bugün

süper ada.
doğası nefis, insanı nefis, şarabı nefis...
tatil yapılası değil de bir ömür yaşanası yer.
gercekten super mekandır,gece hayatı arayana gore değildir.yakında havaalanı yat limanı yapılacakmıs,bozulmadan kosun derim.
cok güzel bi yer ama genclere göre bi yer degil bence ama herkesin düşüncesi farklıdır tabi ben 2 hafta kaldım sıkıldım şahsen
Sevgilinizle romantik bir tatil düşlüyorsanız önemli seçeneklerden biridir ...
en güzel yeri kaleköy dür aksi ispat edilemez
içinde '5nci komando alayı' bulunan bize göre "sürgün yeri" tabir edilen bir garnizon.
zeytinli koyune gidip bir kahve içmeden donulmemesi gereken yer.
hatta hiç donulmeyesi yer.
yaz mevsiminde güzel ama kış mevsiminde çekilmeyecek kadar kötü olan bir adamız. şarabı ve kekikleri ile ünlüdür. adanın bir çok yerinde başı boş gezen koyun, keçi gibi hayvanlara rastlayabilirsiniz. gezilecek çok fazla yerleri yoktur. eğer bir bodrum bekliyorsanız burası size göre bir yer değildir.
türkiye' de güneşin en son battığı noktadır kendisi.
rumlar'la türklerin en uyumlu şekilde yaşadığı, belediye başkanının * 3 senedir koltuğu kimselere kaptırmadığı, toki'nin yeni evler için alan olarak seçtiği türkiyenin en büyük adası.
ülkemiz coğrafyasına dahil olan en büyük adamız. rumca ismi "imbroz" olan gökçeada rüzgar adası olarak bilinir. yaklaşık nüfüsu (7.500-8.000) olan ada yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeridir. adanın şarabı fazlasıyla ünlüdür. rumlarında yaşadığı adada kilise mevcuttur. ulaşım çanakkale'den ve gelibolu yarımadasının batı kıyısındaki kabatepe iskelesinden sağlanmaktadır.
Eski adı imroz olan ada. O kadar güzel bir yerdir ki, anlatmak yeterli değil. Büyülü bir atmosfere sahiptir. Dünyanın çok uzağında bir diyar gibi gelir insana. Özellikle adanın kuzey kesimlerinde hemen hemen hiç yol yoktur. Kendinizi milyonlarca yıl önceye gitmiş gibi hissedersiniz. Suları derindir ve kıyalar kayalıktır. Kıyıdaki her taş, her kaya milyonlarca yıl boyunca rüzgar ve deniz tarafından yaratılmıştır. Öylesine kişiliklidir ki, oturup o taşlarla konuşasınız gelir.

Tepelerinde tamamı taş evlerden oluşan rum köyleri vardır. Adada hemen her şey yetişir. içerisinde ormanlar, baraj gölleri, şelaleler, sönmüş bir volkan, Türkiye'nin en batı ucu, asırlık anadolu çınarları, üçyüzün üzerinde kilise ve şapel ve Fatih dönemimden kalımış çok güzel bir cami vardır.

Denizi şiirseldir ve her türlü canlı yaşar. Tam karşısında Ege Denizi'nin Girit'ten sonraki en yüksek adası Samothraki vardır. Denizin ortasında tanrıların tahtı gibi yükselir. Güneş'in, Samothraki'nin yanından denize gömülüşünü izlemek çok güzeldir. Kaleköy'de büfe işleten Ecevit isminde bir adam vardır. Çok has adamdır.
huzurun kelime karşılığı kesinlikle gökçeada olmalı..tertemiz denizi,kumsalı-havası ülkemizdeki bir çok para akıttığımız saçma tatil yerlerinden çok daha değerli bir yerdir,üstelik cildi güzelleştiren ve bir çok hastalığa iyi geldiği söylenilen çamurdan ücretsiz yararlanabiliyorsunuz..unutmadan madam'ın kahvesinden içmeden gitmeyin sakın gökçeada'dan..
kendinizi zaman tünelinde hissedeceğiniz,eski rum köyleriyle dolu adamız.15 ağustos da eğlence ve kalabalık zirve yaparmış. herkesin enaz bir kere gitmesi gerek.
dalmak için iyi bir mekan.
ayrıca şeytan kayalıkları ve laz koyu özellikle tavsiye edilir.
şeytan kayalıklarında 3 gün kamp yapmıştım afedersiniz hayatım mikilmişti. yani burda ne kamp yapılır falan diyecek olursa hiç ağzını açmasın. bunun yanı sıra surviver'a katılmak isteyen bi deneyebilir.*

ayrıca rum köylerinin olduğu yerlerde rum işletmecilerin kahveleri de bulunur.
orda dibek kahvesi ve frappe içmeden dönmeyin. *
gezilecek görülecek yerleri;

Aydıncık / Kefaloz mevkii ve plajı (Kefalos): Adanın güneydoğusunda uzunca bir plajdır, tesisleri mevcuttur, yelken sörfü için idealdir.

