bugün

Kendinizi kandırdığınızın ispatıdır. Aslında hiçbir şey öyle sandığınız gibi yolunda gitmemektedir. Ama aşk sizi hayatınızdaki tüm problemleri siktir etmenizi sağlayacak kadar sarhoş edebilen yegane şeydir.

Sonra bir gün bi uyanırsınız, dün dünyayı sizin için renklendiren insan artık yoktur. O zaman o karanlık dünya size bakıp gülümseyerek her şeyin yolunda gittiğinin basit bir yanılgıdan ibaret olduğunu söyler.

Uslanmaz bir romantik olarak yine bir ayrılık sonrasında doldum geldim. Yakıcam buraları.
"erkekler hâlâ bu işe uyanamadı! hayır! kadın dönek mönek değildir! ama daha beteridir... kadın fena halde biriktirir, not alır. sonra da bir sabah aniden "günaydın, gittim ben" deyiverir. üstelik erkeğin ruhu bile duymaz. düşünür, taşınır, biraz da kaşınır da kadının nasıl olup da bu hale geldiğini anlamaz. bir kere kadının duyguları bir günde değişmez, bir günde vazgeçmez ilişkisinden. öyle çok sinyal verir ki erkeğe ama erkek görmez, görmek istemez. kadın ilişkinin içinde erkeğe sinyaller çakar. diyelim yüzünü asar, sessizleşir, içine kapanır. tek beklediği "neyin var?" diye sormanızdır. çok şükür sordunuz mu? o zaman da büyük ihtimalle "boş ver" çekecektir. kadın işte! ne zaman kadının dertleri önüne geçilemez boyuttaysa o zaman başlar konuşmaya. hani şu erkeklerin 'dırdır' diye adlandırdığı durum. erkek ne yapar, "saçmalama" der! ama kadın saçmalamıyordur ki... sonra bu 'saçmalama'lar birikir de birikir. erkeğe kızgınlık çığ misali büyür. hele bir de kendini değersiz hissetmeye başlasın, yandınız! işte o zaman kadın değişmeye başlar. bir ilişkiyi bitirmek kolay mıdır kadın için? asla! ama bu bir süreçtir. kadın kendini bitişe hazırlar. yeniden sosyalleşmeye, saçını başını değiştirmeye, yeni uğraşlar bulmaya başlar. erkek hâlâ uyanmaz. sonunda da bir bakmışsınız, kadın yok! kadın-erkek farkı afiyetle bir ilişkiyi daha yemiş yani. peki kadın biten ilişkisine gözyaşı dökmemiş mi? dökmüş tabii. ama fark eden olmamış..."
*
demekki herşey yolunda gitmiyomuş aslında. evet bu demektir.
seni benim sana sana, sanarak sana biriktim.. haklımıydım yanıldım mı bilinmez.. mazur görülmenin en üst sınırında çamurlu ayaklarınla geldin, anneler hep almaz mı çocuklarını içeri, ne kadar kirlenselerde sokakta... aldım içeri, kirlenmiştin hayatta.. koruduğum tüm herşey sende başka nedenlere başka sonuçlara bırakmıştı yerini.. seni nasıl suçlardım, zaman bana değil sana dokunmuştu.

bilmeni isterim;

içimde ezilip öylece kalan hiç bir yeşermişlik yeniden renk bulmayacak ve ilk kez böylece benzeyeceğiz birbirimize.
.

özetle,
sevgili yoldan çıkmıştır yani, sen herşeyi yolunda sanarsın, sana sana sandığınla kalırsın.
(bkz: zengin kalkışı)
hayat bize hergün yeni piyeslerle gelen bir oyundur,

hergün oyunlar oynar bize,

ve her oyunun sonunda öğrenmemiz gereken dersler verir...

Her şey yolunda giderken canımızdan çok sevdiceğimiz gideceği gibi,

Bir gece karabasanlar içinde uyurken, ertesi gün güneşin doğuşunu tekrar seyredebiliriz...

Yeni bir gün başlayabilir,

Bir önceki günün izini silen yeni bir gün...

Hayattır bu, adı böyle konmuştur , her gün herşey olabilir...

Evet adı hayattır,

ve hayat dediğimiz şey bir karabasandan uyanıp, güneşin doğuşunu tekrar seyretmektir...
sevgililerin birbirlerinden sakladiklari bazi iliski problemleri oldgunun kanitidir. hoslandigini ve hoslanmadigini paylasacaksin tabi, gizli tutarsan olmaz.
yenisini bulan sevgilinin yaptığı doğru davranış. zorla güzellik olacak deil ya?
kadınlar maymun gibidir, ikinci dalı tutmadan birincisini bırakmazlar.
aslında her şeyin sadece tek taraflı iyi gittiğinin göstergesidir.
demek ki herşey yolunda gitmiyormuş.
boşverilecek sevgili olduğunun göstergesidir.
not:sallayın gitsin sizi istemeyeni siz ne isteyeceksiniz. yeni ufuklara açılın.
birisinin sizi, ya da en kötüsü sizin kendinizi kandırdığınızı gösteririr.
Başkasını bulmuştur. Net.
her şeyin sanıldığı kadar yolunda gitmediğini gösteren durumdur. sevdiceğinizin aşk ile baktığını zannetiğiniz gözlerinin aslında başka yerlere daldığının apaçıkispatıdır.
her şey pek de yolunda gitmiyormuş demek ki. "hadi bana sor, sevmek bu kadar mı zor?'