bugün

devrik yürek savunması

Çiy doladım kasnağına gecenin. Işıksızlığın hep
yoksul yalnızlıklara çıkması doğurur o rüzgârı.
Giz dizilmiş çardaklar incir kokulu, çiçek hattı
gözlerine doğru. Kokunda korku. Kafka; mürekkebini
içtiğim mevsimsiz aşk. Ölümün önünde yayılan;

çıbanı yüzümün. Devrik yürek savunması ömrüm.
Yaşlı bir adam vurgun yemiş. Kuşlar. Düşler.
Kapılma saatleri, basamaklarında ateş yatan zaman
merdiveninin dik soluğuna. Ve çekip giden bir ben,
aynı denize, irkilen iskeleden.

ıssızlık sürüsü

Sıcak bir buğu düşürdüler ceplerinden, kışın gelişini
gözlerime yıkan gölgeler, ölüme giderken. Sonuna vardım
ufuk renginin, gündüz rüyalarımda gördüğüm. Gün sayıyor
kör eşgalim. Sönüyor gülüşüm, gülün bağrında ikindi vakti.
Zaman çağlıyor, ömrümü biçmeden. Çölde ıssızlık sürüsü
gecelerim. Pencerelerden akan yollarda usulca büyüyor
hüzün. isyan dumanları. Bir kıyı, boğulduğum. Suçluyum.
Talan edilmiş sokaklara yeleler taktım, yenilgilerimi
asmak için. Korku salmış düş dudaklarına. Üzgünüm.

buyruk

Gecenin deniz kanatlarında, bir kuşun sesine dalmış
düş topluyorum, gözlerime öpücük. Kendine açan bir ışığı
emiyor kalbim. Kara tren, sisler durağında akıntısı
kavuşmanın. Ten, sahili gurbetin. Dalga dalga köpürüyorum
aşka. Buyruk: Tez boynu vurula!

harita

Haritası parçalandı ellerimde gecenin, bir yitiriş değil
bu, sınırları tutamadım yerinde, gözlerime doldu sular,
şimdi zaman oynak bir gölge. Nasıl başlasak geri dönmemek
için? Hüzünkıran ardında saklanan kalbimle, artık, okyanuslara
açılmak geçmeli içimden. Biliyorum. Ama kavuşmalar ayrılıktır
bazen. *
iki şey olacaktım
ya "ibne"
ya "googfather"
kolay yolu seçtim...
hadi gel ne olur
kaypak bir testis
sarkmış
gel, "uzun ince yolda"
plaj voleybolu
adam ne güzel dayamıştı
otobüste
bir şiir gibi...
bir kadına
tutup sordular
"küçüğü mü büyüğü mü"
kadın güldü
ne çölden gelmişti
ne de bilinmeyen diyardan
giden otobüsün içinde de yoktu
yine de cevap verdi
"en derin duygularımla..."
bas-cı bastı
kalın do
kılcal damarlı
si suskun
icra müzik
haraç mezaç satıldı.
penisini doğrulttu silah olarak
kadın şaşkın
somurdu,
adam barışı düşündü.
değişmeler yaşanıyor
sahne geri planda
davullar vursun
tabutta son röveşata
suyun düştüğü son nokta
istanbul'un bir ayağı çukurda,
gözyaşlarımı sattım az evvel.
tam bir liraya,
uçtuçuyor.com da
bu gece
acı tiradlar,
ve aynı gece
arnavut kaldırımlarınca aynı kanlı pasajlar.
Ne mi yapılıyor ?
oynanıyor.
perdesiz...
Şiirin hası gece gelir.. gece çıplak ve aç fahişelerle kararır, kubardan kova yapan tinercilerle sislenir, kalpazanların prada montlarıyla örtünür, maganda bıçağıyla yaralanır, bardaki extasy haplarla iyileşir. bu yüzden şair için şiir kadar değerlidir gece. şairi sıkıştırsan bir çıkmaz sokakta, şiirlerini çarpsan suratına; "ben yapmadım gece yaptı" der.
güvercin morarmıştır.
sarı günün arta kalanı
uç- madan kanadına alır şehri
taşır ceketi tüm hüneriyle
öyle bir ceket ki bu
partıltısı yok
iki dirseğinden yamalı
askıda konuşuyormuş gibi
söyledikleri hep aynı şeyleri düşündürüyor
manevra ve uç!
Ağına yıldız takmış bir örümcektir gece
Ve ben ki parıltıya susamış bir böceğim.
Bu ölümcül şerbeti gözlerimle içtikçe,
Bilirim, sarhoş olup, tuzağa düşeceğim.

Sonsuz, esmer dişlerde bir yankı kalırım da,
Katilim koparınca gündüzlerden yarını;
Geceye karıştığım bu ıssız kaldırımda,
Kim çözer benden kalan çığlığın esrarını...
Yemin: Artık hiç dönmemecesine arkamı dönüp gidiyorum
Dua: Bir daha görmeyeceksin beni

Bakma, seni sözcüklerle geçiştirmeye çalışıyorum. Oysa içimde bütün mermiler namluya sürülmüştür. Ey bedenim, sana nice acılar sığdırdım! Buna da dayan. Bir an metnimin arasında duruyorum, baharın yağmurunda gelen telefonunda seni dinliyorum.