Kefaloz burnu (Kefalos): Adanın güneydoğusundadır.

Kapıkaya mevkii (Stenos): Adanın güneyindedir, tesisi olmayan bir plajı vardır.

Kaşkaval burnu / Peynir kayalıkları (Kaskaval): Adanın kuzeydoğusundadır, scuba için idealdir.

Kaynarburun (Grarton / Grafton): Ada'nın doğusunda, Kuzulimanı'nın güneyinde burun

Kokina mevkii (Kokina)

Kömür burnu: inceburun'un kuzeyinde burun.

Kuzulimanı (Haghios Kyrikas): Adanın doğusundadır, Eceabat-Kabatepe'den ve Çanakkale-Merkez'den feribot seferleri yapılır.

Mavikoy / Lacivertkoy: Türkiye'nin ilk ve tek su altı milli parkının bulunduğu yörededir, adanın kuzeydoğusundadır, scuba için idealdir.

Lazkoyu: Adanın güneyindedir, tesissiz taşlık bir plajı vardır.

Marmaros mevkii: Adanın kuzeybatısındadır, şelalesi ile ünlüdür.

Cugura mevkii (Zagura): Adanın iç orta kesimlerindedir.

Gizli Liman: Adanın batısındadır, gümrük kurulması durumunda Limni adası ile karşılıklı feribot seferleri başlatılabilecektir, ayrıca taşlık ama tesisi olmayan uzuncana bir plajı vardır.

inceburun / incir burnu (Avlaka): Türkiye'nin en batı noktasıdır.

Pınarbaşı mevkii (Spilya)

Yelkenkaya mevkii: Türkiye'nin ilk ve tek su altı milli parkının bulunduğu yörededir, adanın kuzeydoğusundadır, scuba için idealdir.

Yıldızkoy: Türkiye'nin ilk ve tek su altı milli parkının bulunduğu yörededir, adanın kuzeydoğusundadır, scuba için idealdir.
şimdilik cennetten bir köşe fakat kısa zaman içinde keşfedilip içine s.çılması muhtemel bir ada, çanakkale nın ilçesi. *
türkiyenin en temiz koylarını barındıran ada. hatta bazı yerlerinde dalış yapmak dahi yasaktır koruma alanı olduğundan.
Bir yerden ayrılacağım diye hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Memleket halen mahalle baskısı meselesiyle uğraşırken (daha ne kadar devam edecek bu mevzuu?) Gökçeada kaç kişinin umurunda olur bilemiyorum ama iki laf etmeden edemeyeceğim.

Memlekette çok saçma yer gördüm ama bu kadar bilerek ve isteyerek berbat edilmiş bir yer daha görmedim.

Katiyen bir daha gitmek istemem, kimseye de önermem.

Mikro bir Türkiye de denilebilir. Her şey var!

Harap olmuş bir tarih, yerinden edilmiş Rum, Türk, Kürt binlerce insan, terk edilmiş çok güzel köyler, feci bir ırkçılık, katledilmiş bir doğa, inşaat mafyası, diz boyu yolsuzluk, sırf birileri para kazansın diye yapılmış saçma sapan ihaleler, mimari katliam, Kürt-Karadenizli savaşları, keçi terörü, kuşların göç yolları üzerine kurulmuş kaçak oteller ve insanı çileden çıkaracak kadar bol miktarda dedikodu, dedikodu, dedikodu...

Bunların hepsi ana karada da var evet ama arada şöyle bir fark var:

Burası hap kadar ve yukarıda saydığım kötülüklerin, rezilliklerin hepsini aynı anda, aynı noktada görebilmen, hissedebilmen ve kahrolman mümkün. Kaçacak yer yok.

