bugün

--spoiler--
4 ekim tıp fakültesinden mezun olduktan sonra pratisyen hekim olarak ilk iş günümdü. çok mutlu çok heyecanlıydım. sonunda uğruna olabilmek için nice emekler verdiğim kişiydim, doktordum. memleketin en uzak köşesinde acil serviste insanımıza dokunacak, belki de hayatlar kurtaracaktım. bu nedenle 30’da 30 acil tıp uzmanlığı yazmıştım. sonuçların açıklanmasını bekliyordum.
ilk hastamdan sonra hastanede tomografinin önünde yardım isteyen bir gruba rastladım, koştuk arkadaşımla beraber. bilmediğim bir çocuk hasta, kan kustu dediler. etrafta kan lekeleri vardı. nabızlar iyi. bilinç durumunun iyi olmadığına anlık olarak karar verdim boyunluğu olduğu için travma hastası olarak değerlendirip kırmızı alana götürelim diye personelimize talimat verdim. o sırada neden olduğuna anlam veremediğim bir şekilde “seni öldüreceğiz” diyerek agresif davranışlara girişildi. orada tahminen sekiz kişilerdi. çocuğu tanımıyorum. doktoru değilim, değerlendireceğiz acil kırmızı alanda, izin verin çocuğu çıkartalım dedim. tamam ama sen öleceksin dediler.

çocuğu kapalıya çektikten sonra çok daha kalabalık oldular güvenliklere saldırdılar biz çocuğa müdahale etmeye çalışırken. ( daha doğrusu uzmanlar geldiler. ) orada saldırılar bitmedi ve polise haber verildi. polis ekipleri gelmeden güvenlik arkadaşlarımızdan birinin de burnu kırılmış. hala içeri girip beni ve bir uzmanı işaret ederek öldüreceklerini söylediler. bu olaylar hayli uzun surdu. öfkeleri dinmedi. öfkenin nedeni tomografide içerideki hastanın çekimi varken onu çıkartıp kendi hastaları içeri alınmadığı içinmiş. hatta kendi çocuklarının tomografi çekimini saldırarak yarıda kestirmişler. başhekimimiz konuştu, başhekim yardımcılarımız konuştu yine de saldırganlardı. ölüm tehditlerinden geri adım atmıyorlardı. ben 155 aracılığıyla polis aracına binerek öğretmenevine oradan da havalimanına geçtim. istifamı bir arkadaşıma teslim ettim, evime, memleketime döndüm. 1300 km’yi bunun için gelmişim. en çok da umudumu heyecanımı kırdıkları için üzgünüm.
--spoiler--

haber linki: http://ulu.so/ucg4r4

olay, daha doğrusu haber 8 ekim günü medyada yer bulmuş. bu ülkede insanlara artık hizmet etmek bile fayda etmiyor. toplum olarak inanılmaz derecede agresif olduk. doğu bölgelerinde bu ülkenin insanlarına hizmet vermek için giden öğretmen, doktor, asker neden hep tedirgin oluyor? aileler çocuklarının doğuda görev yapmasını neden istemiyor? ışte bu yüzden. işte şimdi devlet bize bahmiyir deyin ki hak verelim. devlet haklıymış diyelim.

tanım: devlet adına hizmet vermek için giden gencecik bir doktorun, kendini bilmez bir kaç kişi tarafından ölümle tehdit edilmesi ve görevinden istifa etmesi.
Saldırganlar senin ilk işgünün olduğunu nereden bilecekler?
Hem Her meslek grubundan insan ilk iş günü bazı talihsizlikler yaşayabilir.
Artı bir pratisyenin hele ilk işgününde hastaya müdahale noktasında bu kadar insiyatif alması doğru mu?
Bu vaka da gösteriyor ki Doktorlara sosyolojik olarak hiçbir eğitim verilmiyor. Hasta davranışları konusunda.. tıp ilmiyle hasta olmaktan başka bir ilgim Yok ama davranışsal alanda ahkam kesebilirim.
(bkz: kürt)

iyi yapmış bırakın kendi boklarında boğulsun asalaklar. umarım türklere hizmet verebileceği bir özel hastanede iş verirler ya da daha iyisi yurtdışına çıkıp kendini kurtarır.
Hayal kırıklığı, kaygı, korku gibi olumsuz birçok duyguyla karşılaşmış olan doktordur. Ve istifasında sonuna kadar haklıdır.

Yıllarca emeğin alâsını gösterip dirsek çürüt, vatan millet sakarya bilinciyle hizmet etmeye karar ver ve bir grup dallama senin hayatla tüm bağlantını kessin!

Yok öyle yağma!
Ya beni her anlamda koruyacak, kollayacak bir sistem getireceksin, ya da benden faydalanamayacaksın!

