bugün

bir solukta izlenebilecek bir film,ingiliz esprileri bu filmde daha bir sıcak sanki ve oyuncu-karakter örtüşmesi kusursuz,şiddetle tavsiye edilir. filmin müzikleri carter burwell'e ait.
colin farrell'in oyunculuğunun ön plana çıktığı yegane filmdir kendileri.
pek çok insana seyahat planlarını revize ettiren film. bu arada bruges, aynen bu filmde verilen mesaj gibi gidilip görülesi ancak yerleşilmemesi gereken bir yer.
şu ana kadar izlediğim en iyi filmlerden birisidir efenim.

--spoiler--
bruge is a shithole
--spoiler--
collin farrel'a en iyi erkek oyuncu-müzikal veya komedi dalına altın küre kazandırıp, kendide en iyi film-müzikal veya komedi dalında altın küre'ye aday olan film.
güzel bir film. oyunculuklar iyi, konu iyi, son iyi...
Az bütçeyle hem Bruge şehrinin reklamını yapıp hem de başarıya ulaşabilen harika bir filmdir kesinlikle izlenilmesi gerekir.
izleyiciyi aptal yerine koyan bir suç filmi. bu filmi beğenenler sinemadan, beğenmeyenler komediden anlamıyor demektir.
- that's for john lennon, you yankee fuckin cunt!

- two manky hookers and a racist dwarf. i think i'm heading home.

gibi müthiş replikleri olan, kara mizahın dibine vuran film.
belçika polisinin ortalıkta gözükmediği film.
bruge şehrine gitme planlarını erteleten filmdir, gitmiş kadar oluyorsunuz zira. ben biraz sıradan buldum. filmi ve şehri... evet kötüyüm.
collin Farrell ın performansının doruğa çıktığı bir kara mizah filmi.

arkadaşına anlatsan ne olacak ki:
--spoiler--
iki katil var, bunlar ortak, bunlara işveren eleman birine diğerini öldürmesini söylüyor falan filan.. olaylar gelişiyor.. adam sarışın bir bombaya aşık oluyor... vs.. vs..
--spoiler--
"bu mu lan film" diyecekler çıkacaktır arkadaşlarının arasında.
sen en iyisi filmi anlatmaya kalkma. ver elemana CD yi. deki "la boş zamanında izlersin". arkadaşın filmi izledikten sonra gelip senin taşaklarını yalamazsa, "abi sen ne büyük sinemacısın" demezse verecem sana. daha ne diyeyim.

papazla ray arasında geçen diyalog filmin en güzel diyaloglarındandır. (kötü diyalog yok filmde ama hani öyle denirya lafın gelişi.)

neyse izleyin anacım.
bruges gibi çok güzel bi şehirde çekilen vasat film.
o şehre çok daha iyisi yakışırdı kanımca. şehrin adını ilk kez duyanlar için şehre gitme isteği uyandırması normal, fakat şahsım için hayal kırıklığı oldu.
başarılı oyunculuklar, başarılı diyaloglar... o kadar.
konu, kurgu vasat.
yalnızca konu ya da kurgu bazında yapılacak değerlendirmelerin haksızlık olacağını düşündüğüm hoş film.mükemmel değildir tabii ki ama diyalogların sağlamlığı,göndermeler ve oyunculuklar açısından gayet izlenebilir bir film.
brudge şehrini ufacık bir mahalle gibi gösteren film. gitmedim araştırmadım da belki de öyle ama filmde bir acayiplik var. yani tüm olay aynı parkta aynı kulede meydana geliyor, filmdeki tüm karakterler aynı sokakta oturuyormuş gibi koca şehirde sürekli birbirleriyle tesadüfen karşılaşıyor. ray'ın brudge nefreti de ilginç. sonuçta filmde bir irlanda asıllı ingiliz rolünde, puslu havasını mı özlüyor londra'nın o da ayrı mevzu. müzikleri mükemmel ona diyecek bir şey yok. kiralık katiller de bu kadar vicdan olamaz la.
2008 yapımı Martin Mcdonagh filmidir. oyuncular ise Colin Farell,Brendan Gleeson, Ralph Fiennes, Clemence Poesy .