Kaleköy'deki Yakamoz restorandan bir güneş batımı izlemek mesela yeterli. Sırasıyla: Güneş, hemen altında ne işe yaradığı belli olmayan ama birilerini mutlaka çok zengin etmiş bir mendirek, onun solunda Belediyenin yaptırıp sonra özelleştirdiği ve bugüne kadar gördüğüm en çirkin otel olan Gökçeada Resort, ikisinin arasında mendirek yüzünden devridaimi kaybolmuş ve sığlaşmış ve doğal dokusunu kaybolmuş bir koy, hemen biraz daha solda binası ve KULESi olmayan dolayısıyla ne için yapıldığı yine tartışmalara açık dev bir havaalanı, birbirinden çirkin ve dökülmekte olan okul binaları, başını biraz döndürünce arka tepede terkedilmiş bir Rum köyü, aklında burada doğum yok, ölüm var sadece diyen kadın ve..

Devam edemeyeceğim..

Parmağını uzatıp orası nedir? demenle beraber en az iki sayfalık bir bilgi akışı başlıyor. Kime sorsan başka bir şey söylüyor.

Hayatımda hiç bu kadar bilgi kirlenmesine uğradığımı hatırlamıyorum.

Karadenizlisi ayrı konuşuyor, Kürdü ayrı konuşuyor, istanbullusu ayrı konuşuyor, askeri komple ayrı konuşuyor..

Ada tümüyle faşizme ve keçiye teslim olmuş durumda. Herkes herkesten ölesiye nefret ediyor. Rumlar temizlendi şimdi sıra birbirlerinde.. Bu arada malı götüren götürüyor. Serbest dolaşan ve ancak kesilecekleri zaman aranılıp bulunan keçiler ise diken hariç adadaki bütün bitkileri yemiş yutmuş durumda. Ne güzel değil mi! Etrafını dikenli telli duvarlarla çevirmezsen tek bir ot yetiştiremiyorsun ama zaten kimin umurunda otmuş, ağaçmış, dünyanın en sulak ikinci adasıymış, bir zamanlar her taraf meyve bahçesiymiş, sonradan gelenler yakacak odun diye meyve ağaçlarını kesmişmiş...

Hele Şirin Köy gibi kendisinin tam tersi isimler takılmış radyasyon köyleri var ki olamaz dehşette.. Sovyetler Birliği zamanında nükleer denemeler yapılırken inşa edilmiş sonra terk edilmiş böyle hayalet şehirler vardır. Semipalatinsk gibi.. Onların küçüğü sanki bunlar. Bulgaristan'dan kaçan Türkler yerleştirilmiş zamanında. Kaçtıklarına pişman mıdırlar acaba?

Özetle ada manen ve maddeten çipçirkin bir yer olsun diye 85 yıldır elbirliğiyle uğraşılmış, uğraşılmaya devam ediliyor ve anladığım kadarıyla da özel bir çaba ve emirle de bu katliama devam edilecek. Belediyesi ayrı, özel teşebbüsü ayrı, askeri ayrı.. (Askerin diktiği yirmi otuz dönümlük çam ormanını tenzih ederim ama şehir içinde diktikleri binalar dünya çirkinlik rekoruna doğru hızla gitmekte)
***

Türkiye'yi hap; olmuş karşıma çıkmış gibi hissettim. Derin bir yeis ve dehşetle, tüylerim diken diken adadan ayrıldım. insanlar da Türkiye'den böyle mi ayrılıyor acaba? Ağır bir laf olacak ama dünya için esas tehlike Türkiyeleşmek. Malezyalaşmadan önce bunu düşünmek lazım..

http://www.haber7.com/artikel.php?artikel_id=139751
(bkz: tuğçe baran)
(bkz: dünya için esas tehlike Türkiyeleşmek) *
Gökçeada, Marmara Bölgesi'nde Çanakkale' ye bağlı bir ilçedir. Gökçeada'ya iki yoldan ulaşabilirsiniz; Çanakkale Limanı'ndan yada Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Kabatepe Limanı'ndan.

Gökçeada; Kuzulimanı'ndan Çanakkale'ye 32 mil, Gelibolu Yarımadası'ndaki Kabatepe Limanı'na ise 14 mil uzaklıktadır. Gökçeada'dan, çevresinde bulunan adalar Semadirek, Limni ve Bozcaada'ya şimdilik ulaşım yoktur.

Gökçeada'dan Kabatepe Limanı'na ulaşım Şehir Hatlarına bağlı arabalı vapur seferleriyle yapılmakta ve 1 saat 45 dakika sürmektedir. Çanakkale'ye ise Deniz Yolları'na bağlı Tekirdağ Feribotu ile yapılmakta ve 2 saat 30 dakika sürmektedir.

istanbul'dan gelenler için Kabatepe Limanı, Anadolu'dan gelenler için Çanakkale Limanı daha uygundur. istanbul'dan Kabatepe yaklaşık 350 Km., (TEM oto yolundan Kınalı Tekirdağ çıkışından Tekirdağ, Keşan, Gelibolu, Eceabat üzerinden Kabatepe) Ankara'dan Çanakkale 650 Km., izmir'den Çanakkale 330 Km., Bursa'dan Çanakkale 280 Km. uzaklıktadır. Özel araçlarıyla gelmek isteyenler, karayolları haritalarından faydalanabilirler. Ama şunu unutmasınlar ki ulaşım sadece gemi seferleri ile olduğundan gemi kalkmadan en geç bir saat önce ilgili limanlarda hazır bulunmalıdırlar.

kaynak:http://www.gokceadarehberi.com/asp/ulasim.htm
memleketim... o kadar temiz ve el değmemiş güzellikte denizi ve doğası olan köşeleri vardır ki o bangır bangır reklamı yapılan ve dünyanın parasına malolan tatil beldeleri sönük kalır. ben 7 yaşımdan itibaren yaklaşık 10 sene her yaz ordaydım. çocukluğum ve ilk gençliğin en güzel yazları burada geçmiştir. klasik rutinimiz gündüz kuzulimanında denize gitmek akşam ise tatilci arkadaşlarla muhabbet ya da kaleköyde turlamaktı. zeytinliköyü ve kefalozu ayrı güzel olup lazkoyu ise el değmemiş doğası ile biraz uzak olsa da kesinlikle görülmeye değer. benim söyleyebileceklerim anlatmakla bitmese de kısaca mutlaka 1 ayınızı ayırın ve görün derim. gerçekten bir bilenle yada turla giderek görülmesi gereken yerleri es geçmeden bulunmanızı tavsiye ederim.
nick imi buranın rumcasından aldığım yerdir. ayrıca buranın havası astım hastalarına çok iyi gelir.
mutlaka gidilip görülmesi gereken cennetten bozma kocaman bir ada.. zeyinliköy'e 5km yürüyüp madam'ın dibek kahvesi içme hevesiyle gözümüzün döndüğü fekat hatunun öldüğünü ailesinin yunan yakasına geçtiğini duymamızla hayatımızın şokunu yaşatan alay komutanı eşliğinde koyunlarla kuzularla karşılıklı mee'leşerek götün götün geri döndüğümüz leb i derya..

belki sevilenin iç yakanın orada nefes alması sebebiyle güzel gelen ama hayatımın en güzel 4 gününü yaşamama sebep olan tarih kokan kilise ve cami'nin yan yana göğe yükseldiği, çan ve ezan seslerinin aynı anda yankılandığı yer..

çakır abimizin yerine değinmeden gezi yazısı da sonlanmaz efendim.. rum sandığımız gecenin bir yarısı dükkanı açtırdığımız, yunan müzikleri eşliğinde derya kuzusu levrekleri, el yapımı zeytin yağları ve insanın içinin gittiği yıllanmış şaraplarıyla bizi mest eden ambiansa sahip balıkçı; aşkımızı pekiştirdiğimiz göz yaşlarına boğulduğumuz bizden koca bir parçayı orda bırakıp ziyaretçi defterine adımızı aşkla yazdığımız.. allah iyiliğini versin her yere gözlerinin resmini koymuşsun narsist adam kolonyalı mendilinde bile çakır gözlerin; gül gül öldürdün lan..

kaleköy'de balıkçı kahvesine soğuktan donan kıçlarımızı zor sığdırdığımız, havası sevdiğim adama fena yarayan * tadı damağımda kalan, sokaklarında otellerinde kahvelerinde lokantalarında kahkahalarımızı bıraktığımız, sevilen dokunmaya kıyılamayanı göğsünde saklayan mistik ada.. * * *
BADEMLi
DEREKÖY
EŞELEK
KALEKÖY
ŞiRiNKÖY
TEPEKÖY
UĞURLU
YENiBADEMLi
ZEYTiNLiKÖY

adlı köylere sahip bir çanakkale ilçesi.