Sözde
Daha nice yıllar varmış gençliğimin önünde
Onca Leylalar için
O da kendine bir Mecnun bulurmuş
Bulurmuş da yine de bitmezmiş bir türlü
Bu ayrılık hikayeleri

Yaşadıklarıma esir bedenimi
Ettim ve yoluna düştüm
(Bir ölüyle değiştirdim kendimi)
Bilirsin
Kendini kefeniyle bu yola koyan
Ruhuyla iddiaya girer.
baktım baya olmu$ yazmayalı progressive
gene yazmıcaktım amma dayanamadım be progressive

zaten sabah erken kalktım, sinirliyim, gerginim
havada yağmurlu ula, $emsiyesiz caddedeyim

kapatmı$ım facebookumu, mail kutum rahatladı
yalan forwad mail de atan yok, iyice sinirim kalktı

dolmu$ta çökertilen tikki kız dramı ya$ıyorum
alper tunga öldi mi diye hergün kendime soruyorum

cidden ya alper tunga öldi mi, kutusuz acun kaldi mi?
bankacı hamdi bey 500 milyarı kaptirdi mi?

üstad barney yapınca oluyorda ''adamım''
peki biz yapınca neden olmuyor adamım

ben badak doğdum badak ya$arım,
hangi kız bana zincir vuracakmı$ $a$arım

artık bitiriyorum $iirimi, yazacak cümle azaldı
progressive sabah $iirleri bünyeyi biraz sarstı...
sevdim seni bir kere,
başkasını da severim,
niye sevmiyim lan,
manyak mıyım ben neyim?

gözlerim dolu dolu oluyor,
soğan doğruyorum,
acıtmaya başlayınca,
bırakıyorum soymuyorum.

kalp kalbe karşı demiş,
aslı güngör salakça,
bildiğin kaşar zaten,
oha herkes orospu çocuğu ohaa.
sevgilim yastığım olaydı,
yorganım ise miğferim.
olsaydı tüm kuşlar deli,
konuşsaydık geceleri.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta, bitmesin yolculuğum!
doğdum varlığa
gidiyorum yokluğa
bunca bokluğa
bulamadım bir anlam.
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel
hem tetik bulun ardında biri olmasın
hanidir ben bu evde saklanıyorum
adımı değiştirdim başka bir adla yaşıyorum
gece gündüz siyah gözlük kullanıyorum
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
sabaha karşı gel bütün gözlerinle gel

pancurların gerisinde kararıyorum
içime belalar doğuyor sonbahar doğuyor
telefonda sesini tanıyamıyorum
yüzün parmaklarımdan akıp kayboluyor
böyle hep bir şey kopuyor bir şey kırılıyor
sabaha karşı gel eski gözlerinle gel
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
hem tetik bulun ardında biri olmasın

artık hiç kimse beni yaşamıyor
aşklarımı büyük kemanlarla çizdiler
korkularım oldum bittim kimsesizdiler
yalnız bir mısra mıyım ıslanıyorum
bir revolver romanımı tamamlıyor
oyun bitti ışıklarımı söndürdüler
yokmuşsun gibi gel öldürmek vakti gel
öteki kapımdan gel bunu açamazsın
üzerime kilitleyip mühürlediler
hem tetik bulun ardında biri olmasın..
Raylar titriyor, bir haberci gibi
Sallandıkça daha fazla tren telleri,
Titriyor yüreğim, başım dönüyor, sallanıyorum
içimde umarsızca bir telaş,
Yavaşça oturuyorum banka
Yapraklar eziliyor ayaklarım altında
Ve ardından,
Uzun, tiz, havayı sanki ikiye yaran,
Göğe kadar parçalayan bir ses
Tanıyorum bu sesi;
Eskiden,
Taş devrinden kalma
Öyle bir ses ki,
Kaybettikten sonra
Her gün aradığım
Kavuşamadığım
Bir ses.
Bakma öyle dedi masadaki portakal,
halbuki siktiri çoktan çekmişti hatun,
kalan son sigarayı içmeseydi kara sansar,
kovaya dönerdik belki ruhsal boyutta.
Sağımda acı somutluğunda bir yara bandı, kapatamadıktan sonra hiçbir yarayı emekliye ayrılmış kıvrılmış kenarı ile. Solumda sakin zamanların sukut yalnızlığı, kalabalık güruhların basması ile dünyayı kaçıvermiş kaybolmamak için;

içimde zamansız saatlerin yalancı kordonları
Düğüm düğüm olmuş delmekte damarlarımı
iç telaşemden unutuvermişim doğum kontrol yok oluşlarını
Protein yüklü tükenişlerde bırakmış içime anlamsızlığını
Gözlerimi kaldırıp bakmışım tanıyabilmek için
Sahip olduğunu sanan aldanmış bedeni
Yüzü yokmuş bilmemişim
Teni solukmuş görememişim
Sesi sapkınmış
Ben en çok sapkınlığını sevmişim…
güncel Önemli Başlıklar