bugün

ya batılı gibi ol, ingiliz corç.a benze, ya da öl. şeklinde işleyen mahkemelerdir. keşke etraflıca bugün tartışılsa.
astıklarının bugün az olduğu keşke daha fazla asaydı da bugünlere çöpleri kalıp güzel ülkemi kirletmeselerdi dediğim mahkelerdir. istiklal mahkemesine laf atanlar şimdi özel yetkili mahkemeleri hiç görmezler orasıda ayrıdır. istediğini alıp içeri tıkan bu yönetimide görmezler. öğrenmişler iki laf salla babam salla o kadar.
sakal, cübbe ve sarık ile elinden geldiğince sünnete uymaya çalışan suçsuz müslümanların haksız yere şehid edildiği mahkemelerdir.
dersim katliamı bunun yanında oyuncak kalır. türkiye bunlarla yüzleşecek, gerçekleri öğrenecek.
Sözde insanları formalite icabı mahkemede yargılayıpta astık demek için oluşturulan devrim dönemi infaz mahkemeleridir. Asıl amacın belli amaç ve hedefler doğrultusuna uygun olmayan kişileri sistemli bir şekilde ortadan kaldırılmasıdır. Lafın kısası onların yanında olanlar vatan sever, onları desteklemeyenler vatan haini oluyor.
devlet kurulmasında isyan çıkaranların yargılandığı mahkemedir.
yargılanmak için muhalif olmak ya da isyan çıkarmak mecburi değildi. müslüman olmak yeterliydi.

bir de ilginç bir uygulama olarak mahkeme başkanları beraat verdikleri sanıkları iki gün sonra çağırıp keyfi olarak idam edebiliyor ya da idam ettikleri sanıkları mezarından çıkarıp tekrar asabiliyorlardı.

(bkz: iskilipli atıf hoca)
atatürk yaşasaydı chp lilerin tamamının yargılanacağı mahkeme.
hemde tee 80 sene önceki ittihatçıların yargılandığı nedenin aynısından.
darbe yapmaya teşebbüs , illegal yollarla cumhuriyeti yoketmeye teşebbüs. bu sefer hepsi asılırdı. bir kişi kalmazdı.

ak partiden ise 1 kişi bile yargılanmazdı.
teokratik ve monarşik bir devletin bağnazlıktan küflenmiş bireylerini elemek için kurulan mahkemelerdir. mustafa kemal'e bok atmak kolaydır. içki içerdi, islam'ı kaldırdı, türkçe'yi bok etti, lozan diye bir anlaşma imzalamış ki zafer mi hezimet mi belli değil, inönü ile nasıl bir arkadaşlığı vardı, çankaya'da harem mi kurdu, dansöz mü oynattı, istiklal mahkemelerini kurdurdu, masondu, alkolikti, bok yoluna gitti falan. ne kadar çok gereksiz argümanlar değil mi? hiçbirisi de mustafa kemal'in yeni bir devlet kurmasıyla falan alakalı değil. çünkü bu takdire şayan bir olaylar silsilesidir.

mustafa kemal'i anlamayanlar o zaman da çıkmıştır. hatta cumhuriyetin kurulduğu sıralarda milletvekili seçilmek için gereken şartlarla ilgili 3-4 milletvekili bir önerge vermiştir, sırf mustafa kemal milletvekili seçilemesin diye. milletvekillerinin misak-ı milli sınırları içinde doğmuş olması ve en az 5 yıldır seçim bölgelerinde ikamet ediyor olmaları gerekiyordu seçilebilmeleri için bu önergeye göre. mustafa kemal uğradığı hayal kırıklıklarının ve hainliklerin hepsini tek tek nutuk'ta yazmıştır, başka kaynak aramaya, kıçlara bakmaya gerek yoktur. mustafa kemal şöyle demiştir: "ben evet selanik'te doğdum ama savaşlar başladığında trablusgarp'ta vatan toprağını savunuyordum. ben eğer bir yerde 5 yıl ikamet etmiş olsaydım, suriye'de dağılan orduyu bozguna uğramaktan alıkoyamazdım, bu kadar düşmana karşı bu kadar kapsamlı bir mücadeleyi yürütemezdim ve en önemlisi de bu önergeyi veren milletvekilleri bu önergeyi veremezlerdi."

