bugün
- sözlük erkeklerinin bu günkü kombini11
- sözlük hanımlarının bugünkü kıyafetleri42
- dolar artışının ekonomik olarak etkisiz olması10
- pandalar kuduz olur mu sorunsalı9
- bir sözlük kızının mesaj kutusu8
- anın görüntüsü49
- göbek nasıl erir14
- beyaz atletle sözlüğe giren moruk16
- bir şarkı sözü der ki13
- lord marcus amoralist poyomsos17
- cinsel ilişki şampiyonası9
- erkeklerin sevdiği kızla cinsellikte zorlanması12
- en güçlü yanınız11
- en zayıf yanınız11
- uzun boylu olmak9
- 13 yaşındaki beren gökyıldız'ın hali21
- dolar daha da artar mı17
- iç anadolunun çölleşmesi9
- sözlük hukukçularına bir soru8
- karavanda yaşayan sözlük yazarları8
- karpuz seçerken dikkat edilecek hususlar10
- doların 23 35'e çakılması15
- çok yakışıklı olmanın zararları8
- bu yaştan sonra ders dinlemek14
- lord marcus ve mezuza konuşurken dinlemek8
- misafiri kaçırma yöntemi13
- birini son kez gördüğünü bildiğinde oluşan duygu10
- onlyfans21
- film önerileri29
- kemal kılıçdaroğlu16
- emdi dolar yardırur25
- açık oylayan kişinin profilini tebessümle okşamak8
- bacaklarını açarak oturan erkek25
- üsteki yazarın yaşını tahmin et15
- bozuk paralarla yapılacak şeyler24
- excornist13
- 8 1 büyüklüğünde deprem8
- recep tayyip erdoğan17
- kumpir15
- erdoğan'a oy verenler şimdi ne düşünüyor33
- alkol bağımlılığı8
- mustafa kemal atatürk13
- gecenin şarkısı21
- 100 bin lira için yapabileceğiniz en extrem şey15
- ben ölürsem10
- otopsiraporlari8
- sözlüğün en iyi kalpli yazarı11
- melissa p17
- ben uyuyorum sözlük bir şey diyor musun12
- üstteki yazarla ne yapmak isterdin10
bu cümlede vurgulanan cümle kendin bilmektir. kişinin her şeyden önce kendisini bilmesi ve çevresiyle ilişkisini bilmesi gerekir çünkü asıl gerçek ordadır der. basit bir kelime çok farklı bir ufku açmaktadır. *
toplumun kendisine verdiği rolü, yayın organları sayesinde iyice üzerine yapıştıran kişinin kulağına küpe olması gerekendir.
(bkz: yunus emre)
(bkz: şair burada bize sesleniyor)
hakikaten de öyle olmuş ama, anlayana...
hakikaten de öyle olmuş ama, anlayana...
benimsenebildiği takdirde cennet kapılarını açabilecek derecede önemli olan yunus emre felsefesidir. imanın özüdür aslında. kişinin, "ben" bilincini sürekli geliştirebildiğinde, kendisine ve etrafındaki her varlığa faydası olacağını özetler. en önemli nokta olarak da bir gönüle girebilme, insan sevgisi kazanabilmeyi gösterir.
"hepisinden iyice
bir gönüle girmektir"
"hepisinden iyice
bir gönüle girmektir"
içimden geçen bir kaç satırla açıklayayım.
Söylemler ne saydam bu aralar. Ucu bucağı olmayan düşüncelerle bir taraf belirlemeye çalışmakta moda. Had kavramı çoktan buzdolabının üstüne kaldırıldı. Oysa bir asrın nakış gibi işlediği duygulara tercüman yetisine sahip kalıplarımız var bizim. insanların bilgilerine bilgi katmak bir yana onları doğru bir şekilde paylaşmaya ihtiyacı var. Varlığı varlık yapan yetilere, bilgi harmanlanıp paylaşılmasına ihtiyaç var.
Akl-ı selim her insanın tırnak içerisinde tabiî ki 'insan' mertebesine gelebilmek için önce kendini, çevresini bilmek anlamak için çabalaması gerekir. Bakmak yetmeyeceği gibi görmesi ve çözümler üretmesi gerekir.
Kendini bilmek öğretisi aslında 'Kendini tanımaktan geçer.' Mükemmeli tanımak o mertebeye yükselmek gerekmelidir. Yunus Emre yüz yıl önce yazdığı bu kalıplaşmış şiirinin bu kıtasında bunu anlatmaya çalışmaktadır.
Bu oluşum dinsel açılımları da yanında getirir. Her insanın tevazu niteliklerine sahip olması gerekir. Tevazu var oluşsal bir anlam kazanmaya başladığında önemle ciddiyet kazanır. Zaten ahlaki bir erdem olarak tevazu, bizim varlık mertebeleri içinde sahip olduğumuz yerle irtibatlı ve paralel bir durumun ifadesidir. Bu durumda kendini bilmek, içine kapanmak, hayattan soyutlanmak değil, varlığın anlamı üzerinde esaslı bir düşünceye sahip olmak uygulamak, olgunlaşmaktır.
Olgun insan mertebesi yaşın getirdiği yaşamsal olgunun dışında kendini yetiştirmekten geçer. Her yetişkin insan kendini bilmekle çabalamaz. Zaman zaman karakterinin ve çevresinin izdüşümüyle yerle bir olur.
