bugün

24 ncü dönem AKP Ordu milletvekili adayı.
1965 Ordu doğumlu, uzun yıllardır milletvekili ve bakan danışmanlığı yapmışlığı vardır.
evli ve üç çocuk babası.
Kendisi gibi kardeşlerininde bir takım ulvi görevlerde yer alıyor olduğunu not düşer,
başarılarının devamını dilerim.
Umarım Ordululardan çok, memlekete nasıl fayda sağlarımın peşine düşer ve muvaffak olur.
(üstelik Orduluyum) düşün.
28 kasım günü, TBMM insan Hakları Komisyonu'nda, Yunan Ordusunun Ege'de savaşmadığını ve Türk şehitliklerinin sembolik olduğunu söyleyerek, bütün bunlar Ankara'daki yönetimin meşruluğunu göstermek için yapıldı iddiasına bulunmuş. Kanıt diye de Yunan tarihinde Ege Savaşı olmayışını göstermiş.

aynı komisyonda sunum yapan ümit özdağ'ın olayla ilgili anlattığı yazısı :

http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=20702
kendi tarihine değilde yunan tarihine inanan bir adam üstelik en onurlu en büyük mücadelelerimizi verdiğimiz yunan savaşlarını yok sayan bir zihniyettir kendisi.
akp'nin türkiye cumhuriyetinin hafızasının silinmesine yönelik yaptığı psikolojik harekatta öne sürdüğü piyonlardan biridir. çünkü bir ülkeyi bölmek için ulusun birliğini oluşturan en önemli öğe olan ulusal hafızayı silmek gerekir. ayrıca kendisi tarihi bilerek çarpıtmaktadır. yunanlılarla yaptığımız savaş, yunan tarihinde "küçük asya bozgunu" olarak geçer.
dokuz eylül'ü bize armağan eden şehitlerimizin ahirette hesap soracağı, dilim söylemekte zorlansa da milletvekilimizdir.
yeniçağ'ın " ilahiyatçı vekilin doktorası düzmeceymiş " haberi için :

http://www.yg.yenicaggaze...bergoster.php?haber=60346
Bu adam hem Ordu'nun hem de AKP'nin yüzkarasıdır. Ama ne Ordulular ne de muhalifi olmama rağmen AKP'liler üzülmesin, utanmasın.
Çünkü ben Ordu'nun da Karadeniz insanının da vatanseverliliğini bilirim. Bu adam ifadeleri sonrası AKP Ankara milletvekili olan Ülker Güzel bile "Kanım dondu" demiştir.
Bu zihniyeti tümüyle AKP'ye de mal etmemek lazımdır.
Yine de bu tür düşünen bir insan nasıl milletvekilliği sandalyesinde oturtuluyor, başka insan yokmuş gibi neden bu insanlar seçiliyor? AKP yönetiminin açıklaması gereken asıl budur. Ama sessiz kalarak hem bu kişiyi desteklemiş oluyor hem de koskoca bir millete, kendi milletlerine hakaret ediyorlar.
ihsan Şener'in iddiası "Türk Kurtuluş Savaşı" hiç olmadığı yönünde. Sözüm ona o dönem Ankara hükümeti kendi meşruluğunu sağlama almak için bunları uydurmuş, abartmış. Zira Ege'deki şehitliklerin de hepsi temsili imiş. Yunan tarihinde Ege Savaşı diye bir savaş da hiç olmamış zaten.
ihsan Şener kendinden o kadar emin ki "Bakalım tarih kimi haklı çıkaracak" diye adeta meydan da okuyor.
Var mı böyle bir şey? Oturup ağlamak lazım. Gerçekten de ağlamak lazım.
Atatürk'ü sevmezsiz, devrimlerinden tiksinirsin, herşeyinle kendini Osmanlı sistemine, şeriat düzenine adamışsındır. Hepsini anlarım ve benimsemesem de saygı da duyarım. Ama bu nedir? Aynı kitaba, aynı dine inanıyoruz Sn. ihsan Şener, nefret bu kadar mı gözünü bürüdü de iftiranın en kirlisine, en adisine başvurdun be adam!
Bizim Kurtuluş Savaşı'mızı Yunanlılar elbette bu isimle anmazlar. Onlar için küçük asya bozgunu'dur bunun adı. Bu bozgundan sorumlu tutulanlar kurşuna dizilerek ya da hapislere sokularak cezalandırılmışlardır. Ege'de Yunanlılar ile bir savaşın olmadığı söyleyen ihsan Şener bilmelidir ki Ege'nin hemen her yöresinde yapılan bağımsızlık mücadelelerinde sadece Ege insanları, efeler çarpışmamıştır Yunanlılar ile... Milletvekili olduğu Ordu'dan gelen mehmetçikler de olmuştur, güneydoğu'dan gelen kürtlerde, erzurum'dan gelen dadaşlarda... Heryerden... Hatta bugün Türkiye cumhuriyeti sınırları içinde olmayan yerlerden bile.
Şehitlikler temsili demiş ihsan Şener... Ya ne olacaktı ya? Bu kadar saçma bir iddia olabilir mi? Savaşarak ilerliyorsunuz, koskoca bir ordu 30 Ağutos günü Afyon'dan yola çıkıyor ve 10 gün sonra, 9 Eylül'de izmir'de sonlanıyor bu koşu... Bugün izmir Afyon arası 327 kilometre. Yani her allah'ın günü yaklaşık 35 kilometre koşarak, ilerleyerek ama aynı zamanda savaşarak ilerlemiş askerlerimiz. Düşmanın zulmünden gına gelmiş zira... Yeter ki bitsin diye, yeter ki düşman biraz daha az zarar versin diye güçlerinin son damlasına kadar kullanmışlar... Yine de önleyemediği kayıplarımız olmuş. Hem sivil vatandaşlardan hem de kendi içlerinden. O dönem şartları içinde bu şehitler elbette ki en kısa zamanda toprağa verilmiştir. Ama yöre insanı kendisi için şehit olan bu insanların hiç olmazsa sonradan anısını yaşatmak üzere anıtını dikmiştir ya da diktirmiştir. Anıtların altında bedenler olmayabilir. Çok doğaldır da bu. Ama bu durum budur diye, ufacık bir mantık üretmekten yoksun bu kafanın tüm olan biteni hayali diye nitelendirmesi rezillik.
Kurtuluş Savaşı sırasında ailesinden, yakınlarından o çarpışmalara katılmayan birileri olabilir mi o dönem bu topraklarda yaşayanlar içinde... ihsan Şener böyle buyurmuş. Bu Atatürk'e falan değil, doğrudan millete hakarettir. Ne yapalım, Yunanlılar'dan özür dileyip tazminat mı ödeyelim. Biz kiminle savaştık o zaman? Yoksa kimse ile savaşmadık mı?
Yazıktır, ayıptır, günahtır yahu. Kendinize saygınıza saygınız yok, bayrağınıza olsun, şehitlerinize olsun, bu topraklar üzerinde yaşayan insanlarınıza olsun hiç olmazsa.
Mustafa Kemal'i ve arkadaşlarını karalamak için öylesine bir gözü dönmüşlük var ki iş bu boyutlara varıyor.
Üstelik bunu yapan kişi de bir milletvekili, üstelik inkılap Tarihi doktorası yaptığını söylüyor.
Ama neyse ki Allah'ın sopası yok misali Kurtuluş Savaşımızın değil de ihsan Şener'in bu inkılap tarihi doktorasının düzmece olduğu anlaşılıyor. Doktora eğitimine başlamak için girdiği sınavı bile kazanamamış. Bu yüzden bazı derslere misafir öğrenci statüsünde girebilmiş. Allah'ından bulur inşallah...
Ülkenin dört bir yanından gelip yaşadığım Ege'nin topraklarında kanını dökmüş, canını teslim etmiş nice şehitlerimizin mezarlarında kemiklerini sızlattı.
Bu gibiler Kurtuluş Savaşı olmadı diyor. Sonra da 19 mayıs törenlerini çağdışı diye kaldırmaya kalktıklarında tepki gösteren insanları paranoyak diye suçluyorlar.
SABAHATTiN SELEK'in "ANADOLU iHTiLALi" KiTABI'ndan alıntıdır
Büyük tearuzdan sonra Yunanistan'da durum...
9 EYLÜL'DE Türk ORDUSU izmir'e geldiğinde; dağınık Yunan birlikleri, Anadolu topraklarından henüz tamamen çekilmemişlerdi. Son birlikler, Çeşme ve Urla'dan 18 Eylül'de ayrıldılar. Fransızların Çanakkale Boğazını boşaltma tarihi; 19 Eylül'dür. Ancak ingilizler, bu kıyılarda daha da dayatacak ve ancak 6 Ekim'de yerlerini terk edeceklerdir. Trakya hala Yunanlıların işgali altındadır.
Bu bölgede; ingiliz, Fransız ve italyan askerleri de vardır. Hatta Yunanistan Macerayı devam ettirmek üzere bir Tümeni Tekirdağ'a çıkartmıştır. Fakat Yunanistan artık bezgindir.
Anadolu'dan kaçabilen Yunan birlikleri, Midilli, Sakız ve Sisam adalarında toplanmışlardı.
Artık, Anadolu'da yaşanan felaketler ve maceralar için, YUNANiSTAN'DA bir sorumlu, bir suçlu bulmak gerekmektedir. Çünkü "Molohlar kurban ister." (Moloh bir Finike tanrısı idi. Ve ona insanlar canlı olarak kurban edilirdi.)
Ancak ne gariptir ki; bu faciaya sorumlu arayanlar, facianın baş sorumlusu olan ve savaş içinde iktidardan düşen Venizelos'un yani asıl suçlunun etrafında toplanmışlardır.
24 Eylül 1922'de Midilli, Sakız ve Sisam adalarında isyanlar çıktı. Yönetim Venizelos'çu subayların eline geçti. Donanma da onlarla birleşti. Trakya da isyana katıldı. Selanik ayaklandı. Atina'ya; Krala ve Hükümete karşı kesin uyarı verildi. Tüm felaketlerden sorumlu olarak, hükümetteki AHALi partisi suçlandı. ihtilalın başında Anadolu'dan kaçan, General Pangalos, Albay Plastiras ve Gonatas vardı. Plastiras lider olarak sivrildi. 27 Eylül'de Kral tahtını ve ülkesini terk etmek zorunda kaldı.
Kurulan "ihtilalcı Halk Mahkemesi" suçluları yargıladı. 20 Aralık 1922'de Başbakan Gounaris, Dış işleri Bakanı Baltacis, Milli savunma Bakanı Teotokis, Anadolu Orduları Baş Komutanı Hacı Anesti, liderlerden Protopapadikis, Stratus ve Kral ailesinden olup Anadolu'da bir kolorduya komuta etmiş olan Prens Andrew idama mahkûm edildi.
Prens Andrew hariç diğerlerinin cezaları infaz edildi. Prens Andrew ingiltere'nin müdahalesi sonucu kurtuldu.
Not: Prens Andrew; şimdiki ingiltere Kraliçesi Elizabeth'in eşi Filip'in babasıdır.
--spoiler--
Uludere Komisyonu Başkanı ihsan Şener, Uludere olayında rutin dışı bir durum olduğunu söyledi. Şener, buna gerekçe olarak üst komutanlıkların yerel güvenlik güçleri ile bilgi paylaşmamasını ve BDP'nin olayın hemen ardından organize bir şekilde cenazeleri terör örgütü propagandasına çevirmesini gösterdi. 9.5 saat izlenen grubun kaçakçı olup olmadığının yerel yöneticilere sorulmamasını eleştiren Şener, "Bu olaydan dağa çıkması duran PKK, itibar kaybeden BDP fayda sağlamıştır. 'ihtiyaçmı vardı askerlere' diye soru soranlara da cevap niteliğindedir. BDP olaya müdahil olup cenazeleri bile insanların normal kaldırmalarına engel oldu. Örgüt bayrakları açıldı. Bu annelerin acısını elbette değiştirmez. Ancak orada rutin dışında organize bir durumun olduğu açık" ifadelerini kullandı.

