bugün

sınıfa yumurta getiren çocuk, sınıfın statü şampiyonudur, herkes onu çok sever.
faber castell kalem tıraşları. böyle metal olurlardı. hele bir de yanında yedek bıçağı falan oluyodu ki off arkadaş deyme keyfime.
rotring kalem ve tombo kalem ucu.
elalemin çocukları * yani o şetrefilli lcw * tişörtlerini giyerdi beden eğitimi dersinde, biz pazardan alınmış(daha o zaman adibaslar, nixeler yok tabi) eşofmanları giyerdik. onlar nikelardan, adidaslardan kramponlar giyer gelirlerdi biz de kunduracı hasan abide satılan yazlıkları. hee o zaman onun adı yazlıktı. ama kışın da giyiyorduk. öyleydi. daha bilmem neler bilmem neler...
benim okuduğum yılda ve okulda:

kol saati,
matara,
beslenme çantası,
sağlam ayakkabı,
kaplanmış defter.
böyle minyatür bir atlıkarınca şeklinde,o zamanlar gözüme harikalar diyarından kopmuş gelmiş gibi görünen bir kalem açacağı vardı, kalemi çevirdikçe içindeki atlar dönerdi.
benim gözümde o çok kıymetli bir şeydi, ona sahip olanlar genelde statüsü yüksek insanlardı.
-musluklu ve bardaklı suluk,
-okumayı bilerek birinci sınıfa başlamak,
-annenizin sınıf annesi olması,
-kokulu silgi,
-yumurtlayan kalem.
Toplumdaki değişikliğe paralel olarak değişen ve bu sebeple sosyolojik araştırmalara konu olabilecek nesnelerdir
Futbol topu, ışıklı ayakkabı, futbolcu kartları, taso koleksiyonu, bilgisayar, kız arkadaş, iphone, ipad, facebook'taki arkadaş sayısı şeklinde giden bir süreç pek de sağlıklı değişimler geçirmediğimizin resmidir.
mikasa, adidas ya da nike futbol topu sahibi olanlar okul erkeklerince el üstünde tutulurlardı. tenefüslerde yapılan kısa maçlarda en çok başvurulan ve ilim iznine başvurulan insanlardı.
ayıptır söylemesi muz.
plastik top. *
uçlu kalem bizim için kesinlikle bir statü farkıydı.
biz öğretmenden ve ile baskısından dolayı getirmeye korkarken, elin oğlu gizli gizli getirir ve gözleri üzerinde toplayarak bizden üstün olmaya çalışırdı...
ilkokul 3. sınıfta bilgisayara sahip olmak.bilgisayarda* oynamak.
krem rengi yamaha markalı flüt.
yamaha marka flüt
telli defter
basmalı kalem
monami pastel boya
klasik gitar.
lc waikiki nin sarı bi montu vardı. benim için o mont statü gostergesiydi.* (bkz: 1988 doğumlu olmak)
Markasını unuttuğum bir marka boyaya sahip olmak. Konami miydi neydi... Yok lan o oyun şeysi... Bi piç bebe vardı kutusunda falan. Neyse ışte o kuru/sulu boyalardı benim için. Hiç olmadı lan onlardan benim, istemedim de hiç... Öyle.

edit; kamil in kardeşi ne sevgilerle, monami ymiş adı boyanın.
genel itibariyle kokulu silgi.
kız öğrencilerde toka.
erkek öğrencilerde ayakkabı.
kocaman bir kitap gibi açılan, her renk tonu mevcut, 40 küsürlü monami boya seti.
şifreli kalem kutusu. evet vardı böyle bişey.
mega taso.
nike poşeti. beden dersine nike marka poşet ile gidince bir saygı duyarlardı..
(bkz: servis)
bildiğin ayakkabı ve eşofman amk. kimin ne bok olduğunu beden eğitimi dersinde anlardık biz.