bugün

Ayrılmam

Gururla harcadım elimde kalanı
Çiçekler aldım sarmadı yaramı
Acı bile kendine getiriyor adamı
Bir dikili ağacım yok
iyileri yakacak, kötülere bakacak
Daha iyi çıktımı, beni bile satacak
Yolun ötesinden yüreğime akacak
Aşka inancım yok
Acıları tatmam gerek
Açığı kapatmam gerek
Kopunca senden, en hoş yerinden
iki göbek atmam gerek
Ne tende duygu, ne de biraz uyku
Yürek de lazım çok
Nazara inandım, büyüye inancım yok
Ayrılmam
Hadi kov beni yüreğinden
Hiçbir yere terk etmem
Seni zar zor buldum ben
Aşktan vazgeçmek yok
Ölsem de terk etmem
Seni zar zor buldum ben
Gideceğim çok yer yok
Aşktan vazgeçmek yok
Gururla harcadım elimde kalanı
Çiçekler aldım sarmadı yaramı
Acı bile kendine getiriyor adamı
Bir dikili ağacım yok
iyileri yakacak, kötülere bakacak
Daha iyi çıktımı, beni bile satacak
Yolun ötesinden yüreğime akacak
Aşka inancım yok
Acıları tatmam gerek
Açığı kapatmam gerek
Kopunca senden, en hoş yerinden
iki göbek atmam gerek
Ne tende duygu, ne de biraz uyku
Yürek de lazım çok
Nazara inandım, büyüye inancım yok
Ayrılmam
Hadi kov beni yüreğinden
Hiçbir yere terk etmem
Seni zar zor buldum ben
Aşktan vazgeçmek yok
Ölsem de terk etmem
Seni zar zor buldum ben
Gideceğim çok yer yok
Aşktan vazgeçmek yok
Ayrılmam
Hadi kov beni yüreğinden
Hiçbir yere terk etmem
Seni zar zor buldum ben
Aşktan vazgeçmek yok
Ölsem de terk etmem
Seni zar zor buldum ben
Gideceğim çok yer yok
Aşktan vazgeçmek yok

Serdar Ortaç.
gölgesinde otur amma
yaprak senden incinmesin.
temizlen de gir mezara
toprak senden incinmesin.

yollar uzun, yollar ince
yol kısalır aşk gelince
yat kurban ol ismail’ce
bıçak senden incinmesin.

| abdurrahim karakoç
"çok insan anlıyamaz eski musikimizden
ve ondan anlamıyan bir şey anlamaz bizden."
* *
ÖLÜM

Gecenin dudağından karanlık emiyorum
Gündüzün cesedini hicrana gömüyorum

Gözlerim parça parça, kırık aynalar gibi
Yüreğim, cehenneme dönüşen bahar gibi

Yarasa kanatları bürümüş mehtâbımı
Kör bir papağan gibi açmışım kitabımı

Okuyorum; boşluğu sömürüyor ellerim
Kurşun kurşun beynime saplanmış emellerim

Nereye gittiğimi bilmeden yürüyorum
istikbâle bir avuç hayal götürüyorum

Yüreğim, cehenneme dönüşen bahar gibi
Gözlerim, parça parça kırık aynalar gibi

Gecenin dudağından karanlık emiyorum
Gündüzün cesedini hicrana gömüyorum

Nurullah Genç.
görsel
Tarifi olmayan acılar
Aslında tarifesi
Süresi derecesi olmayan
Acılardı
Ve boğazımızda
Düğümlendiğinde kelimeler
Anlamsız bir haykırıştı gidişin

Ölüm
Senin gittiğin yerde değil
Buradaydı gülüm
Yokluğu unutulur
Adını ölüm koyun dediler
Öyle koyduk
Ama hasretine ad koyamadılar
Ölümü unuttuk da
Seni özlemeyi unutamadık
Gülüm.
gözlerim bir yerden aşina size
asırlar öncesi görmüş gibiyim,
o ahu gözleri rüyamda mı ne?
seyredip aşkına yanmış gibiyim.

bir serin gölge de dağ pınarı'nda
elinden bir yudum içmiş gibiyim,
o şirin dilinden tatlı nağmeler
dinleyip kendimden geçmiş gibiyim.

ruhunu şen edip güldüğün zaman
sabahı enginden görmüş gibiyim,
lütfedip yüzüme baktığın zaman
dolunay mehtabı görmüş gibiyim.

ellerin elimde olduğu zaman
baharı gönlüme sermiş gibiyim,
endamın yüzüme güldüğü zaman
hayatın sırrına ermiş gibiyim..

aşkın kanununu yeniden yazmaya çalışmayın; "seni seviyorum" demek sözlerin en güzeli..
yürü bre hızır paşa
senin de çarkın kırılır
güvendiğin padişahın
o da bir gün devrilir

nemrud gibi anka n'oldu
bir sinek havâle oldu
dâvamız mahşere kaldı
yarın bu senden sorulur

şahı sevmek suç mu bana
kem bildirdin beni hana
can için yalvarmam sana
şehinşah bana darılır.
kar şiiri

kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze, inceden.

sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerde kaldı? kar içindesin!

ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
uyandırmayın beni, uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram...
buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.

Ahmet muhip dıranas
En sevdiğim ve anlamlı bulduğum şiirlerden biridir bu...

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar.

Pablo Neruda
Hayallerimi kör ettim ben.
Adımlarını korkusuz atabilsin diye.
Ruhumu güneşle yaktım ben.
Zorlukların bedenimde yük olmasın diye.
Ümitsizliğimi nefessiz bıraktım ben.
Umutlarımı bir kaşık suda boğmasın diye.
Yüreğimi sonsuzluğa teslim ettim ben,
Bir daha onu kimse incitemesin diye.

Kafadan yazdım bir tane.
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harikalı bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım.

-attila ilhan
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili,
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz acısını acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın göz yaşı bile içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı. Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak. Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vaz geçilmez sancılarını duyarak hayatın...

Yılmaz Güney
Bir Gönül duydum uzaklarda
Kanat Çırpan Bir kuş gibi
Pır pır eden
Başı gönlünden yoğun ağır
Çok derin çok büyük sevgi taşır
Uzaklarda çok uzaklarda
Bir yıldız parlar
Bir Yıldız Kayar
Dilek tut!
Deli Haşim doğaçlama
yaşadığımdan emin değilim.
gittiğinden eminim ama bak,seni özlediğimden eminim.
yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
beceriksizliğimden,yalnızlığımdan,bu şehri sevmediğimden,düzensizliğimden,yorgunluğumdan,huysuzluğumdan,baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan,kırgınlığımdan,bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
örnekleri çoğaltabilirim.örnekleri çoğaltabileceğimden eminim.

birileri namusum üzerine yemin edecek,

ölür müydün sanki sevsen beni.

günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum.ellerim parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem.ağzım artık daha bozuk.
her tarafta pis bir koku;nefes alamıyorum.
çok bekledim seni.her halimle,her yerimle bekledim.
yetkiler verdim kendime;tuttum seni affettim.
aramanı bile bekledim bazen.ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını.bunca zaman aramayışlarını biriktirdim.
seni bekledim ben çünkü
seni bekledim.
içtim..içtim..içtim...
kustum.
en çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bi bok olmaz dedi.
senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri,senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
kustum..kustum..kustum.
içtim.

ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,

ölür müydün sanki sevsen beni.

içimden geç
içimi sil
artık özlemek istemiyorum.

neye el atsam piç ediyorum.
yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
en sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.her yıl ilkokula başlıyorum.her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.

yokluğun gümüş tepside intihar sunacak,

ölür müydün sanki sevsen beni.
Hiçbir şey tutamaz beni artık
Bu bahar, bu ağaçlar, bu rüzgâr
Hoşça kalsın en eskisi en yenisi aşklarımın
Gitmek mi, gitmek ne demek kaçacağım.

-turgut uyar
Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

- Senagalliler dahil değil.

Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sûfiyi tül darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin.

-Yoksa seni rahatsız mı ettim?

Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar biçimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak.

-Freud diye bir şey yoktur!

Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum ve seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

-Haydi iç de çay koyayım.

Ah Muhsin Ünlü
Artık şiir yok!
Saçları yok sevgilinin
Geceleri gibi derin gözleri
Gece de kayıp
Gamzesi kayıp karanlıkta
Uzun servi boyu yok
alev gibi yanan dudakları
Şehvetli memeleri var!
Daha var da
Söyleyemem
Şiir yok!
Deli Haşim
Gerçek bilinsin, diliyoruz,
Düz, eğri, çapraz ya da değirmi.
Güzeldir açığa çıkışı yüreğin,
Sen bil ki, ben de seveyim!

-Nilgün marmara
Artık şiir yok!
Saçları yok sevgilinin
Geceleri gibi derin gözleri
Gece de kayıp
Gamzesi kayıp karanlıkta
Uzun servi boyu yok!
Sadece alev gibi yanan dudakları
Şehvetli memeleri var!
Daha var da
Söylemeyeyim
Şiir yok!
Artık şiir yok!
Saçları yok sevgilinin
Geceleri gibi derin gözleri
Gece de kayıp
Gamzesi kayıp karanlıkta
Uzun servi boyu yok!
Alev gibi yanan dudaklari
memeleri var!
Daha var da
Söyleyemem
Şiir yok!
Deli hasim
Dört kitabın mânâsı
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır

-Yûnus.
Bilmez miyim içindeki kederi
Yüzü yağmura gömülü düşüm
Böyle buğulu camlarda dalgın.

Gözlerin iklimini yitirmiş iki bulut!
Bulanıp durur bir uzak rüzgarla
Aykırı mevsimler içinde
Saçların saklar omuzlarındaki yükü.
''Öyle bir ay var ki gökte,
hırsız da durmuş
türkü söylüyor.''