bugün

en orijinal ve en yaratıcı soruların sorulduğu, hocanın da doğal olarak, "ben sizin bilginizi değil, zekânızı ölçüyorum bu sınavla" dediği sınavlardır genellikle. "işte, bir o kitaptan, bir bu kitaptan alır iki soruyu yaparım. bulmaca gibi" şeklinde düşüncelere gark etse de insanı; zaman geçtikçe, özellikle de sınavın ilk onbeş dakikasından sonra, anya'nın konya'dan çok daha bambaşka bir yer olduğu ortaya çıkar.
orta okulda din hocamız yapardı bunu. kendisi televizyona da cıkmıstı. ogrencilerle arası cok iyiydi yemege gidilirdi beraber.hayatın sadece dersten ıbaret ve gezmekten ıbaret olmadıgını ikisini bir arada yapabilmenın guzel oldugunu beynımıze kazıyan hoca idi.dost hoca idi.
bölüm davranış bilimleri ve sınavlar yorum sorusu olduğunda bir işe yaramayan eylem.
kitap ve defterin açık olması sadece sınav psikolojisinden biraz kurtulmak için işe yarıyor.
hiçbir zaman iştirak edemediğim sınav türüdür. içimde kalmıştır.
hande küçükaydın hocamızın en zor sınavlar olarak nitelendirdiği sınavlar. o öyle diyorsa bize birşey demek düşmez *
kopya çektiren bütün öğretmenlerin yaptığı sınavdır
(bkz: en baba sınavlar)
ohh kitap defter açık nasıl olsam yaparım gibisinden havalara girilen ancak kol gibi soruların gelmesi ile hay ben bu hocanın yapçağı sınavı diye... dewamı getirilen korkulası sınavlardır
öğrencinin çokta hoşuna giden bir sınav değildir.eğer hoca defteri kitabı serbest bırakırsa öğrenci anlarki sorular tabiri yerindeyse baba gibi sorulardır.tek iyi tarafı kopya hazırlama zahmetine girilmemesidir.ama sınavın makbulu herşeyin yasak olduğu sınavdır.**
Eğer önceden nasıl olsa kitap defter açık diye çalışılmamışsa, sınav esnasında kitaptan sorunun yerini bulacağım diye sınav süresinin yarısının heba edildiği sınavlardır.
4.ye alınan bir dersten yine kalınmasını sağlayan sınav.
(bkz: open book exam)
(bkz: keşke her sınav böyle olabilse)
istatistik sınavında başımızdan geçen güzel hadise. hocanın amacı kitap defter karıştırırken zamanımızı iyi kullanamamamız, az soru çözmemiz ve kötü not almamızdı ama başarılı olamadı. çünkü biz renkli kalemlerle işaretlemiştik ne hangi sayfada diye. ayıp olmasın diye 95 almıştım.
defter kitap olmasa da hemen her sınavda onların özeti olan bir kağıdım açık olduğu için benim için pek anlam ifade etmeyen bir sınav.
(bkz: ezberci eğitim)
(bkz: ezber yapamamak)
ortaokul ve lisede girdiğim sınavlardır...defter ve kitap hep açıktır lakin hocaya çaktırmamak gereklidir...**
genelde içinde bir hinlik barındıran sorulardan oluşan sınavlardır. nasıl olsa kitap defter açık rahatlığıyla gidilmemelidir sınava. sonucu çok acı olabilir.
hocanın öğrencilerine kazığı sokma konusunda özgüveninin yüksek olduğunu gösterir.bazıları vardır ki a4 kağıt arkalı önlü formül serbest der ama o formül içinde bilinmeyen o kadar çok harf vardır ki * formüller derslere katılmamış veya dersi dinlememiş öğrencinin hiç işine yaramaz.yapılacak bir iş vardır o da en düşük not olan 5 i almaktır.
hoca kazık sormasa da soruları, öğrenci sınava çalışıp da gelmez defter kitap serbest olunca. ve dolayısıyla da öğrenci, konuya hakim değildir. ögrenci tabiri ile kur-an'ı kerimde bile bulamazsınız o saruların cevaplarını
genellikle kol gibi olan sınavlardır ki açılan kitap defter değil kütüphane olsa bi halta yaramaz.
(bkz: regresyon analizi)
(bkz: ekonometri)
(bkz: büyüme teorileri)
(bkz: iktisadi planlama)
ortada anlamsız bir hengamenin oldugu sınavlardır..sınav kagıdı dagıtılır,tam bir kaos sozkonusudur..kagıt ele alındıgı anda sınav kagıdındaki soru deliler gibi aranır kitapta defterde..dakikalar ilerledikce insanı daha bir sıkıntıya sokar bu cunku "defter-kitap kombinasyonu yanınızdadır fakat siz yine bir soruyu dahi yapamamı$sınızdır..uzerinizdeki baskı buyuktur..terlersiniz..tam umutların tukendigi esnada arkadan bir ses yukselir;

"buldum.!!"

bir an tum gozler soruyu bulan ki$idedir..yalvarır gozlerle;

"soyle nerde buldun."

fakat ne yazıkki her sınavda boyle tipler bulunmaz..insan bu gibi durumlarda ulan bi "ctrl+f" tu$u olsaydı $imdi her$ey ne kadar kolay olurdu diye du$unur..sınav sonucu aile ye verilen rapor da her$ey cok daha ilginc bir hal alır..diyalog $oyledir;

-kac almı$sın
-20
-nasıl 20..o sınavda defter-kitap acık degilmiydi..
-evet baba..
-oglum o zaman nasıl 20 alıyorsun.demek kapalı olsa 20 de alamıcaksın..
-bilmiyorum bende anlamadım baba..
-neyi anladın ki sen zaten..defter kitap acık hala kalıyorsun..
-ama..
-kes..
illettirler. nedense salak öğrenci bünyesi oturup sevinir kitap acik olcak diye. iki rekat düşün di mi koca sene ağzımıza s.çan adamın bunu yapıyosa vardır bi nedeni. yok. *
tabloların fotokopisini cektirmeye üşenen hocaların taktiğidir. sınav süresi min 3 saattir, bazen süre gidişata göre de belirlenebilir. kitapta aradıgınız seyi bulmak için sınav süresinin üçte birini bosa harcarsınız, hoş zaten ne kadar kasarsan kas cözülecek cinsten değildir sorular. sınav sorusunu kitaptaki cözümlü örnege benzetmeye calısırsınız bir de. * öğrenci toplulugu hocaya yalvarır yakarır böyle bir sınavın tekrarlanmaması için. özetle gecmesi zor olan bir sınavdır.
milli güvenlik sınavları.
(bkz: biyoistatistik)