bugün

aslında çok mantıklı bir sebebi vardır:

şimdi yaptıklarına muhalif olanları susturmak isteyen yönetimler bunlara dinden destek arar. islamda kaynak sadece kuran olunca her yaptıkları fiil için kuranda birşey bulamazlar, hatta bazıları için alehlerinde ayet bulurlar.

e bunun önüne geçmek isteyen yönetimler peygamber ve 4 halife döneminde yazılması yasak olan hadislere sarılmışlardır. zaten yazılı kültürü çok olmayan bir toplumda çoğu kişi kuran okumadığı için ve "peygamberin söylediği şey" denildiğinde akıllarına direkt kuran geldiği için kendilerine hadisler delil gösterilince bişey diyememişler.

işte zaman ilerledikçe bunlar azalacak.

önce insanların ve toplumların şunu anlaması gerekiyor.

kuran hayatı düzenlemek için genel bir çerçeve koyar. kuran'ın bahsetmediği şeyler kişisel zevk ve tercihlere bırakılmıştır. hükümetlerin ve insanlarin her hareketlerini dine uygundur diye kanıtlama zorunlulukları yoktur. bunun aksini savunan kuran'dan delil gösterir ve bu tartışılır.

bi de kuran'da yer alan emirlere uymamak her ne kadar günah olsa da bunların cezasını allah bu dünyada ve veya öbür dünyada verir. kimsenin cezalandırıcı moduna geçmesine gerek yoktur. ha biz kişilere ve topluma zarar verdiği ölçüde ve kuran'da belirlenmiş sınırlar içinde ceza verebilir o ayrı.
islam'da delil dörttür
kur'anı kerim
sünnet ve hadisler
icma i ümmet
kıyası fukeha.
fitneye gerek yok.
"O, havadan konuşmaz, O (na inen Kur'ân veya O'nun söyledikleri), kendisine vahyedilen vahiyden başka bir şey değildir." (Necm, 53/ 3-4).
"Kim, Peygamber' e itâat ederse Allah'a itâat etmiş olur..." (Nisâ, 4/80).

"... Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakla-dıysa ondan da sakının..." (Haşr, 59/7).
hadisler kendi içlerinde, kur'an ve akıl ile çelişmekte olup, Allah'a ve peygambere atılan iftiralardan oluşmaktadırlar. bu nedenle hadislerin aklen dini delil sayılmasının hiçbir mantıki yanı yoktur.

Kur'an'a bakalım:

bunlar, sana gerçek olarak okuduğumuz allah'ın ayetleridir. allah'tan ve ayetlerinden başka hangi hadise inanıyorlar? casiye/6

artık bundan sonra hangi hadise (söze) inanırlar? mürselat/50

göklerin ve yerin egemenliğine ve allah'ın yarattığı şeylere bakmazlar mı? son anlarının yaklaşmış olabileceğini hiç düşünmezler mi? bundan sonra artık hangi hadise (söze) inanırlar? a'raf/185

onların tarihinde, bilinç sahipleri için bir ders vardır. bu, uydurma bir hadis değil; fakat kendisinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin detaylı açıklaması ve inananlar için bir hidayet ve rahmettir. yûsuf/111

insanlardan bazısı var ki, halkı bilgisizce allah'ın yolundan saptırmak ve onu hafife almak için temelsiz hadislere sarılırlar. onlar için aşağılayıcı bir azap vardır. lokman/6

doğru sözlüler iseler bunun benzeri bir hadis getirsinler. tûr suresi/34

gelin, bir de maide suresine bakalım:

içinde allah'ın hükmü bulunan tevrat yanlarında dururken nasıl olur da ondan yüz çevirip de seni hakem yapıyorlar? onlar aslında inanmıyor. mâide suresi/43

peygamberin şari (yasa koyucu) olduğunu ileri sürenler için, bu ayet tek başına bir cevaptır. muhammed peygamber hayattayken bile yasa kaynağı olarak ona danışmak isteyen yahudiler kınanıyor ve tanrı'nın hükümlerini içeren tevrat ellerinde bulunurken nasıl olur da muhammed peygambere tanıştıkları eleştiriliyor. muhammed peygamber döneminde yaşayan müslümanlar, ellerinde tanrı'nın hükümlerini içeren kuran dururken böyle bir inkarcılık ve cehalet örneği göstermediler. nitekim, 6:114; 98:5 ve daha nice ayetler dinin kaynağının sadece tanrı'ya ait olduğunu bildirir. ancak, konu dini hüküm ve kural ortaya koymak değil de, müslümanların günlük işlerindeki anlaşmazlıkları olunca o zaman müslümanlar seçtikleri kişilere ve kurumlara danışmak zorundadır. muhammed hayattayken medine site devletinin seçilmiş lideri olduğu için önemli anlaşmazlıklarda kendisinin hakem yapılması gerekirdi. bak: 4:60. kısacası, dini konularda yasama yetkisi sadece tanrı'ya ait olup, yargı ve yürütme yetkileri ise müslümanların seçtikleri kişilere bırakılmıştır.

