bugün

Ne güzeldi gelişin giderken de güzeldin

Bir ömürdü gülüşün ağlarken de güzeldin

Yıkılırdı kim görse diz çökerdi kim sevse

Yanağıma son buse koyarken de güzeldin

Güzeldin be bir tanem yakarken de güzeldin

Gözlerime son defa bakarken de güzeldin

O ne eşsiz sevdaydı şiir gibi vedaydı

O, o ne masum edaydı küserken de güzeldin

Aşk bu başlar biterde buymuş yazan kaderde

Sözün bittiği yerde susarken de güzeldin.
Yan yana başlarımız / oktay rıfat horozcu

Yan yana başlarımız yastığın üstünde,
Neyi seyrederiz gözlerimiz yumulu!
Yaklaştır kuşlarını uçurmuş yüzünü,
Tut yüzüme ve avuçlarıma uzan ki,
Ey kısır ayna, yalnızlığımın benzeri,
Büyüsün memelerine kurduğum yapı!

Bir değirmen döner aramızda. Uğuldar
Kanatları gecemde, gıcırdar ipleri.
Süzülürüz, dalgın, zaman dışı düzlükte.
Bir kente varır yol: köprüsü var, geçilmez,
Otları var, biçilmez. Acıdır suları,
Bir tas içilmez. Bilinmez haritada yeri.

Buluruz, kaybederiz, yeniden yaşarız.
Uyuruz çok kollu, çıplak tanrılar gibi.
Yanaşır borda bordaya gemilerimiz,
Sıçrarız. Biz miyiz, yoksa başka biri mi!
Böyledir o, soy kısrak, silkinir ve koşar
Güneşe, bilenmiş bıçaklarıyla diri.

Yan yana başlarımız yastığın üstünde.
Açmış ellerini umutlara, bırakmış.
Yüzer saçlarının gölünde dudakla diş.
Unutulmuş bir bacak bulurum kumsalda
Düşlerle kıpır kıpır. Gündüzden biçtiği
Çavdarı öğütür, döndükçe değirmeni.
ilaç milaç bok püsür.
şuramda bir şeyler var
sahiden bir şeyler var
haykırmadan anlatamam.
Mutsuza kim bakacak

Müjde Bilir'e

iki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
iki muhabbet kuşum.
iki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim, biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak?
Dünyaya bile bir dünya anne lazım.
Biri sen ol maviş anne, biri ben.
Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
birlikte gidelim maviş anne
Bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt,
Şefkate söyle o da gelsin.
Özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun
Bilir misin, büyüler bile ninniyle büyür
Temiz kokan pazen gecelikler, şehriye çorbası...
Hepsi, hepsi ninniyle büyür.
Bilir misin maviş anne?
Ben çekildiğim her fotoğrafta
Defolu bir kelebek gibi çıkarım.

Mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı
Kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı
Sanırım ben assolist oldum maviş anne
Şimdi mutluyum
Geçmişini mi yok ettin kızım diye soran
Bir babadan kurtuluşumu kutluyorum
Babama söyle, o gelmesin maviş anne
Birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla,
Bir kırmızı battaniye,
onlara bir mutluluk çadırı yolla
sonra belki, ben de gelirim

Kuşlarımı da bırakayım gitsinler
Dışarıda ölürler mi sence
Postacı mektup bile getirmezse onlardan
Ben bir anne gibi ağlarım sonra
Bırakmayayım, gitmesinler bari maviş anne
Ölürler yazık dışarıda!
Onlar birer yıldız olursa
Biri mavi, biri yeşil
Ben onlara bakarım maviş anne.

Kalbimi de büyüttüm sonunda
Artık bazen gözlerime tırmanıp bakıyor sokağa
Kirpiklerime tutunuyor, o ince parmaklıklara
Öyle çok büyüdü yani, görsen şaşarsın.
Kalbim sanırım büyüyünce
Sokaklarda ağlayan biri olacak
Rezillik yani maviş anne!
Kalbim komik kaçacak
Kaçmaması için sen en iyisi kalbime de
Benim serüvenimden bir yer ayırt
Aman, mutsuz bir yer olmasın!

iki sigaram kaldı bu gece için
Yüzyıl yetecek çocukluğum,
iki muhabbet kuşum,
Biraz da ateşim var.
Dua ediyorum ateşe
Vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece
Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
Aman umutsuz bir yer olmasın!

iki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuz için
Dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.

Ben ölürsem mutsuza iyi bak!

Didem Madak
Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
itti kıyıyı adına deniz dediğimiz bir şey
Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
Kaybetti kumarda gözlerim
Kaybetti kumarda gözleri.