10 GÜN iÇiNDE RAPOR YAZILACAK

Uludere Komisyonu Başkanı, olayın mutlaka aydınlatılacağını söyledi. Ne kendilerinin ne de Genelkurmay'ın bu işin üstünü örtmeyeceğini belirten Şener, "Genelkurmay’dan gelecek belgeleri bekliyoruz. Ardından 10 gün içinde raporumuzu yazacak ve karanlık noktalara soru işaretleri koyacağız" dedi. Şener, vur emrini kimin verdiğinin de gelecek olan belgelerde yer alacağını dile getirerek, basında çıkan isimlere itibar etmediğini kaydetti.

KOMUTANLIK BiLGi PAYLAŞMAMIŞ

Şener, olayın mahalli güvenlik güçlerinden habersiz gerçekleştirildiğini vurguladı.Ogün valilik, kaymakamlık, tümen ve bölük komutanlığı gibi mahalli idare ve güvenlik güçleri ile üs komutanlıklar arasında hiçbir bilgi paylaşımı olmadığını açıkladı. Şener, karar vericilerin bu grubunne olduğunu sorma ihtiyacı duymamalarına dikkat çekti. Tümen komutanlığına, bölgenin hava trafiğine kapatıldığı bilgisi dışında bir bilginin ulaşmadığını anlatan Şener, "Bu tür durumlarda da sadece bir hava operasyonu yapılacağı bilinir, ancak bu operasyonun kime veya nereye olacağı bilinmez" dedi. Şener, Uludere Kaymakamı'nın "Grupla ilgili bunlar kaçakçı mı, köyden giden var mı, diye bize sorulsaydı, 10 dakika içinde gidenlerin kaçakçı olduğu bilgisini verebilirdik" ifadelerini kullandığını hatırlattı. ilk bombanın atılması ile ikincisi arasında 45 dakika zaman bulunduğunu hatırlatan Şener, "Bu bilgi paylaşımı yapılsa idi, en azından ikinci bomba atılmayabilirdi" dedi.

3 TELEFON GÖRÜŞMESi

Şener, olay günü köylüler ile yetkililer arasında 3 telefon görüşmesi yapıldığını söyledi. Bu görüşmelerden ikisinin bombalamalardan sonra yapıldığına işaret eden Şener, "Köylülerden gelen bir telefon var ama bu da ikinci bombalamadan 67 saniye önce yapılmış. Dolayısıyla yapılabilecek bir şey kalmamış" şeklinde konuştu.

1 GÜN ÖNCE KÖYE iKi KiŞi GELDi

Genelkurmay’dan gönderilen bilgilerde, olaydan1günönce terörist olduğu tahmin edilen iki kişininOrtasu Köyü’ne geldiğinin yer aldığını aktaran Şener, "Ayrıca sınırdan birtakım girişler olacağı istihbarat bilgisi de yer alıyor. Oradaki yerel birliklerin helikopterleri de kullanarak yapacakları, Yıldız isimli operasyon bu girişlere karşı planlanmış. Vali de tümen komutanı da bunu bize anlattı. Burada hava sahası kapatılınca Yıldız operasyonu yapılamamış" dedi.

ŞENER'E GÖRE CEVAP BEKLEYEN 2 SORU

Bu insanlar terörist olsa sınıra gelip de neden 40 dakika boyunca beklesin. Ya saldırıya geçer ya da teçhizatı ile birlikte sığınacağı yere giderler. Neden açık hedef olarak dursunlar.

1. bombardımandan sonra açıkça görülüyor ki, katırların üzerindeki madde yanıyor, patlamıyor. Bunun akaryakıt olduğu belli. Buradan bir sonuç çıkarılarak 2. ve 3. hava saldırıları yapılmayabilirdi.

GENELKURMAY'IN HABERi YOKTU

Şener, Genelkurmay Başkanlığı'nın da operasyondan yapılmadan önce haberdar olmadığı kanaatinde olduğunu belirtti. Genelkurmay'ın olayın hemen sonrasında soruşturma açmasının olayın dışında olduğu anlamını taşıyacağını ifade eden Şener, "Olaydan haberi olan biri böyle davranamaz" dedi.

27 YILLIK MUTABAKATA BOMBA ATILDI

Şener, hayatlarını kaybedenlerin yakınları ile görüşmelerinden notlar da aktardı. Encü ailesi reisinin "27 yıllık mutabakata bomba atılmıştır" sözüne dikkat çeken Şener, "Bu adam emekli korucu ve bacağı yok" dedi. Şener, bu tür olaylarda 'kimin işine yaradığı' sorusunun cevabının aranmasını istedi.
--spoiler--
Konsolos baskınından 15 saat önce meclis kurulunda " musul konsolosluğu beslediiniz ışidçe sarılmış haberin var mı?" diyen sinan oğan'a "delilin var mı atma atma" diyen şahıs.
tarihin en büyük göt oluşlarından birine imza atmıştır...
şimdi ben adamın yerinde olsan utancımdan ailemle ülkeyi terk ederim.niye? ulan çünkü bende utanma var,şeref var,namus var.