edit: zümer/23: ALLAH en güzel hadisi, tutarlı ve ikişerli bir kitap halinde indirdi. Rab'lerini sayanların derileri ondan dolayı ürperir. Sonra derileri ve kalpleri ALLAH'ın mesajına karşı yumuşar. Bu, ALLAH'ın yol göstermesidir; dilediğini ve/veya dileyeni ona ulaştırır. ALLAH'ın saptırdığı bir kimseye rehber bulunmaz
Tatmin olmayanlar edip Yüksel i izleyebilir... Bizim hacı hocalardan profesör olmasına karşın zeki olduğu su götürmez bir gerçektir.
Mantıksızdır. Ayetlerin değiştirilme imkanı bulunmadığından evet delildir. Fakat sözlü olan hadislerin değiştirilmediğini kim kanitlayabilir?
islam'da deliller dört tanedir
kitap
sünnet
icma
kıyas.
Dersi anlatan hocanin ders kitabi disinda kendi anlattiklarindan sinavda sormasi veya o bilgileri hayatinda nasil kullandiginin mantigini kur.

Madem oyle ogretmenlere gerek yok, alin ders kitabini gecin sinavi?
görsel
Allah müminlerin aklını karıştıracak şekilde şu doğrumuydu bu yanlışmıydı diye kararsız bırakacak şekilde birşeyin oluşmasına músade etmez. Hadislerin kútübi sitte altında toplanmasına izin vermişse bu onun izniyledir. Uydurulanlardan ayrılsın diye yani. Gúzel kardeşim òyle birşey diyorsunuz ki ebu hureyre gibi ve onlara tabi olanlar gibi insanların yalan söylediğini iddia ediyorsanız ben birşey demiyorum. Buhari ve müslim zaten başı çeken.
bazı hadislere göre de yanlıştır.

"hadisleri incelemeye peygamberimizin dönemine giderek ve sonra yavaş yavaş kendi dönemimize gelerek başlayalım. peygamberimiz’in hadis yazımına izin vermediğini, kendi sözlerinin yazımını yasakladığını hadisçiler bile kabul etmektedir.

en doğru kabul edilen iki hadis kitabından biri olan müslim’de ve hanbeli mezhebinin kurucusu ibni hanbel’in müsned’inde şu
hadis rivayet edilerek; peygamberin, kendi sözlerinin yazımını yasakladığı kabul edilir. “benden kuran dışında hiçbir şey yazmayın. kim benden kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (müslim, sahihi müslim, kitab-ı zühd; hanbel, müsned, 3/12, 21, 33)

darimi’deki hadis ise şöyledir: “sahabe allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. ancak onlara izin verilmedi.” (darimi, es-sünen)

el hatib’teki hadis şöyledir: “biz hadis yazarken hz. peygamber yanımıza geldi ve ‘yazdığınız şey nedir?’ dedi. ‘senden işittiğimiz hadisler’ (sözler) dedik. hz. peygamber; ‘allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? sizden evvelki milletler allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.’ dedi” (el hatib, takyid,)

tirmizi’den de bunu öğrenebiliriz: “allah elçisinden sözlerini yazmak için izin istedik, bize izin vermedi.” (tirmizi, es-sünen, k. ilm)

bununla beraber dört halife kaynaklı bir hadis aktarımı da görülmemiştir. peygamberimizin hadis yazımını yasak etme yönündeki tavrı, dört halife tarafından da devam ettirildiğini gösterir bu durum."
Sahih hadisler kuranla asla celismez.pusuladir yol gostericidir kurani kerim.
Örnek 18 yy osmanlida 200bin sakalli cüppeli ajan vardi.
Bu sıkıntıyı bu ajanları açık etmek için. Peygamber efendimizin sunnetlerinde açık verdiler, ele verdiler kendilerini .
Yahu rumeli kardeş ne dediğimi anlamıyormusun yoksa dalgamı geçiyorsun?

