bugün

Seni özlüyorum çocuk. Kolumu, gözümü ya da sesimi yitirseydim onları özleyeceğim gibi özlüyorum.
"Hobbitlerin yanmış kemikleri artık orklarınkiyle karışmış diye düşünesim geliyor. Bu frodo için çok kötü bir haber olacak, tabii yaşayıp da bunu duyabilirse; sonra yarımvadi'de bekleyen yaşlı hobbit için de öyle. Elrond onların gelmesine karşı çıkmıştı."

"Fakat gandalf çıkmamıştı," dedi legolas.

"Ama gandalf kendisi de gelmeyi seçmişti ve ilk kaybolan da o oldu," diye cevap verdi gimli. "Kehaneti yanlış çıktı."

"Gandalf'ın öğütleri, ister kendi için olsun ister başkaları için kimsenin güvenliğini ön görmüyordu," dedi Aragorn, "öyle işler vardır ki, sonu karanlık bile olsa bu işlere başlamak, yapmayı reddetmekten daha iyidir."

(bkz: the lord of the rings the two towers)

genel olarak bu konuşmayı çok sevsem de iz bırakan kısmı aragorn'un son cümlesidir.
aşık olma 'aşk' ol.
herhangi bir kitapta süleyman askerinin intihar etme nedenini okuyacağınız cümledir.
i have been bent and broken but i hope into a better shape.
charles dickens - büyük umutlar.
ağızdan çıkan laf osuruk gibidir, ikisini de geri alamazsın.
The Vikings - Josef Nyary
"o içiyor.
ben sevmiyorum."
"ormana ne mi oldu?
yerine kanunlarını bırakarak kayıplara karıştı.
şimdi çıplak tepelerden,"dağ başını duman almış" şarkıları yükseliyor.herkes yürüse de güneş ufuktan bir türlü doğmuyor."
Sizi rahatsız etmeye geldim.( ali seriati)
savaş barıştır
özgürlük köleliktir
bilgisizlik kuvvettir...

(bkz: bin dokuz yüz seksendört)
'' kimlik insanın kanayan yarasıdır.'' aamin maalouf - ölümcül kimlikler.
''Biz ferdi kahramanlık sahneleriyle meşgul olmuyoruz. Yalnız size Bombasırtı vak'asını anlatmadan geçemeyeceğim. Mütekabil siperler arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuranı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelimei şahadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.''

mustafa kemal atatürk - nutuk.
bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
kaybedilen en kiymetli esyanin, servetin, her türlü dünya saadetinin acisi zamanla unutuluyor. yalniz kacirilan fırsatlar akildan çıkmıyor ve her hatirlayista insanin icini sizlatiyor. bunun sebebi herhalde " bu öyle olmayabilirdi!" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettigi seyleri kabule her zaman hazirdir.
Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık ; adeta bütün insanlara dağılmıştı , çünkü o benim için bütün insanların timsaliydi .
Kürk mantolu madonna - sabahattin ali
insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin
mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.**
ve en büyük acının kendininki olduğunu düşünüyorsun. dünyadan habersiz tüm geri zekalılar gibi.
kinyas ve kayra - hakan günday
Her şeye rağmen sen bir parça benimdin; ben bütün ruhumla senin.
(bkz: Çalıkuşu)
"...çevresine bakındı. yoktu. oturma odasını da aradı. orada da yoktu. bunca lüzumsuz esya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. kadınlar da böyleydi. dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu..."
Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün.
Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın.
Artık beni acıtmıyor.

"yaralı"

kahraman tazeoğlu
"..Nihayet, anladınız gerçeği Natalie! Kim bilir her şeyi bilmeniz, belki de daha iyi olacak. Evet, yaşantıma bir hayalet egemen olmuş durumda; öyle bir hayalet ki en önemsiz bir sözün etkisiyle harekete geçiyor, sık sık üzerimde kendiliğinden çırpınıp duruyor. Ruhumun derinliklerinde, sakin havalarda ortaya çıkan ve fırtınaların parçalayarak kumsala fırlatıp attığı deniz ürünlerine benzeyen büyük anılar gizli. Düşüncelerimi dile getirmek için harcadığım çaba, ansızın uyandıklarında bana büyük acı veren o geçmiş heyecanları yatıştırdıysa da bu itiraflarda sizi yaralayacak yankılara rastlarsanız, size itaat etmem için beni tehdit ettiğinizi hatırlayın. Şimdi sözünüzü dinlediğim için beni cezalandırmayın! itiraflarımın bana olan sevginizi bir kat daha artırmasını isterdim. Akşama görüşmek üzere.. "

Vadideki zambak.
Böyle yerlerde trenler doğudan batıya batıdan doğuya gider gelir gider gelirdi.
Ben garip bir kadınım... Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız... Çok manasız kaprislerim, birbirine uymaz saatlerim vardır. Hülasa arkadaş olduğum kimseler için pek müziç ve anlaşılmaz mahlukum...

kürk mantolu madonna, sabahattin ali.
"Deney yapmak için her yaşta ceset alıyorlar. işleri bittiğinde geriye verecek pek bir şey kalmıyor. Zaten doğru
düzgün bir cenaze töreni yapamadıktan sonra, bir bebeğin parçalarını alıp da ne yapacaksınız, değil mi?
Ama bu korkunç bir şey. Hiçbir anne baba bebeğine böyle bir şey yapılmasına izin vermez.
Verir, diyor Delia, içki bağımlısı bir baba buna izin verebilir. Onlar analarını bile satarlar."
(bkz: Frank McCount - Angelanın Külleri)
büyükler sayılara bayılırlar. tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. kaç yaşında derler, kaç kardeşi var? kaç kilo? babası kaç para kazanıyor? bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
deseniz ki: "kırmızı kiremitli, güzel bir ev gördüm, pencerelerde saksılar, çatısında kumrular vardı." bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi ama "yüzbin liralık bir ev gördüm" deyin, bakın nasıl: "aman ne güzel ev" diye haykıracaklardır.
küçük prens ten.