bugün

artık oyuncaklarla değil insanlarla gözle görülmeyen oyunlar oynadığın zaman.
Ben büyüdüğümü ne zaman anladım,hayır kerhaneye rahat girerken değil, bakkaldan peynir alacakken ,bakkalın bıçağın ucuna peynir takıp bana uzattıktan sonra," istersen tadına bak" demesinden. Çünkü o güne kadar hiçbir zaman sormamıştı fikrimi, ben aldıktan sonra eğer peynir kötü çıkarsa muhatabı annem ve babamdı, bu sefer zalım bakkalla birebir kozlarımızı paylaşacaktık. O an bakkalın mesleki kariyeri bana bağlıydı sanki, peyniri bıçağın ucundan büyük bir kıvraklıkla alıp ağzıma götürdüm, kel kafalı bakkal ibnesi tir,tir titriyordu. Eğer beğenmedim desem onun sonu olacak, büyüdüğüme göre bakkalı da değiştirip,üst yoldaki markete gidebilecektim.Yalvarırcasına bakıyordu gözlerime ve ağzıma atttığım peynir parçasına, tamam iyiymiş dedim de rahat bir nefes aldı köpoğlusu. Evet o an büyümüştüm. Berberin önünden geçerken aynadan ne denli büyüdüğüme baktım çaktırmadan.
boyunun uzamasının durduğunu fark ettiği andır.
öğüt vermeye başladığı andır.
başkalarının yaptığı hataları daha net görebildiğiniz andır. birkaç sene önce dibe vurmadan zıplanmaz diye düşünen bir insanın birkaç sene sonra dibe vurmamak gerektiğini farkettiğini anladığını gördüğünüz andır.
bir insana doğruyu hiçbir zaman anlatamazsınız. yaşaması gerekir.
"keşke eskisi gibi her şeye anlamsızca gülebilsem" diyebilmektir.
anne yada babanızın bir işe başlamadan önce düşüncenizi almaya başladığı andır. insanın büyüdüğü yada büyümemişsede büyümesini sağlayan olaydır.
artık göğüslerinin tuhaf gelmediğini fark edersin
şarkı dinlerken kliplerdeki gibi saçma sapan danslar yapmazsın
annen bakkala giderken istediğin çikolatayı dalgınlıktan unuttuğu için ona darılmazsın
müzik tarzın değişir
yavaş yavaş bir şeylere kendince yorumlar yapmaya başlarsın
sonra aşık olduğunu fark edersin..
hayat işte en çokta burada gösterir sana büyüdüğünü.
herhangibir ilkokulun tenefüs vakti önünden geçerken,sağa sola koşuşturan bebeleri şuursuzca izlediği an.
*
Keşkelerin durmak bilmediği ve anne, babanıza hak verdiğiniz andır.
geçmişe özlem duyduğu andır.
hata yaptığında kabullenemediği andır.
-artık teknoloji mağazalarından çok mobilya mağazalarına gözü takılıyorsa
-telefonunda "..... abi" şeklinde kayıtlı numaralar gitgide azalıyorsa
-olayları artık daha sakin karşılamaya başlamışsa
vs.

yaşım ilerledikçe konuşmaya değer bulduğum şeylerin sayısı hızla azalıyor.
üniversiteyi ilk kazandiğim yIl, babamIn kaydImI yaptIrdIktan sonra beni muğla garajInda birakIp otobüse bindiği an...yapayalnizdim ve o an büyüdüğümü anladim...
istanbul'da üniversiteye başladığım zamandır. anladım ki ailemden uzaktayım ve her şeye artık es geçemiyorum. farkında olmadan büyümüşüm ve olgunlaşmışım. ve bunu bana ailemin demesiyle haberdar oldum.
gülmek için sebeplerinin azaldığını anladığın andır.
ailenden kopup uzaklarda üniversite okuyrsan ve eve cıkmıssan işte o vakit anlıyorsun ki büyümüssün .
Justin Bieber'ı yakınen tanımayan insan büyümüş insandır.
babanın ölmesi bir erkek evlat için biranda büyüdüğün andır.
Duygularıyla değil aklıyla hareket etmeye başladığı andır.
yaşlandığını düşündüğü andır ki her an yaşlanıyoruz.
farkında olmadan gerçekleşen durumdur..bir bakarsın o çocukken hayalinde gerçekleştirdiğin toz pembe hayaller kafandan niğme niğme silinmiştir..geriye ise sadece hayatın acımasızlığı kalmıştır..mesele şu ki bu durumda dahi bazın çocuk olabilmeyi başarabilmektir..işte o zaman büyüsünde içinde ölmeyen çocuk sana hayat verecektir..nedenini kimse bilmez ama insan büyüyor..dünya seni büyümenin de ötesinde döne döne yaşlılığa ve ölüme sürüklüyor..farkındamısın bilmem ama hayat öylece akıp gidiyor..sen varsın diye bu dünya dönmüyor..dünyanın döndüğüne sadece sen belli bir zaman diliminde şahit oluyorsun..belki çok zevkli anlarla bazende acı anılarla..ama ne yaparsan yap zaman geçiyor..etrafına bir bak kimisi düğün yapıyor,kimisi cenaze kaldırıyor..o cenazesi kalkan adamında bir zamanlar bu gün gibi düğünü olmuştu..şimdi ise o yok..dünyada olduğuna şahitlik edecek adamda yok...sonuçta iki şey vardır..esaretin bedeli isimli filimde söylendiği gibi..'ya yaşamakla uğraşırsın ya da ölmekle.'
la üniversiteyi kazandığım ilk sene yurttayım hasta oldum gece kalktım ağladım acıdan ama kimse yoktu sözlük kimse, o zaman anladım olmm sen büyüdün.
anne baba harçlığını hunharca harcamanın dayanılmaz hafifliği ile kendi kazandığını dikkatli harcamanın dayanılmaz ağırlığı arasındaki farktır. o fark alanında bir yerlerde insan büyüdüğünü acı ile farkediyor mütemadiyen.
sevdiğin insanları kaybetmeye başladığında büyüdüğünü anlarsın.