bugün

kemal sunalın bir çok fliminin senaristliğini yapmış , çok yönlü bir sanatçıdır.
o bizim izleye izleye bitiremediğimiz efsane türk filmlerinin alayını kaleme alan adam. büyük şahsiyet.
türk sinemasının olmaza olmazı, rolünün hakkını veren adamdır. favoridir.
müthiş bir kariyere sahip türk sinemasının gerçek duayenlerindendir. hem iyi bir oyuncu, hem de iyi bir senarist idi..
Herkes oyuncu olarak bilir;ama öyle bir şiir yazmıştır ki adamı alıp götürür, acının içinde bir yolculuğa çıkarır.

Ekmek Şarap Sen ve Ben
Birde sabahın dördü
Dışarda kar
Odamız ılık
Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
Anlattın bana ağzı sarımsakı kokan bir çocukla yattığını
Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
Kıskandım Gogeni Tahitilim
Terlemiş vücudunu silerken
Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
Güneşi doğurmuştu ölü cisim
Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
Sam yelim Sahra-i kebirim
Kahrettim her şeye o gün
Babanın çarap çanağına, Gogen'e, kadere, sana, bana birde gittiğin arabanın tekerine
Ne diyordum arkadaş....
Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
Daha sonra yaparım hayatın felsefesini
Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
Bazen kadın hamamında tellak....
Bazen Cristof Kolomb
Napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi....
Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum
Ona verdiğim dersle gurur duymuştum
Bazen Jan Dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
Bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
Eğer daha da içersem
Shaskespare halt etmiş derim karşımda
Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte Mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
Enayiymiş be Platon...
Bir içsinde görsün....Ne felsefesi varmış bu hayatın
Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
Islak kaldırımlarda yürürken acırım
Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
Ukalalık işte derim neme lazım senin
Kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
Şehrin hizbe sokaklarında
Yavaş yavaş kaybolur benliğim.

ihsan Yüce -Ekmek Şarap Sen ve Ben-
senarist, yönetmen, şair ve oyuncu. eğer yeşilçam filmlerini bir yemek olarak düşünecek olursak ihsan yüce ve onun şahsında bu işi gönül bağıyla yapan bütün o yardımcı oyuncu kadrosu, o yemeğe esas lezzetini katan baharatlardır. hani olmazsa olmaz baharatlar vardır örneğin, yoğurtlu patates yemeğinin üstünde haspir olmazsa bir manası olmaz işte ihsan yüce de haspirdir, yemeğin asıl yıldızı değildir ama olmadığı zaman tam istediğin tadı alamazsın. oyunculuğu harikadır, hepimiz kızını vermeyen sert baba rolleriyle hatırlasak da çok farklı rollerde de karşımıza çıkmış ve her rolü hakkıyla oynamıştır. ayrıca kibar feyzo, davaro gibi önemli filmlerin altında senarist olarak da imzası bulunmaktadır. kendisi ayrıca daha önce de yazıldığı gibi ekmek, şarap sen ve ben şiirinin de şairidir.
türk sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biridir. ayrıca birçok önemli filmin senaryosunu yazmış, yönetmenliğini üstlenmiştir. çok yönlü ve üretken bir sanatçı olması onu tüm diğer sinema sanatçılarından kalın çizgilerle ayırıyor. sultan, şark bülbülü, kibar feyzo gibi mükemmel işler ihsan yüce olmadan eksik ve tatsız olurdu.
http://alkislarlayasiyoru...ri-ekmek-sarap-sen-ve-ben
çöpçüler kralı filmini izleme nedenim. bu kadar üst düzey bir oyunculuk olamaz yahu. allah rahmet eylesin.
ekmek, şarap, sen ve ben şiirinin sahibi. (hep dinlerdim mazlum çimenden, ama kendisine ait olduğunu hiç tahmin edemezdim.)

edit: adama sağolsun demişim de, onu düzelttim.*

http://www.youtube.com/watch?v=FnARXrGXJM8
çok fazla sigara içen, oyuncu, yönetmen, senarist, tiyatrocu.

şair can yücel'in en yakın arkadaşlarından birisidir.

görsel
dünya tarihinin en dolu içerikli ve gerçekten de komik olan komedi filmini yazmış, bu filmde oynamış
(bkz: kibar feyzo)
ve buna ek olarak bir şiiri ile (bkz: ekmek şarap sen ve ben) tüm edebiyat tarihindeki şairlere göz kırpmış olan oyuncu, şair, yönetmen, senarist, filozof insan.

soy adı gibi: yüce...
başarılı bir yeşilçam oyuncularından. çöpçüler kralı ve kibar feyzo'daki performansı çok iyiydi.
muhtar rollerinin has adami.
aynı soyadı paylaştığım usta oyuncu. şansa bak ki ben de elektronik okumaktayım. *
yeşilçam'a büyük katkıları olan sanat neferiydi. hep yardımcı oyuncuydu ama filmlerdeki izleri unutulmazdır.
yeşilçam sinemasının en bilinmeyen ünlülerinden. usta.
Türk sinemasından ihsan Yüce'nin çıkarılması demek, kocaman bir boşluk oluşması demek. oyunculuğunun yanı sıra, senarist, yönetmen şair kişiliği de oldukça gelişmiştir.

kemal sunal'ın hit olmuş filmlerinin çoğunda oyuncu olarak görev almasının yanında aynı zamanda senaristidir de.

ayrıca şöyle bir şiiri vardır ki, büyüklüğüne büyüklük katar..