Kendini bilen insan olma mertebesi yer yer sonradan keşfedilen bir olgu olarak da çıkar karşımıza. Her insanın kendine bazı sorular sorması gerekir çabaladığı ve niyetlendiği her durumda. Bunlar ' Ne yapmalıyım?' ve 'Ne yapabilirim?' olmalıdır. Bizim zamanın öğretilerine şekil vermek için bu soruları kendimize sormamız ve aldığımız cevaplara göre hayatımızı şekillendirmemiz gerekir. Her cümlenin aslında vermek istediği mesajı yunus'un tek bir kelimede verdiğini insanların bu olgunun üzerine ancak sayfalarca yazı yazarak algılayabileceklerini düşünüyorum.
Sayfaların yetmediği, kelimelerin bir cümleye sap olamadığı oligarşi, hiyerarşi dolu devletlerin birleşmesiyle yaşanan, yaşamın bir kırıntısını iyiye çevirmek için söylenmiş özlü bir kıtadır aslında. Kıtadır çünkü ironi edasıyla 'kıtalara' açılmayı hedefler.
Sokrates'in ve Descartes'in farklı şeyleri yada aynı şeyleri savunmaları bu bağlamda çokta önemli değildir aslında düşünmek ve yansıtmaktır aslolan.
Sokrates'in 'kendini bil' eylemi de Yunus Emre'nin söylemiyle doğru orantılıdır.
Yaşamanın tadına varmak her şekilde doğru, ahlak ve erdemden geçer.
Erdemlerinizin tükenmemesi dileğiyle...
Söylemler ne saydam bu aralar. Ucu bucağı olmayan düşüncelerle bir taraf belirlemeye çalışmakta moda. Had kavramı çoktan buzdolabının üstüne kaldırıldı. Oysa bir asrın nakış gibi işlediği duygulara tercüman yetisine sahip kalıplarımız var bizim. insanların bilgilerine bilgi katmak bir yana onları doğru bir şekilde paylaşmaya ihtiyacı var. Varlığı varlık yapan yetilere, bilgi harmanlanıp paylaşılmasına ihtiyaç var.
Akl-ı selim her insanın tırnak içerisinde tabiî ki 'insan' mertebesine gelebilmek için önce kendini, çevresini bilmek anlamak için çabalaması gerekir. Bakmak yetmeyeceği gibi görmesi ve çözümler üretmesi gerekir.
Kendini bilmek öğretisi aslında 'Kendini tanımaktan geçer.' Mükemmeli tanımak o mertebeye yükselmek gerekmelidir. Yunus Emre yüz yıl önce yazdığı bu kalıplaşmış şiirinin bu kıtasında bunu anlatmaya çalışmaktadır.
Bu oluşum dinsel açılımları da yanında getirir. Her insanın tevazu niteliklerine sahip olması gerekir. Tevazu var oluşsal bir anlam kazanmaya başladığında önemle ciddiyet kazanır. Zaten ahlaki bir erdem olarak tevazu, bizim varlık mertebeleri içinde sahip olduğumuz yerle irtibatlı ve paralel bir durumun ifadesidir. Bu durumda kendini bilmek, içine kapanmak, hayattan soyutlanmak değil, varlığın anlamı üzerinde esaslı bir düşünceye sahip olmak uygulamak, olgunlaşmaktır.
Olgun insan mertebesi yaşın getirdiği yaşamsal olgunun dışında kendini yetiştirmekten geçer. Her yetişkin insan kendini bilmekle çabalamaz. Zaman zaman karakterinin ve çevresinin izdüşümüyle yerle bir olur.
Kendini bilen insan olma mertebesi yer yer sonradan keşfedilen bir olgu olarak da çıkar karşımıza. Her insanın kendine bazı sorular sorması gerekir çabaladığı ve niyetlendiği her durumda. Bunlar ' Ne yapmalıyım?' ve 'Ne yapabilirim?' olmalıdır. Bizim zamanın öğretilerine şekil vermek için bu soruları kendimize sormamız ve aldığımız cevaplara göre hayatımızı şekillendirmemiz gerekir. Her cümlenin aslında vermek istediği mesajı yunus'un tek bir kelimede verdiğini insanların bu olgunun üzerine ancak sayfalarca yazı yazarak algılayabileceklerini düşünüyorum.
Sayfaların yetmediği, kelimelerin bir cümleye sap olamadığı oligarşi, hiyerarşi dolu devletlerin birleşmesiyle yaşanan, yaşamın bir kırıntısını iyiye çevirmek için söylenmiş özlü bir kıtadır aslında. Kıtadır çünkü ironi edasıyla 'kıtalara' açılmayı hedefler.
Sokrates'in ve Descartes'in farklı şeyleri yada aynı şeyleri savunmaları bu bağlamda çokta önemli değildir aslında düşünmek ve yansıtmaktır aslolan.
Sokrates'in 'kendini bil' eylemi de Yunus Emre'nin söylemiyle doğru orantılıdır.
Yaşamanın tadına varmak her şekilde doğru, ahlak ve erdemden geçer.
Erdemlerinizin tükenmemesi dileğiyle...
21. yy ünlü filozoflarından türk filozof Nihat doğan'a ait bir başka cümleyle de açıklamak gerekirse;
ilim deryasından ilim ettim talep,
dediler ilim en sondadır.önce edep, önce edep. *
ilim deryasından ilim ettim talep,
dediler ilim en sondadır.önce edep, önce edep. *
ilk dizesinin doğrusu ilim ilim ilmektir olmalıdır. ilimin ilim bilmek olduğunu söylemek pek yunus emreye yakışacak bir incelik değildir. (bkz: iphonenunuz yoksa iphonenununz yoktur) burada verilmek istenen mesaj ise ilimin sağlam olması için ilim (düğüm) ilmek (düğümlemek, düğüm atmak) gibi yavaş yavaş, tane tane, üstüste olması gerektiğidir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar