bugün

pattı smıth in kaleme aldığı gerçek bir hikaye...gerçek bir başyapıt.
Patti Smith'in Türkçeye Çoluk Çocuk olarak çevrilen ve Domingo Yayıncılık, tarafından basılan 302sayfalık kitabı.
Kitabı, Yiğit Değer Bengi çevirmiştir.

Patti Smith, Leonard Cohen, Bob Dylan ve Tom Waits'le beraber, Amerikan rock müziğinde ozanlık geleneğini sürdüren ve hala yaşayan dört müzisyenden birisidir. Albümlerinin arasında on yıla yakın zaman aralıkları bulunan Smith'in en son 2007 senesinde Twelve isimli bir albümü yayımlanmıştı.
Twelve, Patti Smith'in çoğu 68'lerde yaşamış ve ölmüş arkadaşlarına yaktığı bir ağıt niteliğindeydi. Albümde, Hendrix'ten Jim Morrisson'a, Kurt Kobain'den, Neil Young'a, Bob Dylan'a uzanan bir yelpazede yer alan şarkılar Patti Smith yorumlarıyla yer alıyordu ve belki de bu sayede Patti Smith, uzun yılların ardından kaybettiği dostlarını ve 1960'lı yılları hem hatırlıyor hem de hatırlatıyordu.
Patti Smith 2007 tarihli bu albümünün ardından şimdi de bu albümü içerik olarak tamamlayan bir kitapla karşımıza çıktı.
Çoluk Çocuk, ilk bakışta ünlü fotoğraf sanatçısı ve Smith'in bir dönemki sevgilisi Robert Mapplethorpe'u anlatıyor gibi görünüyor fakat kitabı okuyup bitirdiğimizde anlatılmak istenenin aslında daha farklı olduğunu görüyoruz.
Çoluk Çocuk'ta, bir yandan Amerikan taşrasında yaşayan yoksul bir ailenin kızı olan Patti Smith'in New York'a gelişi, Robert Mapplethorpe ile tanışmaları ve o dönemin alternatif bir yaşam süren sanat çevrelerinde kendilerine bir alan yaratma çabaları anlatılıyor. Bu çerçevede yoksul ve tecrübesiz bir kızın içindeki şairi ve müzisyeni ortaya çıkarma sancılarına tanık oluyoruz. Bu sancılara bir de ne yapacağına bir türlü karar veremeyen Robert Mapplethorpe portesi ekleniyor. Bir gün müzisyen, bir gün yazar ya da fotoğrafçı olmak isteyen Mapplethorpe, bir taraftan da cinsel kimliğini netleştirmeye çalışıyor.
Zaman ilerledikçe Mapplethorpe-Smith çifti sevgilikten dostluğa geçiş yaparken, hangi kanaldan ilerleyecekleri de yavaş yavaş netleşiyor. Smith, şiir yazmaya ve müziğe yoğunlaşırken Robert Mapplethorpe polaroidle başladığı fotoğrafçılığı ilerletiyor. Bu arada ikili sigara, alkol ve diğer uyuşturucularla da tanışıyorlar ve bu maddeler o dönemin tüm sanatçıları gibi Patti Smith'in ve Robert Mapplethorpe'un yaşamında gittikçe daha belirleyici oluyor.
Kitapta, diğer yandan , 60'ların sonundaki New York sanat çevresini oluşturan kişiler, Andy Warhol, Janis Joplin, Jim Morrisson, Jimi Hendrix, Bob Dylan, William S. Burroughs ve diğer beat şair ve yazarları adeta bir geçit töreni sunuyorlar. Bu geçit törenine çoğunlukla ev sahipliği yapan yer ise Chelsea Hotel'dir. Chelsea Hotel iki yüz elli civarında odası, lobisi ve yakınlarındaki barlarıyla bu çevrenin yaşayabilmesi ve üretebilmesi için gerekli olanakları sunan bir yer olarak anlatılıyor romanda.
Çoluk Çocuk, içeriğinin dışında biçim olarak da oldukça doyurucu bir kitap olmuş. Kitap boyunca anlatılanlar, araya serpiştirilen fotoğraflar eşliğinde sunulmuş. Bu durum, bir yandan okurun kitabın dünyasına girmesini kolaylaştırırken diğer yandan da yazılanların belgesel yönünü belirginleştiriyor. Burada, kitabın çevirmeni olan Yiğit Değer Bengi'nin dipnotlar aracılığıyla biz okurlara sunduğu kolaylığı da belirtmekte yarar görüyorum. Bu dipnotlar sayesinde, kitap boyunca adı geçen filmler, kitaplar ya da yerlerle ilgili anında bilgi sahibi olabiliyoruz.
Sonuç olarak, 2010 National Book Award sahibi bu güzel kitabı eline alıp, bir Patti Smith albümü eşliğinde (tercihen Horses ya da Twelve ) okuyup altmışların ve yetmişlerin ruhunu solumak pek çok okura iyi gelecektir.
pazar gecesi tek gecede bitirdiğim* harika kitap. kitapta genel olarak işlenen konu patti smith ile robert mapplethorpe arasındaki tuhaf ve anlam verememize karşın bir o kadarda sevgi dolu olan ilişki. kitap patti smith'in ailesini karşısına alıp new york'a gidişinden 9 mart 1989'a robert'ın ölümüne kadar. anlatınca kısa gibi tabi ama onların bu ilişkilerinde, hayatlarında kimler yok ki janis joplin, jim morrison, andy warhol, robert kennedy, bob dylan, tim hardy, jimi hendrix saymakla bitmez amerikan sanat tarihine bir yolculuk gibi adeta. kısacası just kids türkçe çevirisiyle çoluk çocuk sadece patti smith ile robert mappletohorpe'u değil aynı zamanda dönemin olaylarına, akımlarına da ışık tutuyor. birinci tekil şahışla anlatılmış olması kitabı daha güvenilir kılıyor. kitabın arka kapağındaki johnny depp'in yazısı: bir başyapıt, daha önce hiç açılmamış bir hazine sandığının içini görmek için ayrıcalıklı bir davet. johnny depp'in yazısı her şeyi açıklıyor şuan içimden onlarca spoiler vermek gelirdi fakat haksızlık olacağı için böyle bir şey yapmaktan vazgeçtim sadece arka kapaktaki kitaptan küçük bir kısmı yazacağım.