--spoiler--
Birde sabahın dördü
Dışarda kar
Odamız ılık
Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
Anlattın bana ağzı sarımsakı kokan bir çocukla yattığını
Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
Kıskandım Gogeni Tahitilim
Terlemiş vücudunu silerken
Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
Güneşi doğurmuştu ölü cisim
Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
Sam yelim Sahra-i kebirim
Kahrettim her şeye o gün
Babanın çarap çanağına, Gogen'e, kadere, sana, bana birde gittiğin arabanın tekerine
Ne diyordum arkadaş....
Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
Daha sonra yaparım hayatın felsefesini
Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
Bazen kadın hamamında tellak....
Bazen Cristof Kolomb
Napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi....
Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum
Ona verdiğim dersle gurur duymuştum
Bazen Jan Dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
Bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
Eğer daha da içersem
Shaskespare halt etmiş derim karşımda
Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte Mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
Enayiymiş be Platon...
Bir içsinde görsün....Ne felsefesi varmış bu hayatın
Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
Islak kaldırımlarda yürürken acırım
Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
Ukalalık işte derim neme lazım senin
Kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
Şehrin hizbe sokaklarında
Yavaş yavaş kaybolur benliğim.
--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=FnARXrGXJM8

`ekmek şarap sen ve ben adlı şiiri kaleme alan, tiyatrocu, senarist.
Kemal sunal'ın bir çok efsanesinin senaristi.
1990 yılında kaybettiğimiz büyük usta...
çoğu kemal sunal filminin senaristi.
(bkz: ekmek şarap sen ve ben)
anıra anıra güldüğümüz yeşilçam filmlerinin senaristi. huzur içinde uyusun.
görsel
yeri doldurulamaz yeşilçam sanatçısıdır.