görüldüğü üzere yeni bir düzen oturtmak kolay değildir. yeni inkılaplar yapmak, toplumun yaşayışını düşünüşünü kökten değiştirmek kolay değildir. zaten ıslahat ile inkılabın farkı da budur. mustafa kemal bu olacakları görüp inkılapların yerleşeceğini fakat bir ihtimal bazı kellelerin kopacağını söylemiştir. bu lazımdır ve gereklidir. hz.muhammed islam'ı yaymaya çalıştığında çok mu iyi karşılandı ama o bir peygamberdi, vahiyler alıyordu, dini bir kişilikti, allah'ın evreni onun üzerine yarattım dediği kişiydi. bu adam ise bir osmanlı subayıydı, tek farkı teşkilatçılığı ve zekiliğiydi. hz.muhammed gibi hoşgörülü olmasını beklemek elbette ki çok yanlıştır. olmamıştır da atatürk.

atatürk'ün her istediğini yaptırabildiğini söyleyenler var ki doğrudur bir yere kadar. devlet kadrolarına tamamen hakim olduktan sonra bir cumhurbaşkanının hele ki mustafa kemal gibi bir kişinin istediğini yaptıramaması aptalca ve saçma olurdu. ama kontrolü toplayana kadar bile çok zorluk çekmiştir. savaş sırasında bile meclis'ten aldığı 3'er aylık sınırsız yetkili başkomutanlık görevini uzatmak istediğinde meclise hastalığından ötürü gelemediği gün, bu teklif kabul edilmemiştir. ancak ertesi gün, meclise gelebildiğinde bir konuşma yaparak bunu kabul ettirebilmiştir. meclisteki ufacık bir çoğunlukta bile görüşlerini kabul ettiremeyen, halkın ve devletin geleceğini düşünüp bunu uygulattıramayan mustafa kemal koca bir ülkede inkılapları gerçekleştirip düzeni ve asayişi sağlamaya çalışana kadar istiklal mahkemeleri kurdurmasın da ne yapsındır?
bir dizi anakronist enformasyon hatası ile atfedilmektedirler.

"mahkeme, istediğini asıp kesiyordu" söylemi, neresinden bakılırsa bakılsın, elde kalmaktadır. zaten asker kıtlığının olduğu bu dönemde, kaçanları cezalandırılmak için oluşturulan bir kurum, durduk yere insanları neden katletsin? eldekileri yitirsin?

ayrıca, tüm o iş güç arasında, "mezardan" alim çıkarıp, tekrar tekrar asmaları düzmecesi ise, fazla söze gerek bırakmıyor.

bununla birlikte; doğrudan ölüm cezası da verilmezdi. önce kınama ve caydırıcı birkaç ceza sonrası, hala firar devam ediyorsa, infazda karar kılınırdı.
kaçakların asker kaçaklarının, şuçladığı mahkemelerdir zira, mustafa kemal'in askerleri kaçmamış savaşmıştır!...
savaş sonrası yönetimde düzenliliğe ihtiyacı olan bir halk için kurulması gereken bir mahkemeydi. şu anda gel istiklal mahkemesini kuralım desen olmaz ama savaş sonrası toparlanmaya ve gelişmeye çalışan bir ülkedeki alınan kararları şu anki mantıkla değerlendirerek türkiye cumhuriyetinin temelini oluşturan atatürk'e cani demek ihanettir.
kitabına uyduran mahkemelerdir. kazım karabekir'i bile asacakken ordu mensuplarının bir kısmının ayaklanmasıyla başarılamamıştır bu.
tarihin gördüğü en kötü hukuk uygulamasıdır.

yeni kurulan sistemin benimsetilmesi bu yolla yapılmıştır.