Bir kuru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
Yani her soluk alıp verişimizde bizim
Bir mekik gibi kalbin
Bir mekik gibi kalbim
işleyip durdu bu yitikliği yeniden.

Ne kaldı
Farkında mısın bilmem
Gündüzler..
Gündüzler biraz azaldı.
korkarak vinç- cemal süreya

https://www.youtube.com/watch?v=wF8uTst9qAo
Ismet özel - münacaat

https://youtu.be/IjUBqaQCleA
sen say ki;
ben hiç ağlamadım,
Hiç ateşe tutmadım yüreğimi,
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki;
bütün şiirler gözlerini,
bütün şarkılar saçlarını söylemedi,
hele nihavent,
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi,
bir topak kan gibi adın,
içimin nehirlerinden..
Garip duygular üşüyor nefesinle,
Sessizlik ise gelgitlere dönüşüyor düşlerinle..
Sahi dünya nereye gidiyor,
Akılalmaz günlerle..

Umulmadık bir yaşam,
Hep kendinden kaçan ,
Darmadağınık bir ortam,
Hep Aklıma takılan. .

Sahi dünya nereye gidiyor,
Anlaşılmayan zihinlerle..
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıkdır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir.
Mademki vakit akşam,
Madem ne evim barkım,
Ne de bir tek âşinam,
Açılsın gizli sofram,
Gelsin kadehte rakım,
Dostum, neşem ve şarkım!
Mademki vakit akşam!
görsel
ben seni severim sevmesine de....
hiç söylenmemiş hikayeler anlatabilirim sana, hayatın kader diye ömrümüze yamadığı
gözleriyle gördükleri, kulaklarıyla duydukları şu koca insan kalabalığının ama vicdanlarıyla sustukları
çağın kaybolan zamanlarından sesleniyorum sana;
rotasını şaşırmış bu dünyada koordinatların ne önemi var
her çocuk ağlayarak doğar
sadece bazıları susar
bir dönme dolap güzergahında geçecek ömrün
başladığı noktada biten hayallerin hep mideni bulandıracak.
doğumla başladı bu geri sayım, kaçta duracağını bilen yok.
kıyametin büyüğü senin başında küçüğü onların da dünyasında kopacak
sen ağla yavrum
acımaları için değil, acıları için…

umut akbaş
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın.
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi Su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
incinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.

1957 Özdemir Asaf
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor HUGO
ağlamak istemiyorum yenildim sana, hikayenin özeti bu. Bir istimlak gibi ödedin ve çiğneyip geçtin maceramı. Şimdi ben suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle, şimdi ben hangi şehirde soğuturum zonklayıp duran bu yaramı..

https://www.youtube.com/watch?v=nYPAAGaMCMU

Bu dünyanın nesini beğenmedin de öte yana taşındın be yusuf abi..
Çünkü gel,
Çünkü gelmen gerek,
Çünkü gelmezsen gidecek her şey
anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.

seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz.

anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?

doğrusun; söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?

yüreklisin,
kime karşı?

akıllısın,
yararı kime?

gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kimin ki?

dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?

şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni.
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.

Bertolt Brecht
Sabrın sonundaki selamettin sen yada en güzel cümlenin öznesi her şeyin en iyisi en güzeliydin, hayatımın en anlamlı dakikalarıydın, her geçen günün en güzel saatiydin sen, izlediğim filmdeki güzel başrol oyuncusunun yerine koyardım seni yani oda sendin, seni hayatıma uydurmuştum ne kolay olmuştu bu şimdi ne zor bir acı kaldı senden, sabretmiyorum artık cümleler güzel gelmiyor, her şeyden nefret ediyorum, hayatımda anlamlı gelen şey yok dakikalar kifayetsiz filmde izlemiyorum artık senden uydurma bir aşk yarattım onunla avunuyorum geceme yalan söyleyip gündüzüme inanıyorum ve gidenleri affetmiyorum.
nazım hikmet- seni düşünmek

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.
ötesi var:
yalnızlık
müziğin bile seni dinlemesidir.
yalnızlık
insanın kendine mektup yazması
ve dönüp dönüp onu okuması
yalnızlığın da ötesidir.
görsel
"sen bende yanlis bir omrun tortusunu opuyorsun
insanin zamana karsi biricik sansidir ask
onca kapi onca duvar icinde bulur aynasini
sen bende neleri opuyorsun biliyor musun
herkesin simsiyah kesildigi bir aksam
yildizlarla yedi renk gokyuzunu opuyorsun"

Sukru Erbas