bugün

Filmi çıktıktan sonra neredeyse bokunu çıkardığımız iki sözcük.
(bkz: durduk yere adamın amına koyan filmler)
Halil Sezai'yi keşfetmeme sebep bir filmdir. Çok şey katar. Bittiğinde insanı filozofik düşüncelere sokar.
Ben En Çok incir Reçelini Sevdim incir Reçeli Sendin Aşkım.
"Ben insanları arabanın camına vuran yağmur damlalarına benzetiyorum. Bazen, bir damla aşağı doğru kayarken, başka bir damlaya karışıp, güçlenerek daha hızlı ilerler. Ben de sana karıştım aşkım. insanlar acımasız, savurgan. Hiçbir şeyin sonu gelmeyecekmiş gibi davranıyorlar. Bir gün, şoförün camı açabileceğini hiç düşünmüyorlar..."
güzel bir film...
tekrar gösterime koyarak suyunu çıkardıkları film.
"sana dokunmak ölüme inat gibi..." - bu repliğin geçtiği sahne, son yıllarda türk sinemasında gördüğüm, anlatılmak istenen temanın ekrana yansıtılabilme-aktarılabilme oranının tatminkar olduğu ender sahnelerden biridir görüşümce-..

çetin tekindorun oyunculuk nedir sorusunu cevapladığı -ki bence oyunculuk kariyerinde ilk üçe girebilecek bir sahne olan-; hastane bekleme odasında oğlunun hastalığını aile meclisine açıklarken, bir yandan gömleğinin cebinden mendilini almaya uğraşıp bir yandan da malum sözcükleri ağzından döktüğü sahne esnasında, nev-i şahsına münhasır bir kişilik olan bendenize yaşatmış olduğu duyguların sebebi sahnenin ait olduğu "babam ve oğlum" filminden beri ilk defa bir filme dalıp biramı yudumlarken "hassikktrr" düşüncesini beynime dolduran ve boğazımı düğümlemlendiren filmdir...

olayı aşk meşk salya sümük olarak görüp kısıtlayan onca yoruma aldanılmadan, önyargısız - ki önemlidir film için de- izlenilmesi gereken filmdir de..

bütüd: uyamayın uleeaaan!!!

not: yazar belli ki alkollü, filmden etkilenmiş..daha da sorgulamayın, hafiften şizoidlik de var bu son yazılan nota bakıldığında..takılın lan...dellendirmeyin adamı..şşş sakin.*
bu gün izlediğim filmdir. gerçekten tavsiyelerin hakkını vermiştir.
sonunda ayağa düşmüştür. herkes deli gibi incir reçeli fragmanı paylaşıyor lan. fazla bilinmeyen güzel filmlerden biriydi ama tüm özelliği yok oldu. izlemeyin kötü film.
dün izlediğim filmdir. şahsen vasatın biraz üzerinde buldum. duygusal olarak yaşanılabilecek bütün zirve noktaları o anın tam tersi tabiatta olan sahnelerle devam ettirilmiş. ayrıca filmin ilk yarısını neredeyse tamamen amelieye, ikinci yarısını ise seven poundsa benzettim. oyunculuklar ortanın altında. filmin artılarından birinin ise yönetmenin ayrıntılara verdiği aşırı önem olduğunu söyleyebilirim. ayrıca filmin konu olarak aslında ortadan bıçak gibi kesilmiş olmasına rağmen sahnelerin aynı momentumda seyretmeyişi beni filmin içine tam anlamıyla sokamadı. filmde mesajın verilememe gibi bir durumu yok ki bu da filmin artıları arasında gösterilebilir. 6.3/10
Çıktığı günlerde(11 şubat 2011) yüksek bütçeli filmleri de gösterimde olduğu için sinemalar ‘incir reçeli’ne iki haftada kapıyı göstermiş, değeri sonradan anlaşılan film tekrardan 24 haziran'da tüm türkiye'de vizyonda.
sabah kahvaltılarının vazgeçilmezidir.
cesaretimi toplayıp izleyemediğim film. yolda yaşlı birini gördüğüm de gözleri dolan ben. böğüre böğüre ağlarım sanırım.
--spoiler--
bana nefes alan hiçbir şeyi sevme hakkı vermediler. ben de incir reçelini sevdim. incir reçeli sendin aşkım.
şimdi kapat gözlerini, yapacağın güzel şeyleri düşün. beni unut demeyeceğim. çünkü ben seni unutamazdım. ama sakın hayata küsme. ben yaptığın her şeyde yanında olacağım. sabah yine radyonun sesiyle uyanacaksın, enerji ile yatağından fırlayıp, radyoyu kısacaksın. sonra pencereyi açıp, dışarı doğru gerineceksin. dışarda hikayelerini anlat, onu bekleyen binlerce hayat var. hepsi de anlaşılmayı bekliyor benim gibi. yaz aşkım. hiç durmadan yaz. birbirlerini anlat onlara. birbirlerine değerek, dokunarak yaşayabilmenin güzelliklerini anlat. birbirlerine karışmayı anlat. yaşam savaşı içinde yaşamayı, yaşatmayı unuttuklarını anlat. sevişmeyi anlat onlara. en zor anlarda bile hiç ayrılmamacasına tek vücut olabilmeyi anlat. yalnız yürümek zor. kolayını anlat. şimdi aç gözlerini aşkım. söz veriyorum her şey çok güzel olacak. ben sana karıştım aşkım. artık daha güçlüsün. bir gün, şoförün aniden camı açabileceğini anlat...
--spoiler--

değeri çok geç anlanan, böğrünüze öküz oturtan film. *
(bkz: dokunmak)
fena eleştirel yaklaşımla izlediğim 2011 yapımı film.