şapka kanununa muhalefetten insanlar asılmıştır bu mahkemelerde.

ne savunma hakkı ne de başka bir hakkı yoktu sanıkların.

edüt : vatan hainleri asılmışmış ulan biraz okuyun arşiv filan gezin.
kısaca tanımı; kurunun yanında yaşın da yandığı mahkemelerdir. kimse orada sadece hak edenin cezalandırıldığını savunamaz. nice canlar, nice ailelerin yok olduğu, affın çok ırak kaldığı mahkemelerdir istiklal mahkemeleri.

bir başka dille kendi halkımızı sevemeyen bir millet olarak utancımızdır.
olağanüstü durumlarda oluşturulmuş mahkemelerdir. şimdilerde yine tartışma konusu durumunda. "bir zamanlar gizlenmiş olan belgeler artık gün yüzünde. ve neler olduğuna kendiniz bakın." diyorlar. yani atatürkü yine bir nevi karalama çabası hakim. "o günün şartlarına göre düşünemeyiz. sonuçta hukuk bu kuralları her zaman geçerlidir!" de savunmaları olmuş. bu ülkenin tek problemi istiklal mahkemeleriymiş gibi kimse henüz 20-30 yıl önce yaşatılmış o zorbalıkları görmüyor mesela. sadece onla kalsa iyi. daha neler neler var unutturulması için çaba harcanan. ne yürekler yanmış... ama yok istiklal mahkemesi sonuçta. ismi bile anarşizm kokuyor değil mi? yüklenilmesi lazım gerek. bir de cumhuriyet içerikli. haklısınız bu ülkenin tek sorunu istiklal mahkemeleri.
Devrim mahkemeleridir. Kimse hukuk yoktu falan demesin. Açın Fransız Devrimi'ne bakın, Rus Devrimi'ne bakın. Ne kadar insan ölmüş, öldürülmüş? istiklal Mahkemelerinde öldürülen insan sayısı 14 bindir. Devrime karşı çıkan her sesin susturulduğu mahkemelerdir. Ben bu doğru demiyorum ama her devrim kanla olur.
devrim mahkemeleridir.
faşist hükümetin uygulamalarından bir tanesi.şapka takmayı reddettigi için asılanlardan tutunda milli mücadelede görev almış ancak sırf hükümeti haklı olarak eleştiren binlerce insanın idam edildigi mahkemeler.
ordu içindeki sızmaları engellemek için kurulması gerekiyordu. ama sen karnı aç adama şapka alacan sonra da bunu takacan diye zorlayıp itiraz edenleri de asarsan işte bu olmaz bu vahşiliktir bu caniliktir. kimse de bunu savunmasın.
bir görev uğruna kurulmuş ve görevini en başarılı şekilde yerine getirmiştir. yapılan devrime karşı gelme cüretine girmeye çalışanları bertaraf etmiştir.
istiklal Mahkemeleri, kanunla kuruldukları için yasaldılar ancak yargılama usulleri açısından hukuk dışıydılar. Çünkü üyeleri, Meclis içinden seçiliyordu ama savcı hariç üyeleri hukukçu değildi. Kapılarının üstünde 'istiklal Mahkemesi Mücadelesinde Yalnız Allah'tan Korkar' yazan mahkemeler verdikleri kararlardan sorumlu değildiler ancak cezaların gecikmeden infazından sivil ve asker bütün bürokratlar sorumluydu. Kararın verilmesi için delile gerek yoktu. Sanıkların avukat tutmaları çok nadir bir durumdu, zaten ne buna vakit vardı ne de bu görevi üstlenmeye cesaretli avukatlar. Kararlar hâkimlerin vicdani kanaatine göre verilirdi ve temyiz edilemezdi. Verilen cezalar ve idamlar derhal infaz edilirdi. Kararlar o kadar acele ile alınır ve yerine getirilirdi ki, yanlışlıkla başkasının yerine idam edilenler bile olurdu. (ayşe hür)
pek cok insani bos yere canindan etmis mahkemelerdir, oysa bugun asilmasi gerekenleri ellerimizle besliyoruz.
bizde gaz olsa gaz odalarında mı kullanırdık.
azıcık mantık
ikinci cumhuriyetçi karşı devrimcilerin bilip bilmeden, sırf türkiye cumhuriyeti, kamal atatürk ve türkler'e saldırmak için haklarında atıp tuttukları mahkemelerdir.