bugün
- vatandaşlık farkı alan otel21
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim21
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın9
- sözlük kızından gelin olmaz9
- cumaya gidenlerin çok azalması23
- ayça tilki9
- bik bik'in balona binmesi34
- anın görüntüsü16
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız11
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar8
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası24
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım22
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı16
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
bu cümlede vurgulanan cümle kendin bilmektir. kişinin her şeyden önce kendisini bilmesi ve çevresiyle ilişkisini bilmesi gerekir çünkü asıl gerçek ordadır der. basit bir kelime çok farklı bir ufku açmaktadır. *
toplumun kendisine verdiği rolü, yayın organları sayesinde iyice üzerine yapıştıran kişinin kulağına küpe olması gerekendir.
(bkz: yunus emre)
(bkz: şair burada bize sesleniyor)
hakikaten de öyle olmuş ama, anlayana...
hakikaten de öyle olmuş ama, anlayana...
benimsenebildiği takdirde cennet kapılarını açabilecek derecede önemli olan yunus emre felsefesidir. imanın özüdür aslında. kişinin, "ben" bilincini sürekli geliştirebildiğinde, kendisine ve etrafındaki her varlığa faydası olacağını özetler. en önemli nokta olarak da bir gönüle girebilme, insan sevgisi kazanabilmeyi gösterir.
"hepisinden iyice
bir gönüle girmektir"
"hepisinden iyice
bir gönüle girmektir"
içimden geçen bir kaç satırla açıklayayım.
Söylemler ne saydam bu aralar. Ucu bucağı olmayan düşüncelerle bir taraf belirlemeye çalışmakta moda. Had kavramı çoktan buzdolabının üstüne kaldırıldı. Oysa bir asrın nakış gibi işlediği duygulara tercüman yetisine sahip kalıplarımız var bizim. insanların bilgilerine bilgi katmak bir yana onları doğru bir şekilde paylaşmaya ihtiyacı var. Varlığı varlık yapan yetilere, bilgi harmanlanıp paylaşılmasına ihtiyaç var.
Akl-ı selim her insanın tırnak içerisinde tabiî ki 'insan' mertebesine gelebilmek için önce kendini, çevresini bilmek anlamak için çabalaması gerekir. Bakmak yetmeyeceği gibi görmesi ve çözümler üretmesi gerekir.
Kendini bilmek öğretisi aslında 'Kendini tanımaktan geçer.' Mükemmeli tanımak o mertebeye yükselmek gerekmelidir. Yunus Emre yüz yıl önce yazdığı bu kalıplaşmış şiirinin bu kıtasında bunu anlatmaya çalışmaktadır.
Bu oluşum dinsel açılımları da yanında getirir. Her insanın tevazu niteliklerine sahip olması gerekir. Tevazu var oluşsal bir anlam kazanmaya başladığında önemle ciddiyet kazanır. Zaten ahlaki bir erdem olarak tevazu, bizim varlık mertebeleri içinde sahip olduğumuz yerle irtibatlı ve paralel bir durumun ifadesidir. Bu durumda kendini bilmek, içine kapanmak, hayattan soyutlanmak değil, varlığın anlamı üzerinde esaslı bir düşünceye sahip olmak uygulamak, olgunlaşmaktır.
Olgun insan mertebesi yaşın getirdiği yaşamsal olgunun dışında kendini yetiştirmekten geçer. Her yetişkin insan kendini bilmekle çabalamaz. Zaman zaman karakterinin ve çevresinin izdüşümüyle yerle bir olur.
Kendini bilen insan olma mertebesi yer yer sonradan keşfedilen bir olgu olarak da çıkar karşımıza. Her insanın kendine bazı sorular sorması gerekir çabaladığı ve niyetlendiği her durumda. Bunlar ' Ne yapmalıyım?' ve 'Ne yapabilirim?' olmalıdır. Bizim zamanın öğretilerine şekil vermek için bu soruları kendimize sormamız ve aldığımız cevaplara göre hayatımızı şekillendirmemiz gerekir. Her cümlenin aslında vermek istediği mesajı yunus'un tek bir kelimede verdiğini insanların bu olgunun üzerine ancak sayfalarca yazı yazarak algılayabileceklerini düşünüyorum.
Sayfaların yetmediği, kelimelerin bir cümleye sap olamadığı oligarşi, hiyerarşi dolu devletlerin birleşmesiyle yaşanan, yaşamın bir kırıntısını iyiye çevirmek için söylenmiş özlü bir kıtadır aslında. Kıtadır çünkü ironi edasıyla 'kıtalara' açılmayı hedefler.
Sokrates'in ve Descartes'in farklı şeyleri yada aynı şeyleri savunmaları bu bağlamda çokta önemli değildir aslında düşünmek ve yansıtmaktır aslolan.
