bugün

anasını satayım kaç yıllık dünya tarihinde işsizliğin en fazla olduğu yıllara denk gel. hemde türkiye de denk gel. şansıma sıçayım.
Her Türk gencinin, iliklerine kadar hissettiğidir.
Okullar bitince, o meşhur şaşkın ördek durumunun sebebi olan kaygıdır.
o kendini yiyip bitirme seansları, uykusuz geceler, yazık dökülen saçlar, vs...

şimdiki zamanı düzenleyen bir unsur, hatta bir motivasyon aracı olarak değerlendirilebilir mi gelecek kaygısı acaba? nasılsa kazanan hayat olacak, kaygıların ötesinde bir çok şey gerçek olacak ve felaket senaryolarında dahi düşünülmeyen afet-i azam gelip insanı bulacak...böyle de düşünüyor insan, soruyor aynaya lakin cevap yine kocaman bir soru işareti. (-canın sağolsun, peki.)
Maddi kaygıları olan aklı selim her insanın yaşadığı tedirginliktir.
Bu durum, ekmek kadar, su kadar doğal bir duygudur.

Kaygıyı törpüleyerek, hedeflere kilitlenmek dışında yapacak pek bir şey yoktur.
Sakin kalabilmek önemli bir ayrıntı pek tabii!
Ayik oldugum sayili zamanlarda kafami siken hede.
Benim için söz konusu olmayan bir durumdur.
Anı anına yaşamayı öğrendim.
Çünkü bir gece bir dakikada duyduğunuz birşey, bir haber hayatınızın dönüm noktası olabiliyor.
ilk okulda öğretmenim yan çizgi çizmemi istediğinde, üşenir yapmazmışım. Aileme ise "oğlunuz derslerde çok aktif" derlermiş.

Ortaokulda ödevlerimi yapmadan okula gidermişim, ve bunu bir sorun olarak görmezmişim. Her dönem takdir aldım.

Lise de hocaların sigara odasında hocalarla beraber sigara içecek kadar samimiydim. Lise de okula kalem götürdüğümü hatırlamıyorum. Bilgisayar mühendisliğine rahat gideceğim bir puanı Ygs den aldım.

Üniversite de 2. Öğretimdim. Hem çalışıp hem okuyordum. Birinci öğretimlere deli gözüyle bakıp "ulan biz saat 17 den 21 e kadar burada kalmaya zorlanıyoruz, millet sanah 8 den öğle 15 e kadar burada kalıyor" diyordum. 4 yıllık Üniversite de oturup toplasan 1 saat ders çalıştığımı hatırlamıyorum.

Üniversite bitince çalıştığım şirketten 10 kat daha büyük bilinen, bir firmaya geçtim. insanlara yazılım satıyorduk.

Bir evim, arabam işim ve hayatım vardı.

Bir gün iş yerinden çıkarken bir kız gördüm, çok güzel görünüyordu. insan olarak güzel. Gittim konuştum birlikte olduk, 2 yıl aynı evde yaşadık. ben onu mutlu etmek için elimdeki her şeyi harcamaya başladım, bir süre sonra kendimden taviz vermeye başladım ama bırakmadım. Hayatımda bir şeyi "düşünerek" yapıyordum artık. Bir gün bir uyandım, bir not ve gitmiş.

Hakikat şudur ki: bir şeyi kaygı ederseniz o şey konusunda kaybedersiniz. Hayatınız dışındaki her şeyi kaygı edin, ama hayatınızı asla. Düşünmeden yapın.
Düşük ya da ortalama gelire sahip her insanın hissettiği kaygıdır.
Sosyal devlet sistemi işlemeyen ülkelerde, işsiz ya da parasız kalmak demek, perişanlıktır, çaresizliktir.
Ne içecek bir tas suyun ne de yenecek bir lokma ekmeğin olur.
Bir anda sarandır.
Bu gidişle benim için gelecek diye bir şey kalmayacak olsa gerek.
Boşa plan yapma çocuk harcayacaklar. Zamana bırak sadece anın tadını çıkar.
genellikle daha hayata atılmamış kişilerde bulunan, yarın ne yapacağını, gelecekte onu neler beklediğini, nasıl bir hayat süreceğini bilememe durumu.
anı yaşayamamakla sonuçlanan hastalık.
iki sene önce bugün iliklerime kadar beni boğuyordu.

okuldan mezun olma durumum sallantıdaydı. öyle tedirgindim ki bir ders yüzünden uzamasından. sonra iş bulma derdi vardı, işi bulsan memnun olması... hepsi bi yana, o işi hakkıyla yapıp yapamayacağın korkusu. hayatımdaki adamla evliliğe doğru gidiyorduk, korkuyordum evlenmekten de ayrılmaktan da. şehir değiştirmek, yeniden hayat kurmak. hepsinin velhasılı, hayatta başarısız bir insan olmak işte esas korku. bir yerinde ya da her yerinde.

iki yıl oldu işte tam. hepsi de benim için en iyi neticelerle devam ediyor akışına. biraz akıntıyla gitmek, biraz doğru yerde karar alma cesaretine sahip olmak lazım. o asla dinmeyecek gibi görünen korkular bir kaç senede çözülüp unutuluyor.
2 yıldır bununla savaşıyorum. Hayatım nereye gidiyor diye düşünmekten hayatım ilerlemiyor. Her şey hemen olsun isteğimle birlikte bu iyice zorlaşıyor. Sonra bi depresyon, sonra amaaann ne olur en kötü sıralamalı bir paradokstayım.
insanı yiyip bitirendir, en güzel çağları heba edendir bir bakıma.