Hekim terörüne son verilmeli, elini kolunu sallayarak saykoluk yapan insan müsveddeleri en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Doktorlar var diye hasta olduklarını sanıyorlar.
Çok üzücü bir durumla karşılaşmıssın umarım kararından vazgeçip bu güzel mesleği sürdürürsün.
Gören de meslekten ayrıldı sanır. Belli ki meta zoru gitmiş ardahan’a. Zaten bu bilenmişlik bu hınç ile doktor olsa ne olur olmasa ne olur.
Elin kürdü ne anlar hizmetten dedirten bilmemkaçbininci vaka.
Kasımpaşalı ağzıyla politika yapanların yönettiği ülkenin vatandaşları... Niye şaşırıyorsunuz ki?
-açılın ben doktorum.
-kapanın. ardahan'ı sevmedim ben eve dönüyorum.

ahahah ya. şımarıklık puanım 10 üzerinden 10.
bu kadar tabansız birinin kimseye faydası olmaz.
Zordur, evrimini tamamlamamış Vandal bir topluluk içinde insanlık adına ve din'den daha değerli (evet, yeryüzünde neye inanıyorsanız ve hangi isimle tanrınıza dua ediyorsanız insan olma erdemi dininizden daha değerlidir. Çünkü; yeryüzünde din, insan olma erdemini yitirdiğimiz için var oldu ve bu kadar kitap peygamber geldi) kültüründen kimliğinden de değerli insan olma erdemi gerçeğini bilmez.

Burada doktor "bokunuz da boğulun" demek ile en doğrusunu yapmış.
Böyle bir rus arkadaşım var işyerinde. Son ana kadar belki yapabilirim demiş ama olmamış. Sonra bali'ye gidip 2 yıl içinde kendi kendine online olarak finans ve (bkz: ifrs) öğrenmiş. Bir yandan da budizme vermiş kendini. Şimdi ise çok büyük bir şirketin finansal raporlama şefi.

Değişik insanlar var hayatta. Seviyorum böyle tipleri.
Okuyunca yok artık dediğim olaydır. insanlar artık iyice azıtmış tozutmuş.
her çalışan kendi kararı ile istifa edebilir ve bu bir hak olduğundan kimseye gerekçe vermek zorunda değildir.
Yaşadıkları yüzünden istifa eden hekimdir. Sadece şunlari alıntiliyacağim;

'Beni türk hekimlerine emanet ediniz.'

'Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir'.
Evliliğinin ilk gününde boşanacak kişidir...

Hayatta zorluklar olacak hayatta mutsuzluklar olacak hayatta engeller olacak sen bunlar ile savaşamıyacaksan git zaten.
Şovmendir.
6 sene boyunca götümü yırtmışım, tusu geçmişim, gençliğimi uğruna harcamışım ve gidip ilk günden istifa edicem ha... valla yapan kendi bilir...
tus'a hazırlanıyordur.
Aferin sizi çok zekiler. Kendisi benim en yakınlarımdan biri olur ve yaşadığı korkudan. Kaybettiği umudundan zerre kadar haberiniz olmadan şovmen diyecek kadar komik yorumlarda bulunabiliyorsunuz. Yazık işte ne denir ki. O müthiş dünyanızda size başarılar.
Bazı hastalar da dayağı hak ediyor. Çok iğrenç bir söylem değil mi? Tıpkı "bazı doktorlar da dayağı hak ediyor" gibi.
Bir doktor nasıl yetişiyor haberiniz var mı? Çoğunuz bir gün uyumasa gün boyu agresif olur, önüne gelene çatar. Bu insanlar 36 saat nöbet tutuyor ve malesef 36. Saatte bile dinç ve dirayetli olması bekleniyor. 36 saatte 9 tane ameliyata giriyor ve 9. Da bile en ufak bir hata yapmaması bekleniyor. Çoğunuz gezip tozarken, gençliğini kütüphanede, hastanede koşuşturma içinde tüketmiş bir insandan bahsediyorum. Hiçbir şey yapmasa bile 6 yıl boyunca sabredip, tıp fakültesinden mezun olması bile, bir ömür boyu ona saygı duyulmasını gerektirir. Tıp ile sadece hasta olarak bağlantısı olan insanları empati kurmaya davet ediyorum. Oturdukları yerden ahkam kesmesinler.
Zamanında bir çok şeyden vazgeçerek geldim bu konuma, birgün bir aklıevvelden dayak yer miyim acaba diye düşünüyorum. Çok istediğim ve sevdiğim bu mesleğe olan inancımı kaybetmemek için elimden geleni yapacağım ama birgün onurum kırılırsa; "önce kendim" derim. bizlere tıp fakültesinde ilk öğretilen "primum non nocere (önce zarar verme)"
ilkesini ömür boyu başımızın üstünde taşımamızı istiyorsanız doktora saygı duymayı öğreneceksiniz. Anneniz, babanız yapmaz bu kadar fedakarlığı be!