bugün

bir savaşın ortasında, yaralılar için yeterince ilaç stoğu kalmayınca elinden hiçbir şey gelmeyeceğini anlamış, önce ağır bir sinir krizi geçirmiş, akabinde yüksek dozda tıbbi uyuşturucu kullanarak intihar etmiş alman şair.

birileri için elinden hiçbir şey gelmediğini anladığında kaçıp, kaybolup gitmek de bir çeşit intihar değil midir zaten? yok olmak için illa ki bedenin toprağa karışması mı gerek? halbuki ruhumuz, toprakla kardeş. aslında zaten yokuz ya da olmamışız. yarım bırakılmış bir hikaye, belki de sadece bir niyetiz yaşam karşısında.

bir nefesin gölgesinden doğma bizler
dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde
bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler,
kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine.
dilenciyiz sanki, yok benim diyebileceğimiz,
kapalı kapılar önünde birikmiş delileriz.
körler gibi kulak kabartmışız, içinde
fısıltılarımızın yitip gittiği sessizliğe.
hedefi olmayan yolcularız bizler,
bulutlarız, rüzgârlarda dağılan,
ya da ölümün soluğunda üşüyen çiçekler,
yerimizden kopartılmayı beklemekteyiz...

(bkz: geceye şarkı)
geceye şarkı isimli şiiriyle yıkıp geçen alman şairidir.

GECEYE ŞARKI
1
Bir nefesin gölgesinden doğma bizler
Dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde
Bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler,
Kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine.
Dilenciyiz sanki, yok benim diyebileceğimiz,
Kapalı kapılar önünde birikmiş delileriz.
Körler gibi kulak kabartmışız, içinde
Fısıltılarımızın yitip gittiği sessizliğe.
Hedefi olmayan yolcularız bizler,
Bulutlarız, rüzgârlarda dağılan,
Ya da ölümün soluğunda üşüyen çiçekler,
Yerimizden kopartılmayı beklemekteyiz.

2
Varsın, son acılar da somutlaşsın bende,
Savunmuyorum kendimi, ey karanlık güçler.
En büyük sessizliğin yolu sizlerden geçer,
O yoldan yürürüz en serin gecelere.
Soluğunuzla daha sesli alevlere boğmaktasınız beni,
Sabır! Yıldızlar kora dönüşürken, düşler kaymakta
Bize adlarını söylemekten kaçınan diyarlara,
Oralara ancak feda edersek girebiliriz düşlerimizi.

3
Sen ey kapkara yürek, ey karanlık gece,
Kimdir yansıtan, en kutsal zeminlerinizi,
Ve kötücülüğünüzün son vadilerini?
Acılarımız karşısında donup kalmış maske -
Acılarımız ve hazlarımız karşısında
Taştan bir gülümseme boş maskenin dudaklarında
Bir kaya, bütün ölümlülerin çarpınca kırıldığı,
Üstelik varlığı bize bile kapalı.
Ve sonra dikildiğinde karşımıza bir yabancı düşman,
Alaylarıyla aşağılayarak ölesiye didinmemizi,
O zaman daha bir hüzünlü olur şarkılarımız ezgileri
içimizde ağlayan ise kalır anlaşılamadan.

4
Sensin, sarhoşluğu geçiren Şarap,
Ben, şimdi güzel danslarla kanamaktayım
Ve taçlandırmak zorundayım acımı çiçeklerle!
Bağrındaki en derin anlamın istediği buysa, ey gece!
Kucağındaki bir arpın telleriyim sanki,
Ve son acılarım uğruna şimdi
Senin karanlık şarkın boğuşmakta yüreğimde,
Beni ölümsüz kılıp, bir şişe çevirmekte.

5
Bu huzur - ey derin huzur!
Yok artık dini bütün çan sesleri,
Sen, ey acıların tatlı anası, sen -
Barışın, sanki ölümün enginliği.
Sar o serin ve sevecen ellerinle,
Sar bütün yaraları -
Böylece içten kanasınlar yalnızca -
Sen, ey acıların tatlı anası!

