bugün

doğrudur. ekşi'deki bir arkadaş bu konu ile ilgili muhteşem bir entry girmiş : https://eksisozluk.com/entry/47343358
para kazandigini sanarsin ama baskalarini zengin ediyorsun farkinda degilsin.
okuyanı şaapsınlar.
Köle gibi çalışmaktır.
sistemin çarkları işgücü sömürüsüyle dönüyorsa doktor da öğretmen de mühendis de işçidir.
her zaman katıldığım ve savunduğum görüştür.

not: kapitalizmin harika bir kölesi olduğum da doğrudur.
o saatin alarmı çalıyor mu, ister simitçi ol ister başbakan kölesin kardeşim köle. özgürlük mü?

(bkz: uyku özgürlüktür)
hani 'kumarda kazanan yoktur, asıl kazanan kasadır' derler ya, aynı durum kapitalist düzende de mevcuttur. aylık yedi bin tl alan adam kazanıyorum der ama asıl kazanan kapitalizmdir, kaybedenlerse sesini duyuramayanlar.
para kazanmak isteyen insan, işçilik yerine serbest bir iş yapsın. Simitçi bile maaşla çalışan insanlardan daha çok para kazanıyor. çünkü bir sınırı yok. Ne kadar satarsa o kadar kazanır. O yüzden kafanızı çalıştırın. Özgür olun. Riske girin. Kendimi garantiye alıcam düşüncesiyle bir yere girip ömrünüzü bitirmeyin.
(bkz: #14961030)
görsel
Kanka ayağı göt ayağı tamamen. Arkadaşın müdür olursa seni de aldırır. Müdürle aran iyiyse yükselirsin olay bundan ibaret.
bence modern de değil direkt kölelik.
şu ömrümüzü ofislerde geçirdiğimiz düzenin de, ömrümüzü çalan bir hapis hayatından hiçbir farkı yok. dolayısıyla özgürlük yok.
4 duvar ofisler, hapis hücreleri.
öğlen araları; bahçedeki volta saatimiz.
hafta sonları; sevdiğimiz insanları görüp vakit geçirebildiğimiz görüş günleri.
emeklilik ise; çok çok geç gelecek olan ve artık yaşayacak halimizin kalmadığı tahliye.

ha belki insan kendini bu düzenden çıkaramaz ama deneyebilir...
bu düzende sorun bile görmeyip mutlu olan insanın ise, önüne sopaya bağlanmış havuç tutulan eşekten hiçbir farkı yok bence. başka insanların yükünü çekip, bir şeye ulaşacağını sanan, tek vardığı yer ise mezarı olacak olan o eşek işte.
Bombacı katil ve matematik dâhisi; Theodore John Kaczynski'nin Washington Post gazetesinde 19 Eylül 1995'te yayınlanan: "Sanayi Toplumu ve Geleceği" başlıklı makalesinde de, yazdığı manifestosunda da bu konudan bahsedilmiştir.

Sanayi Toplumu ve Geleceği başlıklı makalesi: "Sanayi Devrimi ve sonuçları insan ırkı için bir felaket oldu" iddiasıyla başlar. Teknolojinin toplum üzerinde istikrarsızlaştırıcı bir etkisi olduğu, hayatı doyumsuz hâle getirdiği ve yaygın psikolojik acılara neden olduğu yazmaktadır.

Çoğu insanın teknolojik gelişmeler nedeniyle zamanlarını gereksiz uğraşlarla geçirdiğini savunmuştur; insanların eğlence tüketimini ve spor takımlarını takip etmelerini yapay hedefler için yaptıkları her tür çabaya "ikame etkinlikler" adını vermiştir. Teknolojinin olumsuz etkilerini anlayan ancak bunu pasif olarak kaçınılmaz olarak kabul eden insanların aksine, teknolojik ilerlemenin durdurulabileceğine inanmıştır. Herkese vakti zamanında "Vahşi doğaya dönüş" çağrısında bulunmuştur.
Özgür değiliz hiç birimiz dırınırınım .
Anladık lakin geç oldu. Hayırlısı.
ust bir sinifa ait olarak yani varlikli bir ailede dunyaya gelmediyseniz kolelik yapmak uzere dunyaya gelmissiniz demektir.
bu 1000 yil once de boyleydi, simdi de oyle. Kolelik sadece sekil degistirdi. Simdi kole olmadiklari zanni insanlara empoze ediliyor, coklari da ben ozgurum zannediyor. Nah ozgursun. Okula gitmek bile zorunlu. Peki ne yapmali? Bir kac yol var.
Birincisi sikerim sizin duzeninizi deyip sistem disi bir yasam surmek ki bu sefalet demek. Evsiz, ayyas olmak ya da dag basinda tek basinda cile cekmek.
Ikincisi sistemi kirmaya calismak ki bu muhtemelen mucadeleyle gecen bir omur sonucu hicbir sey elde edememek ve cinayete kurban gitmekle sonuclanir.
Ucuncusu ise kole ustabasisi olmaya calismak. Yani sisteme uyup kurumsal hayatta yonetici olmak, doktor pilot vb olmak, kucuk isletme sahibi olmak. Milyarlarin yapmaya calistigi sey de bu.
Günaydın.
God nornik...

Swh..
kapitalizm mafyasına bulaştınız. kölelik sistemine hoşgeldiniz. robert kiyosaki 'nin bu durumda olanlar için verdiği isim geldi aklıma (bkz: rat race)

işine değer verip en iyisi için çabalayanların daima mutsuz olduğu bir yaşantı biçimidir. işin gerekliliği için almanız gereken sorumluluklar/görevler vardır, alırsınız. bir süre sonra alakalı alakasız bir sürü görev edinmiş olursunuz ve göreviniz olmayan bir işi atladığınız için saçma sapan insanlarla muhattap olmak zorunda kalırsınız.

diğer yandan etliye sütlüye karışmayıp alt-orta seviyede hizmet veren diğer çalışma arkadaşlarınız goygoy yapar, işi asar, sorumluluk almaz ama kimse onlara dokunmaz. sonuç olarak 100 görev içerisinden 1'i aksadığında en başarısız siz olursunuz. diğerlerinin 1 görevi vardır onu yaparlar maaş alırlar. nasıl içleri rahat eder bilemiyorum ama bu herhalde karakterle doğrudan bağlantılı bir durum.