Hadis cımbızlayıp bütün fıkıh kaideleri yerle bir edilemez diyorum gene hadis cımbızlıyorsun.
Aynı üstatların okuyan, taslaman ve şürekası gibi...

Keçi yediği iddiasındaki hadisi alıyorsun ve kütüb- i sitteden sonra fıkıhtaki icmayla ve sünnetle sabit bir kaideyi uydurma sayıyorsun.

Tekraren söylüyorum hanefi fıkhının nasıl oluştuğu hakkında hiçbir araştırma yapmadan bunu yapıyorsun....
Hanefilik hadisten daha çok kuranın akıl ve peygamber sünnetiyle yorumlanmasıdır.
Ehl- i reyi bilmiyorsun. Ehl- i hadis imamlarının bile hadislere şerhler yazdığını gözden kaçırarak yorum yapıyorsun...
Kısaca şunu söyleyeyim bir kitabın makbul olması içindeki bütün hadisleri doğrulamaz. Bunun metotları var. Koskoca usul- ül hadis diye bir ilim sahası var.

içtihat farklılıklarına bakarak ve imamların birbirini ilmi tekfirlerine bakarak meseleyi aynı taslaman gibi karıştıyorsun.

Ehl-i rey yaklaşımının ehl- i hadis yaklaşımıyla beraber bir blogun içinde olmasını şimdi sana nasıl anlatıcam. Daha felsefe profesöri taslaman cahilliğinden bilmiyorken.

Epistemik paradigmaların oluşumunu baştan sona nasıl anlatayım sana;)

Hz. Ayşenin evlilik yaşına bakıp bu zamana göre ortaçağdaki adetlere nasıl bakarsın.
O zamana göre o evlilik yaşı normal ve sıcak bölgelerde kızlar daha çabuk olgunlaşıyolar.
Hz. Ayşe efendimiz bu dinin yarısıdır. O gençliği ve zekasıyla peygamberin hayatına dair birçok şeyi bize ulaştırdı. Ve gençken evlendiği ortada...

Yukarda yazdım son kez yazayım. Mezhepler medeniyetleşmenin oluşturduğu sistemlerdir.
Mezhepsizlik ise direkt olarak islam medeniyetinin tasfiyesidir.

Hukuksuz, felsefesiz, irfansız bir din kavramı olamaz. Din var-oluş-sal bir yaşamdır... Hele hele tek bir kitabı rehber edindiğini söyleyerek fundementalist yaklaşımlar sergilenemez....
Dini modernist fikirlere uydurmak isteyenler yarattığı bağnazlığı ve dar kafalılığı okuyamıyor...

Yukarda bir arkadaş da demiş ya bu fıkıh kaideleri yahudilerden tevarüs etti ona bir sorsan senin din kitabındaki kavramların çoğu tevratta geçerken bu iddian ne kadar samimi?
Oryantalistler kuranın kaynaklarını incile, tevrata dayarlarken siz ne cevap verebilirsiniz???

Kuranında değişmediğini bile ispatlayamazsınız. Çünkü kurandaki ayet dışında hiçbir somut deliliniz yok.

Batıyı tanımıyorsunuz. Aşağılık psikolojisiyle batıya kendinizi kabul ettirmek için bu dinin değerlerini hem ontolojik hemde epistemolojik manada bozuyorsunuz.

Ama sonuç olarak köktendincilikle bitiyorsunuz. Başkada gidecek yeriniz kalmıyor.

Biraz kendi fikrinizin ideologlarına afgani, reşid rıza, abduh vs. Bir baksanız fikirlerinizi hangi devletin oluşturduğunu ve türk-islam medeniyetini yok etmek için desteklediğini anlarsınızda bunu bile okumaya hevesiniz yok.

Okumaya meraklı olmadığınız için sadece kuran diyorsunuz bunuda iyi biliyoruz merak etmeyin.;)

Not; bu sefer bu konu hakkında son kez yazdım. Bu konu hakkında daha fazla uğraşmak istemiyorum. Biraz islam ve batı düşüncesini araştırırsanız durum ortada zaten.