--spoiler--
yaşlıca bir çift önümüzde durup alenen bizi incelemeye başladı. robert ilgi çekmekten hoşlanıyordu, heyecanla elimi sıktı. 'hadi, fotoğraflarını çek,' dedi kadın, hayretler içindeki kocasına. 'sanatçılar galiba.' 'hadi canım' dedi adam, omuz silkerek 'çoluk çocuk bunlar.'
--spoiler--
spoiler vermemek için kendimi bu kadar tutabildiğim mükemmel patti smith başyapıtı.

--spoiler--
tüm dünya yavaş yavaş masumiyetini kaybediyor gibiydi. ya da belki de ben artık bunu apaçık görüyordum.
--spoiler--
elimden düşürmeden okuduğum, 60ları yaşatan kitap. 2010'un en iyi kitapları arasında oluşuna şaşmamak gerek doğrusu.
çiçek çocukların neler çektiğini hippi olmanın zorluğunu iki tane gencecik insanın hayatını konu alan patti smith romanı. işin doğrusu kitabı arka kapağında olan övgü dolu sözler ile aldım. güzel tasvirlerle dolu cümlelerle kitabın kolay dili elinden düşmeden bitirmenize neden oluyor.
patti ile robertı hem kıskanıp hem severek okudum. Her hippi ruhlunun istiyeceği zorluklar ve güzelliklerle dolu bır hayat yaşamış hayallerini gerçekleştirmişlerdir. Her çoluk çocukun yaşamak istediğini başarıp örnek olmuşlardır. Teşekkurler patti.. Tasvırlerıne hayranım.
içinde müthiş aforizmalar barındıran sanatçı patti smith'in eseri.

kitap 60 ların ve 70 lerin amerikasına özellikle sanat camiasına panoramik bir bakış niteliği taşır.
idefiksin en çok satanlar bölümünde görüp aldığım, kitabın iç kapağında Ertuğrul özkök tarafından şiddetle tavsiye edildiğini görerek şevkle okumaya başladığım patti smith tarafından yazılmı bomboş bir kitap. o kadar boş ki Fetullah GÜLEN'in abartılı otobiyografisini okurken bile bu kadar sıkılmamıştım. ne edebi bir anlatım ne de doyurucu olaylar. ilkokul çocuklarının günlüklerini okumak bile daha zevkli. hayatımda okuduğum istisnasız en sıkıcı kitap. almadıysanız sakın almayın. şişirilmiş demek hafif kalır.
patti smith' in kendi hayatını anlattığı, bir solukta okunabilen kitabıdır. film tadında bir romandır ve filmi de çekilecektir. merakla bekliyorum.

http://www.birgun.net/cul...1&month=08&day=19

edit: 2013' de vizyona girme ihtimali yüksek.

http://www.imdb.com/title/tt2023545/
patti ile robertın arkadaşlığı, dostluğu ve ruhlarının birbirine duydukları ilgiyi dönem içerisinde yaşadıkları sıkıntıları ve birbirlerine olan bağlılıklarını ağdalı bir dille patti smith tarafından anlatılan otobiografi.. Yaşanması gereken bır hayatı yaşadıkları için ben huzur doluyum.
(bkz: judas kiss)
okurken kendinizi chelsea otelin bi köşesinde bulmuyorsanız, woodstock'69'da janis joplin fon müziğiyle sevişme isteği duymuyorsanız okuduğunuz kitabı hemen elinizden bırakın size göre değildir.

onun dışında mükemmel ötesi bi kitaptır. ve bilinmelidir ki rock'n'roll dediğimiz şey onların çaresizliği ve tek çıkış yoluydu.
çok güzel, çok özel bi kitap olmasının yanı sıra patti smith gibi efsane bi kadını maalesef geneli kaliteli müzikten bihaber olan benim jenerasyonumla tanıştıran kitaptır. genç kızlar genelde patti - robert aşkınının etkileyiciliğine ve romantikliğine kendilerini kaptırıyorlar bunu okurken. keşke kitabı okuyan her on kızdan biri bile merak edip horses albümünü dinlese, kalkıp " kim bu kitapta adı geçen adamlar" diye internette ufak bi araştırma yapsa -ki kitapta adı lou reed'den todd rundgren'a kadar pek çok süper insandan bahsedilir- dünya çok daha güzel bi yer olurdu.