bugün

kişisel gelişim kitapları bize kendimizi millete sunarak kendi kendimizin .ezevengi olmamızı söylüyor.
bülent akyürek içinizde ki öküze oha deyin.
...insanların en günahsızına; kabahatlerin en ağırını seven bir kalbi yüz üstü bırakmak ihanetini yüklenmenin, asla affedilmeyeceğini seziyordum.*
"şimdi karşı karşıyayız, görüşebiliriz" * *
'' senden kaçış varsa bile kurtuluş yok şebnem. artık su olsam sana doğru akarım, uçak olsam sana uçarım, erik olsam sana doğru yuvarlanırım. ''

murat menteş - korkma ben varım
kuşları benimle öğrenmiştin,yaban hayvanlarını benimle.. oysa avcılara gönül vereceğine ihtimal vermemiştim..

haşmet babaoğlu-haydi kıralım hayallerimizi

cümle tam olarak böyle olmayabilir.. hatırladığım en iyi şekli bu..
ölü bir tavuğu konumlandırabiliyorsanız, her şeyi her şeyi konumlandırabilirsiniz.

a'dan z'ye pazarlama
'' dünya; aç oldukları için uyuyamayanlarla, açlardan korktukları için uyuyamayanlar arasında bölünmüş durumdadır. ''

paulo freire.
--spoiler--
de ki ey kafirler. ben sizin ibadet ettiğinize ibadet etmem. sizde benim ibadet ettiğime ibadet edemezsiniz. o halde sizin ibadetiniz size, benim ibadetim bana.
--spoiler--

(bkz: kuran ı kerim)
"Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olduğunu görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey."

Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna
"Ölmüyorum, çünkü tembelim, ölmek bile çaba gerektirmez mi? Belki de isteyip istemediğimi pek düşünmeden, yaşamak dediğimiz o anlamsız düşüşe alıştım ve edindiğim bu alışkanlıktan vazgeçemiyorum. Aslında komik! Çabucak tiryakisi olduğumuz Sisyphos gibi ite kaka bir tepeye çıkarmaya çalıştığımız hayat, benim için art arda sıralanan reddedilişlerden ibaret oysa Sisyphos ve ben! itiraf etmeliyim: Ortak paydamız yazgımız değil, budalalığımız...!

Mehmet Eroğlu / Kusma Kulübü
abyssus abyssum invocat. stephen king - duma adası
(cehennem cehennemi getirir)
"Dış dünyayla başa çıkmak istiyorsan Bayan St. Patience,insanların gerçek yüzünü görmesine izin vermeyeceksin.."
*
zarara rızası ile gidene merhamet edilmez. (alexandre dumas-monte kristo kontu)
Bir alkıştır koptu.Hıristos bile kendini tutamadı alkışladı.Konya nın Yahudi mahallesinde, bir hristiyan ın meyhanesinde, her inançtan her mizaçtan bir cümle demkeşler neşeyle kadehlerimizi kaldırdık.Ve kim bilir belki bir an için de olsa ayrı gayrı kalmadı aramızda.Ve hepimiz, tüm kusurlarımız ve noksanlarımıza rağmen Allah ın bizleri affettiğini, hatta bizi bizden çok sevdiğini öyle lafta değil, ta yüreğimzde hissettik.

(bkz: elif şafak aşk)
Jonathan Safran Foer - Everything Is Illuminated

"love me, because love doesn't exist, and i have tried everything that does."
Diyorsun ki ben sana gönlümü verdim.iyi de gönül dediğin nedir ki ey sevgilim?Ben sana hiç gönlümü verir miyim? Çünkü gönül dediğin toprağa girince toz olur, toprak olur.Ben sana ruhumu veririm .Çünkü ruhum sende sonsuzluk olur.
*
hazıra konmak güzeldir bazen. bak burda yapılmışı var ey ademin soyu.
(bkz: iz bırakan kitap cümleleri) *
"ölumu son çıkış olarak düşüneceksin. bil ki kimse seni bundan alıkoyamaz ve tam da bu nedenle, elinin altında olduğu için onu yedekte tut, sonuna kadar. diyelim ki geceleyin bir kabus gördün. bunun bir kabus olduğunu, başını oynattığın anda kurtulabileceğini bilirsen her şey daha kolay, daha çekilir hale gelir, hatta bir bakarsın ilk başta korktuğun şeylerden zevk alır olmuşsun. hayat seni istediği kadar ürkütsün, canını yaksın, en yakınların çirkin maskeler taksınlar.. "hayat bu" de kendi kendine, ikinci kez çağrılmayacağım bir oyun, bir zevkler ve açılar oyunu, bir inançlar ve aldatmalar oyunu, bir maskeler oyunu, bir aktör ve bir gözlemci olarak sonuna kadar oyna, gözlemcilik daha iyidir, ne zaman istersen bırakabilirsin. beni sorarsan imdat çıkışı sayesinde ayaktayım. çünkü emrimde ve onu kullanmayacağımı biliyorum. ama ahiretin anahtarı bende olmasa kendimi kapanda hissederdim, derhal kaçmak isterdim."