--spoiler--
"Onları öldürdükten sonra silahı Thames nehrine attım, elimdeki kirleri Burger King'in tuvaletinde yıkadım ve talimatları beklemek üzere eve yürüdüm.." cümlesi ve gecenin sessizliğinde Brugge'un dar sokaklarıyla açılıyor film ve bizi nasıl bir atmosfer ve mekanın bizi beklediği konusunda haberdar ediyor adeta. Brugge kentinin tarihi dokusunu güzel bir biçimde yansıtırken filmin ilk 20 dakikasında bu dokuyu kullanarak görsel açıdan bir ziyafet sunuyor Martin Mcdonagh. Bu görüntüler bizi mest ederken hikaye hakkında da temel noktaları gayet güzel biçimde ve seyircinin gözüne sokmadan aktarmayı da başarıyor. Colin Farrell'in oynadığı karakter (Ray) Brugge'dan tam anlamıyla nefret ederken ortağı (Ken) rolündeki Brendan Gleeson ise belli ki görmüş geçirmiş olmanın da olgunluğuyla tadını çıkarmaya çalışıyor bu zorunlu tatilin. Tabi tatilden çok bir sonraki görevlerini bekledikleri durak olması da Ray karakterinin bekleyişini bir kat daha zorlaştırıyor içten içe. Film ilerledikçe karakterler hakkında öğrendiğimiz detaylar da oyunculukların (özellikle Colin Farell'ın oyunculuğuna dikkat) ne denli muazzam olduğunu anlamamızı sağlıyor. Bir süre sonra hikayeye dahil olan "patron" ise durgun ilerleyen filme ani bir ivme kazandırarak seyri kolaylaştırıyor ve filmin "hazmını" kolaylaştırıyor.Hikaye ile ilgili daha fazla ipucu vermek yerine geri kalan tüm lezzeti meraklılarına bırakmak daha doğru olacak sanırım.
--spoiler--

referans alanlar için belirteyim, filmin imdb notu 8,1'dir.

alıntı : http://antifa-kutay.blogs...om/2011/02/in-bruges.html
tekrar tekrar izlenecek bir film sayılmaz belki. belki de hafızalarda da yer etmiyor sahneleri ama şehrin filme katkısını görünce izlemeye değer filmler arasında yer alıyor.
o kaşlar, o bakışlar, o duruş, o ifade ne öyle colin farrell. izlediğim en iyi filmlerden. hele arada bir manzarayla birlikte giren o müzikler yok mu. şu mesela ; http://www.youtube.com/watch?v=QnRyHPyGf-s

çok şiddetle tavsiye edilir.
Bruggeyi tekrar bana özleten filimdir.
oyuncular, şehir, replikler, müzikler her şeyiyle harika olan, niye daha önce izlemedim diye kendimi sorguladığım film.
çok tanınmasına ve ekrana çok yakışmasına rağmen hiç doğru düzgün, akılda kalıcı bir filmi yok dediğim colin farrell'in beni utandırdığı film. allahım neydi o kaşlar, o dudak büzmeler, çocuk gibi mızmızlanmalar. fakat beni daha çok şaşırtan hiç sevmediğim ralph fiennes'in mükemmel performansı. adam sonlara yakın filme dahil oluyor ancak gerçekten en etkileyici karakter harry olmuş.

puslu, bunaltıcı ve sürekli ray'in küfürlerine maruz kalan ortaçağdan kalma bir avrupa kasabasında geçiyor ancak bu gerçekten insana bir peri masalındaymış hissi veren bir kasaba. düşününce hikaye çok basit gelse de diyaloglar ve özellikle espriler mükemmeldi. hele ray'in cüceye karate yaptığı sahne tekrar tekrar izlenir, unutulmazlar arasındadır.
herşey iyi güzel ve tadında giderken kendi adıma ;
--spoiler--
o kuleden atlayıp bilinci yerinde olup bıcı bıcı konuşma sahnesi
--spoiler--

işte orası bana pek iyi gelmedi...güzel filmdi iyi filmdi sonu da anlamlı bitti. gitti.
colin farrell'in oyunculukta aştığı filmdir.

(bkz: kara mizah)
çok çok iyi olmasa da en azından sıkılmadan kendini izlettiren film.

--spoiler--

bruges için 'belki de cehennem burasıdır' deniyor ya işte filmde en beğendiğim nokta bu, tıpkı birçok başka yer için de geçerli olması nedeniyle.

--spoiler--
çok kral filmdir.
güncel Önemli Başlıklar