Hayaller ile hedefleri karıştırmak. Sonunda da büyük bir hüsran.

Pes etmiyoruz hep başa sarıyor olsa da.
aç uyuyan çocukla , 16 liralık menünün sosunu eksik getirdiler diye kuryeyi azarlayan adamın aynı apartmanda aynı oksijeni soluması falan feşmekan.
(#23163212) yazık la kimin çocuklariysa.
Küçükken, bordo renkli ev baklavası dilimli düğmeleri olan kanepede kulağında ahize sırıtan bi fotoğrafın varsa sen de benim nesildensin okur.
hayaller kurduktan sonra çogunun gerçekleşmeyecegini bilmek veya gerçekleştirememek.
hayatının her döneminde kendini anlatamamak, anlaşılamamak.
susuzluktan ölenler var.
(bkz: ayakkabı boyayan 86 yaşındaki kore gazisi)
ilkokul 7. sınıftayım. halimiz vaktimiz pek yerinde değil demek ki bizimkiler pek harçlık veremiyorlar bana..

neyse öğlenciyim. bir öğleden sonra saat 4 gibi filan kantinin yanına çökmüşüm. merdivenler var oraya işte. neyse efendim millet harıl harıl hamburger ekmeği arasında, içeriği baya zengin bir besin maddesini para karşılığı alıp tüketiyor. ben de gayr-i ihtiyarı bakıyorum. az da canım çektiyse herhalde mide bandosu değişik makamlardan eserler icra ediyor derken omzuma biri dokundu. döndüm baktım kantinci... elinde bir adet yukarıda tarif edilen hamburger var (içini de güzel doldurmuş). uzattı bana al dedi. abi param yok dedim. olsun oğlum sonra ödersin dedi. aldım tabi. teşekkür edip etmediğimi hatırlamıyorum. ama etmediysem çok büyük bir ayılık olur bu. inşallah etmişimdir. neyse ben avını tutmuş aslan gibi bir köşeye çekilip hızlı hızlı yedim hamburgeri..

abi bir kaç ay sonra kantini kapattı. herhalde zarar etti. bizim o civarın maddi durumu belliydi zaten. her kantinin merdiveninde oturana bir hamburger veriyorsa eğer kıyamayıp batması normal galiba...

borcumu da hala ödeyemedim.. şimdi yüzünü bile hatırlayamıyorum. o yüzden bizim hesap öbür tarafa kaldı sanırım...
biz kıçımızı yırtalım sınavlara hazırlanalım, hayatımızı yönlendirecek sınavlara, milletin sınav sonuçları oynansın, torpille istediği yere girsin.

biz daha çoook ilerleriz ya valla.
ankarada doğup büyüdüğüm halde hep burda gizli bi gurbet yaşadım, bazen aştiye gittiğimde orası benim için karadeniz le öyle özdezleşmişki burnuma memleket kokusu gelir, ılık bir memleket rüzgarı hissederim.

taşını, deresini, dağını, yaylasını, karadenizimi bir kız sever gibi seviyorum, kendi nefsime istiyeceğim tek şey oraya yerleşip evlenip bi oğlum olması kimseye muhtaç olmadan geçinip gitmek olurdu, ama mukadderat çok denedim olmadı bu ankara bizi bırakacağa benzemiyor.

olsun be içimi burksada o kadar önemli değil, ümmedi Muhammet zulümden kurtulsunda bizim asıl içimizi burkan o.
alzheimer hastalarının kaybolması. çözüm bulunabilse.
sabah metrobüse yürürken, üst geçidin orada suriye'li bir aile dileniyordu. anne, baba ve 2-3 yaşlarında bir erkek çocuk.
çocuk, annesinin elinden kurtulmuş, elinde oyuncak bir tabanca, gelen geçen insanlara ateş edip eğleniyor, gülüyordu.
yaşadığı dünyaya ait hiçbir şeyden haberi yok. masum, sevimli bir çocuk.

çocuklara oyuncak silah alınmasına her zaman karşıydım. bir de ülkesindeki savaştan kaçıp gelmiş bir çocuğun elinde görünce kötü oldum.
ah be yavrum, sen o silahlardan kaçıp gelmedin mi buralara. at elinden onu.
Dün itibariyle çapa tipi ya da ankara tipi kazanamayacak olmam... Hayallerime dün elveda dedim sözlük, her şey bir çırpıda uçup gitti...
insanın desteklediği muhtar da mı gelmez... demek yine bana hüsran bana yine hasret var..
hayata dair iç burkan pek çok olay var evet ama iş detaya gelirse renk değişimine uğruyor. Kimine göre oluyor, evrensellikten kopuyor. çok saldırgan görünen bir köpeğin gözlerine bakınca aslında çaresiz ve korkak olduğunu görmek kimine göre iç burkucu. Günaydın dediğin kişinin seni duymadığı için cevap vermemesi. Facede değer verdiğin kişiye attığın mesaj ardından görüldüğünü bilmen ve iç burkucu suskunluğu.
karşındaki arkadaşın da olsa sevgilin de olsa seni, senin onu sevdiğin gibi sevmek zorunda değildir.

sen, onu en yakın arkadaşın olarak görürsün ama onun en yakın arkadaşı başkasıdır.
sen, ona hayatımın aşkı sıfatını yüklersin o sana yalnızca kız/erkek arkadaşım sıfatını.

hayat hep beklentilerinden farklı şeyler koyar önüne. bakalım onlarla mutlu olabilecek misin? yoksa kendini uçsuz bucaksız bir ümitsizliğin içine mi bırakacaksın?
0 takipçi nedir?
kaosun hakim olduğu evrende, o milyarlarca yıldızın milyarlarca yıldır var olup, ölüm gittiği; gezegenlerin, ayların çarpıştığı başıboş bir galaksi içinde; 3,5 milyar yıl önce ateş topuyken soğuyan bu dünyada hayatımızın şans ve şartlara bağlı olarak başlamış olduğunu bilmektir. biz evrimin çocuklarıyız...
HAYATININ MERKEZiNE KOYDUĞUN ADAMIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRÜNCE AYY iÇiN BURKULUYOR BÖYLE BiR MiDEN BULANIYOR iŞTE... NASIL YA HANGi KAFAYI YAŞIYORMUŞUM BUNUNLAYKEN DiYE DÜŞÜNÜYORSUN.
Taşınmak. Yani bir diğer anlamıyla veda etmek. Ayrılmak kelimesi de uygun bir seçim olabilir, bir evden, bir şehirden. Devamı için ise eşyaları toparlamak, çocuk olduğun yaşlara dair yazıları görmek, birinci sınıf defterini bulmak, odam dediğin yerin artık boş bir yer haline gelmesi.
sene 96, 97 falan.

beşiktaş ile valerenga oynamış , maç 3-3 bitmiş. maçtan sonra haberlerde bir adamın şifo mehmet e serzenişini hiç unutmam.

''ilk yarı 3-0 bitti. oğluma dedim ki oğlum yat, yarın okulun var. onu yatırdım, izlemedi 2. yarıyı. ben şimdi oğluma ne diyeceğim!!''

bunu hiç unutmam işte.
yalnızca bir için (bkz: volkan demirel in adamlıktan bahsetmesi)
Konusacak kimseyi bulamamak.
gezip tozacak sevgilinin olmaması.