les echelles du levant- amin maalouf
geçmiş küldür, üfle ve gitsin.
“…kaçta kaçın benim? kanımda, kafamda sen varsın. sesin yetmiyor bana. seni bütün olarak istiyorum, etinle, iskeletinle, rüyalarınla bütün. ve yalnız benim olarak. mazini kıskanıyorum. halini kıskanıyorum. kendini rahat hissetmen beni kudurtuyor. anlarsan anla, ben anlayamıyorum. acı duymaman için derimi yüzdürtürüm, ama ayrılığın seni üzmediğini, yaralamadığını düşünmek kanımı tepeme çıkartıyor. üstelik buna imkan olmadığınıda biliyorum. biliyorum ki, benimsin, yalnız benim, edebiyen benim. dudaklarım, dudaklarına, tenim tenine, ruhum ruhuna alevden harflerle damgasını vurmuş. bu damgayı ancak ölüm silebilir. biliyorum ki mustaripsin. ekim, kasım, aralık, ocak… o zamana kadar yaşayacak mıyım? vaham benim. yine susuzum, eskisinden daha susuzum. belki uzviyetin isyanı bu, korkunç bir isyan. tepeden tırnağa öperek..“

cemil meriç-jurnal
’’allah bunca rengi niye yaratmış? alem bir boya dükkânı mıdır? hayat bir tuhafiye dükkânı mıdır? evet, bu cahil bakışlar ve kör gözler, renkler olmasaydı hiçbir şeyi göremezlerdi. onların bir şeyin varlığını anlaması için o şeyin bir renge bürünmesi lâzım. neden gölgeyi tanıyorlar? çünkü kenarında aydınlık var. onu bu gözlerle algılıyorlar, görüyorlar…’’

ali şeriati-yalnızlık sözleri
acımak, başkalarının çektiği azaba bakıp, onların yasını tutarmış gibi yaparak kendi mutluluğuna şükretmektir. acımak, kıl payı yırttığın mutsuzluğun diyetini uğursuz, cüretkar bir sadaka gibi dağıtmaktır. işte bu sadaka, iki damla gözyaşı ya da kimsenin bir işine yaramayacak anlık bir yürek burkuntusu kadardır. acıyan, kendini yüce duygulara malik, iyi yürekli bir insan olduğu yalanına inandırmaya çalışır. halbuki bencil bir sahtekardan fazlası değildir. pek tabii bununla yüzleşmeyi aklının köşesinden bile geçirmez.

unutma beni apartmanı-nermin yıldırım
şeküre'nin yüzünün italyan üstatlarının usulleri ile yapılmış bir resmi olsaydı yanımda, demek ki, on iki yıl süren yolculuğumun ortalarında bir yerde geride bıraktığım sevgilimin yüzünü artık hiç mi hiç hatırlayamıyorum diye kendimi yersiz yurtsuz hissetmeyecektim hiç. çünkü içinizde kalbinize nakşeylediğiniz bir sevgilinin yüzü yaşıyorsa eğer, dünya hala sizin evinizdir.
"Eğer yaptığın iş seni bütünüyle yansıtmıyorsa o zaman gerçekten de en iyisi olamazsın.

Bu nedenle, herhangi bir insana verebileceğim en iyi tavsiye sanırım şu olurdu:

Hemen bir yaşam edinin.

işinizdeki bir sonraki büyük promosyonun peşinde delice koşmayın, en büyük zammı kazanmaya çalışmayın ya da daha büyük bir ev edinmekle uğraşmayın; hemen gerçek bir yaşam edinin.

Bir öğleden sonra birden bire anevrizma olduğunuzu öğrendiğinizde ya da duş alırken göğsünüzde bir yumru keşfettiğinizde, acaba bunlardan herhangi birine aldıracağınızı mı sanıyorsunuz?"

"Kısa Bir Mutlu Yaşam Rehberi" - Anna Guidlen
ve bildiği son şey artık bir şey bilemeyeceği oldu.

(bkz: martin eden)