bugün

Soyut dışavurumcu ressam, 20. yüzyılın en önemli sanatçılarındadır.
(bkz: soyut disavurumculuk)
1912-1956 yılları arasında yaşamış, Soyut- dışavurumculuk akımının önde gelenlerinden, amerikalı sanatçı. Hareketli, soyut akımının da yaratıcılarından, geleneksel oalrak bir tuval yada şövale kullanamz, tuval bezini yere serer, fırçayla sopayla saçar boyaları, sonra bakar çok uzun sürüyor boya kutusunu deler, rastgele oraya buraya atar, sonra fırça kullanmayan ressama çıkar adı.
Kendileri sanat kurallarına kafa tutmuştur, öyle yada böyle sonunda bir sanatçıdır ve 20. yüzyıla damgasını vuranlar arasındadır.

http://academics.smcvt.ed...art/Jackson%20Pollock.jpg
http://www.abstract-art.c.../g004_pollock_32_1950.jpg
dışavurumculuk akımının, özellikle hareketli soyut üslubun en önemli adlarından biri olup "damlatma resmi" de geliştirmiş ünlü ABD'li ressam.
ciddi bir alkolik ve psikolojik olarak hastaymış. tedavi görüyormuş. bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş. (1956) ayrıca kendisinin hayatını anlatan film için; (bkz: pollock)
(bkz: who the fuck is jackson pollock)
adını tablosuna penisiyle imza ettiği rivayet edilmektedir.
amerikalı dışavurumcu deha.
resimlerini atölye haline getirdiği çiftlik evinin garajında yere serdiği bezlere rastgele! boya akıtarak, serperek, dökerek yapmıştır.
yaratıcı süreci son derece sarsıcı ve yıpratıcı bir süreç olarak resmedilir.
1950 yılında yaptığı sonbahar ritmi en önemli yapıtlarından biridir.
görsel
fırça kullanmaktan hoşlanmayan ağır alkolik resim dahisi ressam.
resimlerini bir ritüel şeklinde yapan bir ressamdır. genelde bir müzik eşliğinde, adeta dans ediyormuş gibi transa geçerek yapar. bu yönü ile üslübu zen budizmi etkisi gösterir.
Jackson Pollock 20. yüzyılın en önemli sanatçılarındadır. Damlatma tekniği (drip painting) ile boya karıştırma, fırça kullanımı gibi alışılagelmiş uygulamaları bir kenara bırakmış, yere serdiği devasa boyutlardaki tuval bezleri üzerinde hareket ederek boyayı dökme, damlatma, fırlatma suretiyle sonradan aksiyon/hareket resmi adı verilen resimler yapmıştır. Bu özelliğinden ve 'kötü adam' imajından ötürü Jack the Dripper lakabıyla da anılmıştır.

1951'den sonra koleksiyonerler ve galerilerden daha değişik resimler yapması için baskılar gelmeye başlamış, bu baskılar karşısında Pollock'un varolan alkol sorunu daha da büyümüş, bipolar bozuklukta ayrıca seyir etmiştir. Bunlara bağlı olarak resimleri karanlıklaşıp, figüratif öğeleri de kapsamaya başlamıştır.
zihni rahat bırakmayınca renklerini akıtmaya başlamış dahi.