Bu arada konuda nesih ve mensuh baya tartışılmış.
Merak edenler için meseleye tarafsızca yaklaşan bu videoyu izleyin;

http://youtu.be/fK4Z-H1hYRY

Hadi eyvallah.
hadis savunucularının "keçinin yazıldığı yaprağı yemesi sebebiyle kuran'dan ayet eksilmiş midir?" sorusuna, ilgili hadis kütüb-ül sitte'deki kitapların hemen hemen hepsinde geçmesine rağmen, "mütevatir midir araştırmak lazım" diye yanıtlamasına vesile olan mantıksızlıktır...

ey cahiller, hani hadislerin kuran kadar güvenilir şekilde kayıt altına alındığını söylüyordunuz? nereden çıktı şimdi ileri sürdüğünüz imamların güvenilir kabul ettiği hadis kitaplarında geçen hadislere "mütevatir midir?" diye laf etmek? hem bir hadisin fıkıhta hükümlere esas olması için illa mütevatir olması gerekmez.

https://tr.wikipedia.org/...Hadis_%C3%A7e%C5%9Fitleri

kaldı ki "mütevatir" hadislerin sayısı azdır ve onların bile hangilerinin gerçekten mütevatir olup olmadıkları konusunda ittifak yoktur.

hadi size bir soru daha: "peygamber eşi ayşe ile ayşe 9 yaşındayken mi zifafa girmiştir?"

kütüb'ül sitte'deki hadisleri makbul kabul ediyorsanız, cevabınızın "evet" olması gerekir. bu durumda islam'a göre 9 yaşındaki çocuklarla cinsel ilişkiye girmek helal olmaz mı?

daha önce sorduğum ama yanıt vermeye çekindiğiniz bir sorunun tekrarı: kuran'daki bazı ayetler hadis yoluyla nesh edilmiş sayılabilir mi?
aklı olan her müslüman böyle düşünüyor. şahsen bende bu konu hakkında sürekli düşünüyorum araştırıyorum. ama görüyorumki ehli sünnet hocaları açıkca ayetle çelişen hadisleri sırf kütübü sitteye girdi diye doğru çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. kimse hayır almayalım demiyor "benim şeyhimin onayladığı doğrudur" diyor. ayetle çelişse bile. bunu anlamak imkansız. ama sonunda ben cevabı buldum. neden bunu göz göre göre reddetmek yerine bir kılıf uydurmaya çalışıyorlar. bunun sebebi " biz namazı nasıl kılacağımıza kadar bu kitaplardan öğrendik eğer bu hadis uydurulmuş dersek diğerlerinin güvenilir olduğunu nasıl anlayacağız? o halde hepsine sahip çıkalım" mantığı yatmaktadır. ama bu dinin gerilemesinin en büyük sebebidir. bunu düzeltmezsek doğru yola çıkamayacağımız aşikar.
Bu kurancıların kafasını anlayamayacağım. Ortaya bir metod atıyosunuz bu metot kuranı sebeb- i nüzulsuz ele alma gibi bir çılgınlık doğuruyor.
Yani isteyen kuran ayeti cımbızlayarak istediği bir şekilde kuran oluşturabilir.

Bunun ilme ve ilim adamlarına dayanarak islama uygun olmadığını belirtince biz ruhbancı oluyoruz. Kafir, müşrik oluyoruz.

Üstelik kurana yaklaşımınız bununla sınırlı değil modernsit temayülleri dinin içine sokuyorsunuz.
Gene ayet cımbızlamak gibi bir metotla...
Kuranın anlamını değiştiryosunuz...

Birsi size ağzını açıncada müşrik yaftasını basıyosunuz...
Üstelik daha kurancı olmadan önceki mezhebinizi bilmeden yapıyorsunuz bunu...

Bir bakın bakalım Hanefi- Matüridi mezhebine. Ama çok cahilsiniz... kusura bakmayın ama gerçek bu...bende son veriyorum bu sözlükteki kurancılık ve entelektüel selefilik eleştirilerime....

Çünkü hiçbir faydası olmayacak. Köktendincilik ruh hastalığına tutulanlar bidaha ömür boyu düzelemiyolar...

*****
Din dinamktir....
Dinde görüş ayrılıkları olabilir ve olmuştur. içtihat farklılıkları, mezhep farklılıkları genişliktir.

O yerdiğiniz sünnilik içinde her çeşit felsefi ve tasavvufi akım barınmıştır. Renkli bir islam anlayışı ve çeşitlilik oluşturmuştur. Ne şii nede mutezile ehl-i bidat sayıldığı halde tekfir edilerek yok edilemez. Çünkü bu sünniliğe göre aykırıdır...