psikolojik açıdan baktığımızda gayet etkili bir film olmuş. hasta ve kesin öleceğini bildiğiniz birini sevmek nedir nasıldır bunu yaşamadan bilemeyiz. senarist gayet güzel yaşamışcasına anlatmış.

ancak filmde büyük eksiklikler ve benzerlikler göze çarpmakta. örneğin;

--spoiler--
başlangıç olarak bu filme yakışmayan bir start söz konusu. o not kağıtlarının bir işe yarayacağı ya da ileri sahnelerde kullanılacağı apaçık ortada. ve filmin başında bir sanat filmi beklememize sebep olan sahneler ve ardından gelen hayatın içinden senaryo akıl karıştırdı.
--spoiler--

filmin gene başındaki

--spoiler--
- metin bey bu esprileri nereden uyduruyorsunuz ?
+ götümden. cem yılmazı hatırlamayan yoktur.
--spoiler--

ve film devam ederken daha filmin o kırılma noktası olan,

--spoiler--
metroda;
- ben hiv pozitifim. yani aidsim.
--spoiler--
sahnesi gelmeden çok önce kasımda aşk başkadır filmini akıllara getirmiştir.

--spoiler--
monoton bir hayatı olan erkek karakter. cıvıl cıvıl koşturan deli dolu kız. kız hasta. adam üzgün. hayat devam ediyor. kız ölür erkek ağlayarak film biter.
--spoiler--

herşey anlaşılıp hayat devam ediyor sahnesinden hemen sonra;

--spoiler--
erkek karakterin kızı takip edip babasının evine girmesi ve onu erkek arkadaşı sanması ilk absurdlük. izleyen her insanın aklına onun babası olduğu gelmiştir. ancak senaryonun ilerlemesi ve daha da önemlisi sarpa sarması için o adamın eski aidsli erkek arkadaş olduğu zannedilmeliydi.
--spoiler--
ayrıca;

--spoiler--
ölümsüz olmak istiyorum.
--spoiler--
repliği filmin sonunu bize açıkça göstermiştir.

son olarak olumsuz eleştiri getireceğim bir diğer nokta şudur ki;

--spoiler--
sahilde sarhoş halde bekleyen yazar karakteri kız geldiğinde sorgulamadan direkt olarak,
- vücudun bu kadar ucuzmuydu.
demiştir. o durumda söylenmesi en son cümle budur. hiçbir insan evladı bunu demez. kız hasta ölecek. biliyorsun. bi salaklık edip onun eski erkek arkadaş olduğunu düşünmüşsün bari bu lafı etme. gene üzülerek söylüyorum ki filmin senaristinin kafasında filmin sonu belliymiş. ve sırf istediği sona ulaşabilmek için bu cümleyi kurması gerekmiş.
--spoiler--

ancak bu kadar olumsuz eleştirinin ardından şunu da söyleyebilirim ki seyir açısından güzel bir film. ve en başta bahsettiğim üzere bu durumda bulunan bir insanın psikolojisi film izleyerek anlaşılmaz. zaten yukarda belirttiğim eleştirel noktalar tamamen senaryodaki dramaturji eksikleri üzerinedir. keşke bu düzeltmeler yapıldıktan sonra çekilseymiş. o zaman kesinlikle bir başyapıt olabilirdi.
insanı incir reçelinden soğutan filmimsi bir film.
Erkeğin bile rahatlıkla göz yaşı dökebileceği bir filmdir .
korsanını aldım vişne reçeli çıktı. ayıp. insanlık ölmüş!
Tamamiyle sil baştan havası verilmeye çalışılmış bir film olduğu kanısındayım. canım yurttaşlarımda hayatlarında hiç böyle film görmemişler birşey sanıyorlar. lakin bir daha kim incir reçeli bilmem nesi derse bana kafasını beyzbol sopasıyla ezeceğim.
daha önce de söyledim şimdi de söylüyorum "gayet yarak kürek bir filmdir zamanınıza yazık."
memlekete dönerken otobüste izlediğim ıssız adam tadındaki film. güzeldi, göt kadar ekranda izlemesem daha güzel olacaktı.
sorarlar adama neden kadın eski sevgilisinin evini her gün ziyaret etsin ki? orayı bağlıyamamışlar *
aşk tesadüfleri sever e göre daha gerçekçi ve daha çarpıcı bulduğum film.

--spoiler--
duygu nun aids olması, aids ten korunalım mesajını vermekten çok, insanların hiç bir şey bilmeden, hiç bir şeyi anlamadan, yaratacakların etkiyi düşünmeden ön yargılarını acımasızca göndermede bulunuyor.

Metin ise tam bir salak. katıksız hem de. sen sorma, dinleme, kafanda bir hikaye uydur ve hayatındaki en değerli varlığa remen orospu muamelesi yap. olm bir siktir git.

ayrıca bence filmin mutsuz son ile bitmesi, onun insanlar üzerindeki etkisini arttırıyor.
--spoiler--

not: jinekologkocasiolanurologkadin a selam olsun. (bkz: bağyan)*
filmi abartmislar, yanlis bilgiler vermisler diyen arkadaslar icin son kisimda beliren bir yaziyi paylasmak istedigim film.

"Günümüzde HIv+ hastaligi kronik bir hastalik sayilmakla birlikte, hiv+ vakalari, saglikli kosullarda, ilac tedavisiyle yasamlarinini idame ettirebilmekte ve mevcut korunma yollariyla cinsel iliskiye girebilmektedirler.
hiv+ vakalarinin hayatlarini zorlastiran tek engel toplumsal ön yargilardir."
mükemmel bir türk filmi, emeği geçenleri tebrik ediyor ve bu filmi sinemada izlemeyip kendilerine maddi destekte bulunmadığım için özür diliyorum.