Sokrates'in 'kendini bil' eylemi de Yunus Emre'nin söylemiyle doğru orantılıdır.
Yaşamanın tadına varmak her şekilde doğru, ahlak ve erdemden geçer.
Erdemlerinizin tükenmemesi dileğiyle...
Söylemler ne saydam bu aralar. Ucu bucağı olmayan düşüncelerle bir taraf belirlemeye çalışmakta moda. Had kavramı çoktan buzdolabının üstüne kaldırıldı. Oysa bir asrın nakış gibi işlediği duygulara tercüman yetisine sahip kalıplarımız var bizim. insanların bilgilerine bilgi katmak bir yana onları doğru bir şekilde paylaşmaya ihtiyacı var. Varlığı varlık yapan yetilere, bilgi harmanlanıp paylaşılmasına ihtiyaç var.
Akl-ı selim her insanın tırnak içerisinde tabiî ki 'insan' mertebesine gelebilmek için önce kendini, çevresini bilmek anlamak için çabalaması gerekir. Bakmak yetmeyeceği gibi görmesi ve çözümler üretmesi gerekir.
Kendini bilmek öğretisi aslında 'Kendini tanımaktan geçer.' Mükemmeli tanımak o mertebeye yükselmek gerekmelidir. Yunus Emre yüz yıl önce yazdığı bu kalıplaşmış şiirinin bu kıtasında bunu anlatmaya çalışmaktadır.
Bu oluşum dinsel açılımları da yanında getirir. Her insanın tevazu niteliklerine sahip olması gerekir. Tevazu var oluşsal bir anlam kazanmaya başladığında önemle ciddiyet kazanır. Zaten ahlaki bir erdem olarak tevazu, bizim varlık mertebeleri içinde sahip olduğumuz yerle irtibatlı ve paralel bir durumun ifadesidir. Bu durumda kendini bilmek, içine kapanmak, hayattan soyutlanmak değil, varlığın anlamı üzerinde esaslı bir düşünceye sahip olmak uygulamak, olgunlaşmaktır.
Olgun insan mertebesi yaşın getirdiği yaşamsal olgunun dışında kendini yetiştirmekten geçer. Her yetişkin insan kendini bilmekle çabalamaz. Zaman zaman karakterinin ve çevresinin izdüşümüyle yerle bir olur.
Kendini bilen insan olma mertebesi yer yer sonradan keşfedilen bir olgu olarak da çıkar karşımıza. Her insanın kendine bazı sorular sorması gerekir çabaladığı ve niyetlendiği her durumda. Bunlar ' Ne yapmalıyım?' ve 'Ne yapabilirim?' olmalıdır. Bizim zamanın öğretilerine şekil vermek için bu soruları kendimize sormamız ve aldığımız cevaplara göre hayatımızı şekillendirmemiz gerekir. Her cümlenin aslında vermek istediği mesajı yunus'un tek bir kelimede verdiğini insanların bu olgunun üzerine ancak sayfalarca yazı yazarak algılayabileceklerini düşünüyorum.
Sayfaların yetmediği, kelimelerin bir cümleye sap olamadığı oligarşi, hiyerarşi dolu devletlerin birleşmesiyle yaşanan, yaşamın bir kırıntısını iyiye çevirmek için söylenmiş özlü bir kıtadır aslında. Kıtadır çünkü ironi edasıyla 'kıtalara' açılmayı hedefler.
Sokrates'in ve Descartes'in farklı şeyleri yada aynı şeyleri savunmaları bu bağlamda çokta önemli değildir aslında düşünmek ve yansıtmaktır aslolan.
Sokrates'in 'kendini bil' eylemi de Yunus Emre'nin söylemiyle doğru orantılıdır.
Yaşamanın tadına varmak her şekilde doğru, ahlak ve erdemden geçer.
Erdemlerinizin tükenmemesi dileğiyle...
21. yy ünlü filozoflarından türk filozof Nihat doğan'a ait bir başka cümleyle de açıklamak gerekirse;
ilim deryasından ilim ettim talep,
dediler ilim en sondadır.önce edep, önce edep. *
ilim deryasından ilim ettim talep,
dediler ilim en sondadır.önce edep, önce edep. *
ilk dizesinin doğrusu ilim ilim ilmektir olmalıdır. ilimin ilim bilmek olduğunu söylemek pek yunus emreye yakışacak bir incelik değildir. (bkz: iphonenunuz yoksa iphonenununz yoktur) burada verilmek istenen mesaj ise ilimin sağlam olması için ilim (düğüm) ilmek (düğümlemek, düğüm atmak) gibi yavaş yavaş, tane tane, üstüste olması gerektiğidir.
sen kendini bilmez isen
ya nice okumaktır
diye devam eden yunus emre sözü.
ya nice okumaktır
diye devam eden yunus emre sözü.
güncel Önemli Başlıklar