bugün

gibson les paul denildiğinde aklıma gelen ilk şey kirk hammett ve fade to black'tir. fade to black performansını les paul'süz düşünemiyorum. çıkartığı sese aşık olmamak imkansızdır. gitara başlamak için en tahrik edici unsurdur. ele avuca para geldiğinde alınasıdır.
bir gün bu gitarı tutma şerefine asla erişemeyeceğimi düşündüğüm gitar.Gitarların tanrısıdır kendisi..
fender stratocaster la birlikte dünyanın en iyi iki elektro gitarından biridir. clean tonları inanılmaz ötesi güzel olmakla birlikte marshall amfiyle birlikte kullanıldığında distortion tonlarının tam anlamını da veren bu inanılmaz gitarın tek dez avantajı gereksiz derecede ağır olması ve bu sebepten dolayı sahnede taşınmasının zor olmasıdır ama gibson için belini incitmeye değer...
solak gitaristler için* alması neredeyse imkansız olan gitardır. gitar demek yazık olur, duruşuyla, duyuluşuyla, görüşüyle "asalet" teriminin tüm sınırlarını dolduran bir varlıktır.
çok ağır bir gitardır. bu gitarların sap ile gövde arasında bağlantı yoktur. yani tek parçadır bu özellikte o inanılmaz sustaini sağlamaktatır ama son zamanlarda üretilen les paullarda ''weight relief holes'' 4 tane delik vardır. bu delikler gitarın ağırlığını azaltmak için yapılmıştır ama sustaini büyük ölçüde kesintiye uğratmıştır.
ilk gitarımın modelidir. ama ne yazık ki gibson değildir. yine de çok severim kendisini o ayrı. her gitaristin edinmesi gereken bir gitardır. sadece boynunuza asmanız bile kendinizi mutlu hissetmenizi sağlar.
sizi sustain delisi edecek adeta kükreyen ama bir o kadarda ağır olan gitar. eğer benim gibi kısa boylu bi gitarist iseniz omzunuzu ve belinizi yerinden çıkartacak derceye getirir. gibson'un altınla eşdeğer humbuckerları size inanılmaz tonlar verecek, gitarı sadece neck pickup la kullandığınızda kendinizi slash zannedeceksiniz. gitarın maun ağacından olması ve ağırlığının bir hayli fazla olması sayesinde hem clean, hem overdrive, hemde distortion tonlarında maksimum tatmini alacaksınız. tek eksiği olan hafifliği yüzünden vazgeçilir mi? tabikide hayır. gibson les paul candır!
fiziksel olarak herkesin kullanamayacağını düşündüğüm nadide gitar. ben mesela ilk aldığımda ağırlık olarak şikayetçi olmuştum kendimce. kaba duran humbuckerları sayesinde sürekli harmonic ya da palm mute yapmanızı sağlayabilme gibi kişiden kişiye değişen özellikleri bulunan fakat alışınca hem görüntü olarak estetik duran hem de el pozisyonlarınızı şekle sokan gitar.

slash gibi gibsonla reklam yapan gitaristlere kanıp taklitlerini ya da direkt gidip kendisini almamak gerekir. belki sizin ilacınız bir fenderdir. uzun araştırmalar ve deneyimler sonucu alınması gereken gitar. "gibson olm bu iyidir" diye yapışmamak gerek. ayrıca ağırlık nedeniyle oturarak çalarken bir kayma söz konusu olabilmektedir.
google'de çalma fırsatı bulduğumuz gitar. Sabah sabah nede iyi geldi.
mark knopfler demektir.
hayallerimin gitarıdır. aslında gitarda denemez daha farklı bir üst seviyededir. ama fiyatı ne nedeniyle uzun süre almayı ertelediğimdir.
bu aralar telefonumu satıp, studio fireburst mu alsam diye düşündürten harika gitardır.
yüksek perdelerde çalmayı çok zorlaştırsa da tonuna aşık olduğumdan elimden düşüremediğim gitarımın modeli.
Neil young' in " old black" ve george harrison' in kirmizi " lucy" si bu modelin en kiymetli gitarlaridir bana gore.

Jimmy page, gary rossington, slash, keith richards gibi babalar da bu gitari kullanmistir ama yukarida saydigim iki gitar hayatta sesini en fazla duydugum muzik enstrumanlarindandir.
lise 1 de para biriktirmeye başlayıp lise 3 de alabildigim, beraber çokça anilarimizin olduğu, ona sadece materyal anlamı yukleyemedigim ve insan muamelesi yaptığım canım gitarim.
dünyanın en güzel sesli gitarı. ancak ülkemizde fazlaca pahalıdır malesef. bu da gençleri epiphone gibi alternatiflere yönlendirmektedir. stratocaster'la karşılaştırılması ise olabilecek en saçma şeydir.
klavyesi en rahat gitardır.
hayatımda çaldığım en güzel gitarlardan biri özellikle klavyesi efsane.
Fender stratocasterden daha yakisikli oldugunu dusundugum gitar...
kanımca (kulvarları tamamen farklı olmakla birlikte) fender stratocaster ile birlikte kainattaki en iyi gitar.

bir adet jimmy page signature modeline sahip olabilmek için çok şeyden vazgeçerdim.
fiyat olarak epeyce uçuk modellere sahip gitardır.

kaliteleri bire bir olmasa da benim tavsiyem epiphone almanızdır. fazladan marka parası vermemiş olursunuz.
Mevcut gitarımdır, üzerine led taktırmak istediğim fakat orjinalliğini bozmaya kıyamadığım bu sebepten dolayı başka bir gitar daha almak zorunda bırakan şirin tatlış şeydir.
efsane gitardir. ama bi fender degil.

edit: model belirtmemisim. ama gerek de yok. stratocaster telecaster hepsi pompisler gecer. malmsteenin oyma klavyesi de acayip tatli.
3 gün önce ilk defa çaldığım gitardır. çok bir numarası yok. ha şimdi diyecekler ohaaa nasıl olur?

iş çalanda bitiyor arkadaşlar. ben fender strattan daha çok verim alıyorum.

ama ikisinin de tonunu güzele getirsen çalamadıktan sonra bi halt olmaz. amatöre versen ses çıkmaz. stevie ray vaughan a washburn ver uçurur onu.

o sebeple gitarım kötü demeyin, çalışmaya bakın.
Ben ded metal şret gitaristim diyen adama göre bir gitar değildir. Motora benzetirsem aklıma bir supersporttan ziyade harley geliyor. Masraflı,eğlenceli. Kullanışlı kısmı tartışılır. Rahatsız ve ağır. Ama harleyinde gibson les paulun da sesi başka birşeye benzemez. Ton yelpazeside oldukça geniştir. Ayriyetten model ve yıl da belirtin böyle saçma başlıklar açmayın olum lan.