6
Bırak, suskunluğum senin şarkın olsun!
Ne ifade edebilir ki fısıldayışları sana,
Hayatın bahçesinden ayrılmış bir yoksulun?
Bırak, hiç adın olmasın iç dünyamda -
Ruhumda oluşmuş, ama düşlerden yoksun,
Artık sesi kalmamış bir çan gibi,
Tatlı gelini acılarımın,
Ve uykularımın sarhoş gelinciği.

7
Toprakta ölüşlerini duydum çiçeklerin,
Ve havuzların sarhoş yakınmalarını,
Bir de çanların söylediği bir şarkıyı,
Gece, ve fısıldayan bir soru;
Ve bir yürek - yaralanmış ölesiye,
Yoksul günlerinin ötesinde.

8
Suskundu karanlık, beni söndürdüğünde,
Gün ortasında ölü bir gölgeydim -
O zaman çıkıp mutlulukların evinden
Yürüdüm gecenin derinliklerine.
Şimdi bir gölge oturmakta yüreğimde,
Bir gölge, hissetmeyen günün çoraklığını -
Ve dikenler gibi sana doğrulup gülümseyen,
Senden, yalnız senden yana, ey gece!

9
Ey gece, acılarımın önündeki dilsiz kapı,
Gör artık bu karanlık yara izinin kanadığını
Ve kabından taşmak üzere olduğunu çektiklerimin!
Ey gece, ben hazırım artık!
Ey gece, unutmuşluğun bahçesi, darmaduman,
Yoksulluğumun dünyaya kapalı ihtişamında,
Salkımlarla, dikenli çelenkler de solmakta,
Gel, ey en yüce zaman!

10
Bir zamanlar gülmüştü içimdeki şeytan.
Ben, bir ışıktım parıltılı bahçelerde,
Oyunlarla dansların eşliğinde,
Bir de aşkın şarabı, başımı uyuşturan.
Bir zamanlar ağlamıştı içimdeki şeytan.
Ben, bir ışıktım sancılı bahçelerde,
Kadere boyun eğişin eşliğinde,
Parıltısıyla, yoksulluğun evini nura boğan.
Şimdi ağlamadığına ve gülmediğine göre o şeytan,
Yitip gitmiş bir gölgeyim bahçelerde
Ve ölüm karası eşliğinde,
Boş gece yarısının sessizliğiyle dolaşan.

11
Zavallı gülümsemem sana ulaşma çabasında,
Hıçkıran şarkım ise yitip gitmekte karanlıkta.
Artık yolumun sonuna varmak, tek istediğim.
Bırak gireyim senin tapınağına.
Bir zamanlar ki gibi, çılgınca ve dindarca
Ve sessiz bir duayla önünde eğileyim.

12
Geceyarısının derinliğinde, sen
Ölü bir sahilin suskun denizin yanında,
Ölü bir sahil: Bir daha asla!
Gece yarısının derinliğinde, sen
Gece yarısının derinliğinde, sen
Gökkubbesin, bir zamanlar yıldızının parladığı,
Bir Gökkubbe, artık hiç bir Tanrı'nın çiçek açmadığı.
Gece yarısının derinliğinde, sen
Gece yarısının derinliğinde, sen
Döllenmeden kalansın sıcak bir rahimde,
Ve hiç can bulamamış, öylece!
Gece yarısının derinliğinde, sen
dışavurumculuk akımının temsilcisi alman kökenli avusturyalı şair, 27 yaşında intihar etmiştir.*

"kargalar kargalar uçuşur göğün kararan köşesinde keskin bir çığlıkla tam öğle vakti. bir dişi geyiğe dokunur gölgeleri bazan da dinlenirler somurtkan bir şekilde. ah nasıl da bozarlar esmer sessizliği, esrimiş olsa da bir tarla bundan, tıpkı bir kadın gibi, ağır sezgiyle hayran, ve bazen duyulur bağırış çağrışları. bir leşin kokusunu aldıklarında, ve yönlerini ansızın kuzeye çevirirler ve cenaze alayı gibi yiter giderler şehvetle titreşen o havalarda."
kizkarde$iyle ili$ki ya$ami$, eczaci $air..
bu sebepten onun $iirleri lekelenmeye cali$ilmi$ olsa da, cok ama cok ozel kalmi$tir bu yuce insan.
(bkz: almanca)
(bkz: anti-iskandinavca)
acıLarın yazar'ı oLarak biLinir.. daha küçük yaşLarda katoLik öğretmenLik okuLundan dinden çıkarıLmıştır.. "asıL acıLarın, geLeceğindir" diyerek umudunun yok oLduğunu da göstermeye çekinmemiştir.. "kötüLük yapamamaktan utanıyorum" diyecek kadar da kendine kızgındı..

kız kardeşine aşık oLan avusturyaLı şair.. aşık oLduğu kız kardeşine en iyi acıLarı ve şiirLeri yazdı.. kız kardeşine duyduğu bu aşk'ı dindirmek için uyuşturucuya başLadı..

birinci dünya savaşı başLadığı sırada görevLi oLduğu hastaneyLe beraber gaLiçya cephesine gönderiLdi.. orada ruh sağLığı bozuLdu.. ruh sağLığı bozuLduğun da 27 yaşındaydı.. daha genç bir yaşta ruh sağLığını yitirmişti ama onun için bu bozukLuk geç kaLınmış bir şeydi.. krakau da bir hastaneye yatırıLdı.. ve kokain zehirLenmesi geLdi ardından.. ve...

yoLda bir yabancı - bakıyoruz birbirimize
ve soruyor yorgun gözLerimiz:
hani yaşamı'nın hesabı, nerede?..
sus! sus! bitmeLi ağLayıp inLemeLerimiz!
Etraf daha bir serinLiyor,
BuLutLar dağıLıp gidiyor enginLerde..
Bence bu soru sormaLar artık bitiyor..
kimse oLmayacak yanımızda,
geceye yürüdüğümüzde.. *
[..]

''Suskundu karanlık, beni söndürdüğünde,
Gün ortasında ölü bir gölgeydim -
O zaman çıkıp mutlulukların evinden
Yürüdüm gecenin derinliklerine.
Şimdi bir gölge oturmakta yüreğimde,
Bir gölge, hissetmeyen günün çorakığını -
Ve dikenler gibi sana doğrulup gülümseyen,
Senden, yanlız senden yana, ey gece!

Ey gece, acılarımın önündeki dilsiz kapı,
Gör artık bu karanlık yara izinin kanadığını
Ve kabından taşmak üzere olduğunu çektiklerimin!
Ey gece, ben hazırım artık!
Ey gece, unutmuşluğun bahçesi, darmaduman

[..]
avusturya salzburglu olan alman şairidir. esasına bakılırsa çok ilginç ve sallantılı bir ruh yapısına sahip insandır. çocukluğunda kendisni treni durdurmak için rayların üzeirne atması bunun ifadesidir ama bu bilinçaltındaki intihara eğilim olarak yorumlanmıştır. bunun yanında tam bir bağımlıdır zaten bağımlı olduğu maddelerden dolayı eczacılık okumuş hatta evlendiği karısında bile bu bağımlılk durumu söz konusu olmuştur. ölümü de kokain zehirlenmesinde olacaktır.

edebi anlamda bakıldığında goethe ve geleneğin karşıt bir grubu olan minerva'yı kurup nietzsche'yi de kendilerine üstad olarak bellemişlerdir. içindeki sonsuzluk boşluğunu doldurma ihtiyacını sanata yönelerek ve nihilizmi bu yönde -arkasında kalıcı bir eser bırakarak-aşmaya çalışmıştır.edebiyat dünyasına esasen adım atışı ise insburck'da gerçekleşir. burada kenndisine martin luther rumzunu takan elsa lasker schuler ve birçok ünlü sanatçı ile tanışma imkanı bulmuştur.

şiirleri ise bir tanrısız çağ yansısıdır. ve içindeki sonsuzluk ihtiyacını doldurma bir tanrı aramaya dair bir istek sezilir. bunların yanında şiirlerdeki kutupluluk onda da söz konusudur. bunların yanında ölüm konusu ile kızkardeşine duyduğu günah kompleksi ile nevrus günahı şiirlerinde önemli yer kaplar.