazıdığı şehirdir.
biz galatasaray taraftarlarının kalbinde şüphesiz bambaşka bir yeri olan kenttir.
kuzey yarımkürede olmasına karşın hala yaz gelmemiş şehirlerden biridir. haziranın sonuna geldik hala yağmur, sıcaklık ise 13-14 derece. nasıl bir memleketsin sen danimarka?
Danca ismi københavn, isveççe köpenhamn olan şehir.
salı günü kalbimizin atacağı şehir olacaktır. renklere aldanmayıp tek bayrak altında galatasaray'ı desteklememiz gerekmelidir.
iskandinav şehirleri arasındaki en popüler olanıdır. Şehrin merkezi olarak kabul edilen alanda yaklaşık olarak 1.3 milyon insan yerleşik olarak yaşamaktadır.
aşırı pahalı şehir. tivoliye gitmeyin tek sözüm bu. giderseniz de cepte en azından 500 600 euro para bulunsun. sokakta yatmak hiç hoş olmuyor :(
görsel
Her gidenin kazik yiyecegi sehir.
galatasarayın 17 mayıs 2000'de arsenali ezerek uefa kupasını kaldırdığı şehir.
iyi bira yapıyor bu şehir. tuborg için teşekkür ediyoruz..bilhassa kırmızı tuborg, saygılar!