Kurancıların yalanlarından biride mezhep çatışması iddiası. Halbuki mezhep çatışması yoktır. Çatışan iktidarlardır. Bugün şii - vahhabi kavgası iran ve Arabistanın iktidar kavgasıdır.

Kısaca selefiler, kurancılar ve reformistler dini statik olarak ele alıp batılı ideolojilerin tesiriyle slogan müslümanlığı üretmekten başka bir şey yapmamışlardır.
Biraz bakın bu fikirler hangi ingiiliz ajanları tarafından ivme kazandırıldı.

Bu akımlar batının islama attığı en büyük kazıktır.... ve neyazıkki tırmandırılıyor.
Kendisinden 50 yaş küçük bir kızla evlenen bir çocuk istismarcısının, evlendiği kızın babasının, evet babasının dayandığı iftiracı bir mantıktır(!) Örneğin.

"Peygamber efendimiz de Ayşe anamız ile 9 yaşındayken evlendi. Kızımın evlenmesine ilk zamanlar karşı çıkıyordum. Sonra normal karşıladım. Zaten 8 aydır telefonla konuşuyorlardı."

(bkz: hüseyin üzmez)
Tutarsızlıkları bi yerden kurtarmak gerekiyordu. Erken vakitte kaleme alındığı ve dağıtıldığı için, iznik konseyi benzeri bir girişim olamazdı. Bu yüzden, çesitli buglar hadis denilen ve sonradan uydurulan sözlerle giderilmeye çalışıldı.
Sahih olan ve olmayan hadisler bu yüzden mezheplere göre değişkenlik gösterir. Bir ulemanın sahih dediğine, bir diğeri uydurma diyebiliyor mesela. islam dininde mezhep oluşunun da tek sebebi hadis ve sünnetin, farklı zamanlarda, farklı kisilerce, farklı yorumlanması olayıdır.
Hadisler dinen delil sayılamaz. Zira gerçeklikleri ispattan çok uzaktır.
Hristiyanlar bunu tek seferde iznik konseyinde yaparken, islam ruhban sınıfı ise bunu zamana yaymıstır.
Gene hadislerin mütevatirliği, mevzuluğu konuları ilmi konulardır. Cühela eğlencesi değildir.

Ehl-i hadis ve ehl-i reyin yaklaşımlarını bilmeden, ibn-i haceri, aliyyul kariyi bilmeden keyfi konuşulamaz....

Kuranı tek kaynak kabul edenler zaten kuranın peşinden gitseler oradan peygamberin örnekliğinide, fıkhıda, kelamıda, mantığıda görecekler....

Ama modernist temayülleri kurana yedirmek amacıyla hareket ediyolar. Kölelik kuranda açıkça yazarken hala aşağılık psikolojisiyle gerçek islam bu değil diyerek dinin bütün ilimlerini kurutuyolar...

Fıkıh yok. Yani islam hukuku yok. Kelam yok. Yani islam felsefesi yok. Tasavvuf yok. Yani irfan yok.
Mezhep yok. Sünnet yok.

Tamam bunlarla uğraşma ama bunlarla uğraşanları müşrik, kafir ilan etme nedir ya?

Bu köktendinci bir yaklaşımdır. Ve bu yaklaşım islam medeniyetini kabile dini haline getirme amacı güdüyor.

kurancılık hakkında bkz: (#28792010) , (#28865492)
Yahu benmi anlatamıyorum diyorumki hadis ayet cımbızlayarak metot güdülmez.

Kuranın sebeb-i nüzulu var. O zaman bende müşrikleri nerde görseniz öldürün ayetini cımbızlayayım bakalım ne oluyor???

Recm hadis olarak değil sünnet ve ümmetin icmaıyla sabittir...

Kime ne anlatıyorum. Adamlar Caner taslaman, mehmet okuyanın yalanlarına inanıyor imam azama inanmıyor. Sahabelere inanmıyor....

Keçi hadisi mütevatir olmayabilir. Kaynaklara bakmak lazım. Onunda meseleyle alakası yok.
Bu hadisi meseleye karıştıranların amacı sahtekarlıktan başka bişey değil.

Hanefi fıkhının hadislere yaklaşımı mesafeliyken bir hadis cımbızlayarak o hukuk terimleri yalanlaştırılamaz.
kimisine laf anlatmak çok güç olduğu için ve gerçek yüzlerini ortaya koymalarını sağlamak açısından, bir türlü yanıtlamaya yanaşmadıkları sorumu bilmem kaçıncı defa sormama vesile olan mantıktır.

