bugün

ağzına kadar dolu halk otobüsünde, ağzına kadar düşüncelerle dolu kafamda neden neden neden diye sorguladığım hayatın tam ortasına geçmiş elindeki bastonuyla tık tık yaptı adam, ilerlemek için izin isterken, yaşama sevincini iki cümleye bile sığdırabildiğini hissettirebildi. durumuna aldırış etmiyordu, sahip olup da değerini bilmediğimiz pek çok şeyi gözümüze sokarcasına doluydu hayatla. bütün yol boyunca ayaktaydı, kimse yer vermedi, umurunda değildi belki onun da, yer vermeyen diğerleri gibi... ineceği yere yaklaştı, şoföre pür neşe sesiyle inebilir miyim? dedi, inerken bir şey bıraktı otobüsün içinde ,bir ses... bir renk, hayata dair, fark edemediklerimize dair... hepinize iyi günler efendim dedi ve indi. ona yer vermeyen kalabalığa, onu görmeyen kalabalığa herkesten daha iyi gördüğünü anlatırcasına mutluydu. belli ki güneş hiç batmamıştı onun için, utandım, otobüsten inerken tanımadığım herkese yüksek sesle iyi günler demekten utandığım için... utandım, güneşin doğduğu yerin kendi yüzüm olduğunu fark edemediğim için... ve düşündüm, göremedikleri mi sevdirmişti bu adama bu hayatı?
özendiğim pollyannalar.
hayatta sevecek bir şey bulan insanlar.
anlından öpülmesi gereken insanlardır her şeye herkese direnebilen insanlardır herkese her şeye inat biraz gülümseme.
pollyanna ile akrabalığı bulunan insandır.
bir gecekondunun enkaz olup, yerine gökdelen dikilmesi... anka küllerinden yeniden doğan umutlarını hiç bir zaman yitirmemiş kişiliklerdir...
başka alternatifi olmayan insandır. öldükten sonra ne olacağı belli değil, ee bu dünya'dan başka bir yerde yok. mecbur seveceksin hayatı. sevmeyen insanlar boşuna kendini yıpratır.
olmak istediğim ama bir türlü beceremediğim ve özendiğim insan biçimi .
yaşamaya mecbursun diyen insandır.
gömülmüş bir bedenin üstüne atılan toprak sesleri kulağında çınlasa da, ve güneşli günlere inanan mutlu bir yusufçuk beklemekten yorulsa da, nefes aldığı müddetçe hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilse de; yine de hayata tutunmaya çalışan insandır.

son bir gece daha çirkin olalım
aynalara değil, birbirimize bakalım
bir hayattı tutunamadık
gel ona bir son yazalım.

demesin o da...
mutlaka ki vardır, denilesi insanlar. * * * *
zamanın çok çabuk aktığını farkedip yaşadıkları tek hayatın kıymetini bilenlerdir.

(bkz: anlar)
Hacdan gelen amcayla yaptığımız epi topu 2 dakikalık sohbet sonrası ertesi gün size zemzem suyu ve kocaman bir avuç hurmayla gelmesi veya sırf torununu görmek için mersinden istanbula gelen teyzenin utana sıkıla yanıma yaklaşarak evladım cezeryeden bahsetmiştik bikaç ay önce, umarım seversin diye uzatılan cezerye paketine yerin dibine girmek insanlığımdan utanmak diyorum ben fakat o mümtaz şahsiyetler için eminim hiç önemli şeyler değil bunlar. Gördüm gözlerini sözlük çok mutlular. Verirken hediyelere boğulmuş doğum günü çocuğu kıvamındaydılar. Alırken ise ben... çok utandım be sözlük. noluyoruz ya dedim. amca teyze napıyosun sen. neden yapıyosun. hiç mi aklından çıkmadı. nasıl unutmadın nasıl yer etti zihninde. ne önemi vardı. siz insansanız biz neyiz.

(bkz: mutluluk küçük şeylerde gizli)
mutlu ve huzurlu insanlar.
sabırlı insanlardır. islam dininin en güzel emirlerinden birini yerine getirmektedirler.
hayat dediğimiz şey -nehir misali- akıyor. bu sular iyi de kötü de olsa akıyor. yani bu nehirde her daim ıslanıyoruz. bazen bu ıslaklık bizi kızdırır, hüzünlendirir, durgunlaştırır, sevindirir... her şeye rağmen yaşıyoruzdur. hayatın hep güldürdüğü nerde görülmüş, üzüleceğiz ki yaşam balansı yerine gelsin. sevineceğiz ki yaşama zevkini yitirmeyelim. bu bünyeler her duyguya aç. yaşadıkça gelişir, hayatın zevki çıkar. dediğim şu; böyle bünyeler bunları çözmüştür. her şeye rağmen hayata pozitif bakmaya çalışırlar, hayatı severler.
uyandığında yeni bir güne başlamanın sevincini içinde barındıran, bulunduğu anın bir daha yaşayamayacağının farkında olan, her şekilde mutlu olmayı bilen, hayata sıkıca tutunmuş insanlardır.
kendini seven insanlardır. bencillik türünden bir sevme değildir bu. başkalarını sevmek de kendinizi sevmekten geçer. inanın ki bunu denerseniz hem kendinizle hem de insanlarla daha bir barışık olacaksınız.

bir de bunun aksi var ki o aslında daha hastalılı bir durum ama açıklayayım:

sizden başka herkesin hafif uçmuş olduğunu ve sizin onları o şekilde kabul ettiğinizi o şekilde sevdiğinizi düşünün. düşünün ki tam normal değiller. he diyin geçin.

hamiş: benim yöntem bir üçüncüsü. *
hayatı sevmeyip ne yapacak olan insandır. lardır.

hayat her haliyle güzeldir. ne olursa olsun kişinin başına ne gelirse gelsin hayatın her zaman iyi bir tarafı vardır. bu tarafı görmeyen insanları için hayat kötüdür. yoksa iyi tarafını gören insan için hayat her zaman iyidir. ve her zaman sevilecek şeydir.

bazı insanlar var hayatında zorluk öekmemiş olmasına rağmen her isteği olmuş olmasına rağmen hayatı sevmiyorlar. o yüzden hayatı sevip yahut sevmemek ''her şeye rağmen'' olarak değil ''bakış açısına göre'' değerlendirip ve o şekilde düşünüp yaşamak hayatatan zevkalmak anlamındadır.
(bkz: kol kırılır yen içinde kalır) diyen insandır... güçlü görünmek gibi bir zorunluluğu vardır içi kan ağlarken bile gülebilen insanlardır...
özendiğim insandır. asil duygular ona feda olsundur.
güzellik bakan gözdedir. insanlar farklı zihniyettedir. böyle dönemde her şeye rağmen hayatı sevebilmek ya aptallıktır ya da büyük şereftir.
özgüveni yüksek olan ya da gamsız insandır.
başkalarının hayatı sevdiğini sandıkları insandır, gülümser ve herkes onu mutlu sanır ama yalnız kaldığında işler öyle değildir bunu da bilen anlayan yoktur.
(bkz: kendimden biliyorum).
(bkz: polyanna)