--spoiler--
ihsan Yüce 1991 yılında vefat ettiğinde, Can Yücel, Salacak’taki cenaze evinde düzenlenen ufak törene katılır. Daha sonra, kendisini Üsküdar’a götürmesi için Yusuf Ekşi’ye ricada bulunur.
Yusuf Ekşi, ricayı kabul eder. Ama meraklıdır da, Can Baba’ya neden mezarlığa gelmediğini sorar. Can Yücel, sararmış bıyıklarını ve sakallarını okşayarak cevap verir o tok sesiyle: “insan arkadaşını hiç gömebilir mi yahu?”
Çoğunuzun aklında Kemal Sunal’ın filmlerinde oynadığı kayınbaba ya da muhtar rolleriyle canlanır muhtemelen. Belki de hiç canlanmazdı, üstteki fotoğraf olmasa. Şöyle söyleyeyim; Kibar Feyzo’da Gülo’nun babası Hüso’dur mesela, Çöpçüler Kralı’nda da Hacer’in babasıdır. Bu örnekleri tek tek çoğaltmak istemiyorum, çünkü çok fazlalar. istatistiksel bir bilgi vermek gerekirse 150’den fazla filmde oynamıştır, bunların 56’sının senaryosunu yazmış, 6’sını da yönetmiştir. Kameranın önünde olduğu kadar, kameranın arkasında da büyük işler başarmış bir emekçidir aynı zamanda. Yeşilçam’ın o en parlak yıllarında yazdığı filmler, oynadığı roller ile iyi paralar kazanmıştır ama kazandığı parayı da yine sinemaya ve tozunu uzun yıllar yuttuğu tiyatroya harcamış, yatırımlar yapmış, gençlere el vermiş ve onları yüreklendirerek bu vefasızlıktan geçilmeyen yollara adını derin derin kazımıştır. “iyilik yap denize at,” demiş atalarımız ama yaptığı iyilikler ne kadar geriye dönmüştür, ihsan Yüce ne kadar hatırlanıp anılıyordur bilemiyorum. Doğruyu söylemek gerekirse unutulan, yitip giden bir değerdir Yüce ihsan. Adını söylediğinizde, insanların hatırlamadığı bir karakterdir artık…
Elazığlı bir Alevi ailenin çocuğu olarak 1929 yılında dünyaya gelir ihsan Yüce. izmir Atatürk Lisesi’nde okur, sonra iktisadi ve Ticari ilimler Akademisi’ni bitirir. Bir süre kendi mesleğinde çalışsa da içinde çocukluğundan beri taşıdığı hislerin peşinden koşar. Ufak tiyatrolarda oyunculuklarla başlar sanat hayatına. Tiyatroculuğun yanında resim ve heykel çalışmaları da başlar o yaşlarda. Gençtir, heveslidir, içi sanat için üretmekle doludur. 1968 yılında üç arkadaşıyla Ankara’da Drama Tiyatro’sunu kurup ideallerinde olan şeyleri yapmaya başlar. Mesela Dostoyeski’nin Suç ve Ceza’sını oyunlaştırır. 1952 yapımlı Charlie Chaplin’in yapımcılığını, yönetmenliğini ve oyunculuğunu üstlendiği Sahne Işıkları’nı tiyatroya uyarlar. Drama Tiyatro böylelikle ses getirmeye başlar. ihsan Yüce’nin sinema yolculuğu da bu sahneden sonra başlar.
Birçok Türk filminde yardımcı karakter olarak yer alır. Her tür tipe bürünmüştür beyaz perdede. Mazlumdan deliye, Karadenizli’den Güneydoğulu’ya, dalkavuktan ayyaşa… Her daim yan karakterde yer almasına bakmamak gerekir yine de. Çünkü baskın karakterli oyunculuğuyla bir şekilde filmi tamamlayan karakter oyunculuklarıyla hafızalara yer etmiştir ihsan Yüce. Kendine has sigara içişi, sigaradan sararmış bıyıklarıyla bütünleşir adeta. Yazdığı senaryolara kendi yaşamından ve dönemin siyasi olaylarına göndermeler yerleştirir. Çok zekidir çünkü, toplumcudur ve toplumun yanında olduğunu bir şekilde göstermek ister. ihsan Yüce, bir bakıma, 1970’lerde yükselen köylü sosyalist hareketin sinemamızdaki taşlama örneklerini kaleminin ucunda ve en yalın en anlaşılır dille işlemiş tek sanatçıdır. Yılmaz Güney’in mizahtaki dengidir. Argoyu da yerinde ve gerçekçi, cömertçe kullanmıştır. Lafını esirgemeyen bir senarist yazardır Yüce.
Keza senaryosunu yazıp oynadığı Kibar Feyzo filminde bu tarz sahnelere rastlamak mümkündür. Kibar Feyzo filmi görünüşte mizah filmidir ama aslına bakılınca sosyalizme övgü olarak kaleme alınmıştır, bunu kendisi de söyler. Örneklemek gerekirse; filmin Faşo Aga’sı Maho’nun bir sahnede Feyzo’ya, “Ula şurda 141, 142 başsınız lo!” repliği, anayasanın 141 ve 142. Maddelerine göndermedir. Bu maddeler komünist cemiyetler kurmanın suç olduğuna ve komünizm, anarşizm, diktatörlük, ırkçı­lık propagandalarını ve millî duyguları yok etmeye ve zayıflatma­ya yönelik propagandaların cezalandırılmasıyla alakalıdır. Film içerisinde yine sendikalaşmanın önemi ve işçilerin birlik olmasıyla alakalı birçok propaganda yer alır. Bu yönüyle ve içerisinde bulundurduğu daha birçok şeyle bir başyapıtı kendi imkânlarıyla ve riskleriyle yüklenip dile getirmiş, senaryolaştırmış ve çektirmiş kişidir ihsan Yüce. Dönemin baskılarına ve dayatmalarına karşı gelmiş bir yürektir.
Sinema, tiyatro, resim ve heykel dışında edebiyatla da ilgilidir ihsan Yüce. Dostlarının anlatılarına göre pek çok şiiri vardır ama bunların hiçbiri yayımlanmamıştır. Yazmayı sever, üretkenliği buraya da yansımıştır lakin şiirlerini ve eleştirel yazılarını bulmak pek mümkün değildir. Günümüze ulaşan en bilinen şiiri “Ekmek, Şarap, Sen ve Ben” dir. Şiir Mazlum Çimen’in bestesiyle Mümtaz Sevinç’çe de seslendirilmiştir.
“…Bir kere Aristo’nun hocası olmuştum
Ona verdiğim dersle gurur duymuştum
Bazen Jan Dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
Bazen odunun ateşleyen bir cellât olurum
Eğer daha da içersem
Shaskespare halt etmiş derim karşımda
Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte Mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim
Enayiymiş be Platon…
Bir içsin de görsün….
Ne felsefesi varmış bu hayatın
Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu…”
Salacak’ta küçük bahçeli eski bir evde, ailesiyle yaşar ihsan Yüce. Bu evde 1991 yılında kalp krizi geçirerek vefat eder. Mezarı Karacaahmet’tedir. Kısa boyuna rağmen kocaman bir yüreği taşır bedeninde yaşadığı ömürce. Arkasında bıraktığı işlerle unutulup gitmiştir.
Her filmine denk geldiğimde onu anlatmayı, yaptığı işleri yanımdakilere tek tek sıralamayı bir borç bildim adeta. Bu yazıyı da ekranda bir filmini seyrederken borçluluk duygusuyla yazıyorum. ihsan Yüce’yi biliniz, seviniz, tanıyınız.
--spoiler--