"kuran'dan keçinin ilgili sayfayı yemesi sebebiyle ayet eksilmiş midir?"

soru bu kadar açık ve net!.. neden engerekler gibi kıvranıp duruyorsunuz? neden doğrudan yanıt veremiyorsunuz?
Şimdi efendim, öncelikle şu kısmı net olarak ayıralım. Namaz kılmayan, din umrunda olmayan insanların din başlığı açıp çok biliyormuşçasına, 2 tane de dini terim öğrenip cennete gideceği hayalinizi yıkacağım kusura bakmayın. Bu din siz kabul edin ya da etmeyin diye gelmedi. Bu din geldi, kuralları bellidir, yorum yapacağınız alan bellidir. Din yaşanır, konuşulmaz. Din konuşarak bişeyler elde etmeye çalışmak size bişey kazandırmayacağı gibi, saçma sapan yorumlarınızla "dini bozma" gibi bir noktaya kadar gidiyorsunuz, bunun hesabını veremezsiniz.

Gelelim şimdi hadislerin delil sayılmasına.
Hadisleri günümüze kadar getirenler kim? Sahabeler. Onların rivayetleri ve güvenli olanların toplanarak geldiği kaynaklar.
Kur'an peki direkt olarak size mi indi? Hayır. Rasullah efendimize indi ve yine "aynı" sahabeler tarafından kitap haline getirildi ve günümüze kadar geldi.

Aynı insanların elinden gelen kaynağın bir tanesini "koşulsuz" olarak kabul ederken, diğerini kabul etmemek nasıl bir mantık?

Kur'an bozulmadı, hadisler bozulabilir diyor birisi. Kur'an'ın bozulmayacağına delil ne? Onu kıyamete kadar koruyacağız ayeti. Ya Kur'ana ekleme yapılmışsa ve kimse şüphelenmesin diye bu da ayet olarak eklenmişse? O zaman senin kafandaki din kavramı tamamen çöküyor kusura bakma.

Kur'an da, Hadisler de sahabeler tarafından günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Kıvırmak yerine, uyabiliyor musun uyamıyor musun ona bak sen. Uyamıyorsan da, böyle bir emir olmaz, böyle hadis olmaz diye bok atma yoluna gitme. Benim zayıflığım, beceremiyorum de kenara çekil de adam zannetsinler.
(bkz: hadisleri inkar eden fırka)
(bkz: kuraniyyun)
Mantıktan önce delil aranır. Delillerden birçoğu kuranda vardır. Misalde yukarıda yazışmış olduğu gibi...

Delil yoksa mantık sorgulanır. Önce araştırmalı.
Yanlış konu başlığı.

(bkz: hadislerin dinen delil sayılmasının delilleri)

Kuran da bir delil olarak görülmezse mantık güdülür. islami olarak bu müdafaanın adına kelam ilmi denir. Yani bir gazali ve ibn rüşd gibi kişilerden bahsediyoruz. Veya aristo...

Ne tür bir mantık izleyeceğine öncelikle mantık tekniğini bu şahsiyetlerden okuyarak öğrenmeli ki böyle saçma şeylerle kafamızı yormayalım.

ilkokul mantığı bu.

Hadi tamam hadise de inanma mantıken.
Kuranı ne yapacaksın bakalım?
daha kuran'daki 100 değnek cezasının "bekarlara özel" olmadığını bile bilmeyenlerin üstünde ahkam kestikleri garip mantıktır.

http://www.kuranmeali.org...urani_kerim_mealleri.aspx

ayette "bekar" deniliyor mu? denilmiyor!.. ama bunlar böyledir!.. "allah unutmuş olabilir, biz ekleyiverelim gari!" hesabı...

hatta ayete bakılırsa, 100 değnek cezasının bile insanlara ağır geldiği anlaşılıyor. bu sebeple "acımayın" deniyor..

bu ahkam kesen şahsın soruma (bkz: hadislerin dinen delil sayılmasının mantığı/#28866228) doğrudan yanıt veremediğini hep birlikte görüyoruz. ne dersin hacı? madem hadisleri makbul kabul ediyorsun, kuran'da recm ayeti olduğuna ve keçi yediği için güme gittiğine inanıyor musun?